hesabın var mı? giriş yap

  • can kaybı olmaması sevindirici. ama özellikle pilota helal olsun dediğim kazadır. national geopraphic tarafından belgeselinin en kısa sürede çekileceğini ve kaptan pilot adına marşlar yazılacağını da düşündüğüm kazadır ayrıca.

    hudson nehri akmam diyor
    airbus u yutmam diyor
    şanı büyük kaptan pilot
    uçamazsam batmam diyor...

  • sinema ve dizi tarihinin en tarz sahibi işlerinden biri olan peaky blinders'ın beşinci sezonu yayınlandı. bu sezon yaklaşık elli dakika süren altı bölümden oluştuğu için de bir çırpıda bitiverdi. şimdi yeni sezon nasıl olmuş birlikte bakalım.

    --- spoiler ---

    peaky blinders'ın hikayesi bildiğiniz üzere hırslı bir adam olan thomas shelby'nin ekseninde hareket ediyor. geçtiğimiz dört sezonda da tommy'nin hızlı yükselişine şahit olmuştuk. bu durum hem karakterin özüne uygundu hem de izleyiciyi çeken bir aksiyon yaratıyordu. ancak dizinin yaratıcısı olan steven knight bu sezon çok ustaca bir karar ile tommy'i duraklama dönemine sokmuş.

    bu neden böyle? çünkü sürekli yukarıya tırmanan bir hikaye yazarsanız sonunda gerçeklikten koparsınız. tommy nihayetinde birmingham'dan çıkan bir suç organizasyonunun lideri. şu an geldiği konum bile fazlasıyla yüksek. bu yüzden steven knight, bu sezonda tommy'i geldiği yeri korumaya çalışırken göstermiş. çünkü yükselmeye devam etse dizinin finalinde ikinci dünya savaşını falan kazanması gerekecekti. bu da bir suç draması için hayli fantastik bir son olurdu.

    ancak bu durum bir eksiklik yaratmıyor. çünkü dizi bu mekaniğe kendi tarzının dışında çıkmadan adapte olmayı başarmış. bunu nasıl yapmışlar? öncelikle dizideki kötü karakterin amacını değiştirmişler. diğer sezonlarda tommy bir şeyler istiyordu ve antagonist olan karakter onun bu isteklerine ulaşmasını engelliyordu. ya da onu kendi amaçları için kullanıp yok etmeye çalışıyordu.

    bu sezondaki ana kötü olan oswald mosley'nin amacı ise tam olarak böyle değil. gerçi karakter bir enigma olduğu için tommy ile ortaklığı nereye kadar sürecek bilmiyoruz ancak kısa ya da orta vadede tommy'i ya da onun işini yok etmeye çalışmıyor en azından bu anlaşılıyor. ancak tommy'nin derdi zaten shelby company'i ayakta tutmak değil artık. çünkü michael'ın kaybettiği büyük miktara rağmen hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek durumdalar. bu sezon tommy'nin saldırıda altında olan kısmı ise egosu.

    çünkü tommy artık ihtiyaçlar hiyerarşisinde yukarı çıkmış bir insan. geçinmek, güvenlik yada toplum tarafından kabul görme işini çözmüş. şimdi ise piramidin en yukarısını hedefliyor. bunu da bu sezonun birinci bölümünde söylediği "tanrı değilim... henüz." repliğinde anlayabiliyoruz. ancak mosley, tommy'i ikinci adamı yaparak bunun önüne geçiyor. hem bu nedenle hem de fikirlerini tehlikeli bulduğu için de tommy, mosley'e karşı mücadeleye başlıyor.

    mosley, tommy'nin kafasındaki imajı için ortaya çıkan ilk tehdit. dizide konumu için oluşan ikinci tehdit de ailesi olarak görünüyor ancak bunun yazım olarak çok da iyi işletildiğini söyleyemem. neden derseniz, her normal insan gibi tommy de ailesine çokça tolerans gösteriyor. dizi de bu toleransı olur olmadık yerde gerilim çıkararak kullanıyor.

    normalde olması gereken tommy'nin aldığı risklere derli toplu argümanlar getiren diyaloglar. mesela ilk sezonlarda polly ve ada bu görevi üstleniyorlardı. yazılan zekice diyaloglarla bu iki karakter tommy'nin aldığı risklere bir denge noktası oluyordu. çünkü tommy, o kadar büyük şeylerin peşindeydi ki birilerinin mantığın sesi olması gerekiyordu. özellikle polly, güçlü duruşu ile bu açığı kapatıyordu. ancak son sezonlara doğru bu karakteri çok pasif bir konuma getirdiler.

    bu yüzden izlediğimiz sezonda aile içi çatışmalar "birini seçelim de tommy'nin başına iş açsın çünkü gerilime ihtiyacımız var." denerek yazılmış gibi. o zeka ve karakteristik duruş geri plana itilmiş. bir de bu çatışmaların bir sonucu olmadığı için olabildiğince özgür davranmışlar. bu da biraz dağınık görünmüş. bununla ne demek istiyorum? şöyle düşünün michael, gina, linda yada finn aileden olmasaydı tommy bu karakterlerin gözünün yaşına bakar mıydı? tabi ki hayır. ancak aileden oldukları için tommy bu karakterlere bir şey yapmıyor. bu özgürlük de yazım sırasında ellerinde olduğu için polly'nin ve ada'nın ilk sezonlarda yaptığı cesur, iş bilir muhalefetin yerine linda'nın masadan kalkıp gitmesini, gina'nın fikirlerini yada michael'ın teklifini izlemek zorunda kalıyoruz.

    bu çok büyük bir problem mi? aslında değil. yani bir kusur değil bunlar ancak ilk sezondaki güçlü ve karakter sahibi polly'e bakın daha sonra bu sezondaki karakterlere bakın arada bariz bir fark var. benim istediğim ise daha önce böyle diyaloglar yazılabiliyorsa şimdi de yazılması. çünkü ada'nın tommy'le kütüphanede yaptığı diyalogu linda'nın vurulma sahnesine 10 kez tercih ederim.

    dizinin biraz da teknik kısmından bahsedelim. öncelikle şunu söyleyeyim, dizinin sanat yönetimi gerçekten muazzam. yani bir sahne olsun. diyelim karakter bir koridorda yürüyor. burada yerdeki halılardan duvarın rengine, duvarda asılı tablonun çerçevesinden tavandaki avizeye kadar her şey dönemi yansıtmak için ince ince seçilmiş. sizin gözünüze sokulmuyor böyle detaylar izlerken ancak her bir karede bu ince çalışma sezilebiliyor.

    dizide "karanlık" işler anlatıldığı için soğuk bir renk paleti ve bol gölgeli görseller kullanılmış. bir de diyalog sahnelerinde güzel bir kadraj kullanımı var. şöyle açıklayayım. normalde iki insan konuşuyorsa bir sahnede kamerayı karakterlerin yüzüyle aynı yüksekliğe koyarsınız, bundan sonra sağda oturan karakteri kadrajın hafif sağına alarak soldaki karakteri de soluna alarak çekiminizi yaparsınız. böylece izleyicinin yer yön duygusu şaşmaz. bu dizide ise portre çekimlerinde bu standardın çok dışında bir tercih var. mesela tommy biriyle konuşacak olsun. adamın portresini sol üst çaprazdan yada sağ alt çaprazdan falan alıyorlar. böylece hem daha fazla gölge elde ediyorlar hem de dinlediğiniz konuşmanın ve karşınızdaki karakterlerin ne kadar "çarpık" ilişkileri olduğunu bir kere daha anlatmış oluyorlar.

    dizide bu sezonda bir de yanlış hatırlamıyorsam üç dört yerde dolly-in zoom-out yapmışlar. bu tekniği yapmak gerçek hayatta biraz zordur ancak yenilikçi diyemeyiz buna çünkü vertigo filminden beri var bu zaten. ancak son dönemde pek görmüyorduk bunu o yüzden ilginç geldi bana bu tercih.

    teknik demişken dizinin muazzam soundtrack'inden de bahsetmemiz lazım. bu konuda ben dizinin tavrını cowboy bebop'e benzetiyorum. çünkü iki seri de birbiriyle aynı zamanda bulunmayan iki müzik türünü başarıyla bir araya getiriyor. gerçi bu alanda cowboy bebop'un başarısı tek denebilir ama bu dizide de quentin tarantino gibi sahneye uygun olan müziği çok iyi bulmuşlar.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin senaryo matematiğindeki bir durumdan şikayet ettim ancak bu dizi temelde bir ailenin suç dünyasındaki durumunu gösteriyor. o yüzden dizinin kalitesini çok etkilemiyor bu durum. zaten dizide ne olduğundan çok anlatım "tarzından" ve dönemden etkileniyorduk daha çok. bu alanda ise hiçbir kaybı yok dizinin.

    ayrıca başta anlattığım yükselme kısmı her dizi için bir tuzaktır. ben de bu sezonu izlemeye başlarken bundan korkuyordum çünkü tommy'nin yükselebileceği gerçekten çok az yer kaldı. ancak steven knight, gerçekten ders çıkarılacak kadar iyi bir tercih yapmış burada ve tommy'i yükseldiği noktada hareket ettirerek diziye yeni yeni alanlar açmış. bundan sonra tommy, hem kendisinden üstteki insanlarla hem yerinde gözü olan insanlarla mücadele edebilir. bu durum da nereden baksanız dört sezon daha dizinin aynı kaliteyle devam edebileceğinin garantisi gibi. zaten bu da çok önemli değil aslında. çünkü tommy, arthur ve polly'i bir odaya koyup viski içip konuştukları bir sezon yapsalar bile ben izlemeye devam ederim sırf konuşmaları ve ortamı görmek için.

  • öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
    dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.

    - ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
    + olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.

    daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.

  • biri hacettepe tibbi bitirdi, yillarini zorunlu hizmet ile gecirirken evlendi dunya tatlisi bir kizi var.

    biri odtu elektronigi bitirdi, cok ucuk bir insan oldugundan standard bir is bulmayip kendi sirketini kurdu. birkac makine icat etti (evet hakikaten icat etti oyle bir adam), ama sonunda ulkeye dayanamayip isvec'e goctu simdi orada bir sirket kurdu avrupa bilim destek fund'larindan yararlaniyor.

    biri bogazici elektronigi bitirdi, mit'ye doktoraya gitti. yillar yili calisti aldi doktorayi, sonra konusma firsatimiz olmadi.

    biri de mal mal eksisozlukte entry girmekte an itibariyle.

    not: fen lisesi

  • herhangi bir konu tartışılırken ortaya bir iddia atıldığında, iddianın doğruluğunu ve yahut yanlışlığını kanıtlama yükümlülüğünün kimde olduğu belirler. mülkün temeli olarak görülen adalet kavramında örneğin, iddia makamı iddia ettiği her ne ise onu kanıtlamak zorundadır. aksi halde iddia geçersizdir.

    felsefi anlamda ise anlamı şudur: herhangi bir kimse bir fikir üzerinde düşüncelerini bir iddia ile süslerse, iddiayı kanıtlama işi kendisinindir. bununla ilgili güzel bir örnek var:

    diyelim balkonda oturmuş sohbet eden iki arkadaş var. birden karşı apartmanın bir penceresinde, içi misket dolu bir kavanoz gözlerine ilişmiş olsun. içinde kaç tane misket olduğunu haliyle bilmiyorlar ama bir yandan merak da ediyorlar. tam sayısını bilmeseler de şu kesin: kavanozdaki toplam misket sayısı ya çift sayıdır, ya da tek sayıdır. şu noktada "kavanozdaki misket sayısı tek midir çift midir" sorusuna bu iki olasılıktan herhangi birini yanıt olarak vermeleri için geçerli hiç bir sebepleri yok. her iki olasılık da aynı derecede anlamsız. ne zaman bu ikisinden biri "bence tek sayı" der o zaman devreye onus probandi girer zira bu kişi pozisyon değişikliği önermiştir. toplam misket sayısının tek mi yoksa çift mi olduğunun bilinmediği pozisyondan tek sayı olduğu pozisyona geçilebilmesi için ispat yükümlülüğü şu durumda tek sayı iddiasını yapan kişidedir. eğer diğer kişi bu iddiayı inandırıcı bulmazsa, ispat yükümlülüğü kendisine geçmez. durup dururken "tek sayı" olmadığını neden ispat etmek zorunda kalsın. balkonda oturuyordu öylecene. ancak hırs yapar "tek değil çift" derse ispat yükümlülüğü doğar zira o da diğer pozisyonun doğru olduğunu iddia etmiştir.

    quantum felsefesinde de prensip aynı. ispatı getir pozisyonu değiştir.