ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kadınlarda bir statü göstergesi olarak üşümek
-
bahçede çalışan ya da sabahın kuru ayazında işe giden kadınlar değil de, işte, yurtta, kapalı mekanlarda yani, üşüdüğünü, çok soğuk olduğunu, ince narin yapısının buna dayanamadığını sürekli tekrarlayan kadınlar arasında var bu durum. ben hiç sıkıntı çekmedim, el üstünde büyüdüm, çok nazlıyım vs. bir sürü alt metni var bu çok üşümenin.
edit: dolmuşlarda camı açma ceyran çarpıyor diyen teyzeler de bambaşka bir konumuz olacak.
nejat işler kaan tangöze ve teoman'la eve çıkmak
-
ertesi gün narkotiğin, kapıyı koçbaşıyla kırmak suretiyle eve gireceği ortamdır.
türkiye'de hiç eksantrik hayvan yaşamaması
-
koskoca coğrafyayı kendi odanın tavanına ya da iki kez tatile gittigin beldenin sahiline sığdırmaya çalıştığında ortaya çıkabilecek sanrıdır.
(bkz: ateş semenderi)
http://tr.wikipedia.org/wiki/türkiye_direyi
az kişinin bildiği muhteşem türk filmleri
-
yazılan filmlere bakarsak ben de sinefilim . yazılanların çoğu bilinen filmler ama olsun ben de bilinen mikemmel bir türkan şoray -kadir inanır klasiğiyle listeye katkı sağlayayım .
istisnasız beni ağlatan tek film unvanını da sırtlanmaktadır ona göre her ortamda izlememeniz tavsiye edilir (bkz: dönüş)
22 nisan 2024 hasan kılıç'ın ölmesi
-
zararlı cemiyetlerden ismailağa cemaati'nin sözde şeyhinin ölümüdür. darısı benzerlerinin başına. toprağı sığ, ateşi bol olsun... konyak
23 haziran 2022 mahmut ustaosmanoğlu'nun ölmesi başlığını da ben açmıştım. verdikçe veriyor...
"efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." mustafa kemal atatürk
edit: bu, şeyh ilan edildiğinde osurayım derken sıçacak halde olduğu için ölümü pek dikkat çekmedi. oysa 23 nisan coşkusu şimdiden başlamalıydı.
erzurum şeker fab işçilerinin işten çıkarılması
-
erzurum'da yaşanması ayrı bir sevindirdi. umarım yakın zamanda eylem yapıp, polisten dayak yedikleri görüntüleri de izleriz.
beni hayata bağlayan bu tür olaylar şu an itibariyle.
reçetesindeki ilacın nolduğunu anlayamayan toplum
-
latince bilmediğinden kaynaklanır. yahut da eczacilik ilminden pek cakmiyordur. rahmetli dedelerimizi birakalim beyler. osmanlica yerine latinceyi ve eczaciliga yakin bir dersi liselerde zorunlu hale getirmek rahmetli dedelerimizi sevindirir. lutfen duyarli olalim.
çıkma teklifinden sonra her şeyi hayra yormak
-
bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.
"- ne oldu abi, tamam mi i$?"
"- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
"- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."
"- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
"- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
"- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."
"- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
"- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
"- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."
"- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
"- eee o ne dedi?"
"- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
"- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)
ablasının sevgilisini yoldan çıkaran kız
-
okudum hepsini de bu daha cok sevgilisinin kizlardesine hallenen erkek olmus. neyse cool story.
galatasaray'ın kek kalıbı satması
-
galatasaray, zamanında dalga geçenlere bir cevap olarak gs storelarda kek kalıbı satışa sundu. çok güzel bir cevap olmuş.
satın almak isteyenler için: http://www.gsstore.org/urundetay.asp?urunid=33899
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
iş yerinin tuvaletine girdiğimde tarihi aptallıklara ve dalgınlıklara imza atan iş arkadaşıma rastladım.
n' aber m' aber biraz lafladık. sonra bir anda farkettim ki bunda bi gariplik var. bayağı zayıflamış gibi duruyor.
"aaa ne kadar inceymiş bunun bacakları" diye düşünmemle birlikte duruma uyandım; arkadaş ayağında bir külotlu çorap ve çizmelerle ellerini yıkıyor.
-senin eteğin nerede? dedim.
-haaaa o mu? yeni konak' tan aldım, dedi.
-yok, nerede onu soruyorum, dedim
-kemeraltının girişinde, metronun konak durağında inince, ayy sen nasıl bilmiyorsun yeni konak' ı? dedi.
-kızımmmm donla geziyorsun, dedim.
-aaaaaaaaa? nerede benim etek? dedi.
sonra olay anlaşıldı. tuvalate girince kırışmasın diye eteği çıkarıp askıya asmış.
sonra tuvaletten öylece çıkmış.
keşke uyarmasa mıydım diye düşündüm. harika bir şirket efsanesi olacaktı. vicdan micdan muhasebesi, kıyamadım. zaten gene sifonun üzerinde unuttuğu 290 milyarlık çekle bir efsaneye imza atmıştı.
zaten ben de 5 dakika boyunca donla gezen bi insanla diyaloğa girmişim de farketmemişim. eleştirecek de yüzüm yok.
kızların aslında demek istedikleri
-
- kızmadım ama kırıldım.
meali; bi bok yedin ama kavga çıkarmaya, ipleri koparmaya değmez... ben ufaktan trip atayım, sen de kırıkları yapıştırmak için benimle ilgilen*...