ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gözlerim yaşararak gençlerden özür diliyorum
-
ister ağlasınlar ister masaya çıkıp tepinsinler, hiçbirine hakkım helâl değil.
her şey olup bittikten sonra pişmanlığın fayda etmeyeceğini öğrenmesi gereken bir teyzenin sözleri. size bunları zamanında 2010 ve 2017 referandumlarımda, genel ve yerel seçimlerde anlatmaya çalıştık ama her seferinde vatan haini olduk!
edit: tanım
rotterdam'da polisin a haber muhabirine vurması
-
yavsaklar atilan biber gazlarini, tomalari, pompali tufekleri, coplari, iskenceleri, kufuruleri de boyle aninda canli yayinda vermislerdi simdi hatirladim. cok ayip
gezi direnişine katılanlar 28 şubat'ta neredeydi
-
bazı dangalakların ağzına sakız olan soru.
cevabını vereyim o zaman:
ben ortaokuldaydım.
gezide yanımda olan kardeşlerim ya okula başlamamıştı ya da ilkokuldalardı.
bazıları liseye yeni başlamıştı.
sürekli olarak şurda nerdeydiniz, burda nerdeydiniz diyorsunuz ya? biz gezide'ydik siz nerdeydiniz?
down sendromu
-
1 gün bile görmesem deli gibi özlediğim dünyanın en tatlı çocuğu kuzenim down sendromlu kesinlikle her eve lazım nasıl tatlılar ancak onlarla yaşayanlar bilir o tavırları mimikleri boyundan büyük lafları şuan 6. sınıfa gidiyor evet zekası 6.sınıfa giden bir çocuk kadar ileri değil ama normal hayatta bir insana yetecek kadar matematiği türkçesi mevcut el işi becerileri muazzam :) bu çocuklar özel eğitimle çok daha iyi duruma gelebiliyorlar ama malesef ülkemizde bu pek de mümkün değil :(
türkiye'den ingiltere'ye tıbbi malzeme yardımı
türkiye'ye ithal edilecek 5 bin yunan doktor
-
tus'ta asistan kontenjanı açmayan üniversitelerin, yunan hekimlere sınavsız uzmanlık eğitimi vermesini sağlayacaktır. insanlar senelerini veriyor tus'u kazanıp istediği bölüme asistan olabilmek için, madem asistan eksiği var tus'ta kontenjan açsanıza! isteyen gelsin çalışsın da sanki burada uzmanlık eğitimi almak isteyen hekim bulamıyorlarmış gibi açıklama yapılması çok komik.
depresyon
-
ya depresyon içinde bulunduğumuz hayata dair belli bir farkındalık seviyesinde gösterilebilecek en gerçekçi yaklaşım ve en normal tepkiyse ama toplumda üretim gücünün düşmesine yol açtığından küresel düzeyde hastalık olarak değerlendiriliyorsa? belki de aslında neşeli ve hayatı sever halimiz bir kafa güzelliğinden ibarettir. belki depresyon hakikattir. (bkz: conspiracy keanu)
sonuçta aslında hayatının çoğunluğu işçi arılar gibi küresel bir ekonomik çarkı çevirmek için çalışmaktan ibaret olan bireylerin hayatından mutlu olmak için nasıl bir gerekçesi olabilir? sabah akşam bal taşıyan, hiçbir zaman kraliçe arıyla çiftleşemeyecek ya da kendi kovanına veya çocuklarına sahip olamayacak olan erkek arının hummalı bir şekilde polen ararken "ne kadar güzel bir gün" demesi nasıl mümkün olabilir?
işçi arı o farkındalık seviyesine ulaştığında mutsuz olmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi? o arının yatağından çıkıp terliklerini giyip sabah 7'de yeniden mesaiye koyulmasının "doğru olan" olduğuna onu kim ikna edebilir? hayatının anlamsızlığına bu kadar vakıf olmuşken "gel bizle takıl biraz sosyalleş unutacaksın"ın, "biraz nektar iç iyi gelir"in bu farkındalığa bir örtü değil de çözüm olduğuna kim kefil olabilir?
bu açıdan baktığımızda gerçek hastalığın ve gerçek depresyonun bizde değil de etrafımıza örülü bu yaşamsal düzende olduğunu söyleyebiliriz. eğer borçlanma ekonomisi, gelir uçurumu, modern toplumsal yapı bizim genlerimize kodlanmış unsurlar değilse o zaman onlara karşı metabolizmanın gösterdiği tepkileri "doğal değil", "rahatsızlık", "hastalık" diye nitelendirmek de doğru olmamalı. ama sisteme steteskopu dayayıp "hmm" deyip "sizin insan hayatına olan toleransınız düşmüş" diyen sistem doktorlarımız olmadığından ceremesini biz insanlar çekiyoruz anastasya.
baro başkanlarının feyzioğlu'nu aralarına almaması
vw golf'ün rotring kalemden az yakması
-
rotring rapid
faber castell super fine
kalem-uç işbirliğinde 27cm'lik 31 çizgi çizildiğinde 0,5cm uç tüketiliyor.
27x31=837 cm,837 santimetrelik kullanımda 0.5 cm uç tüketiliyor.
1674 santimetrelik kullanımda 1cm uç tüketilir.
bunu 1km çizime oranlarsak;
60cm uzunluğunda uç tüketilir.
bir kutu faber castell super fine (24lük) 24 adet 7.5cm uzunluğunda uç içermekte.
24x7,5=180
kutudaki tüm uçları uç uca koyarsak 180cm eder.
bu hesaplara göre 1 kutu uç ile 3km çizilebiliyor.
100km'de 34(aslında 33 küsür) kutu uç tüketilir.
söz konusu ucun tanesi 1tl.
100km uzunluğunda yazı yazmak veya çizgi çizmek isteyen bir rotring rapid kullanıcısının uç maliyeti 34 lira olacaktır.
40 yapmıyor malesef:(
not:uç kırılmaları ihmal edilmiştir.
vw golf'ün sitedeki teknik verilere göre genel yakıt tüketimi 5lt/100km.
benzine 5tl kabul edersek;
golf'ün yakıt maliyeti 25tl.
sonuç:vw golf,kalemden bile az yakıyor.
(bkz: swh)
debe editi:
(bkz: larende anadolu lisesine kitap topluyoruz)
(bkz: antalya'daki yoksul aileye yardım kampanyası)
johnny depp
-
uzun bir süredir gündemi meşgul eden oyuncu.
ancak sözlükten debe entyleri üzerinden, bir de ınstagram'da reels videoları üzerinden bazı şeyler gördüm. yani kim haklı kim haksız bir şey diyemem. sadece bir şey dikkatimi çekti: amber kaltağı, johnny'ye dior sponsorluğu için "dior'un senle ne işi var? onlar tarzı olan bir firma, senin tarzın falan yok!" diyor. johnny depp'e diyor. elon musk'a, james franco'ya vermiş kadın diyor, tekrar ediyorum johnny depp'e diyor.
ulan erkek halimle benim bile johnny'ye veresim geliyor, sen kim köpeksin de adama tarzın yok diyorsun kaltak!?
tamam sakinim.
engincan ural'ın pantolon ve ayakkabı kombini
eğlenceli geceden eve dönünce çöken mutsuzluk
-
yaptigim bir arastirmaya gore (ciddi ciddi insanlarla oturdum konustum "*nudge* ya bişi sorucam eglenceli bi geceden eve donunde bi mutsuzluk cokuor mu sana da" seklinde 15 kisiye sordum... sonra baktim yüzdeye vuramiyorum 5 kisiye daha sordum yuvarlak hesap oldu) insanlarin yüzde 75 i (yani 20 kisinin 15 i) eglenceli bir geceden sonra eve geldiklerinde eger hemen yatip uyumazlarsa, inanilmaz bir mutsuzlukla karsilasiyorlar..
boyle sanki içini pirçik pirçik bir şeyler edermiş gibi, inanilmaz bir yalnizlik, inanilmaz bir dram.. o an yaninizda savaş ay olsa, handy cam'i ile "nasil bir geceydi" diye sorsa, kisik sesi ile korkutsa, o derece..
nette arastirdim, boyle dandik bir seyin arastirmasini yapan bir tek kendimin oldugunu farkettim.. ota boka sendrom bulan insan oglu, bu tarz bir mutsuzlukla kimse hastaneye gitmedigi, direk yatip uyudugu için bir ad bulamamis..
ben buna izmir sendromu demek istiyorum arkadas.. maksat sehrimin adi yürüsün.. paris sendromu var, kudus sendromu var, stockholm sendromu bile var niye izmir sendromu olmasin.. bu da ilime, ilçeme bir hizmetimdir.
berkin'in annesini yuhalattı bu çok insani bir şey
-
(bkz: bu çok hayvani bir yalakalık)
tc kimlik numarasını ezberlemek
-
11+0 şeklinde yaptığım eylem. birine söylediğimde garip garip bakıyor ama bu yolla tam 4(dört) kız düşürdüm.