ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
diyarbakır'da öğretmeni döven hanzolar
-
öğretmene değil devlete atılan dayaktır.
bakanlık şapkasını önüne koyup öğrenciden veliye gelinen bu noktayı sorgulamalıdır.
rte'nin yavaş ve imamoğlu'nu saraya davet etmesi
anında istanbul'u kilitleriz
-
"ama onlar ekmeğinin peşinde, aralarında iyi olanlar da var"cıların az sonra damlayacağı başlıktır.
acun ılıcalı'nın kedili tişörtü
-
insanları bunu yapmaya mecbur bırakmış olan tişörttür.
bir evde huzur olmadığını gösteren detay
-
çocukluğuma ışınlanıyorum hemen. dünyadaki en huzursuz evde büyüdüm ben. alkolik bir baba en önemli detay. alkol almadan ağzından kelime çıkmayan bu adamın işten eve gelme saatleri yaklaştıkça gerilimin artması. o anahtarın kapıyı açma sesini hiç unutmuyorum mesela. nefes bile alamazdık. masanın başına oturup iki kadeh yuvarlamadan kalp çarpıntılarıyla beklerdik. acaba bugün neden kavga çıkacak diye.
ev aşırı düzenliydi hiçbir şey oynamazdı yerinden. oysa ben dağınık olsun isterdim birazcık.
kahvaltılar kaldır kondur kurumuş peynir ve zeytin tabağından oluşur ve keyiften alabildiğine uzaktı. insanların börekler çörekler sıcak omletlerle kahvaltı ettiklerini anlatması bana çok ütopik gelirdi.
anne mutsuz, anne sinirli, anne sevgisiz, anne yorgun, anne kırgın.. konuşmazdık hiç, çıt çıkmazdı. yanlış bir şey söyleme korkusundan bugün bile konuşmaktan, kendini ifade etmekten çekinen bir insanım.
hayvan yoktu, çiçek yoktu. çok yoksulluk çekerdik. çeşit çeşit kıyafetlerim ayakkabılarım olmadı hiç. duygusal şiddet de vardı anneme uygulanan fiziksel şiddet de.
ama başlık detaydı değil mi. sessiz konuşan ya da konuşmayan çocuklar. kırık dökük eşyalar. soğukluk elle tutulacak kadar hissedilen soğukluk, kasvet.
teşekkür editi: çalakalem yazdığım satırlarda pek çok gönülde yer tutmuşum. birçoğunuzla aynı hikayeyi farklı zamanlarda farklı mekanlarda paylaşmışım. üzülenler, çocukluğuma dönüp saçımı okşayıp beni sevgiye boğmak isteyenler olmuş. yani bazen insanın nutku tutulur ya. yaralı olduğumu biliyordum ama bu denli alaka beni çok duygulandırdı. bazı yaralar geçmiyor ne kadar iyileştim deseniz de küçücük bir kaşıntıyla yine kanamaya devam ediyor. hayat devam ediyor, etmeli de. zamanın bir yerinde korkuyla ağlayan o çocuğu iyileştirebilmelisiniz. zor olsa da umarım bunu yapabilecek gücü bulabilirsiniz. babam öldü. annem hayatta. annemle öz eleştiri yapabiliyoruz, konuşabiliyoruz. bu benim kazancım. herkese teşekkür ederim. yüreklerinize sağlık..
süper albüm kapakları
-
emerson lake & palmer - brain salad surgery (1973)
ününü sonuna dek hak eden bir kapak olup, alien'ı da başımıza musallat eden manyak hans ruedi giger (h. r. giger) tarafından yaratılmıştır.. hem kapağı, hem de içindeki müziği yaratan ustalara saygılarımızla :
http://img6.imageshack.us/img6/6997/bssk.jpg
http://farm1.static.flickr.com/…6985_b8b0b91069.jpg
http://img6.imageshack.us/img6/8530/bssya.jpg
http://img107.imageshack.us/…3/elpbssurgery2vm2.jpg
unutmadan söyleyelim; kapağın orijinal çizimleri giger'in 2005'te prag'daki sergisinden beri kayıp ve bulana temizinden 10.000 $ var ! (bkz: http://www.hrgiger.com/missing.htm)
kızına eski sevgilisinin adını koyan baba
-
inşallah eşinin de oğluna unutamadığı sevgilisinin ismini koyduğu erkektir.
şirketin yılbaşı çekilişinde ceo'yla eşleşmek
-
şu geleneksel yılbaşı hediye çekilişlerinde kişiye şirketin patronu çıkması olayı. adeta bir beşiktaş'ın kura şanssızlığı, adeta bir ölüm grubuna düşme bahtsızlığı. ceo da tam bir kapalı kutu, ne bir tanışmışlığımız var, ne bir mail'leşmişliğimiz.
bir de adamın kendi parasıyla ona hediye alıyormuşum gibi bir his var.