hesabın var mı? giriş yap

  • arap ülkeleri bile türkiye'den çok daha zekice idare ediliyor. bizimkilerin şirazesi iyice kaydı. araptan çok arapçı olduk. en az 1 milyon filistinli göçmenin geleceği söyleniyor türkiye'ye.

    çakma polat alemdar kılıklı fake abdullah çatlı da, ikinci ahmet davutoğlu olmaya aday şekilde açıklamalar yapıyor temel reisin yanında. bir arap kazığı daha yemek için çok hevesli yani, başımızdaki arap aşıkları.

  • edit: bazı süper düşünceliler, bunu yapanlara kibirli sıfatını yakıştırmış. senin ben aklına tüküreyim.
    (bkz: #49067450)

    gerçek hayvanseverlerin yaptığı gönüllü aktivite... fakat dikkat edilmesi gereken bi şey var, ameliyat sonrası hemen sokağa bırakmayın hayvanı nolur. hava soğuk da olsa sıcak da olsa bırakmayın. evinizde bi köşe ayırın ona. ya da apartman boşluğunda minik bi yuva yapın. 2-3 gün sonra zaten yarası kapanmaya yüz tutar. salarsınız gider...

    bu arada, kadıköy belediyesi acıbadem veteriner kliniğinde, her ay belli bi miktarda sokak hayvanı bedava kısırlaştırılıyor. ücretsiz kota aşıldığında da cüzzi bi bedel karşılığında hayvanı kısırlaştırıyorlar. evcil hayvanları 190 liraya, sokak hayvanlarını ise çok çok daha az bi paraya kısırlaştırıyorlar.
    ve çok da temiz çalışıyorlar.

    benim leyloş kızımı da burada kısırlaştırdık. leyla'nın operasyon işlemleri yapılırken belediye temizlik görevlisi 50-55 yaşlarında bi amca geldi. kucağında 2 tane kedi. birisi minicik yavru, ötekisi 6-7 aylık bi tekir. yavru kedinin patisi incinmişti, tekiri de kısırlaştırmak istiyorum dedi. ve adamcağız, cebindeki son parayı da o hayvanlar için harcamıştı gözümün önünde.

    hayvanları sevin allah rızası için.

    edit: bilgilendirme amaçlı mesaj atan arkadaşlar olmuş sağolsunlar. istanbul avrupa yakasında da, fatih hayvan hastanesi ücretsiz kısırlaştırma yapıyor imiş. bilginiz olsun.

  • yeterli sermayeyi toplar toplamaz acmayi dusundugum dugun salonudur. olay butonu her yandiginda bir isi daha kacirdigimi dusunerek kahroluyorum.

  • benzerleri ve daha kötüsü hollanda ve belçika'da yaşanıyor. utrecht 'te yaşadığım yerin 1km ilerisinde faslilarin yogun olduğu bir mahalleye dün gece özel kuvvetler polisi geldi. normal polis baş edemedi bunlarla. çok yazık, ayaklarına kadar gelen imajlarını düzeltme fırsatlarını iyice geri tepiyorlar. ayrıca her şeyi de sömürgeciliğe bir bağlamayın ve arkadaş. sömürgecilik biteli 75sene oldu. dükkanı yağmalanan, arabası yakılan adamın ne suçu var. sömürgeci ise yaşama ülkesinde o zaman.

    edit: arkadaslar mesaj kutumu yesillendirmenize gerek yok. somurge edilen ulkeler burdakiler kadar aglamiyorlar somurulduk diye. ben basit bir soru soruyorum. somurgecilikle yapilan vandalizm arasinda ne gibi bir baglanti olabilir? sokakta yakilan sizin arabaniz, yagmalanan sizin dukkaniniz olsa akliniza somurgecilik tarihi mi gelir? kim ordaki adama araba yakma, polisle catisma hakki veriyor? benim evimin tepesinde helikopter ucuyor surekli. ben bunu dinlemek zorunda miyim? ya benim arabami da parcalarlarsa? evet tabi her seyin basi somurgecilik, gelsinler evimizi de tarasinlar, nasil olsa somurulduler. ayrica bana yazanlarin yuzde 90'i ne somurgecilik tarihi ne de avrupa tarihi hakkinda bir bok bilmiyor.

  • 30-40 sene kadar once, orhan boran stand-up show yapmaktadir. tam ortasinda bir seyirci protokolden kalkar saga sola carpa carpa gurultuyle kapiya yonelir.
    orhan abi sorar:
    - tuvaleti mi ariyordunuz beyefendi?
    - evet...
    - kapidan cikin, sagdaki ilk kapida "gentlemen" yaziyor. aldirmayin, girin.

  • izmir'in burnunun dibindeki adadır. (harita) tarihte fatih sultan mehmet'in canını birazcık sıkmıştır.

    ada, 14. yüzyıldan beri cenevizlilerin kontrolündeydi. adayı ellerinde tutmak için de devamlı ege kıyılarındaki türkmen beyliklerine haraç veriyorlardı. böylelikle akınlardan, yağmalardan kendilerini koruyabiliyorlardı. yıldırım bayezit (1389-1402) bu beyliklerin varlığına son verince osmanlılara haraç vermeye başlamışlardı. timurlenk'in anadolu'ya girmesiyle bu düzen bir süreliğine bozulsa da çelebi mehmet tekrar ege kıyılarına hakim olunca bu adayı bir kez daha haraca bağlamıştı. bu durum ikinci mehmet'in tahta çıkışına kadar böyle sürmüştü.

    ikinci mehmet'in istanbul'u aldıktan sonraki hedeflerinden biri de denizlerde egemen güç olmaktı. (bkz: hakan'ul bahreyn) böylelikle hem hakimiyet alanını genişletebilirdi hem de yeni başkentinin güvenliğini arttırabilirdi. bunları gerçekleştirebilmesi için öncelikle topraklarını çevreleyen karadeniz'de ve ege'de faaliyet göstermesi gerekiyordu. bu hedefler doğrultusunda da fetihten sonraki 1-2 yıllık süreçte gelibolu'da yeni gemiler inşa ettirdi. istanbul'un yeni sahibine ceneviz ve venedik'e bağlı adalar haraç vermeyi kabul etmişlerdi. fakat rodos sultanın egemenliğini tanımayarak, haraç vermeyi redetmişti. bunun üzerine sultan da 1455 senesinde hamza bey komutasındaki donanmasını ege'ye gönderdi. bu donanma hem adaların bağlılıklarını denetleyip, haraçları toplayacaktı hem de rodos'u cezalandıracaktı. donanmanın ilk durağı midilli oldu. burası sultana bağlılıklarını bildirip, haracını verdi. bir sonraki durak sakız'dı. donanma burada iyi karşılanmadı. haracın miktarı konusunda anlaşma sağlanamadı. ada yönetimi haracı ödemeyi reddetti. ada iyi tahkim edilmiş haldeydi, limanda da yirmi ceneviz gemisi bekliyordu. bu sebeple hamza bey ceza olarak sadece köyleri yağmalattı ve adadan ayrıldı. buradan sonraki hedef de rodos'tu. osmanlı donanmasını burada büyük savaş gemileri karşıladı. ada müthiş bir şekilde savunma haline geçmişti. hamza bey saldırmayı göze alamadı ve hemen dümeni geriye doğru kırdı. dönüşte kos'u kuşattı fakat orada da başarılı olamadı. bu başarısızlıktan sonra bir kez daha sakız'a uğrama kararı aldı. donanma burada yine iyi karşılanmadı. haracın miktarının belirlenmesi için padişaha birinin gönderilmesi kararı alındı. bu sırada da osmanlı askerleriyle adalılar arasında kavga çıktı. bu kavga esnasında bir osmanlı kadırgası battı. nihayetinde hamza bey adalılarla geçici bir barış yapıp gelibolu'ya döndü. döner dönmez de tahmin edileceği üzere vazifesinden azledildi. kısacası 1455'teki bu sefer baştan sona fiyaskolarla doluydu.

    yaşanan başarısızlıkların ikinci mehmet'i ne kadar öfkelendirdiğini tahmin edebiliriz. derhal tersaneye emirlerini yağdırıp, yeni gemiler inşa ettirdi. donanmanın başına da has yunus paşa'yı atadı. ertesi yıl donanmayı tekrar ege'ye gönderdi. öncelikle sakız cezalandırılacaktı, ardından da rodos civarındaki adalara baskınlar yapılacaktı. fakat bu kez de donanma fırtınaya yakalandı. gemilerin bir kısmı battı. donanmanın tekrar toparlanması biraz zaman aldı ve yoluna devam edebildi. rodos civarındaki adalara baskınlar yapabildi. dönüşte de sakız'a uğradı. adalılar osmanlı askerlerini yine iyi karşılamadı. osmanlı filosu bu kez daha güçlüydü. bu sebeple ada yönetimi antlaşma yapmak zorunda kaldı. ikinci mehmet, adalıları affetmeyip, cezalandırdı; adanın 6.000 dukalık haracını 10.000 dukaya çıkartarak hıncını aldı.

    adanın haraçgüzarlık statüsü bir asır daha sürmüştür. 1566 senesinde, kanuni sultan süleyman saltanatının son demlerinde kaptan-ı derya piyale paşa adayı zaptetti. bundan sonra da doğrudan osmanlı idaresine bağlandı.

    kaynaklar:
    + idris bostan - ''fatih sultan mehmed ve osmanlı denizciliği'' - türk denizcilik tarihi 1.
    + halil inalcık - osmanlı tarihinde efsaneler ve gerçekler - ntv yayınları.
    + ali fuat örenç - ''sakız adası'' - tdvia - cilt: 36.

  • bir defa en baştan soru hatalı o ilacın üzerine sabah akşam yazıp veren kişi eczane teknisyenidir. eczacıyı soracaksanız eczanede arka masada çay içip tüm gün kripto/borsa ekranına bakan kimdir diye sormalılar

  • narsist kişilik bozukluğu olarak da adlandırılan, abartılı bir şekilde kendini olduğundan önemli hissetme, kendine hayranlık duyulmasını isteme ve başkalarıyla empati kuramama gibi belirtileri olan bir kişilik bozukluğudur. narsist kişiler zamanlarının çoğunu güç ve başarı elde etmeyi düşünerek ya da görünüşlerine özen göstererek geçirirler. çevrelerindeki insanlardan yararlanmaya, onları kullanmaya çalışmaları tipik özelliklerindendir. yetişkinliğin erken dönemlerinde baslar ve çeşitli durumlarda ortaya çıkar.

    narsist kişilik bozukluğunun nedeni bilinmemektedir. dramatik, aşırı duygusal ve öngörülmesi güç davranışlar ve tavırların incelendiği “cluster-b” tipi kişilik bozuklukları arasında incelenir. teşhis konunun uzmanı bir sağlık personeli tarafından rahatsızlığı olduğu düşünülen kişiyle görüşme yapılarak konulur.

    tedavi yöntemleri üzerinde yapılmış ayrıntılı çalışmalar bulunmamaktadır. rahatsızlığa sahip kişiler kendilerini hasta olarak görmedikleri için terapi uygulamalarının sonuç vermesi zordur. insanların yüzde birinin hayatlarının bir döneminde bu rahatsızlıktan etkilendikleri düşünülmektedir. gençlerde yaşlılara, erkeklerde de kadınlara göre daha yaygın olarak bu rahatsızlık görünmektedir.

    narsist kişilik ilk olarak psikanalist robert waelder tarafından 1925 yılında tanımlanmış, narsist kişilik bozukluğu tanımı ise heinz kohut tarafından 1968 yılında literatüre sokulmuştur.
    [https://en.wikipedia.org/…r_b_personality_disorders
    https://en.wikipedia.org/…stic_personality_disorder]