ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocukken beğenilip şimdi anlam verilemeyen araba
-
fiat marea ilk çıktığında çok etkileyiciydi. klass olarak günümüzün auidi a4leri gibi geliyordu.ama şimdi eski halinden eser yok..
ne alacağını anlamadan bakkala giden çocuk
-
karbonat ve kabartma tozu arasinda bocalayan cocuktur.
+ oglum bi kabartma tozu al hadi kos.
- tamam anne. vinnnn..
yol boyunca:
- kabartma tozu kabartma tozu..heh he bu sefer karistirmama imkan yok..karbonat ile ne alaka ki.. karbonat mi ? lan yoksa kabartma tozu muydu ? anneme sorsam gudumlu anne terligi gelebilir her an...
bakkalda:
- amca bir ekmek bir de karbonat lutfen..
(bu sahne hic abartilmadan hayatimda 20 kere gerceklesmistir)
sahibinin sesiyle okunan cümle
-
ea sports it's in the game
metroda ayaktayken kitap okuyan lümpen tip
-
hastalıktan ziyade boş boş dikilmeyi sevmeyen adamın durumudur. onun yerine açar kitabımı okurum en azından o metrodaki 65 yıldır duş almayan insanlardan bir nebze olsa uzaklaşırım diye düşünmektedir. daha müsait zamanı yoktur büyük ihtimalle. işten gelir 7-8 gibi ve dinlen, yemek ye, işinle ilgili bakman gereken şeyleri kontrol et derken zaten saat akşam 11 falan olur. o saatten sonra anca 1 saat yatağına uzanıp kitap okur ama yetmez. akşam yatarken yarım bıraktığı dünyaya o boktan metroda devam eder
bence kitap okuyan yerine okumayıp ağzındaki soğanla kavrulmuş kıyma ve koltuk altından leş gibi ter kokan ayıyı tartışmalıyız.
türkü dinleyenlerin genelde köylü olması
-
türkünün tanımı ile başlamak gerek ama ciddiye almaya bile gerek yok. üstad'ın tek cümlesi yeterli olacaktır.
"nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.
çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."
neşet ertaş
kürdistan'a türk bayrağı asmak
-
türk topraklarının hayali ülke isimleriyle karıştırılması.
edit: başlığı açan terör sempatizanı kaçmış...
anadolu lisesi almancası
-
"warum" sorusuna verilecek en güzel cevabın "warum nicht?" olduğunu öğrenebilecek kadar konuşabildiğim almanca.
felsefe yapmıyorum, kapasite bu kadarına izin veriyor.
evlilikteki en büyük sorun
-
hiç evlenmemiş olması gereken iki insanın kendilerini mutlaka evlenmeleri gerektiğine inandırmış olmaları da olabilir.
arda turan'ın 13.9 milyon dolar dolandırılması
-
elden 13 milyon 900 bin dolar verip, faizsiz şekilde verdiği kadar kazanmaya çalışan cahil bir insanın dolandırıldığı olaydır.
her ay az az verip, bunları iyice zeki olduklarına inandırmış ablam. tabii bunlar zeki değil, sadece kendilerini kurnaz sanan doyumsuz tipler.
neyse bu tarz anadolu köylüsü zihniyetine de üzülmeyelim.
her sabah duş alıyor kahvemi içiyorum
-
kahveyi bilmem de, bu "her sabah duş alıyorum" olayına kıl olan, amerikanvari bulan, entel kuntel işler olarak değerlendiren ampuller daha birkaç ay önce "metrobüste herkes ter kokuyor" diye şikayet edenler değil mi? her sabah duş alan adam amerikanvari, ter kokan adam pis türk. allahtan belanızı mı istiyorsunuz anlamadım ki
175 bin liranın aylık 2 bin lira faiz getirmesi
-
bir asgari ücretlinin değerinin 175 bin liradan az olduğunu gösteriyor.
lisede yapılan hayvanlıklar
-
karşı sınıftaki hoşlandığı kıza bir türlü açılamayan arkadaşı omuzlara alarak tüm sınıf kız almaya gitmek..
sessizce yan yana oturacak kadar samimi olmak
-
hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.
tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.
bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...