ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
26 yaşında üniversite okuyan öküz
bedava konseri olsa gidilmeyecek şarkıcılar
-
(bkz: mustafa ceceli)
4 ocak 2015 sarıkamış şehitleri anma rezaleti
-
saat 9'da başlaması gereken anma yürüyüşünün, protokolün gecikmesi gerekçesiyle 11'e ertelenmesi durumudur.
binlerce kişi dedelerinin yolunda yürümek için sabahın köründe orada toplanmışken, mevki sahibi kişilerce bekletilmektedir. iste tam da o şehitlerimizi ölüme gönderen zihniyetle ayni zihniyetteki kişilerce yapılınca insan şaşıramıyor da.
ondan sonra osmanlıcaymış falan filan. sen önce atana sahip çık.
edit:
bazı arkadaşlar zihniyetin o zihniyet olmadığını söylüyorlar. ben de bildiklerimi buraya yazayım eğer gerçekler farklıysa tekrar düzeltiriz.
harekat bizzat enver paşa tarafından önerilmiş ve tasarlanmıştır. padişah abdülmecitin torunuyla evli olan osmanlı paşa'sı tarafından. ve bu harekatın riske değer olduğunu devletine anlatmış(yani ölürlerse ölsünler denilmiş) ve kabul ettirmiştir. savaş bağımsız bir birlik tarafından değil bizzat osmanlı devleti ile rus devleti arasında yapılmıştır. harekat başarısız olunca paşa istanbula dönmüş ve osmanlı devleti tıpkı şu anki şanlı hökümetimiz gibi harekat hakkında yayın yasağı getirmiştir.
şimdi bu hangi zihniyet oluyor acaba?...
.
.
debe edit:
sarıkamışta kendini feda edan çocuklarımız için gelsin:
--- spoiler ---
çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
düşerek de değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
--- spoiler ---
o zamanlar çocuklarımıza sahip çıkan olmamış en azından şimdi çıkalım:
(bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası)
aşk için gidilen en uzun mesafe
-
yaşamla ölüm arası bir hayat boyu. kızlarrrrrrrrrr
3. patlama sonrası ankaralı psikolojisi
-
herkes dayak yemiş gibi, oradan buradan kötü haberler geliyor sürekli. biraz önce fotoğraflardan eski bir tanıdığımın da hayatını kaybettiğini gördüm.
eşim dostum için konuşacak olursam, çalışanlar dışında kimse evinden çıkmadı. yarın bir arkadaşımla kızılay'a gidecektik. iptal ettim. bir arkadaşımla da perşembe tunalı'da buluşacaktık. biraz önce aradı, "boşver çıkmayalım ben sana geleyim"dedi.
ankara zaten hüzünlü bir şehirdi, iyice içine kapanıyor.
bir embriyonun zamanla ismail türüt'e dönüşmesi
-
benim için gizemini yıllardır koruyan, aklımın hiçbir zaman kabul edemediği oldukça kaotik bir konu. zira bakın ey romalılar, ey arkadyalılar bakın! bu sıradan bir embriyo, bu da bildiğiniz ismail türüt. ya hu ne alakası var şimdi? soruyorum lan ne alakası var!! embriyoya bakıyorsun böyle sıradan, halim selim, işinde gücünde. "lan biraz daha gelişsem de büyüsem, bebeklikti okuldu mokuldu işime gücüme baksam artık" tadında bir embriyo; diğerine bakıyorsun, bardaktan boşanırcasına terlemiş, varlığının izahı mümkün olmayan bir ismail türüt. böyle masumane bir embriyo nasıl olur da ismail türüt'e dönüşebilir anlamak mümkün değil. bu nasıl bir sır, nasıl bir muamma, nasıl bir doğa felaketi anlayabileceğimi de zanetmiyorum bu yaştan sonra. pes! eminim bilimin de buna verebileceği mantıklı bir cevabı yoktur, en sonunda "yaradan böyle yaratmış işte kardeşim" deyip ateizmin çökmesine neden olacaklar. ayıp ya. vallahi ayıp. evet.
mehmet ali erbil'in 2001 yılında verdiği poz
-
bu pozla verilmek istenen mesaj ne olabilir merak ettim. gerçi mali'nin verdiği mesajı az çok tahmin edebiliyorum. buradan özgürlük çıkarımları yapmak anlamsız, aradığımız özgürlüğün şunla yakından uzaktan alakası yok. bu işgüzarlık.
geziciler dostoyevski'yi isviçre peyniri sanıyor
-
oysa ki dostoyevski; dünyaca ünlü ukraynalı yazar raskolnikov'un tercih ettiği bir çeşit salamura zeytindir.
tanım: korkan birisinin beyanı. derin korkularının vardır bir sebebi, muhakkak.
baba kız diyalogları
-
beşinci evlilik yıldönümümüzün akşamı karıma hediyesini verdikten sonra biribirimize sarıldık tam bu sırada kızım odasından gelir;
kızım: aaaaaaaaaaaa ` :çığlık atarak`
tathar: ne oldu kızım.
kızım: bi daha aşık olduğunuzu görmiyim.
behzat ç.
-
iş için gittiğim ankara'da beni ergene bağlatan dizi.
"behzat ç.'nin evi buraya çok yakın. gidelim mi?" diyen arkadaşa "hayır" demek mümkün olmadı.
https://www.hizliresim.com/j0b0oeq
amirimin evinin son hali budur.. o koltuğu camdan görmek bile başkaydı.
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
-
kötü bir dönem geçirmiş ve sevilen kişiden ayrılmış bir şekilde ailemi ziyaret etmek üzre uçağa bindim. duygular tavan. tek yapmak istediğim kulaklığımı takıp müzik dinleyerek uyumak. fakat koltuğuma oturur oturmaz başladım ağlamaya. zaten ağlak bir insanım ama insanların içinde genelde ağlamam. tutamadım kendimi, iki gözüm iki çeşme ağlıyorum. yalnız hıçkırık yok, damla damla gözyaşlarım süzülüyor. ama nasıl, dur durak bilmiyor. ben bir tane siliyorum, ardından iki tane daha geliyor. önce yolcular soruyor ne var diye, bir şey yok diyorum. sorular arttıkça hostesler olaya dahil oluyor. ne var diyorlar, bir şey yok diyorum ama damlalar aksini söylüyor. uçağın bir bölümü durmuş beni izliyor artık ve yolcular aralarında konuşmaya başliyor, neden ağladığıma dair teori üretiyorlar. bu arada yer görevlileri de olaya dahil oluyor. iyiyim diyorum, kimse inanmıyor. uçak bir türlü kalkmiyor, herkes ağlamama yoğunlaşmış şekilde bana bakıyor. yanımdaki norveçli kadın yolcu, uçuş boyunca elimi tutabilirsin diyor. iyiyim, teşekkür ederim diyorum. o da inanmıyor. sonradan hollandalı olduğunu öğrendiğim bir adam yanıma gelip bir paket cips uzattıyor. "iyi gelir ye," diyor. durumun saçmalığına gülümseyip cipsi kabul edip uçuşa hazır olduğumuzun sinyalini verince herkes alkışlıyor ve gözler üzerimden çekiliyor.
sorunlarımı cipsle aşmama yardımcı olan hollandalı amcaya "büyüksün" diyorum.
şevval sam'ın her güzel şeye salça olması
-
bir şarkının, bir dizinin veya başka bir şeyin ömründeki önemli bir periyottur şevval sam periyodu. adeta osmanlı'nın duraklama dönemi gibi.
- yavaş yavaş duyulma
- popüler olma
- şevval sam'ın elini atması
- unutuluş ve kayboluş
edit: bu arada tespiti yapan arkadaşı tebrik ediyorum.