ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11 haziran 2019 izlanda türkiye maçı
-
bu maç için gençlik ve spor bakanı ile birlikte hakan çelik özel jet ile izlanda'ya gidiyorlarmış. vaktim vardı araştırdım.
koyduğu fotoğraf;
https://twitter.com/…lik/status/1138216681036242946
koyduğu fotoğrafta sadece ve sadece milli takıma destek için gidildiği yazılmış. ayrıca sn. bakan da twitter hesabından "millilerimizin yanında olmak için gidiyoruz" demiş.
https://twitter.com/…glu/status/1138028261680865281
fotoğraftaki uçak sanırım tc-cbk kodlu uçak. bu uçak bir gulfstream g550 .
https://cdn.planespotters.net/…45267_b32eddd16f.jpg
küçük bir araştırma ile bu uçağın bu uçuş için sadece ve sadece yakıt masrafını araştıralım. bakın uçağın sabit giderleri, havalimanı vergileri, ekip maaşları, uçakta yedikleri içtikleri vs falan değil. sadece ve sadece yakıt masrafı. misalen aşağıdaki sitede verilmiş bilgiye göre konuşalım.
https://www.sherpareport.com/…t/costs-own-g550.html
sitedeki bilgiye göre bu uçak saatte 358 galon civarında yakıt tüketiyor ve bir galon yakıt 5 usd. ankara-reykjavik uçuş süresi 5.5 saat alalım. tek yön 10 bin usd bir yakıt masrafı ortaya çıkıyor. bakın daha hiç bir şey dahil değil.
şimdi girin thy'nin sitesinden istanbul - reykjavik uçuşların fiyatlarına bakın. bu arada istanbul'dan izlanda'ya direk uçuş yok, ancak 1 aktarma ile gidilebiliyor. skyscanner'dan baktığınızda bağlantılı uçuşla 8-8.5 saatlik bir toplam süre çıkıyor. thy sitesinden söyleme sebebim fiyatların anlaşılması. hadi paşalar business uçsunlar. tek yön kişi başı bin-bin yüz dolar'a gidilebiliyor.
yani iki kişi business class git gel toplam masrafı 5 bin dolar iken, uçağın sadece ve sadece yakıt masrafı 20 bin dolar. ayrıca business class uçuş bedeline bütün masraf dahil iken, şuan belirttiğimiz sadece yakıt masrafı. belirttiğim sitede baktığınızda başka hangi masrafların doğduğunu ve masrafın neredeyse iki katı olduğunu göreceksiniz. ayrıca bu sitede paylaşılan tutarlar 1 sene öncesinin rakamları, güncel bilgilere bakmadım.
şimdi sorularım şunlar;
1- sn. bakan ve hakan çelik bu maçı sadece izlemeye mi gitmektedir?
2- sn. bakanın bu maçı izlemesi elzem midir? milli takıma verecekleri destek nasıl bir destektir yani bir konuşma mı yapacak, ne yapacak yani?
3- sn. bakanımızın bu maçı izlemekten başka burada yapacağı görüşme varsa bunlar telekonferans vs. yöntemleri ile halledilemez mi?
4- uçakta başkaları da mevcut mudur ve gitmeleri gerekiyor mu?
bakın devletin özel uçağı olmasına karşı değilim. özel uçakla uçulmasına da karşı değilim. hatta izlanda özelinde hiç değilim aktarmalı uçuluyor diye. misal çok üst düzey bir toplantı yapılacaktır. ya da atıyorum nato toplantısı vardır. bu uçak 16 kişilik galiba, örn gidecek devlet görevlisi sayısı diyelim 10'dur. ya da misal oradan başka bir ülkeye geçilecektir. yani sonuçta kişi başı tarifeli uçaktan daha ucuza gelecektir. bunu anlarım. ama maç izlemeye özel uçakla gitmeyi anlamıyorum. o gördüğünüz fotoğraf aslında hakan çelik'in halkın vergileri ile selfiesi.
bakan buraya özel uçakla gidiş masrafını bir spor okuluna harcasa, 10 iyi sporcunun eğitimine harcasa daha iyi olmaz mı? bakan orda diye iki gol fazla mı atacaklar futbolcular anlamadım ki. bakan maç izleyecek diye neden halkın vergisinden belki de 250 bin tl'ye yakın bir masraf yapılıyor? 110 asgari ücretlinin bir aylık geliri bu rakam.
ilave: thy business class bilet bedelleri de vergi dahil rakamlar. devlet vergi vermediğine göre bin- bin yüz dolar dediğim kısım heralde 600 usd’ye falan gelir.
maç sonu editi: evet hep beraber bakan takımı desteklesin diye 250.000tl civarında para verdik ve bi güzel yenilip geliyorlar. bakanın totem tutmadı ya da hakan çelik’te bi sıkıntı var.
hamza'dan şikayeti olan vatan sevgisini sorgulasın
-
hamza sporcudur.
bankaların sporla ilgili hizmetleri vardır.
öyleyse hamza bankacıdır.
düz mantık, net!!
ıssız sokakta sabah 5.30'da ip atlayan kız görmek
-
sanırım şöyle bir olayla eşdeğerdir.
bundan 3-4 yıl önce öğrenci evinin en geç uyuyan bireyi olarak bir gece sabaha karşı inanılmaz bir açlığa karşı mücadele veriyordum. tipik öğrenci evinden bilineceği üzere genelde dolap boş olurdu. fakat o gecenin asıl trajedisi mutfakta kemirilecek kauçuk bile olmamasıydı yani tam bir somali göçmeniydik o akşam. oturduğumuz semtte de o saatlerde açık hiçbir yer olmadığını da biliyordum.
açlığın verdiği inanılmaz araştırma yetisini kullanarak mutfağın ekstrem bir köşesinde memleketten getirdiğim bir torba kabuklu badem buldum. herhalde kebap bulsaydım mutluluğum bundan farklı olmazdı. karar vermiş, oracıkta bütün torbanın dibine inecektim. fakat gecenin o derin sessizliğinde bademleri örtüyle, pamukla bile sarıp kırmaya kalksam başta ev ahalisi olmak üzere özellikle alt kattaki 0-3 desibel sese duyarlı yarasa aytene yakalanacak ve yine nezih apartman sakinleri tarafından tepki alacaktık.
her neyse asıl konuya gelelim;
kaptım badem torbasını, aldım elime çekici çıktım sokağa, ankara’yı bilenler bilir diğer büyük şehirlerin aksine geceleri derin bir sessizlik hakimdir. sokaklarda tek bir kişi dahi göremezsiniz.. (hele ki o saatlerde)
oturdum bir sokak lambasının altına başladım bademleri kırıp yutmaya, öyle bir ritm tutturmuştum ki son 20 kilometrekare içerisinde ses çıkaran tek şey benim kırmızı saplı çekicimdi.
sabah ezanı okunmuştu ve -camiye gittiğini düşündüğüm- yaşlı bir dayı önümden geçecek şekilde sokağın ucunda belirdi. adamın karşılaştığı manzaradan hoşnut olmadığı irileşen gözlerden anlaşılabiliyordu. dayı bana yaklaştıkça gözlerini benden ayıramıyor, tespihini daha bir hızla çekiyor ve yolun karşı kaldırımına yakın durmak için çaba harcıyordu.
kendimi kötü hissettiğimden olacaktır ki iyi niyet gösterisinde bulunma zorunluluğuna kapılıp, bademlerimi paylaşmak istedim
“dayı badem yerm...” gibi bir cümleyi tamamlayamadan, yaşından ötürü son 30 yıldır koşmadığını düşündüğüm bünye bir anda depara yeltendi sonrasında camiye sığındığını gördüm.
aradan 5 dakika geçmeden bir polis aracı içindeki 4 polis memuru ile sanırım beni etkisiz hale getirmek amacıyla olay yerine gelmişti. galiba şikayet edilmiştim.
polislerden biri,
“bırak elindekini ne yapıyorsun burada” dedi.
pozisyon itibariyla içinde bulunduğum durumun izahını yapacak kelimeleri sıralamam o an mümkün değildi ve..
“badem yiyorum” demekle yetindim.
polisler ilk şoku atlattıktan sonra durumu anlatmam ile birlikte benim aslında normal bir insan olduğuma ya da en azından hayatımın bir döneminde olabileceğime kanaat getirdiler. ben de bir avuç badem verdim aslan parçalarına dünyalar benim oldu. gittim yattım.
elliot rodger
-
herifin bir forumda "benim bmw'um var ve hiç bir kız yüzüme bakmıyor, herif honda civic ile hatun içinde yüzüyor" dediği söyleniyor.
benim de honda civic'im var. elliot'cım sen olayı tam anlamamışsın diyorum. *
barda hatunla muhabbet açma klişeleri
-
lan tipsizliğimden midir, beceriksizliğimden mi bilmiyorum ama sadece bir kez denemedim. hani yanlış anlaşılmasın o da, bizim grubumuzda olan kız. ama arkadaşın kız arkadaşının arkadaşı, ilk defa görüyorum yani.
bir gece kulübüne gittik, bir elimde bira var, arkadaşlardan biri de elime patlamış mısır tutuşturdu, "kıza ikram et, muhabbete gir" diyor. aldım mısırı elime, birayı bıraktım. boş elimle kıza dokundum, dönünce "mısır yer misin?" dedim ama kız müziğin etkisiyle duymadı, kulağına yaklaşıp tekrarladım, kız "istemiyorum sağol" diye haykırdı. mala bağladım sonra, elimdeki mısır paketini kıza doğru uzatıp kızı dürttüm paketle. kız yine "istemiyorum" dedi, bu sefer elini kolunu da sallıyordu. yüzündeki gülümseme de yitip gitmişti. dans ederken kıza sinsice yaklaşmaya çalıştım sonra, kız bir ceylan edasıyla kaçtı her seferinde ama.
gecenin sonunda başka bir erkekle yiyişiyordu. beşiktaş evine yine puansız dönüyordu...
toplum eleştirisini en iyi yapan film
-
toplum içindeki sınıfsal çatışmanın, bencilliğin, ikiyüzlülüğün ve daha sayamadığım birçok acı gerçeğin realistik bir şekilde yansıtmasından ve türkiye’nin toplumsal yapısını vurucu bir şekilde ortaya koymasından ötürü kesinlikle (bkz: bir zamanlar anadolu'da) diyorum.
başbakanın arapça yazılarla karşılanması
-
darısı uğurlamaya
http://www.ruyatabirlerikitabi.com/…23375951229.jpg
eeey sevgili
uzatma dünya dünya sürgününü şunun ya
düğün salonuna kayıkla inerken yere düşen çift
-
videoyu 3-4 kez izledim gulmek icin. ilk izledigimde tam; "gulme lan senin de basina gelir melir" derken, nereden basima gelecek boyle bir mallik deyip, kahkahayi bastim ve hala guluyorum alabora oluslari gozumun onune geldikce...
resmen batan geminin malları olmuslar, ya da alabora olan.
13 haziran 2016 belçika italya maçı
-
italya'nin bu hayvani savunmasiyla finale adini yazdirmasi surpriz olmaz. chiellini-barzagli-bonucci dunyanin belki de en iyi uclu stoper hatti olup ayni zamanda juventus'ta beraber oynamaktalar. klasik kati ve markaji iyi uygulayan italyan savunma anlayisinin ustune hizli ve varyasyonlu hucum modifikasyonu yapmislar. candreva ve giaccherini ile hizli top getirip pelle ile iyi bulusturuyorlar. pelle kaleye sirti donuk oyunu da cok iyi yapan bir adam. geri geli top aliyor, hava hakimiyeti muazzam ve akilli bitirici vuruslari var. italya'ya yeni toni hayirli olsun diyelim. gobekte uc tane ciger tasiyan bir marco parolo var. de rossi futbolun gurusu olmus cikmis zaten. candreva hem teknik, hem suratli, hem sutlari iyi hem de savunmaya cok yardima gelen bir oyuncu. eder'in pelle'yi rahatlattigini ve gobekten gelen toplari iyi dagittigini gorduk. conte cok iyi monte etmis onu takima. 120 km gibi hayvani bir kosu mesafesi yakaladi bu macta italya.
beni ilk macta heyecanlandirdilar. stratejisiyle adeta bir final maci oynadi italya.
selda uskan
-
bir süredir yurtdışında mühendis olarak çalışıyorum. çalıştığım inşaat şirketi dünyada ilk onun arasında anılıyor. çocuk değilim. genç bile sayılmam artık galiba. medyatik olmam meslek icabı ihtiyaç duyduğum bişey değil. kaldı ki kariyerimi türkiye'de de devam ettirmiyorum şu an.
ünlü tanıdıklarım yok. olsaydı da görgüme laf gelir diye bununla övünmezdim herhalde. ya da interneti kullanamasaydım beceriksizliğime laf gelir diye.. iyi okullarda okumuş olmam da övünme kapım olamaz çünkü işimle ilgili ayrıntılar eğitimimle ilgili az çok fikir verir zaten, insanlar aptal değildir, anlayabilirler. aynı evi paylaştığım oğlumun dedesi ile övünmek veya burcumun şahane özelliklerini cv'me eklemek hiç aklıma gelmemişti şimdiye dek. ama burada yemezler onu gibime geliyor. yedirebilene bravo tabi. sonuçta kariyer, kariyerdir diye düşünülüyor herhalde. bana biraz uzak..
fakat terbiyesiz olmamakla övünebilirim. beni yetiştiren, ünlü olmamalarıyla da çok bişey kaybettiklerini düşünmediğim insanlardan aldığım, nacizane, herkese nasip olmadığını düşündüğüm bir insan özelliğidir.
hiç bir mahalle ağzı veya zeka yoksunu yazı, bugüne kadar alnımın teri, bileğimin hakkıyla geldiğim noktayı alaşağı edecek biçimde kendimi kaybettiremez bana. çünkü benim bulunduğum nokta başkalarını ne kadar tanıdığımla değil, kendimi ne kadar tanıdığımla orantılıdır.
yazılabilinecek herşey zaten, benim internet başında olduğum saatlerden çok çok önce girilmiş. fakat tabi insan her olaydan kendine ders çıkarmasını bilmeli. benim çıkardığım ders ise, insan kendi gibi bilirmiş karşısındakini..
hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek
-
hayattaki tek derdi evlenmek olan tiplerden değilseniz çok da kötü olmayan bir his. asıl kötü olan hiç sevmeyecek ve sevilmeyecek gibi hissetmektir.
mısır patlatmayı bir üst basamağa çıkaran detaylar
-
-orta ateşte tencereye dibini ıslatacak şekilde biraz yağ koyun
-yeter mi diye düşünmeyin. yeter. çok yağlı olmasın
-tencerenin dibini kaplayacak kadar mısır koyun
-yeter mi diye düşünmeyin. yeter. taşıyor sonra
-iyice kavurun. mısırların rengi önce beyaza sonra tekrar sarıya dönecek
-yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk tane patlayana kadar kavurun. karıştırmaya devam
-arzu ederseniz daha önceden hazırladığınız birer tutam tuz karabiber kekik pul biber karışımını ilk tane patladıktan sonra tencereye ekleyip karıştırıp kapağını kapatın
-kapağı mısırların dışarı kaçmasına izin vermeyecek şekilde sürekli sağından solundan kaldırıp indirin. bunu içeride basınç oluşmaması için yapıyoruz. az basınç olmalı ki mısırlar patlayabilsin
-sesler kesilip son mısırın da patladığını düşündüğünüzde altını kapatın. kapağı açın
-birayla patlatın
-yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk bira çok çabuk bitiyor. bir bira fazla alın.
edit: kevimli semiğimi yemir (: