hesabın var mı? giriş yap

  • carpismanin ucuncu gunune girilirken lee dusunceler icindedir. yenilmez ordusu kuzey ordusunun hatlarini yaramadigi icin hayalkirikligina ugramistir. fakat askerlerine guvenmektedir. 2. gunun sonunda kuzeylileri izleyip, hareketlerini rapor etmesini icin gonderdigi fakat haber alamadigi stuart ta orduya katilir. lee stuart'i kendisini habersiz biraktigi icin epeyce paylar. general'in guvenini kaybettigini dusunen stuart istifa etmeye kalkar fakat lee gonlunu alir. zira gelecek carpismada her adama ihtiyaci vardir. ustelik stuart ic savasin en iyi suvari komutanidir. gun icinde longstreet ile gorusen lee ne yapacagini dusunmektedir. longstreet halen bir buyuk catismayi cikarabilecekleri kadar cephaneleri oldugunu, hala kuzey ordusu ile washington arasinda hicbir sey olmadigini, hala geri cekilip guneye dogru ilerleyerek kendilerine avantaj saglayacak bir alanda kuzeylilerle carpisabileceklerini lee'ye hatirlatir. lee dusunmek icin zaman ister ve kararini sabah aciklayacagini soyler.

    3 temmuz 1863 sabahi lee longstreet ile bulusur. longstreet'e elindeki birlikler ile kuzey hattinin merkezine saldirmasini soyler. kuzey ordusunun kanatlarinin cok guclu oldugunu ve iyi korunduklarini, bunu bir onceki gunku carpismada hep birlikte gorduklerini soyler. lee'nin tahminlerine gore kanatlarda bu kadar guclu olan kuzeyliler merkezde zayiflamis olmalidir. longstreet bunu once ciddiye almaz. zira kuzeylileri merkezden yarmanin imkansiz oldugunu dusunmektedir. lee'nin ciddi ve israrli oldugunu gorunce nedenlerini aciklar: bir onceki gun longstreet'in elindeki 3 tumenden 2'si kuzeylilere saldirmis ve guclerinin yarisini kaybetmislerdir. kalan askerler de yorgundurlar. general george pickett komutasindaki son tumeni savas alanina yeni intikal etmistir. longstreet guney ordusunun sag kanadini olusturmaktadir. elindekilerin tamami ile kuzeylilerin merkezine yuruyuse gecerse guneylilerde kanat manat kalmayacagini soyler. ayrica yuruyecekleri mesafe neredeyse 1 mil (1.6 kilometre) uzunlugunda acik arazidir. cephedeki butun kuzeyli topcularinin menzili icindedir. askerlerin kuzeylilerin merkezine varamadan bicilecegini anlatir. bu sirada takviyeye ihtiyac olursa birlikler birbirlerinden cok uzakta kalacaklardir. lee ikna olmaz. kendisine a.p. hill komutasindaki 2 tugay daha verecegini, boylece elinde 15.000 kisiye yakin adam olacagini, saldiridan once guney ordusundaki butun topcularin kuzeylilerin merkezini bombardimana tutacagini soyler. fredericksburg meydan savasi'nda cok iyi bir is cikartarak neredeyse zaferi tek basina kazandiran albay porter alexander'in basinda oldugu topcusunun guneylilerin elindeki butun toplar ile (yaklasik 150 top) piyade saldirisi baslamadan once merkezde buyuk bir gedik acacagini soyler. longstreet 15.000 adamin bile yetmeyecegini soyleyince lee sinirlenir. kendisi kuzeylilere hicbir zaman yenilmedigini, ellerinde kalanin bu oldugunu, evlerine bu kadar uzakken baska bir savas icin yeterli malzemelerinin olmayacagini, kuzeylilerin ise surekli olarak takviye edildiklerini, isin cozulme zamaninin geldigini soyler ve longstreet'e bu saldiriyi yapmasini emreder. gun icinde istedigi zaman baslayabilecegini fakat cok dikkatli olmasi gerektigini, butun savasin kaderinin ve amerika konfedere devletleri'nin bagimsizliginin longstreet'in planlayacagi bu saldiriya bagli oldugunu hatirlatir.

    lee'nin yanindan ayrilan longstreet elindeki son tumenin komutani george pickett'a hazirlanmasini soyler. son saldiriyi o ve onun tumeni yapacaktir. tumeni bu carpismada henuz rol almamis pickett, kuzeylileri yenecek saldiriyi yapacagi icin heyecanli ve mutludur. pickett'in elindeki uc virginia tugayina (armistead, kemper, garnett) pettigrew ve trimble'in tugaylari da katilir. komutanlarini toplayan longstreet planini anlatir. saldiri guclu bir topcu bombardimani ile baslayacak 1 mile varan uzunlukta duz bir hat olusturacak piyadeler kuzeylilerin karsisinda fakat menzili disindaki bir korulukta bekleyecektir. bombardimanin ardindan harekete gececek piyade kivrilarak kuzeylilerin zayiflatmis merkezi uzerine cullanacaktir. boylece yarilan hat icine sizarak kuzeylilerin bir oraya bir buraya takviye tasimalari engellenecek, desteksiz kalan kuzeyliler sonunda ya teslim olacaklar ya da imha edileceklerdir.

    kuzeylilerin tarafinda ise hersey sakindir. birgun onceki carpismalarda hatlarini korumus ve cok fazla kayip vermemislerdir. zemin kendilerin avantaj saglamaktadir. kuzey ordusunun komutani george meade kendisinden onceki komutanlarin yaptigi hatayi tekrarlayarak saldirida bulunma niyetinde degildir. zira kendi sahasinda yaptigi bu karsilasmada her gecen dakika kendisine daha fazla takviye ulastirilmaktadir. saldirma baskisinin guneyliler uzerinde oldugunu dusunerek inisiyatifi rakibine birakir.

    3 temmuz 1863 gunu saat tam 1'de top atesi baslar. guneyliler tam iki saat boyunca kuzeylilerin merkezini doverler. bu o kadar siddetli bir saldiridir ki top seslerinin kilometrelerce uzaktaki washington'dan isitildigi rivayet edilir. bombardimanin olanca siddetine karsin saldiri beklenilen etkiyi gostermez. guneylier merkeze dogru ates acmaktadir fakat kalkan tozdan ve dumandan dolayi ne olup bittigini tam olarak gorememektedirler. guneyliler basarili olduklarini dusunerek giderek hattin daha gerisine yogunlasirlar. boylece kuzeylilerin asil gucunu degil destek hattini vurmaya baslarlar. bu sirada kuzeyliler de top atesine cevap vermeye baslar. amerikan ic savasi'ndaki en buyuk topcular arasi catisma yasanmaktadir. bombardiman sirasinda longstreet durumu incelemek icin topcu komutani alexander ile konusur. alexander, kuzeylileri dovduklerini, bircok topu etkisiz hale getirdiklerini fakat vurulan toplarin yerine hemen yenisinin konuldugunu boyle giderse cephanelerinin yetmeyecegini soyler. longstreet ise merkez zayiflatilmadan piyadeleri o cehenneme gonderemeyecegini, bombalamaya devam etmesini fakat piyade saldirisini destekleyecek kadar cephaneyi saklamasini soyler ve yerine doner. kisa bir sure sonra alexander zamanin geldigini, eger saldiriya baslanmazsa topcularin orduyu kurtaramayacagina dair bir mesaj iletir. longstreet istemeyerek te olsa pickett'a saldiriya gecmesini emreder. olacaklardan habersiz pickett buyuk bir hevesle tarih boyunca kendi adi ile birlikte anilacak ugursuz saldiriya baslamak icin hevesle yerini alir. 15.000 konfederasyon askeri, planlandigini gibi 1 mil uzunlugunda devasa bir hat olusturur ve yuruyuse gecer. tam da longstreet'in ongordugu gibi topcu menziline girdiginde arkasina saklanabilecekleri hirbir sey olmayan askerlerin uzerine top mermileri yagmaya baslar. ilerledikce sayisi azalan guneylilerin hatlari onlerine cikan basit tarla citi, dere gibi engellerden dolayi bozulmaya baslar. planlandigi gibi dar bir alana yigilan guneylilerde birlikler birbirlerine karisir, hangi birligin hangi emri aldigi borazanlardan anlasilamaz. durum tam bir kesmekestir. ilerledikce kuzeyli piyadelerin de menziline giren guneyli askerler icin sarpnel atisi yapan topcu isleri daha da kotulestirir. yurudukleri mesafede saldiriya baslayan askerlerin neredeyse ucte ikisi (2/3) telef olur. kalan askerler de tas duvar arkasina siper almis kuzeyli piyadeler ve topcularin yogun atesi altindadir. butun bu olumsuzluklara ragmen general armistead'in komutasinda yer alan askerler sungu hucumu ile tas duvari asacak kadar ilerler. duvarin uzerinde guneylilerin bayragi dalgalandirilmaktadir. lee ve olan biteni izleyen guneyliler umutlanir. fakat askerlerin sayisi cok azalmis ve kalanlar da yorulmustur. kuzeylilerin takviye birlikleri alana gelir. guneylilerin en yakin birlikleri ise 1.5 kilometre gerilerinde kalmis, olan biteni caresizce izlemektedir. gogus goguse carpisma kelimenin tam anlamiyla yasanmakta ve buna bagli bir toz bulutu bu kucuk alanin uzaktan gozlenmesine imkan tanimamaktadir. bir sure sonra kuzeyliler armistead'in askerlerini de alt ederek tas duvari tekrar tahkim ederler. guneylilerin olmesine ve teslim olmasina bagli olarak toz bulutu dagilir ve aci gercekler ortaya cikar. kuzeyliler hala yerlerinde durmaktadirlar ve alana hakimdirler. cephenin merkezinde amerikan bayragi dalgalanmaktadir. buna karsin guneylilerin 15.000 yakin askerinden hayatta kala bilenler guc bela kendi cephlerine donmeye calismaktadirlar. kuzeyliler mevzilerinden cikarak bu az sayida kacmaya calisan askeri takip etmezler. yerlerinde guneylilere dogru kendilerinin agir yenilgisi ile sonuclanan carpismanin adini guneylilere intikam alircasina hatirlatmaktadirlar: fredericksburg! fredericksburg!

    yenilgi apacik ortaya cikinca lee longstreet ile gorusmek icin atina atlayarak yola cikar. yolda saldiriyi yapan tumenin komutani pickett ile karsilasir. lee, atindan inmis basi bos dolasan pickett'a ne yaptigini sorar, tumeni ile ilgilenmesi gerektigini soyler. pickett'in cevabi son derece gercekci bir o kadar da aci vericidir: artik bir tumenim yok! bunu duyan lee aglamakli olur. gercekten de pickett'in elinde askeri yoktur. lee'nin hatasi nedeniyle 15.000 kisi olume gitmistir. pickett bu olay icin savastan sonra 'o yasli adam benim askerlerimi oldurttu' der. askerleri lee'ye bagliliklarini yinelerler, toparlanip tekrar saldirabileceklerini soylerler. moralleri bozulmamistir. ama lee kabul etmez. evlerine doneceklerini ve baska bir gun savasacaklarini fakat dikkatli olmalari gerektigini soyler. kuzeyliler onlari cekilirken gormemelidir.

    lee bir sure sonra longstreet ile bulusur. ordusunun degil ama kendisinin morali cok bozuktur. hatasindan dolayi cok sevdigi askerlerini olume gondermistir. 65 yasindaki caresiz bir adam, boyle bir kayba nasil uzulurse oyle uzulmektedir. longstreet kendisini teselli etmeye calisir. fakat o da durumun vehametinin farkindadir. birlikte geri cekilme icin hazirliklari yaparlar.

    kuzeyliler de ise tam bir bayram havasi vardir. kendilerini ardi ardina ve asagilarcasina bozguna ugratan lee'yi sonunda yenmislerdir. daha onemlisi washington'u herhangi bir isgalden kurtarmislardir. daha da onemlisi guneylilerin saldirma gucunu ve isteklerini yok ederek savasin gidisini degistirmeyi basarmislardir. buyuk makamlarda gozu yokken kendisini kuzey ordusunun basinda bulan, mutevazi george meade icin parlak bir zaferdir. daha sonra butun kuzey ordularinin komutani olacak ulysses s grant'in altinda bulunacak olmasina ragmen potomac ordusu'nun son generali olarak kalacaktir.

    boylece 3 gun suren gettysburg meydan savasi sona erer. 3 gun icindeki kayip yaklasik 50.000 kisi kadardir. bunlarin 6.500 kadari son gun yapilan saldirida olmustur. gettysburg meydan savasi bu nedenle amerikan tarihinde halen bu kadar kisa sure icinde en cok amerikalinin hayatini kaybettigi olaydir.

  • beşiktaşlıyım. adımı bile efsanelerimizden birisinden aldım.

    okur okumaz aklıma gelen ilk şey "mahalle yanarken bazılarının yaptığı şeyler" oldu.

  • "sağ çıksalar ne olacak" gibi korkunç bir cümlenin geçtiği, ne kadar lanet bir ülkede yaşadığımızın tekrar fark ettiren açıklamalar.

    "karaman’da su patlaması sonucu çöken ocakta mahsur kalan işçilerden mehmet bahar’ın eşi emiş bahar madenin kötü koşullarına ve yetkililerin umarsamazlığına isyan etti.

    isyanın gözyaşlarıyla anlatan emiş bahar, çalışma koşullarının kötülüğünü ve geçim sıkıntılarını belirterek "içeriden sağ çıksalar ne yapacağız? üç aydır bizi yedirdiler, bitirdiler. maaşlarını düzgün vermediler. elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. şimdi de canlarını aldılar. sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? maaşlarını düzenli vermezlerdi. ekmeklerini ellerinden aldılar. servislerini ellerinden aldılar. güneyyurt'u yediler bitirdiler. güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler"

    bizim halimiz ne olacak? bitirdiler bizi, bitirdiler. bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. üç aydır maaş yüzü görmeyiz. eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. dün öğleden beri içeride sağ adam mı kalır? memuruz deyip gezerler. işçilerin sırtından memurlar... ama bunları süründürmeli. hepsini süründürmeli"

    video

  • bir başarı hikayesi de ben patlatayım madem.

    bende bugün sabah 7 gibi evden çıktım. 07.10 civarı duraktaydım, vardığımda otobüsün kapıları açık, yolcular binmeye çalışıyordu. ben ise ağzımda sigara yaylanarak otobüse doğru yürüyordym. otobüs hala yolcu alıyorken ben ise önce sigarama, sonra da şoföre baktım. şoför genç olsaydı ayakta gitmeyi göze alıp onlarca km yolu ayakta gidebilirdim ama baktım yaşlı birisi şofördü. şimdi bu her durakta durur, sıcakta milleti mahveder deyip o otobüse binmedim. ne yaptım peki ? bir sonraki otobüsü bekledim. yaklaşık 10 dakika sonra geldi. gelen otobüsün şoförü genç bir adamdı. otobüse bindim. inanır mısınız ilk gördüğüm otobüs ile aralarında 10 dakika olmasına rağmen benim seçtiğim şoför, 10 dakika önce kalkan otobüs şoförünü geçti.

    hayata karşı risk alın arkadaşlar. kimin hangi otobüse bindiği önemli değil, kaptanının kim olduğu önemlidir.

    olmuş mu beyler, olur mu benden de ceo ?

  • calikusu, sekiz-dokuz yaslarinda evde babamin eski ciltli, yer yer parçalanmis ve dili iyice arapçaya kaçan baskisini buldugum günden beri en cok okudugum, kimi yerlerini ezbere bildigim, hayatima damgasini çikmayacak bir sekilde vurmus bir kitaptir. o yüzden simdi bu satirlari yazarkenki zorlanmam.
    bir erkegin (bkz: resat nuri guntekin) bir kadinin içdünyasini bu kadar güzel anlatabilecegini, bu kadar ince, bu kadar hisli, bu kadar içten olabilecegini ben belki son olmasa da ilk defa çalikusu'nda gördüm.
    ve feride tüm zamanlar içinde en sevdigim roman kahramani oldu. tüm ele avuca sigmazliginin, içten coskusunun, çocuk nesesinin altindaki içliligi, kirilganligi, olgunlugu, eh, bunu söylemeden geçmek olmaz, idealistligi ve cesareti, bir de -doktor hayrettin bey'in de hakkinda söyledigi gibi- onu kavuran sevme sevilme ihtiyaciyla çok güzel, çok güzel demenin yetersiz kaldigi bir insan oldu feride benim gözlerimde. ve hatta nickimi lacrima'dan feride'ye çeviresim geldi simdi bir an, o raddededir. ben mi feride'ye benziyordum da o yüzden o kadar sevdim bu romani, bu kadini; yoksa bu kadar sevdigim için mi kitabi o kadar benzedim, ya da benzemek istedim feride'ye.. bilmiyorum. fakat itiraf edeyim ki, çocukluk yillarim dügünümden bir gün önce nisanlimin beni aldattigini ögreneyim de kendimi anadolu'ya vurayim, ögretmen olayim, isik saçayim gibi tuhaf fantezilerle geçti (aslinda bu hususta çok yalniz oldugumu da sanmiyorum, "feride'nin cumhuriyet kadinlari üzerindeki etkisi" ve benzeri birkaç yazidan okuduklarimi hatirlayinca).
    çok okudugumdan mi, yoksa resat nuri'nin içten tarzindan mi, yoksa ikisi mi bilmiyorum, ama bana kesinlikle fiction gibi, yaratilmis gibi, hayal mahsulü gibi gelmiyor anlatilanlar. gelmesinler.
    en sevdigim sahnelerse, ne bileyim, kamran'in at arabasiyla tekirdag'a yolculugu sirasinda enistesiyle feride hakkindaki konusmasi, feride'nin kamran'in evlilik fotografini gördügü an, "kalpsiz", uçar kaçar feride'nin aldatildigini ögrenmesinden hemen önce bir kayanin üzerine oturan kamran'in altina paltosunu serip "bundan böyle seni muhafaza etmek biraz da benim vazifem kamran" demesi, kamran'in buna "bunlar zannederim ki simdiye dek senden duydugum en güzel sözler feride" diye cevap vermesi, zeyniler köyündeki ölüm oyunlari, mühendislerin fransizca bilmedigini sanarak feride hakkinda fransizca konusmalari, müjgan'in feride'ye zorla kamran'i sevdigini söyletip sonra da "zannederim ki o da sana karsi lakayt degil feride" demesi, feride'nin müjgan'la kamran'in konusmasini duymamak için delice kaçmasi, sonra kiraz agacina çiktiginda yasli bir adamla yaptigi sohbet... bunlar saymakla bitmiyor.
    son olarak kitabin tüm güzellikleri yaninda dilinin ve üslubunun da hayranlik uyandirici oldugunu söyleyeyim, çalikusu'nun roman olarak tefrika edilmeden önce (sene 1922'dir) "istanbul kizi" adiyla bir tiyatro oyunu olarak yazildigini ve hatta feride isminin kitabin içerigine, mesajina da uygun olarak "basina buyruk, gururlu" oldugunu da ekleyeyim. kitap nasil bitiyorsa ben de öyle bitireyim bu feci bir his budalasi imaji çizdigimi düsündügüm entryimi: "yanlarindaki agacin dalinda bir çalikusu ötüyordu".

  • " beyler; yanınızdaki bir kıza iki dirseğini de kullanarak göbek deliğine dokunamayacağını söyleyin. izleyin, keyfini çıkarın, bana sonra teşekkür edersiniz. "