hesabın var mı? giriş yap

  • saçmalığın daniskası.

    para işlerinden anlamadığın belli.

    böyle birşey yapmaya kalktığın anda ülkede 1 tane hesabında 5 milyon olan adam bulamazsın.

    kimse parasını türkiye'de tutmak zorunda değil. yurtdışında bir hesap açıp oraya aktarır parasını.

    sen de bankalarında yaşadığın likidite problemiyle kalakalırsın.

    milletin kullandığı krediler o 5 milyon üstünde bankada parası olan adamların parası.

  • ayrıntılı anlatılmadığı için inanması güç rezalet.

    benim bildiğim rezalet sayfanın yarısını kaplamalı, insan okurken yorulmalı ama yine de okumalı. 3 cümle yazmış rezalet demiş aq yemezler.

  • mesele 1 milyon bisikletin dağıtılması değil, bu bisiklete binecekler için yollar yapılması, etrafından geçecekler için farkındalık yaratılmasıdır. sağlık bakanlığı bu konu ile ilgili olarak güzel bir iş yapmaya çalışıyor ama bu süreci başlatmadan daha çok yol alınması gerekiyor.

    40 ülkeyi gezip, türkiye'ye geldiğinde trafik kazası sonucu ölen fransız bisikletçinin haberi daha tazeliğini koruyor. hazır sağlık bakanlığı da bu konuda bir adım atıyorken bu tip durumların tekrar yaşanmaması için radikal kararlar da almak gerekiyor.

    fransız bisikletçi hayatını kaybetti

  • o nasıl bi boğaz manzarası ben ankara'daki evimden daha iyi boğaz manzarası görebiliyorum..

  • atatürk'ün türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak için, akın akın milyonlarca ortadoğu kaçkınını doldurarak ümmetçilik oynanıyor. iç savaş, dış savaş ne ararsanız olacak.

    allahın belasıdır.

  • yer yer eşkine, işkine, işkina, mavruşkil, kaya levreği veya taş balığı olarak da bilinen, minekop ve sarıağız balıklarının da yer aldığı sciaenidae familyasından, sciaena umbra bilim adlı balık. corvina nigra olarak da sınıflandırılmaktadır (corvus nigra-kara kargadan türetilmiş olduğunu sanıyorum). şeklen levreğe biraz benzer. ama sırtı daha kamburcadır. ağzı biraz büyük hafifçe aşağı dönük, yüzgeçleri yumuşak, kahvemsi tonlarda veya gümüş grisi ile kurşuni arası parlak bir renkte, çok güzel bir balıktır. kayalık mağaralık yerleri çok sever. tüm denizlerimizde bulunur. 30 cm ortalama boyu, yaşlandıkça 70 cm civarına ulaşabilir. iki adet sırt yüzgeci bulunur. yüzgeçleri siyahımsı hareli koyu sarı-kahverengi rengindedir. balık öldüğünde gövdesi tamamen zeytuni bir renk alır.

    daima kayalık ve mağaralık yerlerde ve bilhassa gemi leşlerinde yaşar. suda hareketleri ağır kanlı bir balık intibası verse de kısa mesafede çok çeviktir. karides, kurt, yengeç, yavru balıklar ve algler, deniz yosunları gibi canlıları yiyerek yaşamını idame ettirir.

    çoğu eşkina yerli balık olsa da bazı sürülerin göç ettikleri bilinmektedir. nisan-mayıs aylarında yumurtalı olarak karadeniz’e çıkış yapan bazı eşkina sürüleri yumurtalarını buraya dökerek sonbaharda geri dönerler. yerli balıklar da bulundukları açık taşlarda yaz boyunca yumurtlayabilmektedir.

    avcılığı;
    yemli takımlarla demir atarak mehtaplı gecelerde avlanan bu balığın en sevdiği yem karidestir. bu balığı avlamak için en önemli şey kerterizi iyi alıp tam yuvalandığı yere olta bırakabilmektir. genelde yuvalandığı mekanı pek terketmez. oltaya atladığında da hemen hızlıca 50 cm - 1 metre arası oltayı yukarı çekip, daha sonra yavaşça tekneye almalısınız. aksi takdirde yakalandığını anladığında oyuğuna geri girmek ister, ve girerse de kayalara sürtünen misina kopar. zaten 1-2 metre çektikten sonra hava kesesi şişer ve fazla direnemeden yukarı gelir.

    tekne avcılığında bir başka yöntem de ağır kurşun ve takribi 4-8 köstek ile karides kullanılarak kayalık yerlerde güçlü akıntılarda tekneyi akışa bırakarak sürütme yapmaktır.

    her türlü avda, eğer ölü karides takılıyorsa karidesin kuyruğu ve mızrağı, eğer canlı takılıyorsa sadece mızrağı kesilerek oltaya takılır. mızrak savunma silahıdır, balığın atlamasını nazlandırır, doğada her ne kadar normalde mızraklı olsa da bunun kesilmesi randımanı artırır. kuyruk ise ölü karidesin oltada akıntıyla dönmesini sağlar, yemin işlerliği bozulur. kesilmesi yerinde olacaktır.

    kıyıdan avcılıkta da özellikle yosunlu ve kayalık bölgeler, mendirek civarlarındaki dökme taşlar gibi yerlerde şamandıralı ve hafif kurşunlu takımlarla, canlı teke (çalı karidesi) veya boru kurdu, kaya kurdu gibi yemlerle avcılığı yapılmaktadır. avcılık güneşin kaybolup batıyı kızıllığın sarmasıyla başlar, sabah gün aydınlanana kadar aralıklarla devam eder. kıyı avında her zaman kalamanız sıkı durumda kamışınız da sağlamca bir yere sabitlenmiş olmalıdır. yakalanan eşkina misina alabilirse derhal kaya altına girer ve oltanız kopabilir. eğer bu durumla karşılaşırsanız bir süre bekleyiniz, büyük ihtimalle eşkina tekrar dışarı çıkacaktır. avda çember iğne kullanılırsa hem ufak boy balıklar zarar görmeden geri salınabilir hem av kolaylaşır. geniş bilgi için o çember iğne başlığına bakınız.

    ekonomik değeri;
    orta derecededir. eti beyaz, yağlı ve çok lezzetli olan eşkina, denizden çıkartılıp öldüğünde o gümüşi rengi kısa sürede kararıp zeytuni bir renge döner. eşkinanın kafasının içinde küçük kireçtaşları bulunur. bu taşları çıkartıp limon suyunda 1-2 gün bekletip eritirseniz, bu karışımı içtiğinizde böbrek taşı ve kumuna iyi geldiği söylenir. zaten bu yüzden diğer adı taş balığıdır. ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu karışım böbrekte tutunan iri ve pütürlü taşların etrafını tamponlayıp (kaygan ve pürüzsüz hale getirip) mesane yolunuza düşmesine ve burayı tıkayarak acillik olmanıza sebebiyet verir. sadece kumda kullanılsa bence daha sağlıklıdır. doktora gidip kontrol yaptırmadan bilinçsizce kullanmayınız.

    bu balığı ızgarada, tavada, fırında garnili, haşlamasını yapıp ılıkken üzerine az zeytinyağı, ev yapımı mayonez ve maydonoz koyarak levrek ve kırlangıç usulünde yapabilirsiniz. ama lütfen takribi yarım kilo gelmeyen balığı eğer iğneyi yutup iç organlarına sardırmadıysa alıkoymayınız. denizlerimizde eskisi kadar bol bulunmayan bu balığın iki sene öncesine kadar her türlü avının yasak olduğunu hatırlayınız.

  • o sapık diye tutuklanan şahısın adı bilal idi , yüzü çocukken yanmış gariban bir inşaat işçisiydi hemşehrimdi tanırdım . hayatı zindan oldu garibin bir zaman cezaevinde yattı o olmadığı anlaşılınca salıverildi. belkide öleydim daha iydi dedi kimbilir kaç kez. uzun bir süre ne kendi psikolojisi ne aile psikolojisi ne de çevresindekilerin psikolojisi düzelmedi. bir müddet sonra devletten bir miktar tazminat aldı buna karşılık. kısa bir dönem yanımda çalışmışlığı var inşaat demir ustalığı yapardı. ara ara sohbetlerimiz oldu hiç bahsi geçmeden bu yaralı konunun yüzü yaralı gönlü güzel adamla ufak tefek sohbetler ederdik.
    hep ona baktığımda aklıma gelen ilk şeydir , bu toplumun kendi suçlarına kurban arayışları. ve buldukları kurbanların hep böyle gariban ve fiziksel görünüşlerinden ötürü önyargıların kurbanları oluşlarıdır.
    sonrası öyle işte sonrası birbirinin tekrarı hiç değişmeyen toplumsal şuur ve onun harcadıkları

    http://alkislarlayasiyorum.com/…l-akyildizin-isyani