hesabın var mı? giriş yap

  • 20 yıllık antalya'lı olarak 2 tanıdık arkadaşını arayıp önden arkadan sıfır, çıkamayacağı şekilde park ettir o uğraşsın. sen az bi geri manevra yapıp çıkarsın oradan. onlar çamur olursa sende balçık olursun.

  • maalesef olamadığım kızdır. :((
    edit: mesaj atmasanıza lan abazalar erkeğim ben.
    erkek olduğum için o "kız" olamıyorum dedim.

  • şu anlama gelmektedir:

    1- önce gerekli yere gidip o formu dolduracaksın ve sana her türlü özel harcamalarının hesabını soracaklar. misal ailenden, eşten dosttan, her neredense bir şekilde para almışsan ve onunla harcama yaptıysan sana gelirin var kardeşim senin diyecekler.

    2- bununla kalmayıp evine gelecekler. evet evine gelip evini inceleyecekler, ailenle senin özeliniz olan eşyalarınıza bakacaklar. ve yine ailenin, eşinin dostunun vs. aldığı şeylere bakarak onları senin gelirinin de hesaplanmasında kullanacaklar. yani onları senin gelirin olarak yazacaklar.

    3- bütün bunlar yapılan 26 yaşında, lisansüstü eğitimine devam eden, sadece babası çalışan ve ayda 900 tl alan 3 kişilik bir ailenin çocuğu bir öğrenci var diyelim. o öğrenciye diyecekler ki senin gelirin ayda 300 lira, o yüzden her ay 35 tl ödeyeceksin. bu uygulamayı savunan beyinsizler için tekrarlıyorum; o evde 3 kişi yaşıyor, eve giren para sadece 900 lira, evde çalışmayan 2 kişi var ve bunlardan biri hatırı sayılır miktarda eğitim masrafı (yol parası, lisansüstü eğitim olduğu için okuması gereken bir sürü kitap, okulda yeme içme parası... vs.) olan bir lisansüstü öğrencisi. ve sen o öğrencinin aylık gelirini 300 tl sayıp o gelir için o aileden her ay 35 tl keseceksin.

    daha bunun içinde ev kirasını saymadım, zaten sinema tiyatro falan ne haddimize vatandaş kısmı olarak. belki kira bedeli o 28 kriterden biridir, belki değildir. ama fark etmez. kira ödemediğini varsaydığım bu bahsettiğim durumda olan birinden her ay 35 tl alacak bu uygulama. bunu yaparken de vatandaşın özel hayatına zorla müdahele ederek özelini hiçe sayacak, seni birey olarak yok sayıp sadece ailenin bir üyesi kabul edecek, bunu da kendi zorunlu yükümlülüğü olan vergi/sgk sigorta primi denetimini doğru düzgün yapmayı beceremediği için yapacak. ayrıca bu bahsettiğim durumda olan biri 35 tl ödeyince de bütün sağlık hizmetlerini ücretsiz alamayacak. zaten bu ödenecek paraların büyük bir kısmı sağlık dışında yerlere aktarılacak, devleti soyanların iç ettiği paraları o 5 kuruş geliri olmayan öğrenciden çıkaracak... ve bütün bunlara rağmen hala daha bunu savunabilen beyinsizler/vicdansızlar var. ulan bu ülke hiçbir haltı haketmiyor be. daha da beter olalım anasını satayım.

    not: ayrıca aylık geliri 900 tl olan kişiden 106 tl alınacak. bir de aylık geliri 1800 tl olan kişiden de, 1800 tl üzeri herhangi bir miktar - mesela 30000 (yazıyla otuz bin) tl - olan kişiden de 212 tl alınacak. tam bir eşitlik abidesi çok şahane uygulama. allah padişahımız sayın recep tayyip erdoğan efendi hazretlerinden razı olsun.

    edit: bu entry üzerine gelen ailesi o kadar kazanıyorsa ne işi var yüksek lisansla, doktorayla, gitsin çalışsın, zaten yüksek lisans lüks... temalı mesajlar da devletin yaptığı bu zorbalıktan daha az vahim değil. yalnız ne hikmetse onların hiçbiri devletin böyle yaparak özel hayatı ve bireyi hiçe saymasıyla ilgili hiçbir şey diyemiyor. yeni bir tanım yapalım o halde bu zorba uygulamaya; yüksek lisansı lüks olarak görenlerin savunduğu uygulamadır bu.

  • carrefour kasa kuyruğu.. ilay(3,5) arabada oturmakta, karnı aç, uykusu gelmiş ve canı sıkılmış... arka sıradaki adam en rutkay aziz tonlaması ile muhabbete girmeye çalışır...

    adam: merhaba küçük hanım, nasılsınız?
    ilay: ???
    adam: adınız nedir?
    ilay: ilay...
    adam: ooo ne kadar enteresan bir isim bu böyle, tanışmaktan onur duydum.
    ilay: sen neden böyle konuşuyorsun?
    adam: nasıl konuşuyorum?
    ilay: böyle saçma sapan bir sesle!

  • dilimize, çokkültürlülük ya da çokkültürcülük olarak çevrilen multiculturalizm, temelde çok kültürlülüğü benimseyen, savunan, teşvik eden bir politik akımın adıdır.

    kanımca, çok kültürlülüğün bir zenginlik olabilmesi, o ülkenin kendi şartlarına ve kendi gerçeklerine bağlı bir durumdur. bu yönden türk ulusu neredeyse tüm unsurlarıyla kaynaşık bir ulustur. ancak, italya, ingiltere, almanya gibi ülkelerin aksine ulus devlet olma sürecini tam anlamıyla tamamlamamıştır.

    batı medeniyetinin bize lütufta bulunarak yakıştırdığı kültür mozaikliğini ve bunun ne paha biçilemez bir zenginlik olduğunu gene “batı”ya bakarak anlayabiliriz. bugün ispanya, ülkesinin en zengin bölgesinde, devlet içindeki devlet konumundaki baskları kendisi için bir “zenginlik” olarak mı görüyor? aynı şekilde fransa için korsikalılar, paha biçilemez bir mozaik mi? fransa 1991 yılında “fransa halkının bir unsuru olan korsika halkı” ifadesini iptal ederken, mozaikten mi sıkılmıştı? anayasasının 2. maddesini, 1992’de “fransızca cumhuriyetin anadilidir” diye değiştirirken o mükemmel mozaiği bozduğunun farkında değil miydi, merak içerisindeyim.

    belçika, fransa, lüksemburg gibi ülkeler, azınlık hakları çevre sözleşmesini imzalamayarak neler kaçırdıklarının farkında değiller, almanya; topraklarındaki alman vatandaşı türkleri azınlık olarak değil de “göçmen işçi” olarak tanırken, “zenginlik” istemediğini mi belirtiyor? hayret. hollandanın etnik nüfusun, genel nüfusun %10’una yaklaşması karşısında, ilk hamlesi, etnik dil öğrenimine devlet desteğinin tamamen kaldırılması ve hollanda vatandaşlığına geçişin neredeyse imkansızlaştırılması oluyor madem; bu kültür mozaiği denen zenginlik, avrupa’da para mı etmiyor? ab üyesi yunanistan, ülkesindeki makedonları, arnavutları, türkleri gerçekten de bir zenginlik olarak algılıyor ama sanırım fazla zenginlikte gözü olmadığından olsa gerek, kendilerine pek nefes alma izni vermiyor.

    sonuç olarak, çok kültürlülüğün, “ulusal” imha silahı mı, zenginlik mi olduğunu, o ülkenin kendine özgü şartları iyice değerlendirildikten sonra karara bağlanması gerekiyor. kaldı ki bir ülkenin etnik mozaik olarak tanımlanabilmesi için, etnik nüfusun genel nüfusun %35’ini oluşturabilmesi önşart. türkiye’de bu oran, emik bakışla %15’i bile bulmuyor. kanımca devlet, bu gerçeği görerek, etniklik politikasını bunun üzerine kurmalı, çok sevgili müttefiklerimizin pipilerinin keyfine göre değil.

    ( menşe )

  • okulun dışında tüp arabası geçince zil çaldı sanıp sınıfı terkeden bir hocanın yaptığı sınav sırasında zaten iki küçük çizgiden ibaret olan gözlerini görememem sonucu "anam hoca uyuyo galiba abanayım kopyaya" diyerek iyice gözlere konsantre olmam. hocanın gözlerinde kaybolmam. hocanın "ne bakıyorsun lan" demesi sonucu kendime gelmem.