ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
huysuz virjin
-
gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
ama huysuz virjin yasak.
gülüyorum lan asabım bozuk.
tarihin en kötü reklam sloganı
-
(bkz: ekmek için ekmeleddin)
gerçekten daha kötüsünü görmedim.
hayatta yenmiş ve yenebilecek en lezzetli yiyecek
-
en açken yenen yemektir. ne olduğunun pek önemi yok.
27 nisan 2020 pentagon'un ufo açıklaması
-
insan ve şempanze dna'sı %99.4 oranında örtüştüğü halde hayvanla oturup iki muhabbet edemezken ne uzaylısı ne ufosu amk.
milli dayanışma kampanyası
-
birkaç öneri ile katılmak istediğim kampanya, şöyle ki;
- 424 milyon 478 bin 437 tl vergi borcu silinen cengiz holding'ten ilgili tutar tahsil edilsin ve kampanya dahilinde geçim sıkıntısı çeken, işsiz kaldığı için zor durumda olan vatandaşlarımızın ihtiyaçları için harcansın.
- kızılay tarafından ensar vakfına yurt yaptırması için aktarılan para bahse konu vakıftan geri alınsın ve yine ihtiyaç sahipleri için kullansın.
- ülkemizdeki tüm ihaleleri alan limak cengiz kolin üçlüsüne, bayburt grup vb.'lerine yap işlet devret kapsamında yapılacak tüm ödemeler kamulaştırılsın ve kampanya dahilinde ihtiyaç sahiplerine dağıtılsın.
dipnot;
(bkz: cengiz inşaat'ın vergi borcunun silinmesi)
(bkz: cengiz inşaat vergi borcunu ödesin kampanyası)
(bkz: 7.9 milyon $ kızılay bağışının ensar'a verilmesi)
globus histericus
-
çok üzüldüğümüz zaman boğazımızda bir yumru hissi oluşur. yutkunmakta zorlanırız. sanki boğazımızı bir şeyler tıkamışlar gibi. boğazımızdaki bu tıkanıklık hissinin nedeni globus hissi olarak bilinen hededir. nefes borusu ağzındaki yani glotisteki karşıt güçler arasındaki savaşın sonucudur. ağlamaktan kaçınmak için üzgün olduğumuzda veya yutkunduğumuzda veya nefesimizi tuttuğumuzda kendini gösterme eğilimindedir.
vücutta iki otonom sinir sistemi vardır. sempatik ve parasempatik. sempatik sistem, savaş ya da kaç sinir sistemimizdir. vücudu tehlikelere karşı uyarır, tetikte tutar. parasempatik sistem ise, vücudu sakinleştirmekten sorumludur. üzgün hissetmeye başladığımızda veya herhangi bir stresli deneyim yaşadığımızda hipofiz bezi kan dolaşımımıza hormonları salgılayarak kalp atış hızı, kan basıncı ve metabolizma hızının artmasına neden olur. sonucunda daha fazla oksijene ihtiyacı ortaya çıkar. bir tehlike sezen sempatik sinir sistemi devreye girer. daha fazla oksijen alabilmek için glotisimize olabildiğince açık kal sinyalini gönderir. gırtlağımız yapısında bulunan arka krikoariteniod ve tiroaritenoid kasları nefes borusu ağzını açarak bu sempatik güce yanıt verir. sonucunda, oksijenin ciğerlerinize girmesi için daha büyük bir açıklık sağlanır. gün içerisinde de her yutkunmamızda glotis açılıp kapanır. bu hareket yemek ve havanın ayrı yollardan gitmesini ve birbirine karışmamasını sağlar. ancak üzüntü durumunda glotis sürekli açık kalmaya çalışır ve her yutkunmamızda da yanal krikoaritenoid, aryepiglotik ve tiroepiglot tarafından da kapanmaya zorlanır. bu karşıt güçler yani kaslar boğazımızda dev bir yumru hissine neden olur. bu yumru hissi globus sensation yani globus hissi olarak isimlendirilir ve stresli anlardaki hemen hemen herkeste görülür. bu his normale döndüğümüz ise glotisimiz fonksiyonel haline geri döner.
bağcılar'da kaçak afgan dehşeti
-
suçluları koruduğunuz kadar masumları korumuyorsunuz
kilo vermek isteyenlere tavsiyeler
-
houston we have a problem
hep astronotlar mı diyecek, biraz da obezler amerika'da bu cümleyi tekrar etmiş ve houston üniversitesi'nden sağlık ve performans profesoru dr. marc hamilton (phd), bu obezite olayına el atmış. nasıl?
azıcık hareket oturmaktan evladır diyerek yola çıkmış hamilton. ve vücudumuzun 600 kasından birisi olan soleus kasını incelemiş. dizden topuğa kadar uzanan bu kasla, otururken yapılabilen soleus push up hareketi sayesinde metabolizmanın aktif halde tutulduğunu göstermiş. profesör bu hareketin kalori açıklı diyetler, if gibi oruçlardan daha etkili bir biçimde oksidatif metabolizmayı hızlandırdığını bulmuş. peki oksidatif metabolizma (om) nedir?
om; oksijenin kan şekeri ve yağ metabolitlerini yakmak için kullanıldığı işlemlerdir. kasın aniden ihtiyacı olan enerji işlemleri için daha çok kullanılır, normalde çok devreye girmez, kısmen işler.
işte soleus kası da doğru kullanıldığında farklı bir yakıt karışımı kullanarak sadece dakikalarla sınırlı değil, saatlerce oksidatif metabolizmayı yüksek tutabilme kabiliyetindeymiş; bu özelliği yeni keşfedilmiş.
kas biyopsileri yapılmış, soleus'un minimal düzeyde glikojen depolarını kullandığını, bunun yerine yakıt olarak kanda hazır bulunan glikozu ve yağı çektiğini görmüşler.*
hamilton diyor ki; “normalde egzersiz esnasında kaslar, daha çok glikojenleri kullanarak yakıtını sağlar. soleus'un ise glikojene dokunmadan bu işi yapması daha az yorulmamıza neden olur. yani bu kasın doğru kullanımı ile oksijen tüketimi artırılır; yorulmadan kandaki yağı ve şekeri yakarsın. bunu da sağlayan en etkin yöntem yürümek ya da koşmak değil; push up hareketidir.”
soleus push up nasıl yapılır?
oturmuşsun, kaslar rahatlamış, ayakların yere düz basıyor. ayaklarının önü yine yere basarken topuğu hafifçe yükseltiyorsun ve yere indiriyorsun. kalf kasın kısalırken, soleus motor nöronlar aracılığıyla etkinleştiriliyor. işte videosu.
yürürken soleus kası minimum enerji harcamamız için tasarlanmışken, otururken aktive edildiğinde maksimum enerji için tasarlanmış.biz yıllarca boşuna kalbe ve beyne aşık olmuşuz; al sana gül gibi kas. tam aşık olunası hareketler bunlar.
karbonhidrat tükettikten sonra 3 saat içinde 600 kas bir araya gelir ve oksidatif metabolizmanın %15'ine katkıda bulunurken, soleus kasları vücut ağırlığının %1'i kadar bile değilken soleus push up esnasında bu oranın iki-üç katı hatta tüm oksidatif metabolizmayı sırtlanacak güçte. gel de sevme şimdi bu kası.
debe editi:
birkaç kişiden aynı soru gelince editlemek istedim. “huzursuz bacak yüzünden ya da stresle bacak sallamalarımız o zaman bizim yararımıza mı?”
öncelikle çalışmanın detaylarına hakim değilim, yani grafiklerin paylaşıldığı makaleyi incelemedim. ben özet bir makale okudum takip ettiğim yabancı bir siteden. makalenin orijinal hali bu:
https://www.researchgate.net/…c-t-hamilton-38174492
ancak haddim olmayarak adamın çalışmasıyla ilgili yorum yapacak olursam;
sorulardan anladığım kadarıyla huzursuz bacak sendromu (hbs), stresle bacak sallama ile karıştırılıyor. hbs'de daha çok geceleri ağrı, yanma, kramp, kaşıntı gibi şikayetler devreye girer. nörolojik bir rahatsızlıktır. bacak hareket ettirme isteği vardır ancak yatakta ya da gün içinde hocanın tariflediği şekilde push up mı yapıyorsunuz hareketlerinizi bilemiyorum. bu yüzden bu size kilo kaybettirir mi bilemem.
stresle oturduğunuz yerde ayak sallamaya gelince;
bu harekette hocanın videoda anlattığı şekilde topuk yere değmiyor stresle ayak sallarken. saniyede çok kez tekrarlanan hareket var ama tam tarifteki gibi değil. hareket onun tariflediği şekilde tamamlanmadığı için onun anlattığı oranlarda om devreye girer mi, yine emin değilim. belki çalışmada anlatmıştır ama ben makalenin tümünü indiremediğim için okuyamadım. ama neticede stresle de ortada yine bir hareket var ve 1>0 olduğuna göre yine bu dezavantajlı alışkanlığın avantajlı görünen taraflarını bulabiliriz.
diğer bir soru “kaç set yapılmalı? günde kaç kez tekrarlamalıyız?”
bunu da bilmiyorum arkadaşlar, ben makaleyi aşağıdaki link'ten okudum. orijinalini okumadım.
https://neurosciencenews.com/…ups-metabolism-21471/
kanzuk'a destek çıkan yazarlar
-
bunlardan bir tanesi de benim.
hatta bugün kontrol ettim, kaşlarımın bittiği yerle saçımın başladığı yer arasında baya bir boşluk varmış. bence o araya güzel bir reklam alınabilir.
ulaş bana reis.
serkan inci
-
çöp dediği adamların öğrencisi olmayı dahi beceremeyip bulgaristan'da okumuş son cv bükücü, atanamamış nihat doğan.
otel fiyatlarında turistlere indirim yapılması
-
yazıklar olsun. kendi ülkemizde turistler ve suriyelilerden sonra 3. sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz.