hesabın var mı? giriş yap

  • oha! yurdu acanin, actiranin, denetlemeyenin; cocugunu o yurda gonderenin, cemaate bu kadar prim verenin; ilceye hizmet ve okul goturmeyen hukumetin, ortbas eden basinin, binayi yapan muteahhidin, ihmalkar davranan yurt yonetiminin... hic sucu yok; ama cocuklari ben yaktim cunku cihangir'de oturan bir ateistim.

    ne guzel lan, adamlar mutlulugun ve sonsuz masumiyetin formulunu bulmus. hep magdur ol, hep baskasini sucla... ne ala memleket.

    olay mahalline sonradan gelen defans oyu'nun ricası üzerine edit:
    yangından kurtulan öğrenciler için bir yardım kampanyası başlatılmış. bundan sonra daha iyi şartlarda eğitim görebilmeleri ve yaşadıkları travmadan az da olsa kurtulabilmeleri amacıyla; elinizin erdiğince, yardımlarınızı bekliyoruz.
    (bkz: #64412380)

  • nükleer patlamadan buzdolabının içine girerek korunmak konusu, yıllar önce indiana jones and the kingdom of the crystal skull adlı filmde işlenmiş ve pek çok tartışmaya neden olmuştur.

    aslında, nükleer patlamanın mekanik, termik ve radyoaktif etkilerinden buzdolabının içine saklanarak kurtulmanın mümkün olup olmadığı hususunda dolaylı da olsa fikir verebilecek gerçek bir bilimsel deney mevcuttur. 5 mayıs 1955 tarihinde abd'nin nevada eyaleti'nin güneyinde yer alan bölgede icra edilen operation cue adlı test sırasında, daha önceden inşa edilmiş olan ve abd'nin belde ve banliyölerinde rastlanan çeşitli konut tiplerinin, yapıların, araçların ve sokakların bulunduğu bir yapay kasabada, atom bombasının standart bir yerleşim üzerindeki etkileri incelenmek istenmiştir. burada kullanılan ev tipleri, tuğla bacalı iki katlı ahşap ev, tek katlı tuğla ev, amerikan tipi tek katlı beyaz ahşap siding kaplamalı prefabrik ev olmak üzere çeşitlilik göstermektedir.

    testten sonra nükleer patlamaya karşı güçlendirmenin yapılmadığı tuğla evlerin yıkıldığı, ahşap siding kaplamalı evlerin banyo bölümünün daha az hasar alıp yine genelinin yıkıldığı veya ağır hasar aldığı görülmüştür. bu testte, daha öncekilerden farklı olarak, patlamanın sadece yapılar üzerindeki etkileri incelenmekle kalmamış, evlerin içerisinde, çeşitli şekillerde muhafaza edilen yiyeceklerin ve tüketim nesnelerinin nasıl etkilendiği de araştırılmıştır. bu kapsamda sığınak olarak kullanılan bodrum bölümleri haricinde, mutfak rafları, kiler vb. yerlerde bulunan nesnelerin yanı sıra o dönemde yaygın olan buzdolabı modelleri de kullanılmış, hatta frigidaire marka kurşun kaplı bir buzdolabı test sahasına ilgili firma tarafından bizzat gönderilmiştir.

    söz konusu buzdolabı patlama noktasından 4700 fit (1432 metre) uzaktaki bir prefabrik eve yerleştirilmiş ve içi de dondurulmuş bezelye, balık filetosu, patates kızartması, tavuklu börek, dilimlenmiş çilek ve konsantre portakal suyu ile doldurulmuştur. ayrıca elektrik hattına bağlanmayan dolabın iç ısısı, buz kalıpları da konulmak suretiyle, ortalama 0 fahreneit (-17 derece santigrat) seviyesinde tutulmuştur.

    patlamadan sonra yapılan incelemede, etrafındaki hasara rağmen, yana devrilen buzdolabının beklenenden daha az hasara uğradığı gözlemlenmiştir. patlamanın mekanik etkisini oluşturan şok dalgasının yarattığı basınç, dondurucunun ve kapağının dış kaplamasını yamultmuştur. ayrıca kapının içindeki plastik kaplama da kırılmıştır. ancak, yine de kapının halen açılıp kapatılabilmekte olduğu ve hatta sonrasında buzdolabı fişe takıldığında da çalıştığı görülmüştür. buzdolabının içerisindeki yiyeceklerde ise hiçbir fiziksel hasar bulunamamıştır. ayrıca yapılan dozimetrik kontrollerde hiçbir radyasyon izi de tespit edilememiştir. hatta, bu yiyeceklerin tüketiminde herhangi bir sakınca olmadığı anlaşıldığından, test sahasında görev yapan sivil savunma gönüllüleri bunları sonradan pişirip yemiştir.

    görsel

    görsel

    görsel

    nükleer patlamanın etkilerinden buzdolabına saklanarak korunabilme imkanının olup olmadığı hususu, buzdolabının patlamaya ne kadar uzaklıkta ve nerede bulunduğuna göre değişiklik gösterir. eğer içine saklanılan dolap, ellili yılların kurşun kaplı ağır dolaplarından ise ve içinde bulunduğu binanın oluşturduğu duvarlar maruz kalınan basınç dalgasının etkilerini zayıflatacak kadar güçlüyse, dolabın içine saklanmak en azından termik ve radyoaktif etkilerden bir ölçüde kurtulma şansı yaratabilir. ancak bu dolap başka bir siperlik tarafından desteklenmiyor ve basınç dalgasının etkilerine doğrudan maruz kalıyorsa içindekilerin zarar görmeden kurtulması durumu imkansıza yakındır.

    indiana jones filminin ilgili sahnesi

    test bölgesindeki kasabadan görüntüler

    1955 operation cue

  • özet: 2550 tl’ye aldığım laptop’un menteşesinin durup dururken sıkışıp kilitlenmesiyle, ekranı tutan plastiği kırması sonucu lenovo yetkili servisinin 4350 tl onarım ücreti istemesi.

    edit: cihaz lenovo ideapad u530. teknik servis bdh bilişim destek.
    cihazın tam fatura tutarı: 2.548,36 tl (09.09.2014)
    lenovo bdh onarım teklifi tam tutarı: 4.350,10 tl (26.08.2016)

    edit 2: lenovo müşteri hizmetleri, yetkili servisin istemiş olduğu bu ücretin normal olduğunu savunmakta. ''ödemiyorsun madem, cihazı paketlettirip gönderiyorum geri'' diyen de kendileri.

    2014 eylül ayında 2550 tl’ye satın almış olduğum, halen garantisi devam eden (3 yıl garantili) lenovo ideapad u530 model laptop’ın tamiri için yetkili teknik servisin 4350 tl onarım ücreti istemesi olayıdır.

    eylül 2014’te cihazı aldık, kullanmaya başladık. ilk olarak ekranın dokunmatiği bozuldu. alet bildiğin durduk yerde sanki biri dokunuyormuşçasına çıldırıyor kullanıma izin vermiyordu. ben de bu özelliği pek kullanmadığım için ekran dokunmatiğini kapatıp günlük kullanıma devam ettim.

    kullandığım süre içinde laptop’ın kapağını 200 kere açmamışımdır herhalde. alet tertemiz çiziksiz duruyor evden dışarı çok nadir çıkıyordu. ancak gelin görün ki tek görevi laptop kapağının hareketini sağlamak olan menteşelerin kendi kendine kilitlenmesi sonucu kasayı ekrana bağlayan plastik parça kırıldı. zorlama falan da yok, bildiğin parmak ucuyla ekranı kapatırken kırıldı. malum müneccim dalgası yemediğimden, laptop içine gömülü menteşelerin kendi kendine sıkıştığını tespit edemiyor insan. neyse bildiğin kırıldı yani.

    e tabi hemen servisi aradık, laptop’ı kargo ile gönderdik. kötü kullanım olmaması sebebiyle bir umut garantiden yaparlar belki diye düşünüyorum derken, gelen onarım teklifi 4350 tl. evet dörtbinüçyüzelli tl.

    yerli yabancı siteler bu modelle ilgili şikayetten geçilmiyormuş meğer. hep aynı sorun, menteşenin kendi kendine sıkışması ve ekran plastiğini çatlatması. lenovo ise bu parçanın sorunlu olmadığını diretmekte ısrarcı. kronik sorunun arkasında durmuyor firma.

    saçmalığın detayları:

    alüminyum kasaya sahip bir aletin en güçlü olması gereken menteşe bağlantılarının dandik bir plastik aksama bağlı olması. saçmalık.

    teknik servis onarım bedelinin dolara bağlı olduğu için bu kadar yüksek çıktığını söylüyor. hesapladım, yani bugünkü dolar kuru laptop’ı aldığım gün ile aynı olsaydı 2550’ye aldığım laptop için 3 bin küsür lira fiyat teklifi gelecekmiş. saçmalık.

    lenovo’nun güncel ideapad serisini incelediğimde gördüm ki en yüksek fiyatlı ürün bile 4 bin tl’den az. yine saçmalık.

    ekran dokunmatiğinin bozulmasının menteşe olayından önce gerçekleştiğini bildirdim servise. bu kapsamda dokunmatik ekranın onarımını garantiden yapın dedim. böyle bir tespitin pek de mümkün olmayacağını, parça hasarlı olduğu için, normalde dokunmatik hatası yüzünden garantiden değişecek ekranı artık değiştirmek istemediklerini söylediler. çok güzel.

    dokunmatik ekran komple değişecek o yüzden pahalı tutuyor normaldir diyenler olur şimdi. normal falan değildir. sen aletin yedek parçasını ürünün satış fiyatının altında sunamıyorsan kullanıcılarına, gerçekten amacın kalite falan değil. hem de aletin en pahalı donanımının kırılması, senin kronik hatalı dandik menteşe montajın yüzünden oluyorsa, ve sen bu hatayı sahiplenmiyorsan nolur kapat git. milletin canını sıkma.
    şikayetim ile tarafıma yapılan dönüşte ise özetle ‘kronik hatanın arkasında zaten durmuyoruz, cihaza sen hasar vermişsin, 4350 tl ödemeyi kabul etmediğin için cihazı paketledik sana geri yolluyoruz’ dediler. aklı başında hiç kimse 2500 liralık cihaz için 4350 lira ödemez. servisin bu ücreti talep edebilecek gamsızlıkta olması da skandal gibi. tertemiz, çiziksiz bilgisayarım bir anda çöp olmuş oldu.

    amacım markaya saldırmak değil, marka hakkında karalama kampanyası başlatmak değil. herkesin her markayla ilgili benzer şikayetleri var.

    burada amaç, onların da dediği gibi ‘kullanıcı deneyimimi’ paylaşmak. kullanıcı deneyimime göre de bir daha lenovo’ya para vermem.

  • öncelikle (bkz: #45313910)

    cevap olarak gelen mesajı aynen iletiyorum:

    "sn; aegis the genuine, 23.8.2014 tarıh ve 584551 numaralı basvurunuz ılgısı nedenıyle ıcmesuyu arıtma tesıslerı sube mudurlugu bırımıne ıletılmıs olup verılen cevap asagıda belırtılmıstır; aegis bey,sıze verılen sebeke suyu ts 266 ınsanı tuketım amaclı sular ve saglık bakanlıgı ınsanı tuketım amaclı sular hakkındakı yonetmelıgıne uygundur.. ılgınıze tesekkur eder ıyı gunler dılerız."

    oh lan ben de telaşlanmıştım bok içiyoruz diye. şahsen ben tatmin oldum. teşekkürler i. melih, teşekkürler aski. emeği geçen herkese benden amk gazetesi.

  • ''kayserispor taraftarlarına ayrılmış bir bölüme rakip takım formasıyla çocuğunun elinden tutup maç izlemeye gelmek dünyanın her yerinde anormal bir durum olarak görülmekte ve de tepki çekmektedir.''

    pezevenklerdeki özgüvene bak. çomar diyarının okumuşları da en fazla bu kadar oluyor demek ki.

  • ilkokul yılları. anne baba boşanmış. baba bok gibi zengin, ancak sadece kendisine kadar zengin. anne 2 çocukla ortada kalmış, durumlar zor.

    kış günü, bot alınması lazım. mecbur kalınca baba aranır;

    - baba, ayaklarım 36 numara, botlarım ise 34 numara. yenisini almam lazım.
    + anana söyle
    - peki

    birisi "baba" mı dedi?

  • işlerine geldi mi "yeryüzü bize seccadedir" derler, işlerine geldiğinde de çamlıca tepesine cami yaparlar. peki bu iki şeyin ortak noktası nedir? evet bildiniz din gösterisi.

    iki rekat tutarlı olsanız da dünya size seccade mi yoksa iki adıma bir cami yaptırmak mı lazım ona bir karar verseniz, insanlar da sizin bu işinize geldiği gibi davranma hastalığınızdan rahatsız olmasa.