hesabın var mı? giriş yap

  • eğer 99'dan beri sözlüğün başında bu arkadaş olsaydı var ya daha 2002'de 2004'te sözlük az çok hit kazanmaya başladığında aylık üç beş kuruş alıcam diye sözlüğün altını üstünü reklamla doldurup 90'lı yılların üçüncü sınıf flash sitelerine çevirir ve bir efsaneyi başlamadan bitirirdi. elini vicdanına koyup da "yok ya öyle yapmazdım" diyemezsin!

    en ufak konuda bile hemen ayrışabilen sözlüğün on binlerce kişilik yazar kitlesi bile senin yanlışlarda olduğun konusunda hemfikir. ama diyorsun ki ben doğrusunu yapıyorum, siz yanılıyorsunuz. insan bi düşünür ya neden diye. gerçekten ilginç..

  • edgar allan poe the literary life of thingum bob adlı kısa hikayesinde yazın hayatından çekilmeden önce son bir eser ortaya koymaya yeltenen bir yazarı anlatır. yazar ilk şiirinin sonuna snob imzasını koyar. bu sıradan bir takma isim değildir. onun karakterini yansıtır. çünkü bob züppe bir yazardır. başkalarını üstün zekasıyla nasıl aldattığını, başarıya nasıl adım adım ulaştığını büyük bir zevkle anlatır. poe bu karakterle kendi yaşamını resimlerken, her yazarın doğasında biraz da olsa bulunan züppeliğe işaret eder. bizim gibi işi yazıdan geçen her insanın okuması ve yazı yazmanın sırları hakkında bir şeyler öğrenmesi gereken bir karakterdir snob:

    "bana bakın! - öyle çok çalıştım - öyle çok didindim - öyle çok yazdım ki! ey tanrılar söyleyin, yazmadım mı? gevşemek nedir bilmedim. gündüzleri masamda çalıştım, geceleri sabaha kadar okudum. sarardım soldum. beni görmeliydiniz -gerçekten görmeliydiniz. sağa yaslandım. sola yaslandım. öne eğildim. arkaya yaslandım. dimdik oturdum. tete baissee : başı eğik (kickapooların dediği gibi) oturdum ve başımı ak sayfalara eğdim. ve bu arada sürekli - yazdım. iyi günde, kötü günde - yazdım. açken, susuzken - yazdım. gün ışığında, ay ışığında - yazdım. ne yazdığımı söylemeye gerek yok. tarz! - önemli olan buydu. bunu fatquack'ten öğrendim ve işte size bir örneğini sunuyorum."

  • o ana kadar sohbetin yağ gibi akması durumunda daha çok koyan hadise. şakalı esprili giden sohbet birden "aynen", "hımm" gibi sohbet sikici kelimelere evrilir ve ardından da kızın cevapları kesilir. er kişinin gözleri bulutlanır, başı öne eğilir... daha fazla devam edemicem.

  • kişisel alanını paylaşır, erkeğin kişisel alanına girer, yakın durmaya çalışır veya yaklaşıldığında uzaklaşmaz falan. öyle. yalnız yurdum insanı sosyal mesafe alanı diye bir şeyden pek haberdar olmadığı için, aman diyeyim metrobüste falan "yaklaştı verecek" moduna girmeyelim, metrobüste hepimiz akrabayız zaten, nikah düşmez.

  • komşunun internet bağlantısını kullanmam gerekebiliyor ve o bağlantı arıza verdiğinde modeme restart atamadığım için adamların elektrik şalterini kapatıp açıyorum.

  • bankanın biri iptal ettirdiğim kredi kartım için 2 haftadır arayıp mesaj atıyor. en son içip içip evin önüne gelecekler diye korkuyorum amk...

  • türk askerlerinin inanılmaz yalnız bırakıldığı, adeta gözden çıkarıldığı savaş. türkler amerikalıların ve ingilizlerin hatasından dolayı 3 gün boyunca yüzlerce kilometre yolda hiç bir zırhlı desteği olmadan, yürüyerek çekilmek durumunda kalmışlardır. yıllar sonra açıklanan ingiliz belgelerinde, 'türkler onları orada yalnız ve techizatsız bırakmamızdan dolayı bize çok sinirlenecekler diye düşünmüştük. ama hiç bir tepki vermediler' şeklinde geçmiştir bu olay.
    türkler ise bugün bile sözde müttefiklerinin kendilerini sik gibi ortada bırakmış olmalarını tartışmazlar da nasıl kahramalık yaptık, çok kaybımız oldu ama tarih yazdık zihniyetindedirler.
    zaten batı için türkler bu nedenle vardır, asker diye koy bi yere ölsün, sonra kendini kahraman sansın... biz kendi insanımıza ve hayatına değer vermedikçe kimse de bize vermeyecektir değer. ileri olmak ve geri kalmak'ın arasındaki ayrım burada sanırım.

  • kedim yavrusunu erken doğurdu çünkü kendisi de bir çocuktu doğum yaptığında. 4-5 aylıkken hamile kaldı ve tam gelişemediği için doğuramadı. gecenin bir yarısında doğum yaptığı için veterinere de gidemedik. aldım kucağıma başını seve seve doğurmasına yardımcı oldum, ılık suyla temizledim hep üşümesin diye. 2 yavru doğurdu birisi öldü, diğeri de tam gelişemediği için ellerimle besledim yavrusunu. çocuğum olsa bu kadar ilgilenirdim. ben kendime neden baba demeyim ? o benim evladım gibi çünkü.

    edit: nohut ve kızı angel :)

    yerim sizi

    edit: güncel halleri :)

    yerim sizi

    edit : maalesef ikisi de melek oldu.

  • genel olarak banisteriopsis caapi sarmaşığı (asma yaprağı olarak da adlandırılır ama sarmaşık daha doğrudur) ile psychotria viridis çalısının yapraklarından hazırlanır.

    banisteriopsis caapi sarmaşığı 2 beta karbolin, (harmin ve harmalin) içerirken, psychotria viridis çalısının yaprakları ise triptamin ve dimetiltriptamin içerir. ayrıca psychotria viridis yerine şu bitkilerle de dimetiltriptamin sağlanabilir (bkz: dimetiltriptamin/@mordevrim)

    2 bitki kullanılmasının sebebi dimetiltriptamin'in ağızdan alınması halinde bağırsakta bulunan mao'lar (monoamin oksitlenmesi) yüzünden denatüre olması yani işlevlerini kaybetmesidir. banisteriopsis caapi'nin içeriğinde bulunan harmala alkoloidleri ise mao'yu denatüre eden inhibitörlerdir, yani maoi'dir. bu sayede dmt işlevsel hale gelir.

    ama şunu belirtmekte fayda var ki monoamin oksitlenmesi vücut için hayati önem taşıyan bir durum, bir nevi bağışıklık sistemini ayakta tutan bir işlem. ve bu engellendiği zaman o süre boyunca tüm bağışıklık sisteminizi öldürdüğünüzü unutmayın. bazı maoi'ler bu oksitlenmeyi tamamen yok eder ve vücudun tekrar mao sentezlemesi 2 hafta sürer. yani 2 hafta boyunca bir nevi aids'sinizdir. işte bu yüzden banisteriopsis caapi sarmaşığı kullanılır çünkü bu sarmaşığın inhibitör etkisi 6 saattir. elbette bir sürü bitki bu işlevi görebilir. mesela en kolay bulunanı üzerlik tohumudur (peganum harmala). bu tohumun içinde de maoi etkisi gösteren harmala bulunmaktadır. ama dediğim gibi en iyisi banisteriopsis caapi sarmaşığıdır. (monoamin oksitlenmesinin engellendiği bu süre içerisinde sıkı bir diyete girilmelidir. çünkü beden kimyasal tepkimelere karşı artık dirençsizdir.) (okangutan'ın uyarısıyla: maoi'ler zannedildiği ya da benim okuduklarımdan yola çıktığım gibi bir bağışıklık sistemi çökerticisi değilmiş, yani asla bir geçici aids durumu söz konusu değil, aşağıda da tüketilmemesi gerektiğini söylediğim besinlerin tüketilmeme sebebi tehlikeleri değil, yaşanan deneyimin etkisini artırma amacıyla olduğu ise bir diğer uyarısı. peyote kullanımı ise hiçbir tehlike arzetmiyor imiş)

    bir uyarı daha, maoi'ler asla amfetamin ve mdma içeren şeylerle kullanılmamalıdır. ayrıca bu süre içerisinde peynir, bira, şarap, kahve, çikolata, yoğurt gibi besinler tüketilmemelidir. sonuçlar tamamen ölümcül olabilir çünkü. ayrıca peyote yani mescalito ile de alınmamalıdır. (bakınız bir üstteki paragrafın son parantez içisi)

    ayahuasca deneyimlerinin çok büyük bir kısmında titreme, kusma, mide bulantısı, tansiyon, sıçma gibi durumlar görülmüş araştırdığım kadarıyla.

    bu ayahuasca konusunu araştırırken ilgimi çeken şey ise çok kolay bulunan üzerlik tohumu. bu tohumda yukarıda bahsedilen sarmaşıktan daha fazla maoi var. üzerlik tohumu ile ufak ve şaşırtıcı bir bilgi: (#13142396) (mesnevi'de sürekli neyden bahsedilmesi ve neyin yapımında kullanılan kargı kamışı yani arundo donax'ın da çok miktarda dmt içermesi apayrı bir konu. yani önce üzerlik alınarak maoi etkisi sağlanacak ve ardından kargı kamışı alınarak dmt'nin tavanına vurulacak. güzel yöntem).

    dmt için ise bir kaç bitki daha var. birisi internette hiç türkçe kaynak bulamadığım desmanthus illinoensis bitkisi (desmanthus leptobulus'da da çok olduğu söyleniyor). diğeri arundo donax, yani bildiğiniz kargı kamışı. ve bir de başlığında yeterli bilgiyi verdiğimi düşündüğüm phalaris arundinacea. ayrıca mesquite bitkisinde de benzer alkoloidler bulunuyormuş. araştırmak lazım.

    sonuna gelirsem; kısaca ayahuasca'yı deneyimlemek oldukça tehlikeli ve yanınızda bu işi iyi bilen birisinin olması oldukça önem arzediyor.

  • ilerleyen zamanlarda adını çok sık duyabileceğimiz yunan basketbolcu. 1994 doğumludur ve adından anlaşılacağı üzere nijerya kökenlidir. 1990'ların başında nijerya'dan yunanistan'a göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak atina'da doğmuştur, ancak yunanistan'ın sert göçmenlik yasaları nedeniyle ailenin bu ülkede doğan çocuklarından hiçbiri halen yunan vatandaşlığı alamamıştır, hepsine giannis gibi yunan isimleri vermiş oldukları halde (bkz: jus soli). bu nedenle yunanistan'ın alt yaş grubu ulusal takımlarında henüz oynamamış olsa da eğer söylendiği gibi müthiş bir oyuncuya dönüşürse herhalde bu yeteneği nijerya'ya kaptırmamak için yunan makamları birşeyler düşüneceklerdir.

    saha içindeki oyununa gelirsek, 2.06 boyu ve upuzun kolları, kocaman elleriyle nba'de son dönemde moda olmaya başlayan nicolas batum tarzı atlet 3 numaralara benzetiliyor. ayrıca top kontrolünün iyi olduğu, pek çok pozisyonu oynayabildiği, çok iyi bir saha görüşü olduğu, hatta bu nedenle "fizik ve oyun tarzı olarak" kevin durant'e benzetenlerin bile çıktığı söyleniyor. şahsen ben videolarına bakarak şut sokamayan bir durant'e benzettim, nitekim hep içeri drive ediyor ve pota civarında çok iyi bitiriyor ancak istikrarlı bir dış şutu olmadan iyi bir yerlere gelmesi zor (derken bu sezon %33'le üçlük attığını görüyorum, çok kötü sayılmaz) şu anda yunan 2. liginde oynuyor, ancak önümüzdeki yıldan itibaren ispanya 1. ligi acb'de zaragoza forması giyecek. 2017'de bitecek kontratının her yılının sonunda nba'e çıkış maddeleri bulunuyor. draftexpress sitesindeki 2013 mockdraft'ında ilk turun sonunda seçilmesi bekleniyor ancak ben ispanya'da kendini göstermeden drafta gireceğini düşünmüyorum. yeni parlamış ve kendini alt yaş grubu avrupa şampiyonalarında henüz hiç göstermemiş bir avrupalı için ilk tur çok hayalci bir beklenti, en iyi ihtimalle 2. turun sonlarında seçilir şimdi girerse. ayrıca kendisiyle aynı takımda oynayan, 92'li thanasis adetokunbo adında bir ağabeyi vardır ki onun ortalamaları giannis'ten biraz daha iyi görünüyor şimdilik.

    bu entry'deki bilgilerin çoğunu jonathan givony'nin kendisiyle ilgili tanıtım yazısından aldım: http://www.draftexpress.com/…annis-adetokunbo-4090/