hesabın var mı? giriş yap

  • savarona'nın atatürk'ün şahsi malı değil cumhurbaşkanlığı yatı olduğunu, yani atatürk'ün ölümünden sonra devletin mülkiyetinde kaldığını; "gemicikler"in ise birilerinin şahsi malı olduğunu bilmeyen zavallıları bir an için bile olsa mutlu eden kemalisttir.

  • "imamoğlu'nun tokatladığı genç"ten sonrasını okumadığım troll (bkz: furkan bölükbaşı) uydurması.

    lan siz ne çeşit bi arsızsınız. utanmazlık, ahlaksızlık içinde yüzerken bir de adama iftira atıp insanlıktan bahsediyorsunuz. önce evriminizi tamamlayın sonra konuşun.

    edit imamoğlu: bkz

    edit imamoğlu 2: entrynin bu kadar fav almasına takılanlar olmuş. mesele entrynin bu kadar fav alması değil. mesele iftiracı, kişiliksiz, şeref ve haysiyet yoksunu insanların iftiraları ile sözlüğü bulandırması. o kadar görüntüye rağmen hala çıkıp bir insanı "bilmem kimi tokatladı" diye lanse ederseniz, göz göre göre yalan söylerseniz ve ne çeşit bir mal ve maşa olduğunuz zaten biliniyorsa, şereften uzak şahsınıza giydirilen basit bir entry bu kadar fav alır.

  • arabanın durduğun an ile motorcunun çarptığı an arasındaki zaman boşluğuna bakılırsa motorcu çok hızlı gelmekte. ayrıca yaya geçidi olan bir yerde duran araç yanlış bir şey yapmamıştır.
    vefat eden kişiye allah rahmet eylesin.

  • fethullah gülen'e soracağımız konuları yanına gittiğimizde o bize açardı. keramet zannederdik. meğer telefonlarımızı dinliyormuş.

    latif erdoğan

  • ayağının dibindeki harvard medical school'un konferansına gitmeyen emily'den iyi bir doktor olmasını beklemek hatadır, buna karşın harran üniversitesinde okuyup harvard üniversitesinin düzenlediği konferansı internet üzerinden takip eden emine çok daha iyi bir doktor olacaktır. buna karşın emily, emine'nin 10 katı fazla maaşla çok daha rahat bir meslek hayatı geçirirken, emine yeri geldiğinde darp edilip yeri geldiğinde hakarete maruz kalarak, yeri geldiğinde ülkenin başbakanı tarafından hor görülerek bir hayat sürecektir. buna da şükür gerçi dedemi öldürdün diyen birinin bıçak darbeleriyle ölebilirdi de.

  • yine dış güçlerdir. yoksa, darbe günü bile kapanmayan interneti neden devlet kapasın ki canım? di mi güntekin?

  • dünya genelinde harry potter fanları tarafından doğum günü kutlanan karakter. yaşasaydı bugün 62 yaşına girecekti.

    işin bu kısmı her zaman biraz tuhaf gelmiştir. bugün bile sirius black, harry potter fanları tarafından çok sevilir. hatta birçok kişinin en sevdiği karakterdir. neden bu kadar seviliyor? biraz ilginç değil mi? bunu açıklamak bir taraftan çok kolay ama diğer taraftan da bir o kadar zor.

    düşünsenize. seri boyunca çok etkili ve güçlü karakterler gördük. oysa sirius'un olay örgüsüne çok da büyük bir katkısı yok. beşinci kitapta yoldaşlık'a tek katkısının evini vermek olduğunu söylediği sahnedeki "yapabildiğim tek yararlı şey de bu zaten" cümlesi sirius'un yedi kitaplık seriye somut katkısını da açıklıyor aslında. hattta filmlerde toplam sahneleri sadece yedi (7) dakika. sirius'un bugün gördüğü sevgiyle filmlerde yer alma süresini düşünün. sekiz filmlik seride film başına bir dakika bile düşmüyor.

    dahası, sirius seride olay örgüsünde etki yaratan ya da olay örgüsünü gerçekten değiştiren bir isim de değil. üçüncü kitapta peter'ı durdurmak için elinden geleni yaptı ama olmadı. sonunda da harry merhamet ettiği için kaçıp gitti. yine aynı kitabın sonunda tam harry'ye sahip çıkacak, onu dursley'lerin elinden kurtaracak dedik, bu da olmadı. ateş kadehi'nde ejderhayla mücadelesinde harry'ye yardım edecekti ama cümlesini bile tamamlayamadı ve harry farklı bir yöntemle turu atladı. beşinci kitapta ise yoldaşlık'a evini vermesi ve harry'yi babası konusunda teselli etmesi dışında somut bir varlık gösteremiyor. bütün bu arka planda kalışı yetmezmiş gibi perdenin arkasına geçerek ölüyor. ölümünde bile cenazesini yapacak bir bedeni yok. ölümünde bile ortada bir "somutluk" yok.

    matematiksel olarak incelendiğinde ciddi bir somut katkısı olmayan bir karakterin bugün bu kadar sevilmesi biraz sıra dışı değil mi? harry'ye ateşoku hediye etmesi, evini hizmete sunması ve şahgaga'yı kurtarması dışında biz ne görüyoruz? snape ya da dumbledore denilince aklımıza hemen büyük kahramanlıklar geliyor. sirius için böyle bir şeyden bahsetmek o kadar da kolay değil. en yakın arkadaşı james'i korumaya çalıştı, olmadı. harry'yi korumaya çalıştı, olmadı. şahgaga'yı korumaya çalıştı, olmadı. voldemort'a karşı savaşmaya çalıştı, o da olmadı. yine de bu kadar olmamışlığın arasından onu sıyıran, daha üst noktaya taşıyan şey somut olarak değil, soyut olarak onun neyi temsil ettiği gerçeği.

    evet, bir kahraman olmadı. evet, olayların akışını değiştirmedi ama fanların hayatında sözüm ona kahramanlardan çok daha derin bir iz bıraktı. evet, sirius denilince akla nasıl iki taraflı casusluk yaptığı, grindelwald'u yendiği ya da voldemort'u düşürdüğü akla gelmiyor ama "iyilik," "cesaret," "dostluk" ve "fedakarlık" geliyor. harry potter serisinin fanlar için temsil ettiği tüm o özelliklerin vücut bulmuş hali sirius. ve aslında biz fanları bu kadar etkileyen de bu soyut kavramlar. sonuç olarak süpürgeye atlayıp ejderhadan kaçacak halimiz yok ama sirius'un temsil ettiği iyi niyetli olmanın, cesaretin ve fedakarlığın hayatımızda bir önemi var. muhtemelen çoğumuz sirius black gibi bir arkadaşımız olmasını, onun gibi birinin hayatımızda bulunmasını istemişizdir. veyahut onun gibi biri olmayı dilemişizdir.

    sirius'un sorgulamadan, şüpheye düşmeden ve karşılık beklemeden yaptıkları dostluk, cesaret, iyilik, fedakarlık gibi kavramların en saf halini taşımasını sağladı. öyle ki, toplam yedi dakikalık sahnelerle insanların gönlünde taht kurdu. hayatınızda sırf siz ve aileniz yaşasın diye kendini sır tutucu olarak ortaya atıp aslında sır tutuculuğunu başkasına veren birinin olduğunu düşünün. sirius, james ve lily'yi kurtarmak için kendisini sır tutucu olarak gösterip onun peşinden gelmelerini sağlayacak ve hedefi şaşırtacaktı. esas sır tutucu bilinmediği için de arkadaşları güvende olacaktı. peter ihanet etmeseydi ve plan olduğu gibi devam etseydi muhtemelen voldemort onu bulup arkadaşlarının yerini öğrenmeye çalışacaktı ama sirius gerçek sır tutucu olmadığı için hangi büyüye maruz kalırsa kalsın sırrı söyleyememiş olacaktı. sonunda da öldürülecekti. voldemort'u şaşırtma uğruna hayatını düşünmeden feda etmiş olacaktı ve bu sirius'un fedakarlığının, cesaretinin örneklerinden sadece biri.

    işte bu, sirius'u olay örgüsündeki etkinsizliğine rağmen öne çıkarıyor. evet, seride ona çok fazla sahne ve sayfa düşmedi ama hareketlerinin ardındakini açıklamaya da kitaplar yetmez. diğer karakterlerin cesaret örneklerinde, iyiliklerinde, fedakarlıklarında bir "ama" var. geçmişte verilmiş zararlar var. yok edilmiş hayatlar var. sirius'ta bu yok. o ne kadar kendini suçlarsa suçlasın, aslında elinden gelenin elini yapmış, daha ne olsun? voldemort'a kendini yem olarak atmayı göze almış. yine olaylar nasıl gelişirse gelişsin, aslında elinden geleni korkusuzca ve düşünmeden, tereddüt etmeden yapmış.

    iyilik, dostluk, cesaret ve fedakarlığı (belki biraz da yaramazlığı) seride en iyi temsil eden kişilerden biri olduğu için bugün bu kadar kişi tarafından seviliyor ve unutulmuyor.

    gerçi bunda sirius'un yakışıklılığının da payı olabilir. özellikle gary oldman'ın karizmanısı ve karakterin kitaptaki tasvirini düşünürsek.

    kitaplarda ve filmlerde iz bırakan sahneleri/cümleleri için (bkz: #82956138)

  • nezaket beklentisine kasıntı diyorlar. köylüler şehirleri işgal ettikçe böyle kültürünü de işgal ediyorlar işte.