hesabın var mı? giriş yap

  • 16 sene bim'in tedarikçi firmalarından birisinde çalıştım. politikaları gerçekten bu şekilde. sürümden kazanmak deyimi var ya buna harfiyen uyuyorlar ve çalıştıkları firmalardan da bunu bekliyorlar. yüzde 10 karlı bir fiyat gönderdiğimiz zaman artı eksi yüzde 2 oranında bir maliyetle geri dönüp hedef fiyat veriler ve sizin de %5 civarı para kazanmanızı beklerler. zararına fiyat çok nadir teklif ederler. zararına fiyat teklif ediyorlarsa da kesin sizin verimlilik sorununuz vardır. maliyet konusunda cidden kararlı bir firma.

    bu arada alt marka dediğimiz markaların hepsi fason üretim, sadece isim hakkını satın alıp kime isterse ona ürettiyorlar. bim kendisi bir şey üretmez. haa al sat yapar ithal ürünlerde, ithalatçı firmada ayrı para kazanır ona lafım yok. ithalat firması 200 milyon dolar ciro yapar %30 kar eder onu bilemem. ama 16 senede benim gördüğüm kar marjı gerçekten %5 seviyesinde. hem tedarikçileri hem kendisi için.

  • dersane ortamı. deneme sınavı yapılacaktır, hoca soru kitaplarını vs. dağıtır:

    - arkadaşlar bu kitaplara da adınızı yazın.

    sınıftakilerden biri olanca yavşaklığıyla sorar:

    - hocam babamızın adını da yazalım mı? ehi ehi.

    hoca biraz durakladıktan sonra:

    - biliyosan yaz!

  • bugün 4 yediğinde takımını terkeden yarın 4 kilo aldığında seni de terkeder. unutma, en güzel beşiktaş'ın çocukları sever.

  • çekya ile çok da önemli bir ilişkimiz olmadığını düşününce şu çıkarımı yapıyorum; adamı resmen devletin imkanlarıyla tatile göndermişler.

  • bir gün netten tanıştığım bir arkadaşımla istanbul film festivali'ne gitmek için plan yaptık. messenger üzerinden telefonlarımızı aldık. film günü için sözleştik.

    ertesi gün taksimde buluşmadan bir saat önce son durum nedir diye aradım, telefonu meşguldü. herhalde işi vardır dedim, yola çıktım. taksim'e gelirken yine aradım yine meşgul, ardından üç dört defa daha ard arda aradım hep meşgul. 5-6 aramadan sonra ekildiğime kanaat getirdim. içimden de ertesi gün msn'de atacağım nutuku planlamaya başladım. sorumluluktan girdim, insana saygıdan çıktım, aklıma geldikçe sinirlendim, sinirlendikçe tasarladığım cümleler sertleşti.

    bir yandan da sinema salonuna yürüyorum. o arada tanımadığım bir numara aradı, "naber napıyorsun ben geldim sinemaya" diye. bir anda dumur oldum kafamdaki tüm kurgu iptal oldu. sonra aradığım numarayı tekrar kontrol ettim. meğer msn'de görüp kaydettiğim numara kendi numarammış.

    bazen böyle mallıklar yapıp üstüne sinirlenebiliyorum kusuruma bakmayın :/

  • önce kaynak

    başlık açılmış mı diye baktım ama göremedim.
    akplilerin anıtkabir'de "her yer tayyip her yer erdoğan" diye bağırmaları hadisesi. bağıracaksınız bunun yeri mezarlık değildir. ölüye saygıyı ne araya unuttunuz? bu ne kültürümüzde var ne de insanlığa yakışır. böyle sloganlar atacaksanız niye geliyorsunuz? bu ne saygısızlık arkadaş? kim sana zorla gel diyor? kim davet ediyor? böyle iğrençlikler yapacaksanız gelmeyin arkadaş gelmeyin. kimsenin sizin ziyaretinize ihtiyacı yok. sloganlarla bozmaya çalıştığınız sessizlik bir gün kafanıza çekiç gibi düşecek.

  • a: arkadaş
    h:hemşire

    arkadaş uyanır ve;

    a: vuuuuooooaaaaaaa... kafam acaip güzellllll...vuuuuuooooaaaa... eve alalım bundan yaaaaaa.. pardooon satılıyo mu bunlar? eve de alalım oluuum..

    h: hehe satılıyo evet hehe.

    a: üstüm giyili. kim giydirdi benii??! kim giydirdi kiiim?? çok teşekkür ederim size. kızlar giydirmişler beni.. kim giydirdi? tavuk şiş yicem ben.

    h: neden tavuk şiş?

    a: çünkü en ucuzu. vazgeçtim lahmacun yicem.

  • italya'dan daha çok ülkemizde ünlü olan maç. italyanlar duysa manyak mı lan bunlar derler.
    düşünsene avusturya'da konyaspor-kayserispor maçının bilinir beklenir olduğunu.