hesabın var mı? giriş yap

  • müş. ozan bey bu dll dosyaları çok yer kaplıyodu ben hepsini sildim
    ben. ee
    müş. şimdi makine açılmıyo.
    ben. haklı

  • o kadar çok karşılaştım ki bunlarla. artık görünce ben sinir krizi geçirmek üzere duruma geliyordum.

    klasik olay şu şekilde olur. gece 12-1 arasıdır aşağı yukarı. o saate kadar 200-300 arası hasta bakmissindir. içeri 112 ekibi sedye üzerinde genç bir kızla girer. yanında çok telaşlı olmayan 1-2 tiki arkadaşı da eksik olmaz.

    yaklaşırsin sedyeye doğru. bir yandan ekipler acil servisin yatağına alırken 'hastayi' bir yandan durumu sorarsın getiren ekibe. hocam konversif sanırım cümlesi o saatte en son duymak istediğiniz cümleler arasındadır ama nafile.

    yinede muayeneyi yapar gelen yakınlarından ne olduğuna dair bilgi alırsınız. olayın gereksizce 112 acili meşgul etmek olduğu anlaşılınca o sedyede 'ölü' gibi yatan genç kızımızın yanına yaklaşılır. büyükçe bir pamuğa alkol boca edilir ve ağız burun bununla kapatılır. derin derin nefes alması istenir hastanın.

    pa pam! bir mucize olur ve az önce 'ölü' gibi yatan hiçbir şeye cevap vermeyen hastamız dirilir adeta! kendine gelir. olanları anlatır.

    bizde müşahedeye alırız hanım kızımızı sakince iyice açılsın diye. yarım saat sonra tıpış tıpış gelir yanimiza ambulansla gelen gençler. noldu? deriz. biz iyiyiz gidebilir miyiz? derler. bakarsın duruma tamam dersin. çıkabilirsiniz.

    ve o an gelir. ama bizim yurt buraya geldigimize dair bir kağıt istiyor verebilir misiniz? derler.

    hay hay ne demek.(iç ses: şimdi laciverde boyadım sizi)

    muayene fişi bastırılır. üzerine büyük büyük tam acilden taburcu oldukları saati yazıp ciddi bir sorunun olmadığı not edilir. kaşe-paraf yapılır. gençlerin yüzü düşer. somurtur küfreder gibi çıkarlar acilden.

    peki niye? çünkü saat 1de taburcu olan bu gençlerin asıl amacı gece 3-4e kadar sokakta gezip tozmak. sonra yurda dönüp yeni taburcu olmuş gibi davranmaktır.

    canlarım benim memlekette bı akıllı siz misiniz?

    bunlar daha benim acilde gördüklerim. daha acil servise getirilmeden ambulansta 'tedavisi' yapılanları ambulans ekiplerimiz görüyor. allah sabır versin.

  • efsanevi bir adam.

    7 yaşında programlama öğrenmeye başlar, daha lisedeyken bir çok uluslararası siteyi hobi olarak kırıp adminlerini bilgilendirir ki babası ile bir tartışması sonucunda babası bilgisayarı elinden alıp kilitler. bu esnada parker yalnızca "baba log out olmam lazım" diye ağlanır nitekim fbi kendisine ulaşmakta geç kalmaz, zarar vermediği için yalnızca kamu hizmeti yapmakla cezalandırılır. lisede bir sene full a alıp bir sene kalmaktan son anda kurtulur ki bunu da sadece kimsenin kuklası olmadığını göstermek için yapar.

    ailesinin kolej ısrarına rağmen lise bitince internet yoluyla tanıştığı ekürisi, bir diğer yetenekli hacker shawn fanning'in napster projesine destek vermek için san francisco'ya taşınır ki bu evden ilk ayrılışıdır. partiler içinde boğulurken napster'ı yaparlar, ilk senede milyonlarca kullanıcıya ulaşmalarına rağmen telifli müzik dosyalarını illegal paylaştıklarına karar verilir ve napster doğduktan 14 ay sonra hakim kararı ile kapatılır. daha sonra yeniden açılmasına rağmen hem piyasada rakipler oluşması, hem de fanning'in diğer ortaklarının dahi çocuk parker'ı uzaklaştırması nedeniyle napster asla eski seviyesine dönemez.

    2001-2004 yılları arasında plaxo'yu kurar ki kurana kadar ve kovulduktan sonra yine işsizdir. yatırımcılarının onu kovması uyuşturucu yüzündendir.

    2004'de bir gün oda arkadaşının stanford'da okuyan kız arkadaşının bilgisayarında thefacebook yazısını görür. o andan itibaren ne parker, ne zuckerberg, ne de dünya artık eskisi gibi olmayacaktır. new york'da tanışırlar ve kısa sürede kaynaşırlar. parker işsiz olmasına karşın hala bir bmw kullanıyordur, 20 yaşındaki zuckerberg'i kafalar ve mentörlüğünü yapmaya başlar. nitekim facebook'a zuckerberg'den fazla inanan ve bugün geleceği noktayı o zamandan tasarlayan parker'dır. facebook'un başkanı olarak yatırımcılarla pazarlık eden, yönetim kurulunun 5 koltuğundan 3 tanesi daimi olarak koparan ve bu sayede yahoo'nun 2007'de yaptığı 15 milyar dolarlık teklifin reddedilebilmesine imkan sağlayan da...

    ancak yine rahat durmaz ve 2005'de kiraladığı bir evde parti esnasında uyuşturucu kullanımı ile suçlanır. ceza almamasına karşın yatırımcı baskısı ile facebook başkanlığını bırakmak zorunda kalır. hali hazırda 7% facebook hissesine sahiptir zaten...

    2010 yılında davos'ta bölgenin gece hayatından şikayet eden bir açıklama yaptı, seneye büyük bir yer bulabilirse bir kaç rock star arkadaşı ile tüm zamanların en büyük forum partisini organize edecekmiş.

    ara sıra eski arkadaşı shawn "napster" fanning ve chatroulette'in 18 yaşındaki kurucusu andrey ternovskiy ile bir araya gelip fikir üreten parker, tüm aşırılıklarına rağmen kanser araştırmaları için en fazla bağış yapan kişilerden biri.

    linkedin kurucusu ve parker'ın eski arkadaşı reid hoffman onunla ilgili "ona neden katlanıyoruz? iki sebepten; birincisi olduğu yere değer katar, ikincisi çok sadıktır", paypal kurucusu peter thiel parti canavarı dedikleri ve muhtemelen uyuşturucu bağımlısı olan (proposition 19 için 100.000$ bağışlamış) parker'ın howard hughes'un torunu olduğunu düşünüyor. wikipedia kurucusu jimmy wales ise onun bir sanatçı olduğunda ısrarlı. kendisi ise "benim için her zaman bir peri masalı değildi. tüm başarım hatalarımdan doğdu. çocukluk hayalleriniz her zaman başarı hikayesidir, gerçek ise çok daha ağır ve dramatiktir" diyor.

    not: türkçe güzel kaynak yoktu, sağdan soldan bulup toparlayıp çevirdim. sonra bana gelip abi o öyle değil diye çemkirmeyin.

  • 4 mart 1951'de ingiltere'de doğmus olan beyimiz. şarkıcılığının yanı sıra iyi bir gitarist ve şarkı yazarı olan rea, bütün avrupa'da geniş bir dinleyici kitlesine sahiptir. rea'nın yer aldığı grup olan magdalene ile 1975 yılında "beautiful loosers" adıyla ulusal bir yetenek yarışmasına katıldan grup pek başarı sağlayamadı. rea müziğe solo devam etmeye karar verdi. ilk albümü için magnet plak şirketi ile anlaştı. bu albümde yer alan "fool (if you think it's over)" parçası amerika listelerinde ilk 20'de kendine yer buldu. hemen ardından parçanın cover versiyonu elkie brooks tarafından söylendi. böylece parça ingiltere'de de dinlenmeye başladı. chris rea'nın ilk hayran kitlesi ise, 80'li yılların ilk yarısında almanya'da oluşmaya başladı. sahip olduğu "blues" tonundaki sesi ve rock tarzındaki gitar soloları sayesinde kısa zamanda avrupa kıtasının tamamında beğeni topladı. özellikle ikinci albümü "deltics" enstrüman ağırlıklıydı. rea'nın başarısından söz ederken atlanmaması gereken isimlerden biri de çok deneyimli bir klavyeci olan max middleton'dır. genellikle rea'nın seslendirdiği parçaları beraber yazıyorlardı. rea'nın 80'lerin ilk yarısında çıkardığı en önemli hiti 1983'teki "water sign" albümünde yer alan "i can hear your heartbeat" şarkısıydı. rea'nın ingiltere'de en sağlam çıkışını yaptığı albüm "shamrock diaries"1985'te piyasaya çıktı. bundan iki sene sonra piyasaya sürdüğü "dancing with strangers" albümü, albümler listesinde ingiltere'de ikinci sıraya kadar yükseldi. rea'nın albümleri ticari başarıyı, 1988 yılında çıkardığı ve rea'nın o zamana kadar bütün sevilen parçalarının yer aldığı "new light through old window" albümü ile, yakaladı. bu albümün listelerde beşinci sıraya yükselmesiyle chris rea çok "populer" oldu. bu populeritenin de etkisiyle 1989 yılında çıkan albümü "the road to hell" ingiltere listelerinde 1 numaraya yükseldi. "the road to hell" 1989 ve 1990 yılının en başarılı albümlerinden biriydi. bu başarının ardından rea'nın hemen hemen her albümü 1 numara oldu. 1991 yılında çıkan "auberge"de, rea'nın 1 numara olan albümlerinden biriydi. chris rea'nın 20'den fazla şarkısı ingiltere'de hit oldu. "espresso logic" albümünde bulunan "julia" rea'nın ingiltere'de hit olan 27. şarkısı oldu.

    bildigim kadarıyla albümleri:

    whatever happened to benny santini, 1978
    deltics, 1979
    tennis, 1980
    chris rea, 1982
    water sign, 1983
    wired to the moon, 1984
    shamrock diaries, 1985
    on the beach, 1986
    dancing with starngers, 1987
    the road to hell, 1989
    auberge, 1991
    god’s great banana skin, 1992
    espresso logic, 1993
    la passione soundtrack, 1996