hesabın var mı? giriş yap

  • cidden acayiptir. adamın neden dokunduğu meçhul kapağın açılacağını da bilemez dokunan kişi. gerçekten son zamanlarda izlediğim en ilginç video.

  • anadolu yakasında tek geçtiğim pastane. ama ben o pastaları sadece yemek istemiyorum. aynı zamanda o minik eklerlere tek tek bastırıp kremalarını fışkırtmak, pastaları tavana atmak, kurabiyelerden şekiller yapmak istiyorum. evet o pastaları yerken attığım stresi, pastaları kurcalayarakta atmak istiyorum. vitrinde ve tezgahta o çeşitleri görünce böylede ayarımı bozuyor bu pastane.

  • futbol topu sahibi olmak bi mahalledeki zenginlik göstergesi bence budur, o yıllarda yaşayan bi çocuk için .
    he bir de action-man veya barbie bebekleri olanlarda zengin sayılırdı.

  • yazar olarak hayal kırıklığı yaratabilir.

    bakıyorum iyi yazarlar bile yanlış çekiyor.
    yazdıklarından belli, kim bilir kaç kitap okumuş insan, yeri geliyor "sanarlar" diyor.

    sözlü olarak o şekilde kullanılmasının sakıncası yok. ama yazı dilinde doğrusunun kullanılması önemli.
    çünkü ben bile artık şaşırmaya başladım.

    bakın şimdi topu topu altı adet sözcüğü ezberleyeceksiniz:
    sanırım, sanırsın, sanır, sanırız, sanırsınız, sanırlar

    kaynak: bir yazım kılavuzu alıp bakın derim. yoksa
    buyrun: https://en.wiktionary.org/wiki/sanmak

    ünlü türk edebiyatçılarından da örneklerle kanıtlayalım.

    örnek 1: sanırsın
    terkîb-i bend - ziya paşa
    ---
    çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
    handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın

    bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
    her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
    ---

    örnek 2: sanır
    ağlama - ahmet hamdi tanpınar
    -----
    eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
    seni garip sanır her gören.
    ağlama sakın çocuk, ağlama!
    korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
    sevgini hep söyle, sakın saklama.
    aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.

    örnek 3: sanırız
    özdemir asaf
    biz değişiriz aşk değişti sanırız.
    yiterken de böyleyizdir,
    yitince de..

    örnek 4: sanırsınız
    her sabah, yanılmak ! - attila ilhan
    sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
    bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
    denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
    ----

    örnek 5: sanırlar
    dönmeyenler - can yücel
    ----
    bu murat belgeli murat
    çok ingilizce bilir
    ama hel'sinkiyle güvey girer
    bu özel üniversite randevucuları
    aydın doğan solcuları
    dünyaya birşey öğreteceklerini
    sanırlar
    ekonomi ekonomi diye
    kendilerini unuttukları gibi
    bizleri de unuturlar

    *sanırım, "sanırım"ı herkes doğru kullanıyor. o yüzden örnek vermeye gerek duymadım.

    edit: bir işi yarım bırakırsan böyle olur işte. her yanda sanarımcılar türer.

    örnek 8: sanırım örneği de orhan veli'den olsun
    baharın ilk sabahları
    ----
    sanırım ki günler hep güzel gidecek;
    her sabah böyle bahar;
    ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
    derim ki: "sıkıntılar duradursun!"
    şairliğimle yetinir,
    avunurum.

  • bizimkiler, her zaman güncelliğini korumaya devam edecek bir dizidir. çünkü konusunu hayatın içinden alır. her kesim bu dizide az veya çok izleyiciye yansıtılır. her karakter incelikle işlenmiştir. hayatta olduğu gibi bizimkiler'deki her karakterin takıntıları, sürekli tekrar ettikleri sözleri ve davranışları vardır. hayatın olağan akışı içinde bunlarla devam eder yaşamaya. işte bazı izleyicilerin kendini tekrar ettiğine ilişkin yanılsaması da burada daha dikkatle incelenmeli. çünkü dizi dikkatle tekrar izlenirse kendini tekrar etmiyor. hayat ne kadar durağan veya akıcı geçiyorsa o kadar akıcı halde geçiyor bizimkiler dizisi de.

    içkinin çok içildiğine ve kötü örnek oluşturduğuna ilişkin eleştirileri de o yılları hatırlayan çocuklardan biri olarak çok doğru bulmuyorum. çünkü 90'larda da daha önceki on yıllarda olduğu gibi "ortalama" yaşayan ailelerin pek çoğunda alkol tüketimi zaten vardı. memur ailelerinde özellikle ayın 15'i akşamı, işçi ailelerinde ayın 1'inde baba o günün lüks yemek ve yiyecekleri ile birlikte bir de 35'lik veya 70'lik rakı ile gelir, ev ahalisi ayın 15'inde eve gelen lüks yiyecekleri tüketirken evin babası da rakısı ile o yemeklerden ve mezesinden alarak zigon sehpasında içkisini içerdi. bu ortalama yaşayan hemen her evde bu şekildeydi. bazı evlerde ise içince sapıtanlar yok değildi. işte onları tüm mahalle ayıplar, eşinin yüzündeki, gözündeki morlukları görenler yazık kadına derlerdi. emniyet ve halk arasında kadına şiddet konusu malesef henüz hassasiyet kazanmamıştı. bu hassasiyet de her ne kadar eleştirilse de 2000'lerin başındaki serap ezgü'lü, yasemin bozkurt'lu kadının sesi programlarıyla olacaktı.

    bizimkiler'e yeniden dönecek olursak, karakterlerden bazıları daha fazla ön planda olsa da bir star dizisi olmadığı için izleyici bu diziyi tüm karakterler ve oyuncular için izler. bugün de günümüzün yaşam düzeni içinde yeniden çekmek mümkün olurdu. olurdu diyorum çünkü malesef oyuncularının yarısı artık hayata veda etti. onların apartmandan taşındığından yola çıkarak, yeni karakterlerle ve yeni aileleri ekleyerek çekseler dahi artık tutması mümkün değildir. çünkü aile üyelerimizden biri gibi olan yani içselleştirmiş olduğumuz her bir karakterin ve oyuncunun acısı, izleyicinin diziyi keyifle takip etmesini engelleyecek ve diziyi izlemekten vazgeçecektir. bir de 20 yıldır ekranda olmayan veya başka rollerle yoluna devam eden oyuncuların o karakterlerle son ilişkileri o yıllardaki halleriyle aklımızda kaldığından, bugün hayal kırıklıkları ile karşılaşmak olasıdır. yine o dönem hepimiz birbirimizi tanıdığımız öyle apartmanlarda, müstakil evlerin olduğu mahallelerde yaşıyorduk. artık kapı komşumuzu bile tanımadığımız sitelerde ve apartmanlarda yaşayanlar olarak o sıcaklığı yeniden hissetmek zor. bir de sözlük camiasındaki pek çok kişi bizimkiler'i en son izlediğimizde henüz ilköğretim çağında çocuklardık. annelerimizin, babalarımızın en genç yıllarında, kardeşlerimizin çocukluklarında hep birlikte izlediğimiz bir diziydi. bugün ya tek başımıza ya da eşimizle, arkadaşımızla izleyecek çağdayız. hayatımızın en güzel yılları olan çocukluğumuza ve ailelerimizin en güzel günlerine özlemin simgesi olan bizimkiler'in 465 bölümlük haliyle kalmaya devam etmesi önemlidir.

    bizimkiler hep yaşayacaktır. son 20 yılda yetişen kuşak içindeki küçük bir kitle bunu kabul etmese de bizimkiler bizdendir, bizi anlatmıştır. zaman geçtikçe arşivden açıp yeniden ve yeniden izleyerek güncelliğini ve anılarını, anılarımızı yaşatmaya devam edeceğiz...