ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
terzi agop ile vartanus evlenmişler... mutlu birkaç yıldan sonra bir gün terzi agop pat diye ölüvermiş... genç dul vartanus da demirci agop ile evlenmiş... gerdek gecesi demirci agop geçmiş vartanus'un karşısına, yavaş yavaş soyunmaya başlamış... önce pazılarını göstermiş:
- bunlar terzi agop'ta var idi?
- yok idi, demiş vartanus...
sonra üstünü çıkarmiş geniş göğsünü göstermiş:
- aha böyle göğüs terzi agop'ta var idi?
- yok idi, demiş vartanus...
demirci agop pantolonunu indirmiş, bacak kaslarını göstermiş:
- bunlar terzi agop'ta var idi?
- yok idi, demiş vartanus...
en son demirci agop külodunu indirmiş:
- peki, böylesi terzi agop'ta var idi?
vartanus'un sabrı taşmış:
- yok idi, yok idi, ama bu kadar zamanda terzi agop seni de
s......idi, beni de s.......idi, iki de pantolon diker idi!
yaşayanın sarayına kızıp ölünün kabrine tapmak
-
(bkz: denyo sensin saray da sana girsin)
gelmeyen mesajlar üzerine edit: niye mesaj atmıyorsunuz lan.
hayata dair iç burkan detaylar
-
geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*
abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.
sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.
eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.
kaybedenler kulübü
-
kaan ve mete stüdyo'da beşer penaltı çekişmektedirler:
m:bu gol olursa savas ay'a girsin.
k:kurtarırsam ibneyim.
erkek giyiminde en güzel renk kombinasyonları
-
siyah-gri-beyaz
siyah-mavi-siyah
beyaz-siyah-beyaz
gri-siyah-siyah
siyah-siyah-siyah
derealizasyon
-
algıyı diyorsun, bari kendim kandırıp bir şekilde yola getireyim. o da yok. nevizade'ye gidiyorsun, halkalı gibi geliyor. halkalı'ya gidiyorsun, dudullu gibi geliyor ortam. dudullu'ya gidiyorsun, istoç gibi geliyor her yer. ben hayatımda istoç'a gitmedim ama dudllu bana istoç gibi geliyor. bazen de bayrampaşa gibi geliyor, çok samimiyim. bunun tam olarak ne olduğunu ve çaresini bilen varsa insaniyet namına. geyik yapmıyorum, böyle ciddi bir mevzunun geyiği olmaz çünkü.
ahbab'a çökmek isterken eldeki 1.8 milyardan olmak
-
dünya bile anladı bir bizim millet anlamadı.
öldükten sonra hiçliğin olma ihtimali
-
ben ilk defa bir dine inanmak istedim. hiçliğin olmaması için dua ettim.
depremde 4 kuzenimi kaybettim.
birini enkazdan canlı çıkarttık. bacağı tamamen ezilmişti. kesilmesi gerekiyor dediler. apar topar bir ambulansla gitti. 3 gün nerede olduğunu aradık. sonra morgta kimliği tespit edildi.
ikisi birbirine sarılmış halde bulundu. abi kardeşlerdi. cesetleri tanınmaz halde dediler. tek dileğim acı çekmeden anında ölmüş olmaları. çünkü asıl korkunç kısım, gelmeyen yardımı beklemekmiş.
son kuzenim tam 3 gün yaşam mücadelesi verdi enkaz altında. sesini duyduk, "nefes alamıyorum kurtarın" yakarışları hala kulağımda. 5 bina birbiri üstüne binmişti. çok zor ulaştılar. 4. gün buldular bedenini. hala sıcaktı.
düşünüyorum şimdi. depremden beridir bunu düşünüyorum. hepsi gencecikti 20li yaşlarındalardı. bu kadar mıydı yani hakları ? daha hiçbir şey yaşamamışlardı ki. hiçliğe karışmış olma ihtimalleri canımı çok yakıyor artık. inanmıyor olsam da cennet umarım vardır diyorum istemsiz. bu dünyada sadece 20 küsür yıl geçirip yok olmalarını kabullenemiyorum.
umarım ben bu satırları yazarken başka yerde tekrar doğmuşsunuzdur. anılarımızı, aranıza katılana kadar yaşatacağım.
sizi çok seviyorum.
selam vermesini bilmeyen genelkurmay başkanı
-
adı "hulusi" olduğu için normal karşılanması gereken durumdur.
hulusi diye general mi olur yahu? ışık, çevik, doğan, aytaç gibi isimlerden geldiğimiz duruma bak. bir sonraki de kamil olur hayırlısıyla...
çocukken uydurarak söylenen şarkılar
-
enigeci vokkey
enigeci vokkey ayem okkey heni
yupin hilda yubecdabba
essumuuuut kriminı
güzellik hariç erkekleri aşık ettirebilecek şeyler
-
(bkz: anlayışlı olmak)
"iyi bir kadın bir erkeği etkiler, zeki bir kadın onda ilgi uyandırır, güzel bir kadın büyüler, anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur." helen rowland
gabon'lu öğrencinin karabük'te sır ölümü
-
böyle bir olayın üstünden dahi dalga geçen suserları gördükçe sözlüğün kalitesinin nereye geldiğini daha iyi görüyorsunuz.
ucunun nereye dokunduğu ortaya çıkacaktır elbet.