hesabın var mı? giriş yap

  • bugün gelen haberler türkiye’den mi, kuzey kore’den mi belli değil. sonumuz iyi değil.

  • sunucu ve oyuncu ebru akel, 3 aydır nişanlı olduğu, iş adamı ethem sancak’ın oğlu özer sancak’la evlenmiştir.

    not: ulan bir virgülle kızın haysiyetini kurtardık.

  • bu muhteşem lezzeti yaşadığım anın üstünden günler geçti ama hala tadı damağımda lan aağğhh tek kelimeyle harika bir mekan. içeride çalan müzikler, ortam, eşyalar herşey çok güzel. bahçeşehir üniversitesi'nin karşısında.

  • konservatuvarda lisans ve lisansüstü olmak üzere 8 senesini geçirmiş bir insan olarak şöyle söyleyeyim, bilal'e anlatır gibi anlatayım hatta; bir şan öğrencisi iki senesi hazırlık olmak üzere 6 sene eğitim görür. hatta bizim okulda (bkz: istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı) hazırlık sınıfında kalırsan direkt okuldan atılmak gibi bir durum söz konusuydu. bilmem bu diğer konservatuvarlarda da böyle mi ama önemli değil, önemli olan bu 6 sene boyunca verilen emeğin ne kadar büyük olduğu. bir nevi tıp eğitimi gibi değil mi? ama tıp okuyorsan ouuuvv, şan okuyorsan "e nolmuş canım herkes yapabilir!". yani konuyla alakasız, opera şan tekniğinden tamamen bihaber amatör bir koro gidip puccini'nin efsanevi la boheme operasında koro olarak yer alabilir. yaav he he...

    buna ne denir biliyor musunuz? emek hırsızlığı! peki neden biliyor musunuz? işte bu gibi rezillikler yüzünden şan bölümünde 6 senelik başarılı bir eğitimden sonra para kazanmak için kitapçıda çalışmak zorunda kalan arkadaşım var benim! adam çok da iyi bir bariton ama bu rezil ülkede, bu rezil şartlar altında iş bilmeyenin iş bilenin emeğini ve hakkını gasp etmesi yüzünden işini yapamıyor...

    bence aranıza serdar ortaç'ı da alın. ne de olsa müzikte sadece 7 nota var...

  • çeşmeden sonra çoktan ve malesef ünlenmiş bir yer var hali hazirda gökova-akyaka . buradan sonra neresi olur derseniz malesef datça.
    malesef diyorum cunku 20 yilim buralar da gecti en bakir dönemlerine şahitim ve yavaş yavaş saçma sapan istekgram tayfası tarafindan istila edilmesine üzülüyorum.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • dakikalarca süren turnike sırası, turnikeye yaklaştıkça içeriden gelen tezahurat seslerinin de etkisiyle iyice artan heyecan; turnikeyi geçtikten hemen sonra sıkışıklıktan kurtulmanın verdiği güvenle, beraber gelinen babayı arkada bırakıp hızlıca çıkılan merdivenler; son basamaklarda artık yerinden çıkmak üzere olan bir kalbin güm güm sesleri ve işte o asla unutulamayacak manzara...

    dört koca ışık kaynağının gün ışığını aratmayacak derecede aydınlattığı yemyeşil çimler; o zamanki çocuk hal ile devasa gelen, uçsuz bucaksız insan topluluğunun içini doldurduğu tribünler; 5-10 metre öteden gelen dum dum dıdı dum vuruşlarıyla taraftarı ateşleyen davul sesleri, kolkola girmiş bir tribün insanın müthiş bir senkronla zıplamalarıyla oluşan olağanüstü manzara ve tüm bunlardan hangisine bakacağını şaşırmış, gözleri parıl parıl bir çocuk. birisi mutluluğun resmini mi istemişti?

  • eski link ölmüş yeni linkler:

    https://youtu.be/vwny46rauci

    https://youtu.be/cvieu_c-99w

    ön edit: videoyu izleme zahmetine girmediği için olayı yanlış yorumluyanlara: adam bir sitenin kapıcısı. apartman sakinlerinden aldığı eski kıyafetleri de topluyor fakirelere dağıtıyorum diyor. apartmanda yaşayan bir öğretmen de bu durumdan rahatsız oluyor, "sen dağıtmıyorsun, satıyorsun kesin bunları" diyor. bunun üzerine kapıcıyla araları bozuluyor. bir gün kapıcı otoparkta iken öğretmen otoparka geliyor, arabasından kızını da indirip müzik açıp dansetmeye başlıyor. ve bağıra çağıra "zenginliğinin tadını çıkar kızım, bizim dedelerimiz bile zengin, fakirlik iğrençliktir, fakirlerin çocukları özürlü doğar, mezarda ölüleri kokar, bizim mezardaki dedelerimiz bile zengin" gibi laflar ediyor... amacı kapıcıya laf sokmak. çünkü kapıcının konuşma engeli olan bir kızı var. ve sonunda kapıcı da öğretmeni mahkemeye veriyor ve 5 ay hapis cezası almasını sağlıyor.

    başlığı ben açmadım ama sanırım birisi yazıp entrysini silmiş..

    sabah sabah sinirlerimi alt üst eden öğretmendir. yahu sen nasıl bir yaratıksın, senin çocuklarla aynı havayı soluman bile yasaklanmalı..

    mezardaki deden bile zenginmiş nasıl olsa, görevden alınıp evde oturursan bir şey kaybetmezsin, ama o çocuklar çok şey kazanırlar..

    ayrıca o nasıl cırtlak bir ses tonudur yahu.. allah'ım onun öğrencilerine sabır versin..

    edit: bu öğretmeni görünce aklıma; rencide olmasın diye fakir bir öğrenciye aldığımız montu kura çekerek, sanki o öğrenciye çıkmış gibi yapan ilkokul öğretmenim emine taşdemir geldi.. nerdeeennn nereyee...

    https://youtu.be/bvgdinbpadw

  • kalmadı artık böyle gönül adamları, neşet dayımı görmek nasip olmadı bir gün şener şen'i yolda izde görürsen elini öper, akrabama sarılır gibi sarılırım, aynısı neşet ertaş için de geçerliydi tabi ama nasip olmadı.

    "eşkiya filminde gönül yarası türkümü okumamı istediler. ben de kabul etmedim. dedim ben öyle artistlik yapmam, o işi yaparsan artistlik yapmış olacaksın kabul etmedim. yıllar sonra benim bu gönül yarası türkümden esinlenerek senaryo yazmışlar. gönül yarası filmi. senarist aradı beni yine kabul etmedim artistlik yapmam çünkü. sonra çok ısrar ettiler, defalarca haber yolladılar benim filmde karlı dağlar türkümü söylememi istediler. benden o türküyü 45 yıldır kimse istememişti. bir de şener şen'in filmiydi. severim onu, halkçı adamdır. bir de dediler ki meyhanede söylenecek. o zaman kabul ettim. çünkü meyhaneler, gazinolar, böyle içkili yerler bizimdir, bizim mekanlarımızdır. öyle orda söyledim türkümü. şimdi burda karlı dağlar istenince aklıma geldi"
    neşet ertaş