hesabın var mı? giriş yap

  • ford otosan'ın sahibinin, ford otosan üretimi arabaya binmesi.
    babası da ford arabadan başkasına binmezdi.
    milyarder adamın kendi ürettiği arabaya binmesi değil, kamuda mevki makam sahiplerinin audi a8, bmw 7, mercedes s serisine binmesi sorgulanmalı.

    edit: otosan yerine otokoç yazmıştım değiştirild.

  • o gün öğle yemeğinde tas kebap, pilav ve kadayıf vardır.yemekhaneye yemek için gelen nöbetçi astsubay, acemi kısa dönem askerlerin masasına oturur.

    - nabıyonuz gençler afiyet olsun
    - saolun komutanım.
    - bakın ne güzel yemek çıkarıyoz size.bunları dışarda yesen; pilav 2 milyon, tas kebabı en az 4 milyon, kadayıf da 2 milyon.bak dışarda yesen 8-10 milyon para vercen burda bedava
    - iyi de komutanım ben de dışarda 2 milyar maaş alıyodum, burda 35 milyon lira veriyonuz
    -..

  • cips paketlerinden taso maso gibi ehemmiyetsiz şeyler çıkacağına parmakları temizleyip hunharca yalanmaktan kurtaracak bir mendilin çıkması tercih edilir. ilerici bir düşüncedir. en kısa zamanda hayata geçmesi dileğiyle...

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • rte'nin korumalarının yüzüne karşı "baş hırsızın yalakaları" dendiği ve korumaların ağızlarını açamadığı olay.

  • the verve'ün solisti richard ashcroft, nihayet şarkının telif haklarını aldığını açıklamış.

    orijinal alt yapı the verve'e ait olmayabilir. ancak şarkı bugün kimilerince dünyanın en iyi şarkısı olarak lanse ediliyorsa, bir kez dinleyen yüzlerce kez daha dinlemek istiyorsa ve birileri kalabalık bir caddede bu şarkıyı dinleyerek omuz kırmadan yürümeye çalıştığı için dayak yemişse, bunların tamamı the verve'ün başarısıdır.

  • muhabbetşinas biri değildir. açıkçası ben de böyleyim. bu durum bazen beni düşündürmüyor da değil. sonuçta insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum, kötü bir izlenim bırakıyorum diye düşünürüm.

    mesela adam soruyor sana bir şeyler sen de güzel güzel anlatıyorsun; yeri geldiğinde neşeli ve nüktedan aktarıyorsun yaşadıklarını ama iş soru sormaya, muhabbeti tersine çevirmeye gelince hiçbir şey sormuyorsun. o adam senin nereli olduğunu sormuş; nelerle iştigal ettiğini merak etmiş; bunlara yorum getirmiş vs. ama sen her şeyi anlattıktan sonra susup oturmaya devam ediyorsun.

    bazen de ulan ben de sorayım şunun nereli olduğunu diyorum ama harbiden hiç merak etmiyorum lan. sıfır merak yani. adam senin kütük'le ilgili şakalar espriler bile geliştirmiş; sen hiçbir şey sormuyorsun. o yüzden soru sorulmadığı sürece konuşmayan insanı sadece ketumlukla açıklamak mümkün değildir. bazı zaman çoğu şeyi ilginç bulmayan biri de olabilir.