hesabın var mı? giriş yap

  • koyun yüzebilmesi...
    hani kurban keserken sisirip yuzuyolar deriyi oyle.
    bi de bunu yaparken ayet-el kursi'yi yüksek sesle, sakince ve hic yanlissiz okumasi.

  • bir üniversiteye, bir hastaneye veya bunlara denk bir kuruluşa devredilebilir. yıkmak kadar ahmakça bir şey olamaz. kendi paramızla yapılan şeyi bir hırsla kendi elimizle neden yıkalım? neden mantıksız işler peşinde koşalım..

  • yavuz bingöl'ün yüzyılın trollü olma ihtimalini aklıma getirmiştir. adam belki de tayyibin güvenini kazanmak için numara yapıyordu bir iki haftadır, şimdi de trollüyor olabilir mi acep?

    fuatavni de yiğit bulut çıksa bir christopher nolan filmi içinde yaşadığımı düşünmeye başlayacağım.

  • acil isler dışındaki (tutukluluğun gözden geçirilmesi vs) tüm duruşmaların ertelenmiş olmasına rağmen, anlaşmalı boşanma nasil acil sayılıp, tek celsede bosanma kararı verilmiş, merak etmekteyim.
    kanun önünde herkes eşitti değil mi? yarın sıradan vatandaş denesin bakalım, boşanma davası bu kadar hızlı sonuçlanacak mı?

  • 17 ağustos’ta gözümle gördüm, ağzımla durdurmaya çalıştım insanlıktan nasibini almayan bu mahlukları. biz harabeye dönmüş evimizin yanında eşyalarımızı korumaya çalışırken, balkon demirlerinden atlayarak oturma odamıza girmeye çalışan yağmacıya “burası bizim evimiz” demeye çalışıyorduk. komşu apartmanlara gözü dönmüşcesine saldıran hırsızların bazıları “ölen benim halam” dedi, bazıları uzak akraba kılıfına sığındı, bazıları da sözde çok yakın arkadaşının kollarını ve boynunu korumaya (!) kalkıştı.

    depremin ikinci gününde star tv’den gelip soru soran muhabire “bu ülke insanları koruyamadı, şimdi ölenlerin eşyalarını da koruyamıyoruz” diye dert yanıp hüngür hüngür ağladığım o günü de dün gibi hatırlıyorum.

    vicdan, merhamet, iyi niyet bu ülkenin topraklarına hiç uğramadı biliyor musunuz. hep avutulduk biz. hep aslında iyi olduğumuza, iyi olduklarına inandırıldık.

    insan; düşmeyegörsün. içindeki zerre iyi niyet kötülüğe zuhur eder o an. gözlerimle görmeseydim, yine inanmazdım.

    (bkz: 17 ağustos 1999/@ayrikotu)

  • “pirim” yazan, üç nokta yerine iki nokta ile cümleyi bitiren, “falan” diyen bir ceo'nun verdiği cevap. üstelik hacettepe'de master yapmış. muhtemelen aynı bir durumda mahalle bakkalının vereceği tepki şu metinden daha usturuplu olurdu. durumu toparlama şansı varken çok daha kötü hale getirmiş. tam bir streisand etkisi olacak.*

  • padişahın birisi bedava olan bir köprüden para kazanmak istemiş. köprünün başına her geçenden para alması için bir adam dikmiş. zaman geçmiş, halktan kimsenin isyan etmediğini görünce bir de köprünün çıkışına koymuş adam. bakmış ki halktan kimse isyan etmiyor. sonra demiş ki "ortasına da bir adam koyayım o da geleni geçeni siksin". bakmış gene isyan eden yok. halkını toplamış sormuş. memnunmusunuz diye. halkın içinden birisi, utana sıkıla, "iş çıkışı çok kalabalık oluyor. ortasındaki adamı iki kişi yapsanız"' demiş.
    sanki bizim hesap.
    bakalım padişahımız ne buyuracak.