hesabın var mı? giriş yap

  • ayakta dinlemeye 7000 tl istemek vicdansızlıktır.

    11 ağustos 2019 pazar 19:00 petersburg sports and concert complex'te vereceği konser biletleri 450 tl'den başlamaktadır.

    uçak biletlerine de baktım 1700-2100 arası saatlere göre gidiş geliş toplam. 1 gece otelde yatsanız. yiyip içip gezseniz. kişi başı 3000 liraya hallolur. antalyadan çok daha fazla eğlenirsiniz.

  • 2014'te bir memur maaşı 2000 lira yoktu. insanlar o paraya 1 ay geçiniyordu. bölüm başına 2450 lira para, aylık 10 bin liraya yakın para ediyor. bugüne uyarlarsak ayda 35-40 bin lira para.

    bu da az bir para değil bence..

  • ilginçtir ama yadırganmaz. ineceği durağa gelene kadar ayaktaki yaşlıyı görmezden gelip ineceği durağa 100 metre kala o yaşlıya yer verenleri de gözlerden kaçmaz.

  • onedio'nun hitap ettiği kitle düşünülünce umarım sözlüğün eline verir de sözlük daha okunabilir bir yer haline gelir. amin.

  • insanlari anlamiyorum.

    bir futbol takimi dusunun, 50bin kisilik stadyum yaptirip, 400bin kisiye kombine bilet satsin. sonra bir de stadyum onunde 80bin bilet satsin. tepki gostermez misiniz? 'senin 480bin kisi icin yerin yoksa neden bu satisi yapiyorsun?' demez misiniz?

    peki internet servis saglayicilar, milyonlarca insana abonelik satip, aboneler bu hizmetten faydalanmaya calisinca 'yalniz hepiniz birden tam kapasite kullanamazsiniz, biz sistemi oyle kurduk' deyince neden tepki gostermiyorsunuz? neden 'aa evet adil kullanim olmali' diyerek kabulleniyorsunuz? mal misiniz la siz?

    milyonlarca insana 'saniyede 8mbit'e kadar' veya 'saniyede 8mbit' diyerek satilmis paketler icin uygun altyapi olup olmadigini denetlemeyen devlet, sirketin gotu sıkısınca caymasina neden goz yumuyor? utanmaz bakanlar cikip 'birileri somursun, digerlerine bant genisligi kalmasin, oh ne ala' dediginde cok mu normal. ulastirma bakaninin cikip 'hizmet satiyorsan, dayanagi olacak arkadasim' demesi gerekmiyor mu?

    adil kullanimmis, kicimin adilleri sizi...

  • hep yaptığım şey.

    kredi kartını normalde alım gücünü zorlayacak seylerin ödemelerini normalmiş gibi gösteren, ekstre tarihlerinde kara kara düşündürüp süründüren bir truva atı gibi degil de harcadıkça kazandıran, nakit tutmaktan kurtaran bir ödeme aracı olarak görüyorum.

    aldığı hicbir seyin fiyatına bakmayacak kadar zengin azınlıktan değilseniz aynısını tavsiye ederim. taksitli oldugunda başkası ödeyecekmiş sanrısına kapılıyorsunuz, o öyle değil.

  • babamla hiçbir zaman şahane bir ilişkimiz olmadı. yani her baba kızını sever, o da sever beni biliyorum ama hissettiremez mütemadiyen; sevgi görmemiş ki nasıl göstereceğini bilsin.

    2010 yılında ayrıldım evden üniversite için, o zamandan sonra mesafe de katmerledi gösterilemeyen sevgileri. yokluğuma alıştı, biliyorum; mecburdu, bir daha asla temelli geri dönmeyeceğimi biliyordu çünkü.
    hatta yokluğuma o kadar alışmıştı ki bir keresinde şakayla karışık "benim bir kızım varmış gibi gelmiyor bana bazen" demişti.

    son birkaç yılda değişti babam; babaannemin bakıma muhtaç kalması bariz bir şekilde değiştirdi onu.
    bu esnada kardeşimin bazı hataları oldu; yanlış kararlar, yanlış yatırım hamleleri, yanlış davranışlar, yanlış bir evlilik, bir sürü şey. bu hatalar tüm aileyi maddi, manevi, mental ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkiledi.
    kardeşimin hatalarından sonra babam, benim aslında ona hiç sorun çıkarmadığımı fark etti; onlarla olduğum her zaman diliminde babaannemle ilgilenmem de onun bana olan güvenini perçinledi. son zamanlarda bana daha düşkün oldu babam. telefonla aradığında uzun uzun konuşmaya, gerekli gereksiz her şeyi anlatmaya başladı.

    on beş gün önce babaannemi kaybettik. ucu ucuna yetiştim cenazeye. o akşam çok şey konuştuk ailecek, uzun zaman sonra. en sonunda babam "ben şu telefonu kapatıp şarja takayım, sonra da yatayım artık" dedi. hepimiz şaşırdık, babam telefonunu asla kapatmazdı çünkü. kardeşim sordu "baba hayırdır, sen telefonunu hiç kapatmazdın?" diye.
    "telefonu açık tutma sebebim iki kişiydi; birisini bugün toprağa yatırdım, diğeri de bugün yan odada yatacak, açık kalmasına gerek yok" dedi gözleri dolu dolu bana bakarak. sarıldım babama, ağladık uzun süre sarılarak...

    babamın beni sevdiğini söylemesine gerek yok artık, ben bu cümleyi ölsem unutmayacağım.

  • rıza kayaalp'i türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak görmediğim için benim de dahil olduğum küme.

    çok açık söylüyorum, gezi direnişine karşı çıkan, ''ama otobüsleri yaktılayyyyy, kabataş'ta türbanlı bacıma işedilerrrr.' diyen herkesi vatan haini ve halk düşmanı olarak görüyorum.

  • yine ayşe arman'la röportaj yapmış. "iklim farkındalığı" yaratmak istediği şu yeni şarkısıyla ve doğayla ilgili konuşmuş yine.

    tüm yazı bodrum'da teknesinde geçiren kendisi değilmiş gibi, denizi olabildiğine kirleten değilmiş gibi, eşinin denize işerken fotoğrafı yokmuş gibi "çevreci".

    çocuğuna uygun ana okulu bulamayıp "bari ben açayım" deyip milleti silkelememiş gibi de "halkçı"

    10 reklamdan 7-8 tanesinin müziğini kendisi yapmamış, piyasayı domine etmemiş gibi de "eşitlikçi"

    pandemide millet ekonomik zorluklar içinde çabalarken, bu durumu "koza içindeyim gibi düşündüm, kelebek gibi çıkayım kozadan" dememiş gibi de "akıl hocası"

    nefret ediyorum böyle halktan kopuk yaşayıp, halka akıl veren "elitist" insanlardan.

    ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol ya da hiç sesini çıkarma, fikir yürütme de ne olduğun ortaya çıkmasın.

    edit : röportaj yorumlarında da bayağı giydirmişler. neyse ki samimiyetsizliğini anlayanlar çoğunlukta

    ayşe arman'ın nil röportajı

    edit : yahu şu denize işemekle ilgili ne kadar mesaj geldi, bunun neresi yanlış diye. arkadaşlar, yanlış olan direkt tekneden denize işemek. yoksa ben de yüzerken çok sıkıştıysam ve etrafta da kimse yoksa elbette denize işedim. ikinci önemli nokta da, nil ve familyası gibi "kelebek, böcek, koza, doğa, saygı, deniz, toprak...vs" diyip, böyle birşey yapmak. umursamaz davranışlar, şımarıklık, yaparım kimse karışamaz tavrı ve sonrasında da işte bu samimiyetsiz konuşmalar.