hesabın var mı? giriş yap

  • hepsinin bir ruhu var... dilini, yapıp etmelerini, duyarlılıklarını tanımadığınız, varlık şansı bırakmadığınız ruhları...
    bu film o ruhu değil yalnızca topraklarını geride bırakmış iki çocuğun öyküsüdür, kıyafetler ve üsluplar dönüşse de ruh içeride sızlar ve özlemeye devam eder.

  • ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.

    yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.

  • şirketim varken bendim bu. evden çalışmak diye bir şey var, deneyin çok güzel oluyor. fakat şirket piyasada tutunamadı, ne kadar başarılı bir yaklaşım olduğunu tartışabiliriz.

  • çıldıran vardır da çoğunluk sakin görünüyor. kendilerine türlü türlü uğraşlar buluyor insanlar. insanlar ölümsüzlüğü bulamamışlar ama, ölümden sonra yaşamı icat etmişler. ölüyorsun da geri geliyorsun.

    aslında anlamıyor oluşumuza bağlıyorum bunu. sonsuzluğu almıyor benim zihnim söz gelimi. ölmeyi de anlamlandıramıyorum. ayrılık yaşayana kadar ayrılığın bile nasıl hissettireceğini kestiremezken ölümü nasıl alsın şu zavallı insan aklım zaten. işte bu yüzden çıldırmıyor olduğumuzu düşünüyorum.

    bir de anlamlar buluyoruz yaşama. kendi minicik varlığımızı değerli hale getiriyoruz. insan ölümlü olduğunun bilincinde olan tek canlı. ölüm bizde bir dehşete yol açıyor. inanılmaz bir anksiyete hissediyoruz. ölüm anksiyetesiyle başa çıkmak için de yollar buluyoruz. boşa geçirmemeye çalışıyoruz ömrümüzü. tüm yaşamımızı bir arayışta geçiriyor, yaşamımıza anlam katmaya uğraşıyor, bunu da bizden daha büyük ve daha değerli bir şeyin parçası olarak yapmaya çalışıyoruz. dinler neden var sanıyorsunuz? insanlar tanrı'ya neden inanıyorlar sizce? boşa yaşamamak için. yaşamlarını kendilerinden daha büyük bir şeye adadıklarında yaşamları da bir anlam kazanıyor. yaşamına anlam bulan insanlar "yaşadım" diyor. "sahip olduğum, ait olduğum değerler doğru" diyor. bazen de milliyetine sarılıyor. türk olmak çok önemli hale geliyor. kendilerini diğer gruplardan daha üstün görmeye başlıyorlar. türk olarak doğmuş olmaktan gurur duyuyorlar. bazen de erkek olmak bu işe yarıyor. ne de olsa erkekler daha üst bir konumda şu dünyada. bazı insanlar ait oldukları değerlerle fazlasıyla özdeşleşip farklı değerlere karşı saldırganlaşarak onları yok etmeye de çalışıyorlar; çünkü kendilerinden farklı birilerinin varlığı onları yanlışlanabilir kılıyor onların gözünde. söz gelimi, tanrı'ya inanmayan biriyle karşılan inançlı biri için bu deneyim dehşet verici oluyor; çünkü kişinin kendisini adadığı değer hiçe sayılmış oluyor. bu nedenle de karşıdakine şiddet gösterebiliyor. böylesi tutum sergileyen insanlar genelde sağ görüşlü insanların arasından çıkıyorlar. daha tutucu ve farklılıklara kapalı oluyorlar. böyle insanları ölüm fikri değil belki ama, boşa yaşamış olma fikri çıldırtıyor. sonrası mı? türkiye'ye bakarsanız anlayacaksınız rahatlıkla.

    dediğim gibi, benim kafam basmıyor ölüme. ölüm düşüncesi bende eskiden büyük bir korkuya yol açardı. artık pek bir etkisi yok. ölmek; doğmak ve yaşamak kadar doğal geliyor. yaşamın anlamını bulamadım. olmayan şeyi nasıl bulayım ki zaten; ama kendi yaşamıma kendi anlamlarımı kattım ve yalnızca kendim olarak da bir değere erişebileceğimi gördüm. rastlantısal olarak türkiye'de bir kadın olarak doğdum. japonya'da bir erkek olarak da doğabilirdim. suudi arabistan'da aşırı dinci bir ailenin beşinci çocuğu olarak da doğabilirdim, isveç'te ateist bir anne babanın tek çocuğu olarak da. yani demek istediğim, bunlara neden büyük anlamlar yükleyeyim ki? neden kendimi dine ya da milliyete adayayım ki? buradan kimliklerimi sevmediğim anlamı çıkmasın; ama sahip olduğumuz şeyleri gurur verici unsurlar olarak görmekten ziyade sıradan özellikler olarak görmemiz ve başkalarının farklılıklarını da kendimizi kabullendiğimiz gibi kabullenip saygı göstererek yaşamaya devam etmemiz gerektiğini söylemek istiyorum aslında.

    konuyu fazlasıyla dağıttım. söylemek istediğim tek şey, yalnızca kendi olarak anlamlı hisseden biri için ölümün pek de korkutucu olmadığıydı.

    düzeltme: anlatım bozukluğu giderildi. uyari icin zexilion'a cok tesekkuler.

  • ciddi bir postpartum depression türüdür. doğumdan sonraki ilk 3 ay içinde ortaya çıkar. anne gerçeklikle bağlantısını kaybeder, gaipten sesler duymaya, halusinasyonlar görmeye, etrafındaki eşyaları, insanları olduklarından farklı algılamaya başlar. halusinasyon olayı diğer belirtilere göre daha seyrek rastlanan bir durumdur. diğer semptomları insomnia, kendini ajite olmuş hisetme, kızgınlık ve bu hislere bağlı tehlikeli boyutlara varabilecek davranışlardır. bu rahatsızlığa yakalanan anne acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyar. bu durumda sıklıkla karşılaşılan olay annenin tedavi amaçlı bir hastaneye yatırılmasıdır. çünkü kendine veya etrafındakilere zarar verme riski söz konusudur.

  • 8-6 çalışıp günlük işe git gel 2,5 saatin yolda geçsin. işe gidebilmek için sabah 7.00 da uyan.

    gün 24 saatten oluşuyor sen 13 saatini iş için harcadın, geriye kaldı 11 saat, günlük 7 saat uyusan kaldı sana 4 saat. banyo kişisel bakım, yemek gitti oradan 2 saat, boş vakit olarak harcayacağınız en fazla 2 saat kalır bu 2 saatte de kölelik kalktı diye yazabilirsiniz.

    ülkenin çalışan nüfusunun %50'si bu şartlarda çalışıyor bundan çok eminim. özellikle istanbul'da çalışanlar bu rakamı oluşturmakta.

  • altındaki yorumlar ibretlik.

    --- spoiler ---

    "eşinin başını da en yakın zamanda kapatır umarım somurtan surat"
    --- spoiler ---

    sizin gibiler yüzünden hayattan soğudum yemin ederim. "vatan hayını" edersiniz adamı siz.

  • ulamn 300 lira burs vereceksiniz, istiyorsunuz ki tüm akrabalarım ölmüş olsun, tutunacak dalım kalmasın, sakat kalayım.insafsızlar...