hesabın var mı? giriş yap

  • o ne amk, böyle karakterler wordde yok kendisini tebrik ediyorum.

    mikrofonu at fontunu sat diyorum kendisine.

  • karışmayayım diyorum olmuyor içim rahat etmiyor. gerçekten eğlendiğinizi düşünsem hayatta bulaşmam aslında ama görüyorum ki cevabı vermemenizin sebebi eğlenmek değil cevabı bilmemeniz. niyet okuyuculuğu gibi oldu farkındayım ama gerçek bu ne yazık ki. trolün bile zekisi güzel ulan. bir zenci vardı, bir peder zickler vardı eskiden ne güzeldi hayat.

    deniz suyunun rengi su moleküllerinin ışığı emiş ve yansıtış özelliklerine bağlıdır. beyaz ışık dediğimiz güneş ışığında bütün renkler vardır. deniz suyu molekülleri aynen atmosferde olduğu gibi, bu ışığın dağılımındaki kırmızı tarafındakileri emerler, mor tarafındakileri yansıtırlar. deniz de bu nedenle mavi renkte görünür. yani ne diyor bu cümle. deniz suyu yapısal olarak renksizdir ancak büneysinde bulunan moleküller özellikle katman kalınlaştıkça (havuz gibi, denizgibi) renk dalga boylarından düşük frekanslı, yüksek dalga boylu olanlarını tutmaktadır/emmektedir. haliyle böyle olunca yüksek frekanslı, düşük dalga boylu olan mavi gibi renkleri yansıtmaktadır.

    bu yüzden de bardaktaki su şeffaf, havuzdaki su mavi gözükür. suyun dalga boylarını tutması için bir katman olması lazım.

    aynı şey gökyüzü için de geçerli.

    neden kırmızı rengi tutuyor su diye sorarsanız da cevabı şu;
    suda bulunan hidrojen atomları tüm evrendeki diğer atomlar gibi delicesine kendi frekansında titremekte. güneşten gelen ışık ışınlarında bulunan fotonların da dalga boylarına göre kendi frekansları var. yani onlar da kendi tarzlarında titremekteler. böyle olunca ışık içinden geçtiği ortamların yapısına göre, bazen içinde bulunan dalga boylarının bazılarını geçtiği ortamda bırakmak zorunda kalıyor. çünkü kendi bünyelerinde bulunan dalga boylarından bazıları içinden geçtikleri ortamın frekansına uyuyor.

    ışığı bir öğrenci servisi, çocukları dalga boyları (renkler), yolu da ortam (su) olarak ele alırsak. servis ali'nin (kırmızı) evine (suya) geldiğinde ali servisten iner. eğer bu servis size uğrarsa size içinde kalan çocukların renginde görünür. bu tüm ortamlar için genellenebilecek bir ışık nasıl oluyor da renge dönüşüyor sorusunun cevabıdır aynı zamanda. yani renk denen kavram ışık varsa vardır.

    şimdi kaldığınız yerden bokunuzla oynamaya devam edebilirsiniz.

    (bkz: erkeklerdeki renk algısı/@limon kimyon zorro)
    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler/@limon kimyon zorro)
    (bkz: dünya yuvarlaksa alttakiler niye düşmüyor/@limon kimyon zorro)

  • şöyle bir sebebi olabilir.

    bu olay bir kere benim başıma gelmişti.

    şu rezervuarın direkt içine atılan mavi su yapıcı zımbırtılar belli bir süre içinde apartman şebeke suyuna karışmış ve musluklardan mavi su akmasına sebep olmuştu.

    ek: la yalnız adam havuz suyu gibi dedi. olm havuz suları; havuzun seramiklerinden dolayı mavi görünüyor ibiş.

  • gözlerim bozuk olduğu halde en arka sırada oturup tahtada yazan bir kelimeyi görmeden bitirdim liseyi ama hanginiz farkına vardı bunun.

    ayrıca sonradan renk körü olduğumu farkettim, o koyu yeşil tahtaya pembe ince tebeşirle yazılanları hiç görmedim. en önemli kısımlar onlarmış ama olsun.

    edit: farkında olmadan içini cızlattığım insanlar olmuş. merak etmeyin çok iyi konumdayım hayatta

  • geçen gün show tv'de odtu'deki sınıf arkadaşlarıyla söyleşi yapmışlar bu genç mecişının/illuşinistin... aman yarabbi. yok uğurlu sayın ne dedi, 7 dedim, sırtını açtı 7 dövmesi vardı, yok derste elinden ateş çıkardı, yok 07'imi büktü, yok mm binasındaki sinemadan dana sürüsü çıkardı, yok bozuk para istedi, verdim, havada tuttu, yok kayıtların ilk günü sisteme girebildi bilmem ne.

    işte bu çocuğun numarası bu dostlarım. bakın dikkat buyurun bu çocuk nereli? iranlı... işte türkiye böyle böyle iran oluyor. gördüğünüz gibi yılların bilim yuvası çökenek köyü'ne dönmüş. yarınlarımızın teminatı koskoca tasarım öğrencileri paramı aldı havada döndürdü, yok derste elini şıplattı ateş çıkardı diye dile gelmişler, konuşuyorlar. işte bu adamın asıl numarası bu... müspet bilimle yoğrulması gereken genç dimağlara sihiri ve büyüyü zerk etmek. çok da ileri geri konuşmak istemiyorum: sonuçta oğlanın gözü velfecir okuyor, duasını okur, sandalyesiz oturur pozisyonunda gezer dururum allah korusun. nihayetinde bilemiyorum da yani, o hali tavrı... ne bileyim... işinde iyi ve yetenekli bir çocuk belki ama milyonların önüne çıkarken bir traş olmaması... gerçekten bilemiyorum...bana güven vermiyor. yarın bir gün canlı yayında çelik kasadan muammer kaddafi'yi falan çıkarırsa bu oğlan, ondan sonra uğraş dur. hayır kaddafi bu, gel desen gelmez git desen gitmez çünkü.

  • hiroşhima'da, atom bombasının patlaması sonucunda radyasyon etkileriyle lösemi hastası olan 11 yaşındaki bir cocuk.iyileşmek için inanışa uygun olarak 1000 tane turna kuşu yapmaya karar vermiş(bkz: origami). fakat küçük vücudunu yiyip bitiren hastalalık ancak 644 tanesini bitirebilmesine izin vermiş. arkadaşları da onun yerine sayıyı tamamlamış ve cenaze töreninde mezarını turna kuşlarıyla kaplamışlar. bu olay o günün hiroshima'da dünya çocuk barış günü olarak kutlanmasına ve onuruna sadako 'nun seatle'da bir heykelinin yapılmasına vesile olmuş. bu sebeptendir ki, her sene ağustos ayının 6'sında kutlanan barış gününde, dünya çapında birçok çocuk tarafından yapılan turna kuşları hiroshima'ya gönderilir http://www.sadako.com/