hesabın var mı? giriş yap

  • jack: i love you rose.
    rose: ...
    jack: rose.. please talk to me..
    rose: suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek cevabım var, ama bir lafa bakarım laf mı diye
    bir de söyleyene bakarim adam mi diye!!!

    ve akabinde jack donakalır.

  • yer izmir - çeşme - alaçatı ovacık mevkii...

    https://streamable.com/pt3eeb (şiddet içeriği nedeniyle kaldırılmış) (https://mobile.twitter.com/…tus/1429457179560620041)*

    bu da basına yansıma şekli.

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…-kavga-1-olu-1862425

    göremeyenler olduysa yazayım, arkası baskılı beyaz tişört ve soldan gelen kişi bıçaklayıp gidiyor.

    iddialara göre mekanda çalışan garsonmuş.

    çok net yazayım, dün gece cumartesi eğlencesi için dışarı çıkan dağ gibi adam muhtemelen bugün, bir pazar günü defnedilmiştir..

    yazık! kim vurduya, bok yoluna...ölen öldüğüyle kalıyor..çok yazık...

    mesaj düzeltmesi: akrabası olduğunu söyleyen bir sözlük yazarı mesajla ulaşarak "karı koca 2 aile 4 kişi eğlenmeye çıkmışlar, kadına şiddet içeren bir duruma müdahale edince mekan dışına taşıyor konu, sonrası videoda" diye belirtti..insanları bir kaç instagram hikayesi, facebook profili, görünüşleri, gittikleri mekan veya eğlence anlayışlarıyla infaz edenlere bir nebze cevap olabilmesi adına bu bilgiyi eklemek zorunda hissediyorum.

    katil zanlısı düzeltmesi: https://www.mansetturkiye.com/…-sabikasi-var/60727/

    2 kişi yakalanmış, habere göre biri uyuşturucu ve hırsızlık gibi 12, diğerinin 22 sabıkası var.

    on iki ve yirmi iki ayrı suçtan hüküm giymiş.......

    mesaj düzeltmesi 2: çaylak arkadaşımızın ricasıyla onlarca tecrübe okuyup bir nebze sağ duyulu kalabilmek adına.
    (bkz: kavga etmekten kaçınan erkek)
    (bkz: kavga etmekten korkan erkek)

  • amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :-)
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"

  • ablacım sana ricamdır, ordakilere sorar mısın underage yazar almayan sözlük senin üstünden 2 view kasmaya utanmıyor muymuş, bu olay senin gelişimin için nasıl bir etkiymiş falan filan.

    arkadaş yok ya sahiden çok şaşırıyorum el kadar çocukların bu kadar sosyal medyada olmasına. ekşinin bu işe vesile olması da ayrı olay. burada kimlere ne yorumlar geldi yarın bir gün ailesi ne kadar üzülür.

    olmadı başak bey. bunu koskoca şirkette 1 kişi bile düşünemediyse gerçekten yazık.

  • zengin olmayabilir ama en azından daha insanca koşullarda yaşar.
    kimse oraya gidince zengin olabilirim diye düşünmüyor burada gördüğü yozluklardan bir nebze olsun uzaklaşmak için orada yaşamayı düşünüyor.

  • öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)

    ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..

    her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...

    sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.

    türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.

    amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?

    neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..

  • hâlâ sağda solda nobel meselesinin tartışıldığını görüyorum, on iki yıl oldu ama bir arpa boyu yol ilerlenmedi. biraz nobel'in ve çağdaş edebiyatın nasıl olduğuna değinerek bu konuyu inceleyelim:

    birkaç farklı argüman var.

    1) nobel iyi bir ödül, ama pamuk sadece siyasi gerekçelerle aldı, yoksa alamazdı.

    neyse ki bunun ilacı var, varsa çevrenizde bunu söyleyen, hemen deneyebilirsiniz. hemen ölümcül soruyu soruyoruz orhan pamuk nobel edebiyatı ödülünü hak etmedi diyenlere: son on yılda, yirmi yılda nobel alan kaç yazarı okudunuz? yirmi yıl diye sınırlıyorum, çünkü edebiyat değişim halinde olan bir tür ve orhan pamuk'u çağdaşı yazarlarla kıyaslıyorum.

    mo yan, alice munro, kazuo ıshiguro, patrick modiano, le clézio, lessing, kertész, coetzee, jelinek, svetlana aleksiyeviç (romancı değil ama onu da koyabiliriz listeye), saramago, günter grass... bunlardan kaçı, neden orhan pamuk'tan iyi romancı? bana açıklayan olursa gerçekten çok sevinirim.

    romancıların neredeyse hepsini okumuş biri olarak, pamuk'u hiçbirinden daha aşağı koyamıyorum ve hatta içlerindeki en iyilerinden biri diyebilirim. en iyisi diye bir şey yok tabii, atıyorum mo yan ile (bence yaşayan en büyük romancılardan biri) orhan pamuk'u kıyaslayamazsınız, tamamen farklı tarzda yazarlar, ki romanlarını ele alış biçimi orhan pamuk'a en çok benzeyen yazar mo yan belki bu listede.

    nobel edebiyat, gözlemlediğim kadarıyla biraz da şu mantıkla veriliyor: bir öykücüyle modernist bir romancı rakip olmuyor, bunun yerine bir yıl öykücülerden birine ödül veriliyor; örneğin alice munro, çok hakim olduğum bir tür olmasa da gördüğüm en iyi öykücü gerçekten. onun karakter tahlillerine yaklaşanı bile görmedim.

    aynı şekilde, ıshiguro romanlarında gerçekliği kıran, insan algısını her şeyin önüne koyan ve tamamen bunu derinleştiren inanılmaz bir romancı. onun rakibi de ona benzer yazan romancılar. örneğin murakami. ıshiguro'ya verildiğine göre murakami'ye nobel verileceğini zannetmiyorum, ki ıshiguro çok daha derinlikli bir yazar zaten.

    bunu da şuradan çıkarabiliriz, üst üste aynı tarz yazan yazarlara ödül verilmemiş. yani tolstoycu ve büyülü gerçekçi mo yan ödülü almış, ondan sonra gerçekçi alice munro, sonra kısa romanlarıyla tanınan modiano, sonra inanılmaz edebi ve orijinal röportaj kitaplarıyla aleksiyeviç. belki bunun altında nobel jürisinin herhangi bir akımı veya türü özel olarak desteklediği algısının oluşması kaygısı vardır, bilemiyorum.

    bu bağlamda orhan pamuk'u kendi türü içerisinde değerlendirebiliriz, ki bunlar da ödülü alamayan yazarlar oluyor. mesela umberto eco, mesela salman rushdie. çok katmanlı tarihi hikâyeler anlatan romancılar ikisi de. ben ikisini de severim, eco'yu çok severim. eco uçlarda gezinen bir romancı ama pamuk'un romancılığı eco'dan kötü değil. bir "yazar" olarak pamuk'un daha iyi olduğunu kişisel fikrim olarak belirteyim, daha iyi bir denge, daha iyi bir yazarlık nedeniyle. pamuk gülün adı'nı da yazar istese, önceki günün adası'nı da, ama eco'nun yeni hayat'ı veya benim adım kırmızı'yı yazabileceğini sanmıyorum.

    sadece şuna dikkat çekmekte fayda var, nobel edebiyat genelde "star"a dönüşmüş yazarlara verilmez. hatta bu listedeki nobel almadan önce en ünlü yazarlardan biri de pamuk, ona rağmen ödülü almış.

    2) nobel eskiden iyi bir ödüldü, ama artık iyi bir ödül değil.

    eğer bu ikinci argümandaki gibi düşünüyorsanız, yine son yirmi yıla alternatif bir 20 yazar çıkarmanızı isteyeceğim. varsa bu listedekilerden iyi yazarlar, lütfen bana da söyleyin, zevkle okurum. bana kalırsa bu liste çok başarılı bir liste. itiraz edeceğim birkaç yazar var, örneğin modiano o kadar da büyük bir romancı değil bence, ama novella/kısa roman içerisinde bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu düşündüğüm için çok bir şey diyemiyorum açıkçası.

    farklı bir şekilde şu söylenebilir, nobel değil, edebiyat bozuldu, artık öyle camus'ler, sartre'lar, hemingway'ler, faulkner'lar çıkmıyor. bu yaygın bir kanı. bunu kıyaslamak, ölçmek çok güç. ama orhan pamuk'un, mo yan'in, ıshiguro'nun, coetzee'nin de yıllar sonra anılacağını düşünüyorum.

    türkiye bir edebiyat ülkesi değil. orhan pamuk belki de çıkarabildiğimiz tek romancı ve okur, ki burada okurdan kastım (görece) nitelikli okur, genel olarak klasikleri ve ikinci dünya savaşı sonrası modernizmi kısa bir süre bastırarak ortaya çıkan geleneksel gerçekçileri okuyor, camus, orwell vb.lerini. en iyi ihtimalle kafka falan okuyor, ki kafka'nın romanları onlara ne ifade ediyor çok merak ediyorum. joyce, proust, faulkner gibi yazarlar fazla deneysel kaçıyor. postmodernist edebiyat bu yüzden henüz tam olarak kabul görmüyor, ki postmodernistleri okumak modernistleri okumaktan daha kolaydır.

    3) nobel edebiyat'ı verenler siyasi sebeplerle adam kayırıyor.

    gelelim bu iddiaya. önceki iki argümanı geçersek, bu argümandan şöyle bir sonuç çıkıyor: ödülü hak eden yirmi kişi varsa, siyasi söylemlere bakılıp biri seçiliyor.

    bunun da tam olarak böyle olduğunu düşünmüyorum. bir bakıma doğru, ona değineceğim. ama önce yine mo yan diyoruz. mo yan'in baskıcı çin hükümetini savunan, destekleyen açıklamaları var ve ödül ona verildiğinde ödülü verenler de eleştirildi. bunun bu düşünceyi çürüttüğünü düşünüyorum.

    bununla birlikte, bir yazar açıkça günün gerisinde fikirlerini romanlarına koysaydı, nobel edebiyat ödülünü alabilir miydi? bilmiyorum açıkçası, aklıma yakınlarda vefat eden anti-feminist philip roth geliyor, roth okumayı sevdiğim bir yazardı ama nobel'i alanların kalibresinde olduğunu düşünmüyordum. alsaydı çok şaşırır mıydım? hayır.

    ama diyelim ki, tolstoy gibi, onun kadar büyük bir romancı çıksa ve onun yaptığı gibi mükemmel romanlarının arasına zırva tespitler yerleştirse ısrarcı bir biçimde, ödülü alabilir miydi? emin değilim açıkçası.

    4) en fantastiği bu: orhan pamuk çeviri sayesinde ödül alabiliyor, dilini çevirmenler toparlıyor.

    bunu çok duydum ve her seferinde şaşırdım, şu an bunu yazarken bile şaşırıyorum. bir insan gerçekten bunu nasıl söyleyebilir? türkiye'de yazarlığın üslupçuluktan ibaret olduğu yönünde bir kanı var. bu yüzden esasen vasat yazarlar olan hasan ali toptaş ve ihsan oktay anar gibiler çok seviliyor (bunu başka zaman tartışırız). ve bu yüzden her yer öykücüyle dolu. çünkü üslupçuysan ha roman yazmışsın ha öykü, hünerin ikisine de sığar. romanın ne olduğu, nasıl bir yapı olduğu henüz çözülebilmiş değil, okurlar tarafından da yazarlar tarafından da.

    orhan pamuk romaları çok satılıyor, az okunuyor, ama neredeyse hiç anlaşılmıyor. buna değindim daha önce: (bkz: #81717638) kolay bir iş değil. ama eleştiri kültürünün bir şekilde gelişmesi, çağdaş edebiyatın da bir şekilde konuşulması lazım.

    burada şu soruya geliyoruz: dergiler ne yapıyor? varlık dergisi almış başını gitmiş, saçma sapan konuları irdeliyor. notos ondan iyi, modernistleri falan inceliyor, galiba son sayısında camus'yü incelemiş. kitap-lık desen türk edebiyatına gömülmüş vaziyette. diğer çöp dergilere değinmiyorum dahi. bu yüzden okurun büyük kısmı ne çağdaş edebiyat biliyor, ne de bu edebiyatın nasıl bir motivasyonla, nasıl araçlarla yapıldığını.

  • yalandır. yaklaşık bir ay boyunca peşinde koştuğunuz güzel sözler söylediğiniz her şekilde ondan hoşlandığınız belli ettiğiniz ve bundan asla rahatsızmış gibi gözükmeyen verdiğiniz hediyeleri seve seve alan, iltifatlarınızdan hoşalanan, size sürekli imalarda buluna bir kız bu cümleyi söyler ise bilin ki yalandır,

    meali, sen beni sevmekten vazgeçme, amaben seveceğim başka birilerini bulayımdır.