hesabın var mı? giriş yap

  • bu konuda da reklam beklediğim kişilerin reklamı.

    "sayıştay’a göre tmsf'nin digiturk satışından elde edeceği gelir aslında 292 milyon 199 bin dolar olacak iken, katar'ın beın medya grubunun yaptığı kesintiler nedeniyle tahsil edilen rakamın ancak ve ancak 162 milyon 668 bin dolar olduğunu anlıyoruz. bunun yanında geçen hafta devlet, katarlı beın sports'un kulüplere ödeyeceği 300 milyon tl'yi cumhurbaşkanı talimatıyla üstlendi. bunu da hesaba katarsak sırf beın sports nedeniyle kamu zararımız, yani halkın tepesine binen yük 1 milyar 570 milyon tl."

    https://www.birgun.net/…milyar-570-milyon-tl-324666

  • tüm dünyada oluyor diye normal olmayacak durumdur. bugün aynı şekilde bir ekmek kuyruğu bile olsa garipsenecek iken, bu durumun kanıksanması tüketim çılgınlığının ne kadar felaket boyutlarda olduğunu gösterir sadece.

  • sarıyer istinye polis merkezi 'ne el bombası ve otomatik tüfekle saldıran kişinin etkisiz hale getirildikten sonra maslak acıbadem hastanesine kaldırılması durumudur.

    2006 yılında gaspçılar tarafından göğüs bölgemden bıçaklandığımda 4-5 devlet hastanesi bir takım mazeretler ile beni tedavi etmeye kabul etmemiş ve her biri bir diğerine sevk etmiş durmuştu. nefes almakta zorlanırken istanbul turu atmıştım ambulans ile.
    yakınlarım yetkililere söylediğinde bizim yapacak bir şeyimiz yok hastanelere karışamayız cevabı almışlardı.

    el bombasıyla karakola saldıran adam kadar değerimiz yokmuş bu ülke için. en yakınındaki en güzel hastanede en güzel şartlarda iyileştirip sonra içeri alıp paşalar gibi bakarlar.

    valizimi toplamaya başlıyorum.

    bu da haber http://haber.mynet.com/…zine-saldiri-635704-guncel/

  • yararlı bir şey yapmak tamamen isteklerine bağlı ama istemiyorlar. adam akıllı ilk yardım dersi falan verseler 21 gün mesela hiç yoktan 680 bin ilk yardım bilen insanı topluma kazandırmış olacaklardı, malum felaketler ülkesiyiz, başta deprem olmak üzere. göründüğü kadarıyla silah eğitimi bir gün veriliyor yalnızca ve sadece 3 atış hakkınız oluyor. geri kalan zaman da yürüyüş. ne yapacak bu adamlar savaş çıkınca düşmanı yürüyüşleriyle mi hipnotize edecekler? bakın ne kadar da senkronize hareket ediyoruz mu diyecekler?

  • pek çok madde ekleyebileceğim tavsiyelerdir. zira ömrümün bir kısmı bu güzel mekanlarda geçmiştir.

    1- spor salonuna gelmeden 1 saat önce kesinlikle birşeyler yiyin. bu süre 1 saatten kısa ve 3-4 saatten uzun olmasın.
    2- spor salonuna gelmeden önce kesinlikle şekerli besinler, çikolata ve şeker yemeyin. aksi taktirde kan şekeriniz düşebilir ve kendiniiz yerde bulabilirsiniz.
    3- kişisel hijyene aşırı önem veriyorsanız 2 tane ter havlusu kullanın: birisi terinizi silmek için, diğeri ise oturacağınız veya yatacağınız aletin üstüne sermek için.
    4- yürüyüş bandında egzersiz yaparken karşıya doğru bakın. yere doğru bakarsanız başınız dönebilir ve yere düşebilirsiniz. yürüyüş bandında egzersiz yapmak parkurda yürümek veya koşmaktan farklıdır.
    5- hocaların verdiği idmanlara kesinlikle uyun. vücut bir bütündür. "bende biraz kol, az karın kası çıksın yeter" diye düşünmeyin. eksik bıraktığınız bölgeler ileride spor yaparken size sıkıntı çıkarabilir veya saktlanabilir. sonuçta kaslar birbirleriyle bağlantılı çalışır.
    6- imkanınız varsa pazartesi ve salı günleri normalden biraz daha erken spor salonuna gelin. en yoğun günlerdir ve herkes aynı saatte gelir. (484798472348732 tane salonda test ettim, durum bu.)
    7- setler arasındaki dinlenme süreniz maksimum 45 saniyedir. oturup insanlarla muhabbet ederseniz, kaslarınız soğumaya geçer ve yaptığınız idmandan verim alamazsınız.
    8- eksik gördüğünüz bölgeleri kafanıza göre çalıştırmayın. program bir bütündür ve bütün oalrak yazılır. (bkz: 5. madde)
    9- haftada en az 3 kere gelin.
    10- sporu hayat rutininize dahil edin. eğer 3 gün üst üste gelmezseniz, 4. gün sporu bırakmanız muhtemeldir. dolayısı ile sporu hayatınızda bazı şeylerin önüne almanız gereklidir.
    11- spor yaparken su için. su içmek vücudunuzun hidrolize uğramasını engeller. maden suyu içebilecek imkanınız varsa daha iyi olur. (soda değil, maden suyu...) vücudunuzun kaybettiği mineralleri geri alırsınız.
    12- kalın giyinip terlemeye çalışmayın zira amacımız terleyerek değil, fazla kalorileri yakarak kilo vermektir. olan size olur.

    verebileceğim çok daha fazla tavsiye ve bilgi var lakin yoruldum. iyi sporlar...

  • az önce sonuçlanan olay.
    özellikle bu başlık altına gelip "burayı şikayet sitesine çevirdiniz" minvalinde laflar eden suserlerin bu sonucu iyi okuması, çıktısını alıp saklaması ve günde iki kez tekrar etmesi lazım.
    başlığın açılmasından 2 gün sonra ford otosan tarafından arandım ve genel merkezden bir teknisyenin bulunduğum şehre gelip arabayı tekrar inceleyeceği söylendi. hukuki sürece başvurmama gerek kalmadan meseleyi çözeceklerini ifade ettiler. (sosyal medya yüzünden olduğu ne belli denilebilir ancak ne olduysa bu yazılanlardan sonra oldu zaten).
    bugün gelen telefonla da paramın iade edileceği söylendi.
    bu entry öncesinde yazan ve destekleyen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum, uygun zamanda her birine işkembe çorbası ısmarlayacağımı da belirtmek istiyorum.
    sosyal medyanın bir yaptırım gücü olduğuna gerçekten inandım. zaten olması gereken de budur, firmaların sosyal medyadan çekinmesi hem tüketici hem de firmanın yararınadır.
    bir kez daha teşekkürler ekşi sözlük, teşekkürler sedet.

  • sabahları camdan aşağı tükürüp duran, beni her gördüğünde "sen ezgi misin? senin bende mektubun var. *" diyen çılgın üst komşumuz 90 yaşındaki himmet dede kapıda kalmıştı. kapının üstünde anahtarını unutmuş, cebinde de yedek anahtarı kapıyı açmaya çalışmış ama başaramamış. tam kahvaltıya oturmak üzereyiz, gelmiş bizim kapıya elleriyle dizini dövüyor, "ne yapacağım ben!" diye.

    çıktım yukarı. kapıyı biraz zorlayıp, sarstım. sanırım bir süre sonra arkadaki anahtar geriye kaçtı ve ve diğer anahtarla kapı açıldı. nasıl mutlu oldu, ne dualar etti canım benim. neyse, aşağı indim. oturdum kahvaltıya. o sırada evde şekerin bittiğini fark ettim. "neyse çayı şekersiz içeriz" diye düşünürken kapı çaldı. himmet dedem elinde bir kase küp şeker "evde bir tek bu vardı. teşekkür için getirdim" diyor. o sırada evdeki herkes şok.

    sanırım o zamandan sonra kimimiz allah'a, kimimiz karmaya inandı. kimimizin de sikinde bile olmamış olabilir olay. emin olamadım.

    edit: himmet dedem 2 hafta önce vefat etmiş lan.