ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kısa kollu gömlek
-
bunların kol uzunluğu dirseklere kadar olanlarından giyniyorum, cebine de erik doldurup kütür kütür yiyorum vallahi. ardından düğmesini boynuma kadar ilikleyip çorabıma sıkıştırdığım marlboro'yu içerken kahvede okey oynayanlara yancılık yapıyorum. hayat bana güzel hacı.
bu arada derdinize sokayım...
youtube'daki bütün türkçe kliplerin silinmesi
istiklal marşı ırkçı bir dayatmadır
daha gelmem davos'a
-
cağırıp da konuşturmuyonuz
başlarım tavrınıza
adamı sinir etmeyin
daha gelmem davosa
ilallah dedirttiniz
lan bu ne biçim iştir
artik teğet bile geçmem
davos benim için bitmiştir
çocukla sucuğu karıştıran adamın dramı
amerika'da markete giren kaplan
-
sanki, markete, 22.00'dan sonra girmiş de alkol alacağımış da yasak olduğu sonradan aklına gelmişcesine markete girip çıkan kaplandır.
soner sarıkabadayı tarzı şarkı yazma rehberi
-
"varoş mekanlarda eller havaya yapmak" kitabımızın 76. sayfasında bulunan rehberdir.
öncelikle herkes kitabın ön sayfasını açıp baksın, çünkü en geç 2010 tarihli olmalı basım yılı kitabın.
evet,
ders1: ikilemeler, tekerlemeler, kulak aşinalığı olan yerel söylemler
örn: baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana(portakalı soydum baş ucuma koydum)
ders2: esnaf ağzı hölölöyler, lololar, savuşturma tarzları
örn: tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim(boş bakkal taşak tartar, sinekli bakkal ve müthiş uyum)
ders3: baskılı söylemler, bağlaçlı-edatlı tekrarlar
örn: döneceksen dön, boş kaldı bak defterim, seveceksen sev artık veresiye sevgilim(yine bakkal ağzı var burada)
ders4: kalple ilgili şeyler söyle prim yapar hep
örn: kalbim tezgah altı, bir tek seni istiyor, zamlar devam ederse o mahşeri bekliyor.
şimdi bakalım neler çıktı;
baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana
severdim yarım yarım, sıkardım ara sıra.
kalbim çarpar oldu, hep turuncu turuncu,
kimseler dokunamaz, pütürlüdür vücudu.
tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim,
yarım kilocuk da olsa, yine benimsin sevgilim.
eminönü'ndeki baklava izdihamı
-
lan o değil vidyonun 4:22 saniyesinde kadraja giren bir türbanlı abla var. vay nasını didim. mesele baklava mıymış? ben erkek halime o güruhun içine girmeye korkarım la... vazgeçmedi de baklava sevdasından... helal ablaya dicem o da bi garip olacak...
not: la elitist diilim ha... fafori yemeğim hala kuru fasülye pilav. sonrasında çay gelince mutlu olan bi vatandaşım. ama hakket bu muhafazakarlık anlayışı çok ilginç bu coğrafyada. otobüste yan yana oturamazsın da burada baklava sevdasına... vay nasını la hakket.
latin erkeklerine dibi düşen türk kızı
-
(bkz: kezban avrupa'da)
18 eylül 1932 ilk türkçe ezanın okunması
-
tanrı uludur = allahü ekber.
hah arapça öğren illa anlamlı ibadet etmek istiyorsan diyebilirsin ama olmuyor öyle işte.
mesela god is great derken de anlamını biliyorum ama “tanrı uludur” derken ki gibi olmuyor. çok basit bi sebebi var aq çünkü türk'üm ben, anadilim türkçe. ha “allahü ekber” demişim ha “god is great” demişim ikisi de uzak ve duygusuz gelir bana.
maliki yevmid din ne mesela. insan ibadet ederken anlamlı ibadet etmek istemez mi, robot musun sen ezbere iş yapacaksın.
bi gün yine bu topraklarda türkçe ezanlar okunması dileğiyle.
edit: ayet düzeltildi.
molla lütfi
-
bir küpün tüm kenar uzunlukları a kadardır, küpün hacmi de a^3'tür. eğer kenar uzunlukları 2a olursa küpün hacmi ne olur? sorusunun cevabını yazmıştır.
tüm medrese alimleri cevabın 2(a^3) olacağını iddia etmişse de, kendisi bunun doğru olmadığını doğru cevabın (2^3)x(a^3) yani 8(a^3) olacağını söylemiştir. yani kısaca kübün hacmi 2 katına çıkmaz 8 katına çıkar demiştir. bu kadar basit bir şeyi anlayamayan tüm medrese alimleri ile dalga geçmesi, "yanlış kararlar veriyorlar" demesi hayatına mal olan gelişmlerden biridir.
tabi bunun yanında dinden ziyade ruhi öğretilere yönelmesi, öyle "kuru kuru namaz kılmakla din olmaz" gibisinden ders söylemleri de davasında aleyhte delil olarak kulanılmıştır.
fatih'in oğlu 2. bayezid de her ne kadar ilim irfan sahiplerinin genelde yanında olsa da bu sefer molla lütfi'nin yanında olmamış ve fermanı çıkartmıştır.
böylelikle bir türk bilimadamı kıskançlıkların ve yetersizliklerin pençesinde, biraz da kendi kibri yüzünden, tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür.
z kuşağı bunları bilmiyor
-
ileride işsizlikten kırılacak, açlıkla mücadele edecek z kuşağı için çok önemli ssk. aman ha atlamayın bunları.