hesabın var mı? giriş yap

  • dogru bir es secimi sonrasi tadindan yenmez nedenlerdir:

    - uyku sersemi ortalikta dolasip, kahvalti yapmaya vakit bulamadan hizla evden ciktiktan sonra cantaya her sey tamam mi diye bakarken, sevdicegin hazirlamis oldugu peynirli minik sandviclerin icinde " afiyet olsun:) " yazisini bulmak.

    - aksam eve biraz erken gelip, enfes yemeklerle süpriz yapmaya calisirken siz, onun da tesadüfen eve ciceklerle gelip, sizi öpücüklere bogmasi.

    - birlikte bilgisayarin basina oturup, gün agarana dek, nereye-nasil-ne ile tatil yapacaginizi özgürce planlamak, sonra hazir uyku da kacmisken, sabahin 6`sinda misir patlatip film izlemek.

    - esli davetlerde, evlilik hikayenizi merak edenlere, suratlar kipkirmizi hep ayni heyecanla ayni seyleri anlatip birbirine sevgiyle bakabilmek.

    - kavga edince öteki odaya gecip ayni evde azicik ayri duramayip, sarilip barisivermek.

    - ciddi bir rahatsizligi birlikte güle aglaya yenip zafer kutlamasinda zeytinyagli, kekikli, biberli zeytin yemek, sarap icmek.

    - gecenin bir yarisi kötü rüya gören esin kiyafetlerini giydirip sokaga cikmak, birlikte nefes almak.

    - siz evde yalniz kalamiyorsunuz diye harika bir yaz okulu firsatini tepen esin üzerine bir de "yasasin bir hafta ayri kalmayacagiz" cigliklari atarak size sarilip uyumasi.

    - istedigi yerine gelmedigi icin salonu pankartlarla doldurup eylem yapan esle kahkahalar esliginde uzlasabilmek.

    not: tabi önce cilgin, yaratici ve sevgi dolu bir es bulmak sarttir.

    edit: bana güzel dileklerini mesaj yolu ile ileten herkese cok tesekkür ederim. en begenilenler arasina girecegini tahmin etmeden öyle ic döker gibi yazivermistim oysa. darisi bekleyen ve isteyenlerin basina diyorum. daha fazlasini merak edenler icin: (bkz: #31925566)

  • filmin genelde son sahnesinde, genis açı, gece, bir cok ambulans , polis arabası, bir kalabalik bir curcuna, kahramanlarımız ambulansın arka kapısında battaniyeyle ve bi tarafları sargılı olarak otururlar

  • prensesim ben imajı yaratmaya çalışırken farkında olmadan gerizekalıyım, malım, bi halta yaramam mesajının alasını veren şahıs. biraz beynini kullanırsan belki daha iyi sonuç alabilirsin.

  • ahmet davutoğlu'nun iğrenç bir şekilde çıkar sağlamaya çalıştığı olay.

    "davutoğlu, "işte dava adamı budur. nasıl kızı, ailesi hastanedeyken buraya mitinge gelmişse, bu nöbeti terk etmemişse bu batmanlı kahramandan örnek alacaksınız, sandıklara gidip terk etmeyeceksiniz" ifadesini kullanmıştı."

  • normal bir olaydır elbette, mandal değil ki bu kardeşim bıraktığın yerde asılı kalsın, insan işte senden sonra da hayatı devam edecek. buraya kadar tamam, ama yine de bir an için acaip hissettirir. özellikle de siz bekarsanız artık tamamen farklı liglerin oyuncusu olmuşsunuzdur, yok aynı ligde olsanız beraber top koşturacağınızdan değil de benzetme işte.

    ben iki tane evlendirdim mesela, evlendirdim dediysem elimle düğünlerini yapıp gerdeğe sokmadım tabi, benden habersiz sinsice evlenmiş hainler. ilki biz ayrıldıktan bir yıl sonra evlendi, hatta daha sonra boşandı, tekrar başkasıyla evlenmeye niyetlendi falan, "amma da evlenme meraklısıymışsın be arkadaş !" dedim geçiştirdim, ama ilk duyunca bir acaip geldi, nedenini sormayın, insan öyle hissediveriyor işte. az önce de ilk sevgilimin evlendiğini öğrendim, facebook sağolsun. aradan nereden baksan bir on yıl geçmiş, o on yılda bağlar tam olarak kopmamış, yılda bir bile olsa görüşülmüş, konuşulmuş, hatta yeni sevgiliyle tanıştırılmış, misafir edilmiş, misafiri olunulmuş falan. ama şimdi bunu facebooktan öğrenmek de bir acaip koydu bana, ceza olarak diyorum bu akşam bir arayayım da kavgaya tutuşsunlar, eşi beni pek sevmez de. sonra da derim "ay nerden bileyim ben, aklıma geldi bir hatrını sorayım diye düşündüm" gerçi içimden bir ses de "kız niye sinirlensin ki ? kapmış zaten çocuğu artık, sen de onun sapı, bunun çöpü derken kendi turşunu kurarsın artık" demiyor değil. neyse aramıyacağım, yuh o kadar da değilim.

    uzun lafın kısası bir devrin bitiyor olduğunun işaretidir bu olay, hatta belki bittiğinin. büyüdüğünüzün, hatta belki orta yaşlara doğru dört nala koştuğunuzun işaretidir, hem de hiç anlamadan. asabınızı bozan -eğer evlenen eski sevgiliye hisleriniz yoksa, ki benim kesinlikle yok- onu kaptırmış olmanız, evde kalmış hissetmeniz, başkalarının hayatlarının devam ettiğini idrak etmeniz falan filan değil de zamanın, sizin zamanınızın, hayatınızın sizi bile umursamadan, siz bihaber bakıyorken akıp gidivermiş olmasıdır. artık sahilde ilk gerçek erkek arkadaşıyla el ele tutuşan kız değilsinizdir, bunu zaten biliyorsunuz da bunun gibi anlar o kızın artık sonsuza dek öldüğünün en gerçek kanıtıdır.

  • olmayan parasını harcamayan bir bireydir.

    vurmaya başlamadan önce düşünün; krediyi neden çektiniz? çok mu ihtiyacınız vardı? ölecek miydiniz çekmeseniz? kesinlikle o okulu okuyamayacak mıydınız? peki okudunuz da ne oldu, hayatınız kurtuldu mu?

    şimdi düşünme işini biraz daha derinleştirelim, aklıma gelen en zaruri kredi olarak öğrenim kredisi geliyor. şu üniversiteye her başlayan bireyin mal bulmuş gibi atladığı ama anlatırken de "o kredi ile makarna aldım yedim ben, kitap aldım, o olmadan okuyamazdım" diye anlattığı kredi var ya, işte o.

    sıfır lirası olan bir birey olarak, ailesinden sıfır lira destek alarak bir üniversiteyi kazandın varsayıyorum, bu durumda durumun kötü ise o kadar çok yerden burs alabiliyorsun ki aklın şaşar. haa burs alamıyorsan ya durumun kötü değil ya da okuman gerekli değil. okusan da bir şey olamayacaksın demektir bu.

    sonra, yok ben ille de okumak istiyorum, bir şey olamayacaksam da kendim görmek istiyorum, yaşayıp öğrenmek istiyorum dedin; yazıldın o kazandığın üniversiteye. e bir tek sen mi varsın hem okuyup hep çalışan? okurken akşamları garsonluk yapamadın mı? üniversitelerin içinde bile öğrenci çalışma programları var ve o programlardan alınan para kredi ile alınan para ile aşağı yukarı aynı. ha ama yok çalışmadan para istiyorsun değil mi?

    çevremde borçsuz adam çok az var benim, olmayan parasıyla araba almış, olmayan parasıyla telefon almış ve hatta çok daha ilginci olmayan parasıyla tatile giden, arabasına ses sistemi yaptıran, sevgilisine mücevher alan bir sürü salak adam var çevremde.

    bakın şunları okuyun ve unutmayın; kredi sadece ama sadece yatırım amaçlı kullanılınca mantıklı olan bir şeydir. kredi çekerek bir yatırım yapıyor ve yatırımın o krediyi ödüyorsa doğrudur, veya öderken zorlanmadığın kredi ile yaptığın yatırımın değeri artıyorsa doğrudur. onun dışında çekilen bilumum kredi yazıktır ziyandır, salaklıktır.
    kredi çekerek tatile giden adam net gerizekalıdır.
    kredi çekerek düğün yapan adam net gerizekalıdır. (2000 liraya salon kiralayandan bahsetmiyorum, çeşitli organizasyonlarla 10-15 bin lira harcayan ve bunu krediyle yapandan bahsediyorum)
    kredi çekerek cep telefonu alan net aptaldır. (paran varsa alırsın, yoksa almamalısın)

  • kötü niyetli ama ondan daha da büyüğü cahil.

    inönü'ye hakaret eden paylaşımıyla ilgili olarak:

    1. libya, oniki adalar, balkanlar vs lozan'dan evvel, hatta 1. dünya savaşından evvel elden çıkmıştı.

    2. birinci dünya savaşı'nı kaybeden bir ülke zaten o toprakları elinde tutamazdı. zaten daha evvel imzalanan sevr de bunu gösterir.

    3. bahsi geçen 129. maddedeki alan ingiliz askerlerinin mezarlığı toprak türkiye'nin ama mezarlığın kullanımı ingiltere'nin.

    bir de türkiye oraya inşaat yapamaz ne demek? ölü asker mezarına avm mi dikecekti bunlar? şunların yapmak istediğini ingilizler portsmouth'taki türk şehitliğine yapsalar dünyayı ayağa kaldırırlar diyeceğim ama diyemiyorum şehitlik falan salladıkları yok pek zira.

    78 milyonluk ülkede bizi temsil etsin diye seçtiğimiz 500 kişiden biri, bu tarihinden bihaber cahil işte. ondan sonra çıkıyor diyor ki devrim silahla değil sandıkla yapılır.

    bununla mı yapacaksın. bununla birlikte yapsan yapsan sahanda yumurta yaparsın.