hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: retorik soru)

    yine de olayı sayısala dökmek maksadıyla, 2010'da bir internet sitesinde yapılan ve 600 kişinin katıldığı anket sonucuna göre, kitap kapağının karar vermede %79 etkili olduğu ortaya çıkmış. kapağın karar vermedeki önemsiz ya da baskın rolü toplamda %8, minör ve major rolü toplamda %89 olarak belirlenmiş ve cover matters başlığı ile yayınlanmış.

    nihayetinde kitap dediğimiz de yayınevleri için bir tüketim ürünü olduğundan, o da marketing araştırmaları, "90 saniye kuralı" ve "z stili" ambalaj tasarımına tâbi. bu yüzden kitap kapağı tasarlayan tasarımcılar var, demek ki kapak önemli.

    benim üç favorim var; misal, aynı kitabı biraz daha fazla ödeyerek bu üç tasarımcıdan birinin kapağıyla almayı tercih ederim. biri daha önce bahsi geçen hasan ali yücel klasikleri serisi tasarımı, tasarımcısı kim, bilmiyorum. diğer iki tasarımcı ise can yayınları'ndan utku lomlu ve penguin random house'dan chip kidd.

    güzel kapak karar vermede etkili en önemli faktör değil ama önemli faktörlerden biri özetle.

  • güney amerika'da ispanyolca konuşulmasının sebebidir.

    1300'lü yıllara kadar büyük gemilerde dört köşe yelkenler kullanılıyordu. bu yelkenler gemi rüzgarı arkasına aldığında yüksek hız sağlıyordu ancak güzergahı rüzgar yönüne oldukça bağımlı hale getiriyordu. rüzgar yönünden daha bağımsız hareket etmeyi sağlayan üçgen yelkenler ise küçük balıkçı teknelerinde kullanılıyordu.

    1400'lü yıllarda portekizlilerin uzun mesefade ticaret yapabilme gerekliliği zamanla portekizli denizcilerin büyük gemilerde üçgen yelken kullanımıyla ilgili sorunları çözmesine ve üç direkli üçgen yelkenli karavela adlı geminin icat edilmesine yol açtı. bu geminin açık denizlerde nasıl kullanılacağını ve ters yönden esen rüzgara rağmen nasıl ileri gidilebileceğini keşfeden portekizliler, karavela kullanarak okyanusları aşmaya başladılar ve yeni karalarla deniz yollarının bulunması konusunda öncü oldular.

    diğer ülkelerdeki denizciler düşük hızları nedeniyle karavela tipi gemilerle uzun süre ilgilenmediler ve bu gemilerin nasıl inşaa edileceğini ve kullanılacağını öğrenmek için çaba harcamadılar. bu durum uzun bir süre yeni kıtaların keşfedilmesi konusunda portekizlilere ve portekiz denizcilik akımını takip eden ispanyollara ciddi bir avantaj sağladı. ingilizler bile karavela yapımına, ispanyolların inka hazinelerini ele geçirip tonlarca altını avrupa'ya getirmesinden sonra hız vermeye başladı.

  • (bkz: brawler)

    arasina bol maydanozu ve limonu da basmissam, lahmacunun hamuru da incecik ve citir citir kenarliysa deme keyfime.

    sanki yalida buyuduk mumuna koyim.

  • eminönü, kadıköy, bağdat caddesi gibi yerlerde 3 bin lira kirayla büfe işletenleri ortaya çıkarmış olay.

    bugüne kadar bu millete ne kadar kayıp yaşattıklarını siz hesap edin.

  • eve gelen bir koli üzerinde adım, soyadım ve evlilik soyadımı gören 9 yaşındaki ege şaşırır...

    ege: anne, senin amerikalı arkadaşın fazladan bir soyadı yazmış yanlışlıkla.
    romica: fazladan değil, o benim evlenmeden önceki soyadım.
    ege: nasıl yani?
    romica: evlenince babanın soyadını kullanmaya başladım.
    ege: neden?
    romica: yasalar gereği öyle oldu.
    ege: ama o yasa değişmiş, şimdi kızlar soyadını kullanabilirmişsin...
    romica: ama son on yılda yaptığım her şeyi babanın soyadıyla yaptım, o yüzden değiştiremem.
    ege: babamla evlenmeden önce yaptığın her şeyi de kendi soyadınla yapmıştın ve değiştirdin ama!
    romica: öyle oldu maalesef...
    ege: garip...
    romica: ?
    ege: hep senin kadar tuhaf biriyle evlenmek istediğimi düşünürdüm...
    romica: eee?
    ege: ne bileyim soyadını değiştirmişsin, çok... ezik... evlenmek için soyadından vazgeçecek biriyle asla evlenmezdim!
    romica: ezdin oğlum beni cidden :)
    ege: eee? niye sırıtıyorsun o zaman?
    romica: hiiiç, hoşuma gitti :)
    ege: öfff, hala çok tuhafsın...