ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
188.132.200.200
-
küçük bir hesapla altındaki sırrı çözebiliriz;
200 ve diğer 200 deeki sıfırları sil, kaldı mı 22
188 ile 32. toplayın ne yapar? 220 yapar
220 / 22 = 10
200 + 200 = 400
400'ü daha önceden bulduğumuz 10'a böl. böl. ne yapar? 40 yapar ve milliyetçi hareket partisi'nin 40. yıldönümü!
(bkz: ekşi sözlük ülkü ocağı)
(bkz: ssg'nin iktidar formülü)**
hastası olunan sözler
-
"komik olmak iyidir, çok güzel gülen kadınlar tanırsın."
erkeklerin evlilik korkusu
-
erkeklerin evlenmek istememe nedenleri başlığında bol bol anlatılmıştır. konuya kafa yorduğumdan dolayı orayı hatmetmişimdir. bu başlık canlanınca buraya yazalım bari, çünkü yazılanlar pek arananı verememiş.
* en büyük neden artacak sorumluluklar. erkekler sevgiden yoksun değil ama bizim gibi toplumlarda erkekler artık iki katmanlı bir sorumluluk yükü içindeler. ilki eve ekmek getirme, haneyi koruma, evin reisi olma biçimindeki kadim görevler. diğeri de yeni palazlanan orta sınıf görevleri. kadının işine ulaştırılması gibi bir görevden tutun yemek yapmaya kadar uzanan görevler silsilesi ile karşılaşılabiliyor. kadınların görevleri artmadı mı? elbette arttı. fakat onların görevleri geleneksel görevlerinden çok uzaklaşmadı. erkekler hem "bir erkeğe uygun" davranmalı hem de nazik, sevecen, romantik, hane işlerinden sorumlu olmalı. bu bakımdan evlilik erkekliğe hiçbir kolaylık sunmuyor, hayatını daha da zorlaştırıyor. alışageldik rollerine bir de "demokratik koca", damat ve enişte rolleri ekleniyor.
* kadının işsizliği ile erkeğin işsizliği bir mi? erkek işsiz kaldığında "yarım insan"dır. varlık nedeni olan eve ekmek getirme görevini yerine getiremez. kadının işsiz kaldığında " dert etme canım, biraz dinlenirsin, sonra iş bakarsın." denilir. yahut kadın hiç çalışmasa da olur. tek başınayken işsiz kalmak depresif bir durum ama dünyanın sonu değil. aile evine dönüp sonra tekrar denersiniz. ya evliyken? evliyken iki yıl boyunca işsiz kalan erkek kafanızda nasıl bir tablo canlandırıyor? elbette korkunç bir tablo.
* erkekler de çocuk ister ama evlilik ve çocuk tamamen kadının projesidir. kadınlar ailesi, sosyal çevresi ve arkadaş gruplarıyla organik bir ilişki içerisindedir. evlilik ve çocuk onlara prestij kazandırmaktadır. böylece tamamlanmış olurlar. "evde kalmış" olmazlar. erkekler onların projesinin bir figüranından mı ibaret yoksa? kadınlar genelde evlilik ve çocuk olsun da ne olursa olsun gibi davranıyorlar. bazen bu uğurda erkeğin büyük kabahatlerine bile göz yumuyorlar. kadınlar eşlerini sevebilirler tabii, ama ortada böyle bir hakikat de var.
* evlilik artık çok ama çok masraflı. düğün masrafları bir yana peşinden gelen masraflar da göz korkutuyor. bazı kadınlar düğün yapmayıp dünyayı gezeceğim diyor. artık kazın ayağı öyle değil. dünya da gezilemez bir hal aldı. eğer kadınlar bu masraflara tam ortak olmayacaklarsa erkeğin işi yaş. borç batağından dolayı "mutlu evlilik ideali"ne odaklanacak bir aklı kalmayacaktır. erkekten de bu borcu sırtlanması ve hakkıyla ödemesi, bu sırada da erkeklik rollerini (yenileriyle birlikte) yerine getirmesi beklenmektedir. eğer itaat etmezse sürekli kritize edilecektir.
* ülkedeki tüm evlilik geleneklerinden nefret ediyorum. kız isteme sırasında kocaman adamın girdiği mahcup hal, kızı verirken istenen yüz görümlüğü tipindeki paralar, düğünde göbek atmalar, kuaförden gelini ve yakınını alma vs. adetler insan onuruna aykırıdır. düşündükçe hafakanlar basıyor. kadınlar bunları ailelerini memnun etmek için yaptıklarını söyleseler de kendileri de isterler. hele instagram gibi bir zamazingo varken o gösteriyi paylaşmaktan duydukları sevinç çok açıktır.
* her mutlu başlangıcın bir de mutsuz sonu olabilir. nafaka meselesine girmiyorum. olayın hukuki ayrıntılarını incelemek lazım. beni esas ilgilendiren evlilik sonrası ruh hali. kadınlar arkadaş bağlarını daha fazla kurabildikleri için boşanma sonrasında kendini ağır bir yalnızlık içinde bulan taraf erkeklerdir. çocukların velayeti %74 oranında (tüik verisi) kadına verilir. erkek dımdızlak ortada kalır.
benim gerekçeler bunlar sevgili arkadaşlar. bir teki bile "ya yok abicim, senin kuruntun" demeyeceğinize eminim.
tospiğin niloyayı terk etmesi
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: insanın kendi boku osuruğu neden
1- kendine kötü kokmaz lan :/
2- panpa annen seni yakışıklı oğlum diye sevmiyor mu ?
quis custodiet ipsos custodes
-
eski roma'da "koruyuculardan kim koruyacak" anlamina gelebilecek unlu bir soz obegi.. asagidaki gibi bir cok soruyu da cagristirabilecek fesat bir soru;
- sorguculari kim sorgulayacak?
- yoneticileri kim yonetecek?
- kurtaricilardan kim kurtaracak?
- telefonlarimizi dinleyenleri kim dinleyecek?
- gozetleyenleri kim gozetleyecek?
-ozgurlukleri sinirlama yetkisine sahip olanlarin ozgurlukleri sinirlama ozgurluklerini kim sinirlayacak?
- harcamalarimizin hesabini sormaya yetkili olanlarin harcamalarinin hesabini kim soracak?
- yasalara uygunlugumuzu denetleyenlerin yasalara uygunlugunu kim denetleyecek?
- ozgurlukleri kotuye kullananlari engelleme yetkisine sahip olanlarin, yetkilerini kotuye kullanmalarina kim engel olacak?
boyle gider..
umut sarıkaya
-
- pardon siz marjinal şair basri özakıncı değil misiniz?..
+ evet benim de.. ve fakat siz beni nasıl tanıdınız? hiç bir edebiyat dergisine fotoğraf vermem ben...
- orspu çocuğu 3 aydır kiranı ödemiyosun şerefsiz!..
+ ah yitip giden...
türkiye avrupa'da istenmiyor
-
malumun ilanı.
avrupa 200-300 bin mülteciyi almamak için kıçını yırtarken, 78 milyonluk bir islami geri kalmış topluma kapısını açar mı?
arkadaşlar siz salak mısınız? hollanda'da erkek erkeğe evleniyor da nikahı belediye başkanı kıyıyor, türkiye'de ise başı açık gezene mahalleli "yollu" diyor arkasından. bir tarafta yüksek bir medeniyet seviyesi, öbür tarafta 1400 yıl öncesinin arap bedevi kültürü var; bu ikisi nasıl aynı birlik içinde yer alabilir?
teravih namazları yasak olmayacak
-
adamlar resmen pandemi bahanesiyle kendi hayalini kurduklari ülkeyi dizayn ediyorlar, saka gibi
anadolu lisesi almancası
-
benim için "ich bin fünf zehn jahre alt"dır. 30 yaşına geldim, almanca yaşım 15'te kaldı.
market deposunu meyhaneye çeviren yurdum insanı
-
polisin çocuk azarlar gibi koca koca adamları azarlaması , muhabbetin ne ile edileceğinin karar merkezi gibi konuşması.. nereden tutsan elinde kalır . kes cezasını , yap işlemini ne diye işi şova dönüştürüyorsun . bu ülkede az biraz yetkisi olan kendini allah zannediyor ya ona yanıyorum.