ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eurovision'da izlanda'nın filistin bayrağı açması
-
ancak ve ancak 1500 kilo daşşakları olan yiğitlerin yapabileceği şık hareket.
suriyelilerin halka rastgele ateş açması
-
iyi izle akp, iyi izleyin osmanlı ocakları. 16 yaralı vatandaşımızdan siz sorumlusunuz, iyi izleyin.
suriyelilere su bile veren vatan hainidir benim gözümde.
edit : başlığı açan kaçmış ve bizleri yanıltmış. oradaki linkte her şey farklı anlatılıyordu. yine de ne değişir? elinde silahla gezen kaç suriyeli görmedik mi?
mehmet aurelio
-
patrick vieira'yı türkiye'ye getirmek: 20 milyon euro.
mehmet topuz'u kayseri'den söküp almak: 5 milyon euro.
selçuk şahin'li orta saha yüzünden açık kalp ameliyatı: 5 bin euro.
mehmet aurelio'yu takımda tutmak: paha biçilemez.
paranın satın alamayacağı şeyler vardır. geri kalan herşey için, git bi çay koy.
oppressing the masses
-
thrash metal dunyasının gizli kalmış şaheserlerinden biridir. özellikle world in a world flaş şarkısıdır albümün.
tübitak'ın sosyal bilim öğrencilerine burs vermesi
-
türkiye'den bilim adamı çıkmamasının sebebini, sosyal bilimlerle alakalı bölümler okuyan öğrencilere verilen üç kuruşluk paraya bağlayan bir düz adamın tespiti. bu ülkeden bilim adamı çıkmamasının sebebi, tam olarak sana bu kadar yüzeysel ve boş düşünmeyi aşılayan yetiştirme tarzı oluyor.
ayrıca tübitak'ın düzenlediği yarışmalara baksaydın, o aşağıladığın alanlarda da proje hazırlayan öğrencilerin olduğunu görürdün. havaya dağıtılmıyor o paralar yani.
bayramda türk kahvesi yanında likör ikram etmek
-
ailesinden veya akrabalarından görmeyenlerin olmadığını sandığı gelenek. başlığı açan şahıs gibi tiplerin en iyi bildiği şey, dahil olmadığı her şeyi yadsımak ve inkar etmektir zaten. ama mesela gözlerimizi kapayınca seni görmesek de sen var olmaya devam ediyorsun ne yazık ki, yok sayamıyoruz. gelenek = bir coğrafyadaki a'dan z'ye bütün bireylerin istisnasız olarak uyguladığı şey değildir öncelikle bunu anlayalım. "aile geleneği" deriz mesela sadece bizim ailemize, akrabalarımıza özgü olan şeylere. bir köyün de ortak geleneği olabilir, koca ülke nüfusunun yarısının da ortak geleneği olabilir. veya bir ofisin geleneksel kuruluş yıldönümü partisi olabilir mesela.
bayramda türk kahvesi yanında likör ikram etme geleneği de eski türkiye'de vardı ve oldukça yaygındı. normalde alkol kullanmayan aile büyükleri de o likörü içerdi. tüm ülkeye yayılmamış ve belli bir kesimle sınırlı kalmış olması, o geleneğin olmadığı anlamına gelmez. ki sınırlı kaldığı kesim de sanıldığı kadar küçük değildi.
eski türkiye'de, bırakın bayramları, bazı seçkin pastane ve kafelerde de türk kahvesi yanında likör gelirdi. genellikle nane likörü. bu asla olağanüstü bir durum sayılmaz, içmeyen biri bile bu uygulamadan dolayı dumura uğramaz veya mekan sahibine falan çıkışmazdı. normaldi çünkü.
ekleme editi: ankara'daki akman pastanesi'nde konyaklı tiramisu da yiyebildiğimiz günlerdi.
kız kardeşime başörtülü diye tükürdüler
-
üçkağıtçı bir serzeniş.
allahtan yaşımız yerinde de hatırlıyoruz iç anadolu da uzun etek giymediği için bacaklarına kezzap atılan kızları.
sizi mağdur edebiyatçılar sizi.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:
- benim karı buraya geldi mi?
-- yoo?
- hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
-- niye?
- karı başkasına kaçmış...
:))) (tek derdin bu olsun be amcam)
asosyal ile yalnız arasındaki fark
-
tek başınalıkla kimsesizlik arasındaki farktır. biri bilinçli tercihlerin sonucudur, biri ise dayatılan bir durumun.
34 ra 4651
-
savcı halı saha maçındaki öğretmenlerle ilgilenmekte olduğundan cezasız kalacak olaydır.
edit: (bkz: diyarbakır'da 14 öğretmenin gözaltına alınması)
uyarı için arkanabakmassankuserim ve lot'a teşekkürler.
ermenistan'ın trabzon'u istemesi
-
bizzat trabzon a gelip trabzon insanından istesinler, ondan sonra konuşalım dediğim istek.