hesabın var mı? giriş yap

  • hoca artık dellenmiştir
    hoca: fear yeter artık numaran kaç senin
    fear: 227
    hoca: (elindeki kağıda 227 yazıp arkasını döner, masasına doğru yürür)
    fear: 8x xx
    hoca: ?
    fear: ama gece 11 den sonra aramayın internette oluyorum hocam.
    hoca: (kulaklarından duman çıkararak) oğlum ben ev numaranı değil, okul numaranı soruyorum! numaran kaç?
    fear: (sanki sonuna başka bir numara ilave edecekmiş gibi bir tonlama ile) 400
    hoca: (4 yazar, bekler) dörtyüz kaç oğlum?
    fear: (aynı gıcık tonlama ile) 400
    hoca: ya tamam da dörtyüz kaç?
    bu bir süre böyle sürer
    fear: hocam dörtyüz işte. ille de sonuna rakam istiyorsanız dörtyüz kök üç olsun.
    hoca: (iptal olur) çabuk git kendini disipline ver!!!
    sınıf: (dağılır)

  • rus psikiyatr ve psikolog olan bluma wifona zeigarnik’in adıyla anılan ve ilk olarak 1900’lerin başında fark edilen ve gündeme gelen kavram.
    1920’lerde zeigarnik bir grup psikolog arkadaşıyla beraber bir restorana gider ve siparişlerini verir. siparişi, tek bir garson almıştır. daha şaşırtıcı olanı ise hiçbir siparişi kaydetmemiş olmasıdır. garson hiçbirinin siparişini unutmadan eksiksiz ve yanlışsız olarak getirmiştir. grup, yemeklerini yemiş ve restorandan çıkmıştır.
    ziegarnik restoranda şalını unuttuğunu fark eder ve geri döner. kendilerine servis yapan garsonu bulur ve şalını görüp görmediğini sorar. garson ne kendisini ve ne de şalını hatırlamaktadır. hatta o kalabalık psikolog grubunu bile hatırlamamaktadır. bu durumu çok şaşırtıcı bulan zeiganik garsona bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. garsonun psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. bu durum zeigarnik’in çok ilgisini çeker ve yaptığı çalışmalarla şu sonuca ulaşır: bitirilmemiş, sonlandırılmamış işler, zihni daha fazla meşgul etmektedir. iş bitince, zihin bu meşguliyetten kendini kurtarmaktadır.
    daha sonraları birçok araştırmaya konu olan bitmemiş işler teorisi aslında tabir yerindeyse zihnimize adeta birer çivi gibi çakılı kalan plan, proje ve işleri anlatmaktadır. örneğin öğrenciler ders çalışma planı hazırlar. ve kendine söz verir; ilk pazartesiden itibaren bu çalışma planına uymaya başlayacaktır. başlar da, ama iki-üç gün uyguladıktan sonra sapmalar başlar plandan. ve devam ettirmez, yarım bırakır. ya da diyet listesi hazırlar bazılarımız ve haftanın ilk günü diyetine başlayacak, sıkı bir şekilde uyacak, hedeflediği kiloya gelecektir. diyete harfiyyen uyulan birkaç günden sonra, tamamen rafa kalkar her şey. ve yine yarım kalır diyet. başka birimiz bayram öncesi derin temizliğe başlayacaktır. ama hafta başında başlamayı tercih eder. dip köşe evini iyice temizleyip misafirlerini gönül rahatlığıyla ağırlamayı hayal etmektedir. öyle derin bir temizliğe girişilmiştir ki, ilk gün belki de yalnızca mutfak dolapları silinebilmiştir. dip köşe temizlik de altından kalkılamayacak bir yük olup yarım bırakılmıştır. bitirilmemiş tüm bu işler sırtımıza yük olmuştur ve biz planlarımızı veya hedeflerimizi düşünmeye fırsat bulduğumuz anlarda olanca ağırlığıyla bizi adeta ezmekte, zihnimizi meşgul etmektedir. çünkü ertelemekteyizdir işlerimizi. ve erteleyip de bir türlü tamamlayamadığımız işler, planlarımızı uygulamaya almadığımız her gün, daha da büyümekte bir çivi gibi zihnimizi rahatsız etmektedir.
    peki bu durumdan kurtulmanın yolu yok mudur? sorunun çözümü nedir?
    elbette ki vardır. büyük hedeflerimizi günlere veya kolay başarılacak küçük hedeflere bölmek. ve de en önemlisi en kolay başaracağımız adımdan başlayarak kendi zihinsel motivasyonumuzu sağlamak.
    başardığınız her aşama size ödül ve diğer adım için güç kaynağı olacaktır. hedeflerine her seferinde biraz daha yaklaştığını fark eden zihniniz bir yandan bir sonraki adım için güç toplarken, diğer yandan da kendini batık çivi gibi rahatsız eden bitmemiş işlerinden birer birer kurtulacaktır.

  • + beyler bulaşık sırası kimdeydi??
    - oldukça anlamsız bir soru...
    + lan çöpü de dökmemişsiniz??!
    - çöpün özü aslında biziz...
    + yapacağınız işi sikiim ben gidiyom!!12

  • bu virüse inanmayan pezevenkler. şu yaşanan kapanmalar, insanların işsiz kalması, ölümlerin artışı... hepsi sizin sorumluluğunuzdur. hepsine siz sebep oldunuz. olmaya da devam ediyorsunuz.

    avustralya, g. kore, japonya, tayvan örneklerine bakın. insanlar önlemlerini toplu şekilde aldığında hiç bir sorun olmadan normal yaşantısına devam ediyor. ama o maske var ya maske. sanki ırzınıza geçiyorlar. sanki bir yerlerinize sokun diyorlar. namusunuzu ondan daha az korursunuz. sanki özellikle bir yerden bu hastalık yayılsın diye finans alıyorsunuz. bu kadar boş beyinler olamaz çünkü. sanki caddede fosur fosur sigara içmeden duramıyorsunuz. sanki o sıçtığımın sigarası ağzınıza girip mikrobunuzu milletin suratına suratına üflediğinizde size para veriyorlar. bu kadar mal millet başka yerde yoktur. okumuşundan okumamışına kadar.

  • iki öğretim üyesi, yaz okulunda dertleşirlerken duyduğum konuşmanın tam metni şöyledir:
    +hocam, ders anlatamıyorum, devamlı saatlerine bakıyorlar. dikkatim dağılıyor.
    -seninkiler iyiymiş, benimkiler saate vuruyor, durdu mu diye.

  • 10.000 altın
    8.000 odun
    akademi binası
    top dökümhanesi
    taksim'de cami

    gereksinimlerinden hepsinin karşılanmasıdır. önce çağ atlayan avantaj sağlar.

  • ön bilgi: 22 yaşındaki kisaltma kablosu, 51 yaşında, yılların tecrübesi, baba kisaltma kablosu'nun yaşıyla dalga geçerek aşık atmaya çalışır.

    (kablo ps3'ün başında hunharca top spin 4 oynamaktadır.)

    baba - ne oynuyorsun lan yine?
    ben - tenis baba.
    baba - ver bakayım ben de oynıycam.
    ben - dur baba çok kritik.
    baba - olm ver bi deniycem, heves ettik.
    ben - ya baba ne ps3'ü geldin 51 yaşına, emekli oldun, play station'a saracağına, hıyar yetiştirsene.
    baba - 22 senedir yapıyorum o işi ben.
    ben - saygılar...

    beni pek yarmadı ama, sizi yarar diye düşünüyorum.

  • - hayattaki en büyük başarısızlıklarınızı, hatalarınızı düşünün.

    bütün gece gözümü kırpmadığımı bilirim.