hesabın var mı? giriş yap

  • 16 yasinda veledin elinde bir pitbull. satin alip, daha huyunu, husunu bilmeden bir de mahallede gezmeye cikarmiş. şaka gibi bir ülkede yaşiyoruz gerçekten.

  • insanların izlediğini, okuduğunu ve anlatılanlarını anlamadığına örnek bir diziydi.
    şöyle ki, yusuf miroğlu karakteri mafya değildi. bunu ısrarla dizi de on kere söyleyip, mafya dünyasına da karşı duruş sergileyen, kendisine yardım için gelenleri hukuk yoluna birden fazla kez başvurmasını söyleyen yusuf miroğlu vardı.
    yusuf miroğlu sürekli etik değerleri ve dürüst bir yaşamı göze sokardı ama onu izleyip anlamayanların kafasında iki sembol vardı "palto" ve "silah"
    yusuf miroğlu derin devlet de değildi. tam tersi derin devlete alınmaya çalışılmış ama bunu kabul etmemesi neticesinde bir sürü bedel ödemiştir.
    yusuf miroğlu, mevcut adaleti yetersiz görüp adaletsizliğe isyan etmiştir. bunu şahsi menfaatine kullanıp zengin olmamış, mafyacılık yapmamıştır. hak arama biçimi olarak bence de yanlış yoldadır, yani mevcut adaleti beğenmeyip "kendi adaletini" sağlamak ve bunun için gerektiği takdirde, devlet tekelinde olması gereken cebir kullanma yetkisini kullanmak benim karşı olduğum birşey. ancak bunda şöyle bir fark var, adaletsizligi bahane edip adalet sağlayacağım gerekçesiyke kendine menfaat elde etmek gibi hem iğrenç hem de doğru olmayan bir yol yerine kendini düşünmeyip gerçekten inandığı adalet için mücadele etmiştir. bu sonuncusu bence doğru değil ama ilki gibi iğrenç de değil. mesela, dizide vatansever bir milletvekilinin devlet lehine açıklayacağı belgeler yüzünden öldürülme sürecinde bu kişiyi korumak için miroğlu olağanüstü bir çaba göstermiştir. burada miroğlunun milletvekilini korumak için silahlı bir çatışmaya girme gibi bir görevi yok. bu yetki ve görev sadece devletindir. miroğlunun yaptığı doğru değil ama ahlaken kötü bir eylem mi tartışılır.
    veya başka bir örnek verelim. devalüasyon neticesinde bir gecede zengin olan bir iki simsarın bu zenginleştiği miktar bir şekilde miroğlunun eline geçer (hatırladığım kadarıyla doğrudan bunun için mucadele etmeyip başka bir çekişme nedeniyle bu paralar eline geçmişti) bu paraları dizinin derin devletindeki ağabey devlete ait olduğu için miroğlundan ister. miroğlu paranın gerçek sahibinin devlet değil halk olduğunu söyleyerek bu parayı yardıma muhtaçlara dağıtır. kendi şirketi de o sırada mali açıdan sıkıntıdadır. miroğlunun adamı sabri, sıkıntıyı atlatmak için bu paradan kullanmayı teklif eder, miroğlu sabriyi sert bir dille azarlar bunu nasıl teklif edersin diye. burada esasında o para kamunun ve kamu adına hareket edecek merci devlettir. yani o paranın devlete iade edilmesi gerekirdi. doğru olan buydu. ancak miroğlu o zaman devletin adaletine güvrnmeyerek kendi adalet anlayışı içinde parayı dağıtmıştır. işte burada da yaptığı şey doğru değil, ama ahlaki açıdan tartışmaya açıktır.
    özetle miroğlu, mafya değil. belki bir robin hood belki bir dadaloğlu gibi nitelendirilebilir. ancak insanlar izlediğini anlamadığı icin ona mafyaymış gibi özendiler. ahlaki yönden verdiği mesajları değil, paltoyu, silahı ve karizmayı görmek istediler sadece.
    ayrıca dizi olarak güzeldi.

  • okuyunca nasıl bir yokluk içinde okuduğuma şaşırtan yazıdır.
    biz de kızlı erkekli oturduk ama hiç bir kız gelip kucağıma oturmadı. demek sorun sadece bizim lisedeydi.
    karşılıklı münazaralar yaptık, fikirlerini dinledik, fikirlerimizi çarpıştırdık. beraber ders çalıştık, ders dinledik, ders astık.
    okuldan kaçıp dönercide 1.5 porsiyon döner yedik, sinemaya gittik güldük muhabbet ettik.
    bazen karşılıklı futbol oynadık, kavga ettik, beraber sevdik, sevdiğimizi müzikleri bir kulaklıkla dinledik.
    bak bu kitap çok güzel diyerek birbirimize kitaplarımızı paylaştık, bazen de gençliğin verdiği heyecanla ağzımızdan tükürükler saçarak kavga ettik fikir ayrılıklarımız yüzünden.
    birbirimizi güzel/yakışıklı bulduk, aşık olduk.
    kadın ya da erkek hepsinin birer adı vardı hepsi birer bireydi başta.
    fikirleri, hayalleri, hedefleri olan kızlar tıpkı erkekler gibi. evet hiç biri kucağıma oturmadı ne yazık ki.

  • (bkz: #95819691)
    (bkz: #95740668)

    serinin 3. adamı. kurtlar vadisi'nin az zamanda çok ve büyük etki yaratan kahramanı. oktay kaynarca tarafından hayat verilmiştir.

    * babası, bir camii avlusunda süleyman yanında iken sırtından vuruldu. kendi ifadesiyle o günden sonra hayatındaki ilk yol ayrımı gerçekleşmişti. "allah ile yollarını ayırmıştı" çakır. babası, memleketten laz ziya'nın da ahbabı idi.

    * babasının ölümünden sonra annesi ve kız kardeşi ile istanbul'a geldi. kız kardeşinin okuması için çakır nohut-pilav satmaya başladı. günün birinde belalı bir zabıta, süleyman'ı pilav satarken dövmeye başladı. kendisini korumak isteyen derya'yı da dövmeye başlayan zabıtayı sırtından bıçakladı ve içeri girdi.

    * hapiste iken kendisine duran emmi'yi şişlemesi söylendi. ailesine bakılacağını, çok para alacağı söylendi. önce reddetse de "ha biri ha beşi" diyerek kabul etti. duran emmi abdest alırken sırtından bıçaklayamadı. vazgeçti. duran emmi de çakır'ın emmisi oldu. emmi de dışarıdaki bacısına ve anasına baktı. bacısının okumasına, süleyman'ın yaşamasına sebep oldu.

    * yine hapiste iken, 4 kişinin kendilerine itaat etmesi için sıkıştırdığı memati baş'ı kurtararak can yoldaşı yaptı.

    * memlekette bir düğünde, nesrin'i görüp vuruldu. derya ile haber yolladı. nesrin "olur" dedikten sonra lacileri çekip yola düştü. yolda kavga dövüş, ağız yüz kan ter halinde laz ziya'nın yanına gitti. kızını istedi. daha sonra da kızı ile evlendi.

    * kumarhane açmak için konseyin verdiği görevleri eksiksiz yapan bir tetikçi idi. barış bulmaz, behiç türkcan ve önder zülfü koşar cinayetlerini gerçekleştirdi. bu 3 cinayet, kurtlar vadisi operasyonunun başlamasına sebep oldu. çünkü, kurtlar konseyi'nin üyelerine rakip olacak isimler ortadan kalkmış, konsey büyük güç sahibi olmuştu.

    (bkz: savaş buldan) pervin buldan'ın da kocasıdır.
    (bkz: behçet cantürk)
    (bkz: ömer lütfi topal)

    * bu 3 başarılı operasyondan sonra kumarhane izni alan çakır, istanbul sefiri olan şevko ile ters düştü. üsküdar'daki araziler yüzünden de emmi ile şevko'nun arası açıldı.

    * "çakır ortadan kaldıracağın bir hedef değil. onun dostu olmanı istiyorum yakın bir dost, çok yakın, bir nefes kadar..." direktifi ile polat alemdar, emmi ve çakır'ı ortadan kaldırmak isteyen şevko'nun silahlı saldırısına karşılık ikisinin hayatını kurtardı ve çakır'ın yanına yaklaştı.

    * binbir badire sonrası kumarhanesi açılan çakır, ilk gece baldızının kayınpederini vurması yüzünden baldızını öldürmeye karar verdi. kayınpederi de aynı niyette idi. polat, ikisinden de önce davranınca ikisi birbirine düştü.

    * uçaksavar sevkiyatında şevko, tuncay kantarcı ve nakliyeci sefer ile iş yapan tombalacı mehmet başarısız olunca herkesi ortadan kaldırıp, ihaleyi laz ziya'ya yıkmaya kalktı. laz ziya da çakır ve polat ile gerçeği öğrenince damadı ile birlik oldu. tombalacı da en sonunda çakır'ın kumarhanesini taradı. çakır'ın kız kardeşi dahil 38 kişi öldü. hapisler, savcı ölümü, suikastler derken sonunda tombalacıyı ortadan kaldırdı. istanbul sefirliği verildi.

    * sefirliği sırasında uyuşturucuya savaş açtı. uyuşturucu ile çok büyük kaynak sağlayan konseye karşı bir hamle olarak algılanan bu mesele yüzünden, çakır'ın kalemi kırıldı. aslında, taklaya gelmesinin sebebi, polat alemdar'ın perde arkasından konseye doğru ağır ağır yürüyor olmasıydı. baron da bunu açığa çıkartmak adına çakır'ın üstünü çizdi.

    * cerrahpaşalı halit tarafından 5 kurşunla vuruldu. ameliyatı 3 bölüm sürdü. polat alemdar'ın 34 plt 34 plakalı bmw x5 jeepi meşhur oldu. hastaneye ilk ziyarete gelen testere necmi idi. böbreği ile uğraşan doktorun, böbrek üstü bezlerine yanlış müdahalesi yüzünden durumu kötüleşti ve hayatını kaybetti. kendisi toprağa girmeden, istanbul konseyinde bulunan diğer babalar da toprağa girdi.

    * kendine ait bir adalet anlayışı vardı. tecavüzcüyü, tacizciyi yaşatmazdı. uyuşturucuya karşıydı. "adem'den beri" çocukların, babalarının günahını çektiğini söylerdi. devlete kurşun sıkmazdı. ölüme bile türkü söyleyerek gitmişti.

    * diziden ayrılmasının gerçek sebebi osman sınav ve şaşmaz biraderler dışında kendisinin bildiği bir hadisedir. lakin, çakır ölmeden bir süre önce tombalacı mehmet'in elini öptüğü sahne yüzünden alaattin çakıcı tarafından "ben çakır gibi el öpmem" şeklinde bir açıklama yapması ve gerçek hayatta alaattin çakıcı ile tanış olan oktay kaynarca'nın da role kendisini çok çok fazla kaptırması olarak lanse edilir. diğer taraftan da devletin baskısı da vardır. haftalık dergisi röportajında da oktay kaynarca bunu dile getirir.

    * dizide aslan akbey ile hiç karşılıklı sahnesi olmamıştır.

    * azdan az çoktan çok gider.

  • bu vaka sayıları ile yüz yüze eğitime geçmek akademisyenleri ve öğrencileri riske atmaktır. sırf esnaflar istiyor diye böyle bir karar alınmamalı

  • bir gece abimin söylediği sözle beni benden alan sayıklamalar bütünü.

    gece çıt çıkmıyor ben uyumak üzreyim abimden bağırarak gelen ses

    - sessizliiiiiiik

  • iv. murat koydugu yasaklara uyulup uyulmadigini bizzat kendisi kontrol etmeye merakli bir padisah oldugu için yine bir gün kiyafet degistirerek bir sandala biner. amaci sahil seridinde içki içilip içilmedigini kontrol etmektir. iv. murat'i tanimayan sandalci arada bir cebinden bir sise çikartip yudumlamaya baslayinca padisah sorar :

    - "nedir o içtigin ? "

    sandalci bekri mustafa'nin ta kendisidir; kendini kolay ele vermez.

    - "kuvvet surubu" der. "ben bundan iki yudum çekince kendimi aslan gibi hissediyorum. kürek çekmek viz geliyor".

    padisah tadina bakmak isteyince, bekri mustafa, nasilsa denizin ortasindayiz, bizi kim yakalayacak, diye düsünüp siseyi uzatir. padisah iki yudum alir almaz kükrer :

    - "bre zindik ! bu sarap. sarap içmeyi yasakladigimi bilmiyor musun ?

    bekri mustafa sasirir :

    - "sen kimsin ki içkiyi yasakliyorsun ?" der.
    - "ben iv. murat'im !.." yanitini alinca bekri mustafa küregi kaptigi gibi ayaga firlar
    - "simdi atarim seni denize, daha iki yudum aldin, kendini iv. murat sanmaya basladin. iki yudum daha alsan, dünyayi ben yarattim diyeceksin".

  • bu adamın tek numarası var. orta saha civarında topu alıyor, sekiz kişiyi çalımlayıp gol atıyor.
    ama biz bir grup futbol izleyicisi olarak bu tür gollerden sıkıldık artık. yeni bir şeyler bulması lazım.
    kendi kullandığı korneri rövaşatayla gol yapmayı deneyebilir mesela. yalnız top doksana gitmezse saymam.

  • kısa boy ya da seçim şansınızın olmadığı başka herhangi bir özelliğiniz yüzünden sizi kendilerine layık görmeyen insanlardan uzak durun.

    hatta kısa boyunuz bu tür gereksiz insanları sizden uzak tuttuğu için kendinizi şanslı sayın.