hesabın var mı? giriş yap

  • sebebi siyasi girişimlerde bulunmamak olmayan başarısızlıktır. daha düz bir ifadeyle, cem yılmaz başarısız olmuştur çünkü doğanın kanunu bu. siyasetle ilgisi yok. 2000’de güldüğün adama 2019’daki yeni gösterilerinde gülmen zor. hem o yaşlandı hem nesiller değişiyor. yenilik yapmaya çalışıyor gerçi ama artık tutmuyor. 20 senede bütün türkiye cem yılmaz oldu. hepimiz onun gibi espri yapıyoruz. o kafadan çıkabilecek bütün esprileri tükettik. artık yenilerinin gelmesi gerekiyor.

  • google’ın ceo’su sundar pichai, hamam böceği teorisi’ni şöyle anlatıyor; bir gün, sıradan bir restoranda oturuyor ve kahvemi yudumluyordum. orada oturduğum esnada uçan bir hamam böceği aniden ortaya çıktı ve bir kadının üzerine kondu.

    kadın, böceğini görür görmez büyük bir panikle çığlık atarak zıplamaya başladı. bir yandan panik içerisinde zıplarken bir yandan da elleriyle hamam böceğini üzerinden atmaya çabalıyordu. doğal olarak onun bu halini gören arkadaş grubu da onunla birlikte paniğe kapıldı ve onlarda sağa sola sallanmaya başladılar.

    bu esnada kadın, hamam böceğinden kurtuldu ve böceği üzerinden savurdu. fakat hamam böceği şimdi de gruptaki diğer kadınlardan birinin üzerine konmuştu! şimdi de gruptaki diğer kadın için büyük bir panik ve hengame başlamıştı. ta ki garson ufukta gözükene dek. hamam böceği diğer kadının da üstünden uçtu ve yardıma gelen garsonun üzerine zıpladı. ancak garson diğerlerinden farklıydı. sakince üzerindeki hamam böceğinin davranışlarını takip etmeye başladı.

    sonunda hiçbir heyecan emaresi göstermeden hamam böceğini parmaklarıyla tutarak restoranın kapısından dışarı atmayı başardı. kahvemi içerken izlediğim bu garip olay aklımda tilkilerin dolaşmasına yol açtı ve başladım düşünmeye. yaşanan tüm olayın ardından, acaba ufacık ve bilinçsiz bir canlı olan hamam böceği tüm bu çılgınlığın sorumlusu olarak gösterilebilir miydi?

    eğer bu doğruysa garson neden diğerleri gibi rahatsız olmamış, sakinliğini korumuştu?

    diğer herkes paniğe kapılıp olayı çözemezken, garson sakinliğini hiçbir şekilde bozmadan olaya sakince yaklaşmıştı. hayır, problem hamam böceğinde değildi. problem, insanların hamam böceğinden duydukları rahatsızlığı yönetmekteki başarısızlığındaydı. problem insanlardaydı. o zaman bunun sadece bu ilginç ve basit olayla sınırlı olmadığını, hayatın her alanında benzer durumların yaşandığını fark ettim.

    babamın, patronumun ya da karımın davranışları değil, bu davranışlardan duyduğum rahatsızlıkları kontrol altında tutamıyor olmamın beni rahatsız ettiğini anladım. trafik sıkışıklığından yaşanan rahatsızlık da aynıydı. trafik sıkışıklığı aslında beni rahatsız etmek için tek başına yeterli değildi. ben trafik sıkışıklığının yarattığı rahatsızlık hissiyle baş edemediğim için bu olay canımı sıkıyordu. aynı trafikte sıkışmış olmalarına rağmen “mutsuz” olmayan insanları başka ne açıklayabilirdi ki?

    problemin kendisinden ziyade benim probleme olan yaklaşımım, problemin hayatımda yarattığı kaosun gerçek sebebiydi. başımdan geçen bu hikayeden anladım ki hayatta önüme çıkan olaylarda tepki vermeden önce durumu anlamaya çalışmalı, ardından tepki değil, anlamlı bir yanıt verebilmeliyim.

    o gruptaki kadınlar sadece tepki gösterdi, garson ise anladı ve bir “yanıt” verdi.

  • uzaya çıktığı vakit bir ses duymuş. uzunhava gibi. yıllar sonra yaptığı bir yalta gezisinde sala verildiğini duyunca: "aha uzayda duyduğum ses buydu" demiştir.

    sonra da "ule uzayda hava yok, hava olmadığı için de ses dalgaları yayılmaz, bir seda duyulmaz, yoksa ben zurna mıyım" diye iç geçirmiş ve müslüman olmamıştır.

    yine havası olmayan, olmadığı için ses dalgaları yayılamayan biricik uydumuz ay'da ezan sesi duyması mümkün olmayan, duyamayınca da müslüman olamayan bir diğer kişi ise neil armstrong'tur.

    (bkz: karanlıkta ablan sandım)

  • kendisinden ayrıldıktan sonra aylarca sap sap takıldığınızı öğrenebilir ve bunun üzerine çekici bir arkadaşını devreye sokarak size yanaştırabilir. birkaç gün sonra ise çekici arkadaş buluşmak isteyip bir adres verebilir ve bu adres ise sapanca mal müdürlüğünün önü olabilir. üstteki tabelada mal müdürlüğü yazarken altında duran şahsın fotoğrafları tam karşıdaki cafeden çekilip facebook'da ifşa edilebilir.

    (bkz: arkadaştan biliyorum)

  • 1) utangaç insanlar etrafındakilerin tamamını aklı başında ve mükemmel zanneder. ilk olarak onların mükemmel olmadığını anlamak gerekir. bu yüzden öncelikle herkesin ayıplarını araştırmak lazımdır. lakin ortaya dökmek değil.

    2) utangaçlığı yenme konusunda bir defa sağlam bir rezil olmak gerekir. bu rezalet ahlaki konularda değil de toplumun genel kabul ettiği kalıpyargıların dışına çıkmakla mümkündür. örneğin bir tarikat şeyhi olan üftade, saygın bir makamda bulunan aziz mahmut hüdayi efendiye benliğini yenebilmesi için sokakta elma sattırmıştır. bizler de topluma absürt gelen bir kıyafetle sokakta dolaşabiliriz.

    3) bilgiyi diksiyonla harmanlama. sağlam yollarla edinilen bilgiler, güzel bir üslupla birleşirse toplumdaki pekçok kişinin üstüne çıkılır ve utangaçlık azalır.

    4) olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol, felsefesini hayatın her alanına yayma. toplum içinde yapamadığın birşeyi kapalı kapılar ardında yapmama.

    5) insanları kırmamak düşüncesinden vazgeçmek. evet insanları kırmak kötü birşey ama gönüllerini almak her zaman için mümkündür.

    6) hak ve hukuk kavramlarını çok iyi öğrenmek. birileri senin hukukunu çiğneyip hakkını yedikleri zaman makul bir şekilde tepki göstermen gerekir.

    7) sakarsın, beceriksizsin, yapamazsın gibi kelimelere aldırış etmeyip, bu özelliklerinin doğuştan geldiğini bildirmek. ancak daha sonra bu konularda eksiğin varsa düzeltmelisin.

    not: tüm bunları yapmak utangaçlığı giderir ama utangaçlık halleri herkes tarafından özlemle anılır.

  • maalesef bugün yaşadığım olay. günlerce tek başıma evde durduktan sonra karantina öncesi kapsamlı bir market alışverişi yapayım dedim. 4 tane aşırı tatlı kıza aşık olup eve döndüm. yazık gerçekten.