hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.

    sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.

    eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.

    yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.

    bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.

    yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.

    kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.

    maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.

  • işte o arkamızı döndüğümüz avrupa birliğinde böyle olayların yaşanmaması için çeşitli standartlar, bu standartları takip ve kontrol eden, rüşvet almayan çeşitli birimler, ve bu olaylar karşısında hatasını kabul eden yöneticiler vardır. önümüzü döndüğümüz birliklerde, örnek aldığımız arap ülkelerinde ise insan canının önemi yoktur. çünkü kaderdir, fıtrattır.

  • evet bence her akademisyenimiz de her yeni makalesininin altına asker selamlı fotoğrafını koysun. hakimlerimiz dava bitince çakıversin bir selam. hatta ve hatta her işçimiz mesai sonunda asker selamını versin öyle çıksın fabrikadan.
    edit: ben mesela her entryden sonra çakıyorum selamı.

  • tweet'in altına yazılan şu yorum duygulara tercüman olmuştur!

    "muhtemelen sadece 1 caminin acilmasini mekkenin fethi sanacak kadar aptal olmadiklari ve corona kapmak istemedikleri icin evdeler"

  • surada yazilanlara bakiyorum da bu basliga yapanlar nasil yapmis, bize bi faydasi olur mu diye gelenlerin haline aciyorum. böyle bir derde düsmüs insana yapmayin, ayrilin, olmuyor biz yapamadik diyorsunuz. ayrilin nasil bir tavsiyedir? aldatilacaksiniz zaten, aldatin nasil bir tavsiyedir?

    sevmeyen adam böyle deli isine kalkisir mi? seviyor ki uzak mesafe iliskisi denen ömür törpüsüne bulasmis. ayni sehirde olunca cok asikken diyor musunuz; "ya biz bununla yapamayiz zaten, cok da asigim ama ayrilalim en iyisi"? ya da zannediyor musunuz ki aldatilmak sadece aldatilanla, yalnizca mesafeyle ilgili? aldatacak adam ayni sehirdeyken de yapiyor, firsatini bulunca da yapiyor. kendi karaktersizligi.

    belki hic uzak mesafe iliskisi yasamamis adam gelmis tavsiye veriyor, ayrilin gitsin diye. oldu cicim. demesi kadar kolaydi cünkü yapmasi. aldatin diyor, cok güzel bir seymis gibi.

    onun bunun dediklerine bakmayin, ölcün tartin kendinizi. yürümüyorsa belki gercekten bitmesi gerekiyordur, mesafeler yüzünden degil belki baska sebeplerden. yürüyorsa da ne mutlu size, mesafelerin bile araniza giremedigi bir insana asik olmussunuz; sabredin, sükredin.
    sabir iliskiye cok sey katar benim gözümde. sadece iliskiye degil, size de cok sey katar.

    bes yil ayri ülkelerden yürüttük biz iliskimizi. olmuyor degil, oluyor. evet zor, yanindan gecip giden ciftlere bakinca icin aciyor, telefon faturasi evden telekoma yol oluyor, bolca zamaniniz internette geciyor. ama sabrediyorsunuz, hepsi gecip gidiyor. sonu baslarken görünmese de o son geliyor, bir gün kavusuyorsunuz. bes yildir evliyiz, bir de her gün varligina sükrettigim bir tombik katildi aramiza. geriye dönüp baktigimda o uzun hasretlikleri degil, birlikte gecirdigimiz kisacik güzel zamanlari hatirliyorum simdi.

    istisnalar kaideyi bozmaz evet, ama sizin de o istisnalardan olamayacaginizi kim söylemis?

    2024 editi: bu yil 15. evlilik yildönümümüzü kutlayacagiz.
    tombigin kendinden 2 yas kücük bir kizkardesi oldu. kendisi de artik tombik degil, boyuma erismis bir delikanli :)

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.

  • balon patlayınca çocuğun ölebileceğini bilmediği için cahillikle suçlanan bir ailenin başına gelen korkunç olay.