hesabın var mı? giriş yap

  • ne bir klasik müzik uzmanıyım ne de farklı farklı piyanistlerin müziğinden tat alabilecek kadar kendimi bu konuda geliştirebilmiş biriyim, başta bunu belirtmek isterim. ancak bu adamın üzerimde bıraktığı etkiyi nasıl ifade edeceğimi bilmediğimden bir hatam olursa da kusuruma bakmamanızı rica edeceğim.
    öncelikle, fly ve divenire adlı iki şarkısının daha dinler dinlemez içime işlediğini, bağımlılık yarattığını söyleyebilirim. hani insanın bam teline dokunan melodiler vardır, dinlerken notalarla düşünceler birbirine girmiştir, hissetme katsayınız artmış, duygu yoğunluğunuz tarif edilemez bir hal almıştır ya, bu adam öyle bir naiflikle başarıyor ki bunu, işte beni en çok etkileyen kısmı da bu oldu sanırım müziğinin. yıllar önce yann tiersen yapmıştı benzer etkiyi üzerimde. "divenire" albümü baştan sona kadar büyüleyici bir şaheser son tahlilde.
    türkiye'ye geldi mi, gelecek mi, gelir mi orasını bilemem ama geldiğinde onu hayranlıkla izleyecek bir müzik sever daha olacak yüksek ihtimal, loş karanlığın içinde.

  • başıma bir şey gelmeyecekse katılmak istemediğim kampanya.

    yok, sezen aksu'nun şarkı sözünü eleştirmiyorum. bana ne, beni hiç ilgilendirmiyor. sonuçta bir şarkı sözü.. ama sezen aksu şimdiye kadar hep irticanın yanında durdu, yetmez ama evet diyerek safını belli etti. kendi desteklediği elemanların gerçek yüzünü görsün. onlarla yuzleşsin.

    aksu, doğrunun yanında durmadi ki, durduğu yer belli. onlarin modern atatürk ülkesini bu hale getirmesinin taşlarından bazılarını döşedi.

    ben oturur çekirdeğimi çitlerim..

  • sahşen ben düşük bel pantulunun üzerine minik bi tişort giymiş ve eğildiğinde donu görünen bi ablayı katiyen uyarmam.
    kendisi zaten eğilme eylemini gerçekleştirtiğinde bunun olacağını yüzde binbeşyüz biliyor ve ona göre giyiniyor.
    ben bunun başıma geleceğini bildiğimden kelli ya üzerine uzun bi tişört giyerim o düşük bellinin ya da o minnak tişörtün altına yüksek bel pantul.

    bunun dışındaki diğer durumlarda iç çamaşırı görünen ablalar da çok sikimde değiller açıkçası.
    kazadır şudur budur bittabi olur ama bi kadın giyindigi zaman eğildiğinde, bacak bacak üzerine attığında veya zipladığında neresinin ne kadar görüneceğini herkesten çok iyi bilir.

  • 2 yıl sonra edit: hiç bir şey bahane sayılmıyor evet. son 1 aydır ben de bu grup içerisindeyim. evet kötü hissediyorum. hayata pause tuşu istiyorum. kişisel meselelerini hallettikten sonra işe devam etmek istiyorum. neyse.
    düzeldim editi: 1 ayın farkını günde 15 saate yakın çıkararak telafı etmeye çalışıyorum. vicdanım rahat aslında, yaptığım işi kötü yapmadım, kişisel ciddi bi kaç problemden dolayı erteledim diyebilirim. memnuniyetsizlikleri de bi kaç güzellik yaparak telafı ettim. iyi bir çalışan oldum sözlük, mutluyum.

    son 6 - 7 aydır istisnasız her gün şu cümleyi kuruyorum. kodugumun memleketinde bir tane mı işini düzgün yapan adam olmaz?

    her gün bir şeylerle karşılaşmak zorundasın. otobüs şoförü mal taşır gibi otobüs kullanır, garson seni sikine takmadan siparişini alır eksik getirir, paketçi evdeki kızlara sulanır taciz eder, klimacı her defasında bir şeyleri yanlış yapmıştır.

    bu böyle uzar gider ve bu memlekette her şey bir yerden boka sarmaya devam eder.

    edit: işini düzgün yapmayan sadece yukarıdaki meslek grupları değil. yanlış anlamak istemiş yine işini iyi yapan çok şeker insanlar. yukarıda yazdıklarım 18 saat içinde yaşanan ufak şeyler. buraya her gün yazacak olsam geçen haftadan itibaren babamı öldürmeye çalışan bir doktor, bir yazilimciya verilen 3 aylık işin 10 günde tamamlanmasını bekleyen iş sahibi ( o da yazılımcı- en iyisi olduğunu iddia edenlerden-), her gün işyerine gelen ve kovulunca çıkarmakla tehdit eden gerizekalı bir mülk sahibi, dönerden kıl çıkınca sizin saçınız yok mu diyip para isteyen bir dönerci, imzasını satmak isteyen bir mühendis eklenebilir. ki bunlar hatırladıklarım.

  • mayo clinic'in yönetilebilir bahisçilik için tavsiyeleri şunlardır:

    - bahis yaparken asla borç almayın.
    - sadece kaybetmeyi göze alabileceğin kadar bahse girin.
    - bahse yatırılacak para yalnızca eğlence bütçenizden gelmelidir.
    - atm'lerden ve kredi limitlerinden kaçının.
    - kumar oynayarak geçirdiğiniz zamanı sınırlayın.
    - bahis yaparken alkol kullanmayın.
    - yerçekimini hatırlayın: yukarı çıkan her şey aşağı inmelidir.
    - anlamadığınız bir oyun için bahis yapmayın.
    - kazanç ya da kayıplarınız hakkında asla yalan söylemeyin.

    amerikan psikiyatri birliği teşhis ve istatistik el kitabı'na göre bahis bağımlılığı olan kişide son 12 ayda aşağıdakilerden en az dördü görülmelidir: sayfa 585

    - arzu edilen heyecanı elde etmek için artan miktarda parayla kumar oynamak zorunda hissetmek.
    - bahis yapmayı bırakmaya veya durdurmaya çalışırken huzursuz veya sinirli olur
    - bahis alışkanlığını kontrol etmek, azaltmak veya durdurmak için defalarca başarısız girişimlerde bulunmak.
    - genellikle bahis yapmak ile meşgul olmak (örneğin; geçmiş bahis deneyimlerini yeniden yaşama, şike yapma veya bir sonraki girişimi planlama, bahis yapmak için para kazanmanın yollarını düşünme gibi ısrarcı düşüncelere sahip olmalıdır.)
    - sıkıntılı hissettiğinde kumar oynamak. (örneğin; çaresiz, suçlu, endişeli, depresif)
    - bahiste kaybettiği parayı geri kazanmak için bahis yapmak.
    - bahis bağımlılığını gizlemek için yalan söylemek.
    - bahis alışkanlığı nedeniyle önemli bir ilişki, iş, eğitim veya kariyer fırsatını tehlikeye atmış olmak.
    - bahiste kaybettiği paraların mali etkisini azaltmak için başkalarından gelecek paraya güvenmek.

    yukarıdakiler size tanıdık geliyor ise bahis alışkanlığınızı yönetmeye çabalamanın, çabalarınız başarısız oluyorsa profesyonel destek almanın vakti gelmiş demektir.

    kaynak: mayo clinic

  • hakan şükür'ün anlattığı bir hikaye vardı: uğur tütüneker'in jübile maçından önce fatih terim kadroyu yaparken uğur'a "kaç dakika oynarsın?" diye sorup "valla bir 45 dakika oynarım hocam" cevabını alınca "oğlum 45 oynayacaktıysan bırakmasaydın?" demiş...

    son maçta 60 sayı atıp basketbol bırakılır mı lan allahsız!

  • cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi doların ne kadar olacağını nerden bilmektedir?

    doların ne kadar olması gerektiği cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinden mi belirlenmektedir?

    cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinin serbest piyasaya müdahele etme yetkisi var mıdır?

    piyasa manipülasyonu suç değil midir?

    seçimden sonra 40'ı geçerse cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi tekzip yayınlayacak mıdır?

    istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

  • etmemiştir, ettirilmiş olabilir. şimdi elin kübalısı türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı'nın ''atasını'' sevmediğini, çekemediğini nereden bilsin?

    - atatürk'ün büstünü ziyaret etmek ister misiniz?
    + hmmf olr tmm yea.

    olay böyledir kesin.