hesabın var mı? giriş yap

  • chp bursa milletvekili orhan sarıbal'ın haraç olarak tanımladığı gss borçlarının kaldırılması için yazılı olarak dile getirdiği çağrı. mhp yine akp'nin peşine takılıp mızıkçılık yapmazsa muhalefet böyle bir rezalete son verecek çoğunluğa sahip. tüm muhalefet partilerinin hepsinin bir araya gelip milyonlarca işsizin sırtında kambur olan bu utanca artık bir son verilmelidir. aksi takdirde bu ülkenin vatandaşlarının böyle bir haraçtan kurtulmaları için bu gidişle tek yapabilecekleri başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek: (bkz: gss mağdurları suriye vatandaşı olsun)

    işte orhan sarıbal'ın gerçekleşmesi durumunda milyonlarca mağduru büyük bir beladan kurtarabilecek çağrısının tam metni şuradan okunabilir:

    “sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor”

    sgk’nın devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırıldığını söyleyen bursa milletvekili orhan sarıbal, “gss nedeniyle başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmeli” dedi.

    bursa milletvekili orhan sarıbal, genel sağlık sigortası (gss) sorununu gündemine aldı. yazılı bir açıklamayla 1 ocak 2012’de yürürlüğe giren gss’ye itiraz eden sarıbal, türkiye’de şu anda 3 milyon yurttaşın milyarlarca tl borcu olduğuna dikkat çekti. sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası’nın türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını ifade eden sarıbal, “herhangi bir geliri olmayan milyonlarca yurttaşımız bir gecede kendi devletine karşı borçlandırıldı. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik, dalga geçer gibi bu insanlara ‘gelir testi yaptırın’ diyerek tehdit gibi bir çağrıda bulunuyor. işsizlikle boğuşan, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmayan yurttaşlarımız bir de borçlandırılarak bunalıma itiliyor” dedi.

    -sağlık, en temel insan haklarından-

    gss’nin bir an önce iptal edilmesi gerektiğini söyleyen sarıbal, sağlık hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu belirerek, şunları söyledi: “yurttaşlarımızın en temel haklarına ulaşması engelleniyor. gss pirim borcu olan birçok hastanın hastane kapılarından geri döndüğünü görüyoruz. 18 yaşın üzerindeki çocuklarımız lisede öğrenim görüyorsa 20, üniversite öğrencisiyse ise 25 yaşına kadar primleri devlet tarafından karşılanıyor ancak bu çocuk öğrenim görmüyorsa otomatikman borçlandırılıyor. işsiz gençlerimizin prim tutarları, birlikte yaşadığı ailenin aylık toplan gelirine bakılarak hesaplanıyor. primler, neredeyse 300 liraya kadar yükseliyor. gelir testinden geçilmemsi durumunda da primler asgari ücretin 2 katı üzerinden hesaplandığı için aylık 250 tl borç çıkartılıyor. henüz iş bulamamış ya da asgari ücretle hayatını sürdüren gençlerimizden adeta haraç alınıyor. sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor.”

    -sosyal devlet çağrısı-

    başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirten sarıbal, “sosyal politikaların en başında gelen konu sağlıktır. bu yanlıştan vazgeçilmesi için elimizden geleni yapacağız. buradan bir kez daha gss’nin iptal edilmesi yönünde çağrıda bulunuyorum” dedi.

  • iş yerinde bir kız var. allah günah yazmasın bizim aşağı sokaktaki bakkal irfan ağabeye benziyor. ve bu kız, geçen gün, bu prenses hakkında, "ay o ne ya allah aşkına, bacakları yamuk yumuk, hiç güzel diil!! .ss" dedi. önce kulaklarıma, sonra sırasıyla gözlerime, burnuma, koluma, beynime, kalbime, ayaklarıma inanamadım. yaşadığım evreni inkar ettim. aklım bir kuru yük gemisine binip en uzaktaki kara parçasına doğru yol aldı. umarım çabucak döner. çünkü kafam bomboş şu anda.

  • michio kaku’nun geleceğin fiziği adlı kitabında idda ettiği bilimsel bir açıklama.

    bu konuyu uzun süredir araştırıyordum ve az çok fizikle ilgilenen kesmin büyük bir çoğunluğu 2 milyon ışık yılı uzaklıkdaki andromeda galaksisine ışık hızına yakın bir hızda gidilirse kaç yılda gidilir? sorusuna yaklaşık 2 milyon yılda gidilir diyeceğinden eminim.

    bunun öyle olmadığını biliyordum ancak farkın bu kadar büyük boyutlarda olacağı aklıma hiç gelmemişti.

    oncelikle kısa ve öz bir şekilde açıklamam gerekirse evet ışık hızı ile andromeda galaksisine 2 milyon yılda gidilir ama kime göre? dünyada bekleyen insanlara göre. uzay gemisinde ışık hızına yakın bir hızda ilerleyen insana göre zaman çok yavaş akacağından sadece 23 yılda diğer galaksi sistemine ulaşmış olacak. bizlere göre onlarca yıl alan yıldızlara belki birkaç saat içinde gitmiş olacak.

    bugüne kadar çogumuza bu bilginin verilmediğinden adım gibi eminim. çünkü diğer yıldızlara gidebilmek için uzay gemisinde çoğalıp onlarca kuşak sonrası neslimizin ancak ulaşabileceği yerler olarak hayal edildi hep.

    michio kaku’ya göre ramjet füzyonu sayesinde sürekli çalışan 1000 tonluk ramjet motorunun saniye kare başına 9,8 metrelik bir ivme sağlayabilmesi halinde (ki bu dünya’da hissedilen kütle-çekim ivmesidir) bir yıl içinde ışık hızının yüzde 77’sine ulaşabilmesi mümkün.

    bu ramjet füzyonu uzayda her yerde bulunan hidrojen gazını sıkıştırıp elektrik ve manyetik alanlar ile ısıtıp hidrojeni helyuma çevirerek oluşan füzyon.

    kısacası bir motoru güçlü bir şekilde sürekli çalıştırırsanız yavaş yavaş da olsa ışık hızına yaklaşırsınız. hiçbir zaman ışık hızına ulaşamasınız ama gerek de yok.

    einstein’ın görelilik teorisine göre, zaman hızlanan bir rokette yavaşlar, böylece dünyada milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, astronotlar bu olaya göre sadece 23 yıl yaşlanmış olacaklar.

  • 31 çekmeyi 51 gibi bir iskambil oyunu sanırdım. birgün can sıkıntısının doruklarında gezerken sevgili babacıgımla, "hadi kızım kart oynayalım" demişti babam, ne oynayalım dedi ben de saf saf 31 çekelim diye cevap verince neye uğradığını şaşırmıştı.bense dersanedeki bi arkadasımdan duydugum bu 31 cekme meselesinin neden bu kadar şaşırtıcı bir iskambil oyunu oldugunu çok sonraları anlayacaktım.

  • türkiye'de dağıtımı yapılmaya başlandığı takdirde, milletce hiç çekinmeden yiyeceğimiz et türü. sebebi basit, türkiye'deki islam anlayışı , para için dinin yasakladığı şeylerin yapılmasını makbul gören bir seviyeye geriledi. ucuz olması sebebi ile diyanet bile fetva verebilir, "helal etin çok pahalı olduğu yerde domuz etinin hükmü kalkar" diye. israfı, lüksü, yalanı, hırsızlığı, dolandırıcılğı haram kabul etmeyen diyanet burada da bir esneklik yapar artık.

  • niye cümle içinde duraklattığını buldum. ilk bakışta "nokta mı lan o?" deyip bir duruyorsun seni afallatıyor öyle duraklatıyor. sonra "haa kuyruğu varmış" deyip devam ediyorsun.

  • avamlık, varoşluk, kalitesizlik, bayağılık içeren video.

    kargocunun tarafında olacağım hiç aklıma gelmezdi ama bu kezbanlık karşısında başka çarem yok.

  • "18 yaşında özgür, istediğine karar verebilir cinsiyetini bile değiştirilebilir saygı duyarsınız ama 2 buçuk yaşında doğuştan vegan olmasına siz karar verirsiniz." çok modernsiniz yahu*

  • bir aydır yazayım diyorum. yok arkadaş yazamıyorum. aslında tanımlayamıyorum desem daha doğru olur.

    çocuğu eline verdiklerinde hemen anlamazsın baba olduğunu diyorlardı. aslında anlaşılacak bir şey yok. tamamen doğal bir şekilde bambaşka bir hale bürünüyorsun.

    ne oluyor diyorsanız; mesela doğduğunun ilk günü bütün gün bakıyorsunuz evladınıza. sıkılmadan, yorulmadan. öyle bakıyorsun. yapabileceğin bir şey de yok aslında. derdi annesiyle onun, ama bakmaktan kendini alamıyorsun.

    annesini emdi mi? karnı doydu mu telaşı başlıyor. sonraları gazı çıktı mı uykusunu aldı mı telaşı başlıyor. hele bir de hastalanırsa falan insanın içi parçalanıyor. yanınızda olmasa da kokusunu duyuyorsunuz. arada bir resmini açıp bakıyorsunuz. gün içinde annesi aranıyor bir kaç kere.

    baba olmak önceliklerini değiştiriyor insanın. para harcarken "bu gerçekten gerekli mi?" diyorsunuz, diğer taraftan onun bir ihtiyacı varsa fiyatına bile bakmıyorsunuz. aylardır, yıllardır yapmaktan zevk aldığınız şeyleri geride bırakıyorsunuz. en azından bir süre. o süre ne kadar bilemiyorum. bebek bakıcılığı rolüne alışsam iyi olacak.

    kısacası başka bir hale bürünüyorsun. varlığını devam ettirmesi için annesine babasına muhtaç olan bir varlığın sorumluluğu biniveriyor üstünüze bir anda. bu durum ister istemez kendini sorgulamana da neden oluyor. geleceğimden emin miyim? ileride çocuğumun isteklerini karşılayabilecek miyim? ona iyi bir gelecek sunabilecek miyim? bu sorular içini yemeye başlıyor.

    benim için hayat şimdi başlıyor. iliklerime kadar hissediyorum bunu. resmen bir milat bu. güzel bir his ama bir yandan da altından kalkmak için olgun olmak gerekiyor. sadece maddi olarak değil mental olarak da hazır olmak lazım. velhasılı "çocuğum olsun çok tatlıaaaa" diyerek bu işe girilmez. gerçekten sorumluluk sahibi olmak lazım. bakalım ben becerebilecek miyim?

  • 3 yildir kullandigim alet. merak edenler icin hayat kurtaran güzel özelliklerinden bahsedecegim. muhtemelen bahsedilen özellikler diger marka e-book reader'lar icin de gecerlidir.

    önce sunu izah edeyim. ilkokuldan beri araliksiz kitap okurum. babamdan kalan kitaplarla birlikte evimde 1000'e yakin kitabim var. e-book readerlar ilk ciktigi zamanlarda (yaklasik olarak 2009) acaba bu is olur mu diye düsündüm, fakat hem fiyatlarin pahaliligindan (sony e-book reader 300 dolar, 200 euro idi, su anda muadili 60-70 euro civarina satin alinabilir) hem de e-kitaba ulasmanin zorlugundan vazgectim. aradan yillar gectikten sonra yurt disinda iken indirimde bir kindle gördüm ve aldim. sonra da kindle kullanmanin inanilmaz kolayligi kesfettim. kitap mi e-kitap mi diye sürekli münakasa edenlere avantajlari ve dezavantajlari siralayinca rahatlikla söyleyebilirim ki acik ara e-kitap. hatta benim icin öyle bir noktaya geldi ki basili kitap okumayi cesitli nedenlerden dolayi tercih etmiyorum. (genelde puntolarin kücük olmasi, not almanin zor olmasi ve bu yüzden belirli bir süre sonra önemli bilgilerin ucup gitmesi vs). özellikle kitaplarin dijital halini ariyorum. ayrica sunu da rahatlikla söyleyebilirim ki zaten olan okuma aliskanligim daha da artti.

    bahsettigim bu avantajlari belirli bir düzen olamadan aklima geldigi gibi siraliyorum.

    1. arka plan isigi olmadigi icin kesinlikle göz yormuyor (herkesce malum)

    2. cok kisa sürelerde kitap temin edilebiliyor. yurt disinda yasayip türkce kitap; türkiye'de yasayip yabanci dilde yazilmis kitap okumak isteyenler icin ideal.

    3. yüzlerce kitap tasinabiliyor. bol seyahat edenler icin ideal.

    4. sarji hergün bir kac saat okudugunuz takdirde 3-4 hafta kadar dayanabiliyor.

    5. tek bir dokunusla kitapta istenilen yerlerin alti cizilebiliyor ve not alinabiliyor. alti cizilen yerler ve notlar bir .doc dosyasina otomatik olarak kaydediliyor. cok önemli bir özellik zira kitapta belirli yerlerin altini cizmek pek pratik degil ve aradan zaman gectikten sonra önemli yerler unutuluyor.

    6. kitaplar arasinda ve belirli bir kitapta arama yapmak mümkün. daha önce okuyup da yarim yamalak aklinizda kalmis hos bir cümleyi yeniden okumak istediginizde hatirladiginiz bir iki kelimeyi yazin ve saniyeler icinde cümle önünüze gelsin.

    7. yazi fontu ayarlarmak mümkün. göz problemi olanlar icin ideal.

    8. yabanci dilde bir kitap okuyorsaniz ve bilmediginiz bir kelime varsa sadece o kelimeye tiklamaniz yeterli. böylece default olarak kindleda bulunan ya da sizin de ekleyebileceginiz bir sözlük yardimiyla kelimenin anlamini göreceksiniz. ayrica internet baglantisi varsa kelimenin ya da kavramin wikipedia'daki tanimina da ulasabilirsiniz.

    9. daha önce anlamina baktiginiz tüm sözcükler 'kindle'a kaydolacaktir. vocabulary builder olarak adlandirilan bir uygulama ile kelimeleri ögrenip ögrenemediginizi kontrol edebilirisiz.

    10. amazondan alinmis kitaplara mahsus olmak üzere wise uygulamasi ile zor kelimelerin üstünde kücük bir sekilde izahat olacak (bunun sikligi ayarlanabiliyor). böylece dil problemi cekenler ya da yabanci dil bilgisini gelistirmeye calisanlar icin kolay bir okuma gerceklesecek.

    11. klip.me adli chrome uzantisiyla, sadece bir tik ile internette gördügünüz bir sayfayi kindle formatina uygun bir sekilde makale olarak kindle'a yollamak mümkün. böylece bilgisayar ekraninda okumaya üsendiginiz köse yazilarini ya da uzun eksisözluk entrylerini otobüste, metroda, vapurda okuyabilirisiniz.

    12. internetten satin aldiginiz ya da klip.me ile yolladiginiz metinler amazon cloud'da kaydedilir. dolayisiyla bir internet baglantisi ile yillar önce okumus oldugunuz ve birden akliniza gelen bir makaleye ya da daha önce satin almis oldugunuz bir kitaba ulasabilirsiniz.

    13. calibre adli program ile kindle'a göndereceginiz makaleleri programlayabilirsiniz. mesela begendiginiz bir köse yazarinin günlük yazilari ayarlayacaginiz bir saatte kindleiniza otomatik olarak gönderebilirsiniz.

    14. cok verimli olmasa da internete girip birseyler okuyabilirsiniz.

    15. kitaplari yaklasik olarak yüzde 20-25 daha ucuza alabilirsiniz.

    16. sadece sizin satin aldiginiz kitaplara degil arkadaslarinizin satin aldigi kitaplara da sahip olabilirsiniz. (bence bunda sorun yok:))

    17. okuma aliskanliginiz artar

    18. ben basili kitabin kokusunu seviyorum ya da ona dokunmayi seviyorum diyenlere yüzlerce kitap okumus biri olarak söylüyorum ki henüz daha güzel kokan bir kitaba rastlamadim. ayrica genelde kitaplarin baskisi iyi olmadiginindan dokundugunuzda elde kasinmaya benzer garip bir his birakir. e-book reader ile bu sorun da olmaz.

    edit: yukarida klip.me uzantisindan bahsetmistim. @doxanikee'nin bilgilendirmesiyle ögrendim ki amazon'un send to kindle adli orijinal bir uzantisi varmis. send to kindle

    edit-2: kindle'a makale gönderme uzantisi olarak kesinlikle kindle'in kendi uzantisini öneririm. klip. me uzantisi ile gönderilen makalelerin formatinda sikinti olabiliyor. basliklar, alt basliklar, paragraf ve resim alti yazilari birbirlerine karisabiliyorlar. send to kindle ile gönderilen makalelerde ise en ufak bir problem daha yok.