hesabın var mı? giriş yap

  • albert michelson 1881 yılında bir deney yapar ve bu deneyin şaşırtıcı sonucu , einstein ın bu konuya kafa patlarak meshur izafiyet teorisini oluşturmasında rol oynar.
    michelson optik bir alet yapar.bu alet dünyanın dönme hızını güneşten gelen ışığın hızına ekleyerek hesaplama imkanı tanır.ışığın hızı saniyede 300.000 kmdir.dünyanın ise güneşe görece hızı ise saniyede 30 kmdir.dolayısıyla bu optik aletin bulacağı sonuç ,yani bu hızlar toplamı 300 030 km/s olmalıdır.ancak sonuç her seferinde 300.000 km/s. kalır.bu şaşırtıcıdır.çünkü basit bir mantıkla düşünürsek ,bir tren 50 km hızla gidiyorsa ve içindeki adam da tren boyunca 2 km hızla yürüyorsa;bu adamın trenin dışındaki araziye göre görece hızı 52 km/s. dir.ancak boylesine basit bir toplama söz konusu 300.000 km/s hızda michelson u altüst etmiştir.uzun sürede fizik çevrelerini şaşırtmıştır.
    ancak einstein herkesten farklı olarak ,optik aletin verdiği sonucun neden yanlış olduğuna eğilmemiştir.sonucun doğru olduğunu varsayarak bunun nedeni üzerinde durmuştur.dolayısıyla hızların toplanabilirliği ilkesinden kuşku duyan einstein izafiyet teorisini oluşturmuştur.
    ayrıca bu teorem oldukça karmaşık formuller silsilesinden oluşur ve soyut olarak felsefe düzeyinde oluşturulmuş bir kuram değildir.dolayısıyla felsefe yoluyla örneklemek ve açıklamak çok doğru olmaz.ancak basit bir örnekle zaman ve mekan göreceliliği aşağıdaki şekilde açıklanabilir...

    hepimizin duymaya alışık olduğu klasik bir durum vardır.gökyüzüne baktığımız zaman gördüğümüz yıldızlarının ışığının bilmem kaç milyon yıl ışık yılı öteden geldiği....bizim ışığını aslında daha yeni gördüğümüz ve belki de bu yıldızın çoktan yokolduğu...dolayısıyla evreni düşündüğümüzde eş zamanlılık diye bir kavram olamaz.
    a ve b gezegeni arası uzaklık 10 ışık yılı olsun.a gezeninde olan bir volkan patlaması b gezegeninden ancak 10 yıl sonra görülebilecektir.
    a ve b gezegenı arası uzaklık 10 ışık yılı olsun.c gezegeni ise bu iki gezegenin tam ortasında yer alsın.a ve b gezegenlerinde aynı anda volkan patlaması olursa c gezegenindeki gözlemci aynı anda bu patlamaları görebilecektir.(ancak 5 yıl sonra.)ve aynı anda patladıklarını iddia edecektir.peki ya tam da bu patlamalar sırasında c gezegeninin üstünden belirli bir hızda, bir uzay aracının içinden başka bir gözlemci gözlemlemek isterse?o zaman hiç bir zaman bu iki gezegende aynı anda patlayan volkanın aynı anda patladığını iddia edemeycektir.belki cektiği fotograflarla bunu kanıtlama yoluna gidecektir.
    peki hangisi haklıdır?
    c gezegenindeki sabit gözlemci mi?(a ve b deki patlamaların aynı anda olduğunu iddia eden...)yoksa c gezegenın üstünden gecmekte olan hareket halindeki gözlemci mi?(patlamaların kesinlikkle aynı anda olmadığını iddia eden)..
    cevap çok basit:ikisi de hakılıdır.(einstein 'a göre).çünkü bunlardan birine ayrıcalık tanımak ,onun tek dogru yerde olduğuna inanmak demektir.bu da imkansızdır.dolayısyla zamana ilişkin her açıklamada bu mekan durumu göz önünde bulundurulmalıdır.zaman ile mekan birbirlerine bağımlıdırlar.aralarında göreli bir ilişki bulunmaktadır.

  • başlık: beyler bu başlıkta yadsınamaz kelimesini
    entry 1: cümle içinde kullanıyoruz

    entry 2: yadsınamazını kaçırdım kaza edicem

  • az önce programda "reza benim çocuğumun babası ve benim de kocam. biliyorum ki bunun da bir sabahı var. inşallah bu kara günler çok çabuk geçer çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum" dedi.

    kendisine buradan sormak istiyorum:

    ergenekon'dan, balyoz davası'ndan bu ülkenin aydınları, profesöreri, gazetecileri, onurlu subayları, sahte belgelerle suçsuz yere tutuklanırken neredeydin?

    ben balyoz davasından tutuklu bir subayın kızıyım. adım gibi de iyi biliyorum davanın kimler tarafından, ne şekilde oluşturulup, bu suçların üzerimize nasıl atıldığını. sorarım sana ebru gündeş; hiç mi empati kurmadın o zaman bizimle? bir insanın kocası/babası/oğlu tutuklandığında nasıl hisseder acaba diye düşünmedin mi?

    ben senden daha iyi biliyorum durumun zorluğunu. çünkü benim babam gideli 11 şubat'ta 3 sene olacak. belgelerin sahteliğini defalarca kanıtlamamıza rağmen, adalet bu ülkeden gideli çok olduğu için benim babam hüküm giydi.

    siz de -eğer masumsanız- kanıtlarsınız belgelerinizin sahteliğini, siz de kamuoyu vicdanında aklarsınız kendinizi, hukuk önünde aklayamasanız bile. aynı bizim gibi.

    son bir şey daha, sizin davanızla bizim davamızın başlangıçlarına bir bakın. ne kadar benzediğini görünce çok şaşıracaksınız.

    masumsanız dediğiniz gibi, allah kurtarsın. kurtarsın ki, bizim 3 senedir çektiğimiz acıları siz de çekmeyin.

  • şu iki örneğine bizzat şahit olduğum yazı bütünü.

    "düşüncesi hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığım halde deniz gezmiş'in her ölüm yıldönümünde herhangi bir starbucks şubesinden iphone'umla "devrim bir gemi gibidir. kim bilir kaç yunus görmüş, kaç deniz gezmiş" paylaşımı yaparım."

    " kural gereği arkadaşlarımın feysbuktaki fotoğrafları altına "güzellik, ay ben seni yerim ki -kalp kalp kalp-, bebeğim çok güzelsin" yazarım; onların da simsiyah kaşlara sahip olmama rağmen ısrarla sarıya boyattığım borussia dortmund terk saçlı fotoğraflarıma aynı şeyi yapmalarını beklerim."

    başıma bir şey gelmeyecekse ben bu yazıyı beğendiğimi söyleyebilirim. yazan kişi niçin hunharca linç edilmiş anlayamadım.

  • bu adamları kulaç atarken hiç görmedim. hep 2km ötede sadece kafaları gözükecek şekilde duruyorlar denizde ama oraya nasıl gidiyorlar muammadır benim için.

  • konuşmadaki taraflardan biri olduğum için mi bana bu kadar komik geldi bilmiyorum ama bir örneğini bugün yaşadım. 4 yaşındaki anaokulu öğrencisi küçük kaselerde verilen ve suyu fazla olan barbunya yemeğini kaşığıyla karıştırırken düşünceli gözlerle dalıp gitmiştir. haliyle merak eder ve sorarım.
    ben: göksu ne düşünüyorsun?
    göksu: bu çorbayı ısırarak mı yemeliyim onu düşünüyorum.

  • fazla sabır göstermek. başta o insanın kendine uygun olmadığını anlasa da karşı tarafın ısrarı ve değişecegim yakarışına inanıp sabırla beklemeleri.

    evet sonunda akıllanıyoruz. ama her kadın hayatında böyle bir insan ile bir iki senesini harcıyor.

  • kulning veya kauking denilen ıskandinav şarkı formu. ortaçağdan ikinci dünya savaşı dönemine kadar kullanıldı. ortaçağ döneminde hayvanları çayırlarda otlatan kadın çobanların kullandığı bu teknik bir tehlike anında birbirleriyle iletişime geçmek yada hayvanları çağırmak için kullanılırdı.kendine özgü özel bir ses tarzı olan bu şarkıdan bir örnek:jonna jinton bloğundan,

    http://www.dailymail.co.uk/…nesses-lot-planned.html

    videodaki ineklerin uysallığına bakarmısınız.
    doğruluk derecesini bilmiyorum ama ülkemizde karadeniz’in bazı bölgelerinde kadınların haberleşme amacıyla buna benzer formda birbirleriyle iletişime geçtikleri söyleniyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=kvtt3uyhibq

  • arab’ın amcaoğlu israil nasıl oldukları ortada.
    filistin’li müslüman arab’ın kardeşi suudi arap şu an festivalde.
    bi zahmet bu toksik aileden uzak kalalım.
    ne şam’ın şekeri ne arab’ın yüzü diyenler boşuna dememiş