hesabın var mı? giriş yap

  • öğretmenlerini kurtaran (!) aynı devletin sağlık bakanı bugün doğuda sokağa çıkma yasağı olan yerlerde sağlık çalışanlarının 24 saatlik nöbetler yerine 7 günlük bina içinden çıkılamayacak nöbetler tutacağını söyledi. hani birileri soruyordu ya doğuda ne oluyor diye? savaş var kardeş savaş; ama adamlar olağanüstü hal durumu bile vermiyor 7 günlük nöbeti rutin bir uygulamaymış gibi anlatıyor bunu yapan da müsteşar sekreter falan değil direkt bakan . sözlükte dayağı hak eden doktor , doktor maaşı ,öğretmen maaşı, öğretmenlerin uzun tatili vs vs diye başlık açanları bu dönemde doğu'ya bekliyorum ben kendi adıma. pusu kurulmuş köy yollarından geçip okulda ders, hastaneden çıkmadan da 7 gün boyunca gündüz gece demeden kliniklerde iş başı yapsınlar .

  • mide bulandırıcı gurbetçi zırvalarından biridir.

    bu ve buna benzer bir sürü videoya yüzlerce yorum yapıldığı için ekstra bir şey söyleyerek zaman kaybetmeye gerek yok.

  • tanım: karantina altına alınmak istemeyen umrecilerin özel bir otobüs tutup kaçması olayı.

    erzurum valisi okay memiş: “umreden geldikten sonra karantinadan kaçarak erzurum'a gelmeye çalışan 28 vatandaş çorum'da yakalandı.” — iha

    sorumsuz insanlar. en ağır cezalar ile yargılanmaları gerekiyor.

    kaynak

    sabah

    adalet bakanının ilgili tweet'i

  • o esnada ilk göz göze gelindiğinde karşılıklı gülümsemek ise bazen çok şeyi unutturacak kadar mutlu eder insanı.
    bir şeyleri "nedensiz, niçinsiz, acabasız, sonrasız" yaşamak kadar huzur veren bir duygu yok, olamaz.

  • haluk'un her zaman "taş fırın" olduğu dizi.

    2002'den beri yayınlanan sezonlarda haluk yine "entel dantel" işlere karşı geleneksel ve ataerkil figürdü, zaten dizinin genel teması geleneksel haluk ve "modernleşmiş" diğerleri arasındaki kültür çatışmasıydı. peki nasıl oluyordu bu çatışma? çoğu zaman haluk geleneksel yöntem izlediği bir şeyde çuvallıyordu. sözümona trafikte kavga ettiği adamın ağzını burnunu kırıyor, daha sonra bu adamı o gün şirkette gerçekleşen toplantıda görünce ne yapacağını bilemez halde çırpınıyordu. çağın gereklerine itiraz ettiği zaman meltem, gönül ve selami'nin muhalefetiyle karşılaşıp haksız konuma düşüyordu. meltem onu evde bir şekilde yönetiyor, gönül bir "dominant teyze" olarak baskınlığını gösteriyor, selami ne kadar haluk tarafından light erkek şeklinde aşağılansa da onun arkadaşlığını kaybetmiyor, ayrıca bu haliyle modern çağa uyum sağlıyordu.

    bugünün çocuklar duymasın'ında karakterlerin profili değildir değişen. 2005'te bir bölüm açsanız haluk yine inşaatı kutsayan, yeri geldiğinde devletçi ve içi boş bir vatanseverlik profilinde olacaktır. çarpıcı olan haluk'un konumunun değişimidir. geçmişte modern hayatın kurumlarında ezilen haluk bugün bütün "ibne kılıklı gezicileri" karşısına alıp "ya sev ya terk et" edebiyatı yapabilir ve bu kişiler ona karşı ağzını açamaz, hatta "dominant teyze" gönül bile "bu konuda ben de haluk'a katılyıorum" diyerek destek verir. selami'nin haluk'un karşısında sempatik yerleştirilmesinin aksine tuna susup kalır, hiçbir cevap verememesinin ötesinde eşi bile onu desteklemez ve hatta suratından dahi acizlik akar. bir zamanlar toplumsal kurallar konusunda meltem haluk'a nerede nasıl davranmasını öğretirken bugün haluk masada oturan herkese hafriyat kamyonları geçerken onlara yol vermelerine dair nutuk çeker, çünkü artık oyunun kurallarını koyan haluk'tur ve diğerleri de nasıl davranmaları gerektiğini ondan öğreneceklerdir.

    bir zamanlar haluk'un karşısında rasyonel gösterilen ve sempati beslenen karakterler, mesela gönül ve tuna ikilisi, bugün oğullarının otobüse binmesi gibi basit bir konuda arabayla takip etme gibi ahmakça hareketler yaparak mantıktan ne kadar uzak olduklarını duyururlar. çünkü onlar hayatın gerçeklerine uzaklaşmış, kendi toplumlarına yabancılaşmış beyaz türklerdir. artık onların sözü geçmeyecektir, bunun yüzünden de karikatürize edilirler.

    özetle değişen haluk da değildir meltem de. değişen türkiye'dir: günümüz türkiye'sinde bu karakterlerin yerleştiği konumlarıdır.

  • dışarıda olan işlerini bitirip kendini bir an önce eve atmak ister. ilişki olayının kasıntısına girmez. heyecanı yoktur, öyle sevinmek, şaşırmak gibi reaksiyonlar vermez. yemek yediği zamanlar en keyifli anlarıdır günün. gezmek, sosyalleşmek, yeni heyecanlar bulmaya aman kim uğraşack diyerek karşı çıkar. veya şartların istediği gibi olmayacağına kanaat getirmiştir.

    kısaca üzerine ölü toprağı serilmiş bir gençtir. elini eteğini çekmiştir hayatın getirisinden. nasılsın sorusuna yuvarlanıp gidiyoruz diye cevap verir. kendisiyle ortak yönlerim mevcuttur.

  • atakan tam bir cehape zihniyetiyle büyümektedir. bol bol kitap okumakta ve başörtülü annesine saygısızlık yapmaktadır.

  • ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.

    her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.

    son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.

    bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.

    yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.