hesabın var mı? giriş yap

  • kimseyi ilgilendirmeyen kızdır.

    milletin en büyük sorunu bence karşıdakine tanıdık olsun olmasın karışmak.
    ya bırak arkadaşım ister yere otursun, ister amuda kalksın. gürültü yapıyorsa rahatsız ol, senin oturmanı engelliyorsa rahatsız ol. normal oturana karışma, farklı inançta olana karışma, farklı giyinene, farklı düşünene, senden farklı yaşayana,

    karışma

    karışma amk, karışma lan!

    debe edit: teşekkürler arkadaşlar, bir de trafikte araç kullanırken bisikletli sürücülere azami saygı gösterelim, onları yok saymayalım. lütfen...

  • neden çok sevildi, neden çok sevilmedi
    neden hayal kırıklığı yarattı, neden güzel anılıyor.

    bir defa bugünün dünyasından bakıp yorumlayamayacağımız durumlar var. bu ülkede önce yabancı dizi sayısı çok azdı ve tüm ülke takip ediyordu (star trek, knight rider, kaçak gibi) ancak 80-90 gençliği bunları ıskaladı. sonra 90'larda bir anda yabancı diziler doluştu ama şöyle bir sorun vardı bölümler birbirini izlemiyordu. mesela yıllar sonra baştan sona izleyebildiğim full house tam bir klasik olmasına rağmen bazen sabah, bazen öğleden sonra karman çorman yayınlandı.

    cnbc-e çıktığında türk gençliği ilk defa düzenli yabancı dizi izleme ile tanıştı. south park için gece yarısı bekleniyor, sonraki bölümde angel ve arkadaşları ne yapacak diye pazar günleri bekleniyordu.

    bu sebeple 2003-2006 arasında çıkan diziler en azından türkiye pazarında bir head start yakaladı. bunun sebebi bu yıllarda internet sadece kullanım bazında değil, hız olarak da gelişmişti. şimdi bugün üniversite öğrencisinin interneti olmaması komik olur ama o zaman iyi okullarda dahi pek çok gencin interneti yoktu. interneti olanlar bu işe meraklı olanlardı ve o dönem internet hızının artması ile dizi izleme farklı bir boyuta taşındı.

    artık bölümler arka arkaya indirip ne zaman ve hangi sıklıkla istenirse izlenebiliyordu. zannediyorum bu konuda kitlesel ses getiren ilk dizi de lost oldu. bugün lost izleyip, neden bu kadar sevilmiş anlamadım diyen çok yazı gördüm. çünkü pek çok insan insan, oturup arka arkaya gece boyu dizi izlemek konusunda bir ilkti. kalabalık izlendiği için teoriler ve yorumlar yapılabiliyordu.

    gelelim how i met your mother'a. şu doğru, himym, friends, seinfeld, full house ve benzeri 80-90 klasiklerini derleyerek, pek de orijinal sayılmayacak konu ve karakterler ile dizi dünyasına girdi. hatta hep örnek veririm, friends dizisinin 2 dakika ayırdığı espriyi uzatıp 1 bölüme yayıyordu uzatmak için.

    ancak iki noktada diğer dizilerin önüne geçiyordu. birincisi çağdaştı. yani 16-22 yaş arası gençler kendi yaşamlarını bu diziye daha çok benzetebiliyordu. friends'te sezonlar boyu 1-2 defa görünen ve chat'leşmek başka işe yaramayan chandler'ın bilgisayarı yerine, birbirlerine şaka e-mailleri atan, sms çeken tipler vardı. dolayısı ile gençler, dizideki karakterlerin yaşamını kendilerine yakın gördü ve onlar gibi olmayı düşledi. arkadaş ortamı, new york, ilişkiler bunlara özenebildi.

    elbette bu yakınlığın kurulmasından dönem de çok önemliydi. az önce anlattığım gibi zaten dizi indirmek, altyazılar vs çok yeniydi. how i met your mother ve lost'un, bilgisayardan anlayanlar tarafından cd'lere çekilip sınıfta insanlara dağıtıldığını hatırlıyorum. nasıl bugün sol frame'de bir filme diziye çok yazılınca açıp izliyorsun sonra gelip yorum yazıyorsun. düşün ki, o sınıfta, arkadaş ortamında oluyor.

    o yüzden insanlar diziyi çok sevdi ve kopya olmasına, taklit olmasına çok da aldırmadı. ancak dizi ilerledikçe ilk zamanlardaki popüleritesi kalmadı.

    neden?

    2 önemli sebebi vardı.

    1) uzayan sezonlar. dizi tam 9 sezon sürdü ve çoğu insan, herkes konuşuyor diye diziye başlayıp, kah kendi hayatını benzetmiş, kah özenmişti. ancak sezonlar aktıkça insanlar o dönemki ortamlarından uzaklaştı. mezun oldular, işe girdiler veya hiç biri olmasa da izleyebilecekler dizi sayısı çok arttı ve farklı dizilere yöneldiler. diziyi gerçekten benimseyenler hariç takipçi sayısı azaldı. mesela ben 6. sezon civarı komple bıraktım. ancak burada diziyi de kötülemiyorum aslında. şöyle diyeyim, sonra bitirmek istediğimde kalan 2.5 sezonu inanılmaz kısa sürede bitirmiştim zira dizinin akıcılığı gerçekten muazzam.

    2) sapan konu. daha önce friends'te denenen ve ana karakterin yazdığı kızla grubun çapkının aşk yaşaması, friends'te de patlamıştı. hayranlar bu durumu sevmemişti. gidip aynı hatayı tekrar yaparak barney-robin aşkını başlatmakla kalmayıp bunu karşılıklı hale getirmeleri diziyi amacından saptırdı. dizi en başından beri romantik ve bana kalırsa kesinlikle güzel bir evlilik & birliktelik teması sundu. ilk sezondan beri verilen "evlenmek bir zorunluluk değil, önemli olan evliliğin getirdiği tüm yükü bir mucize gibi gösterecek ideal eşini bulmaktır ve herkes için böyle biri beklemektedir" mesajı sapmaya, özetlenemeyecek kadar karmaşık bir ilişki yumağına döndü. annenin kimliği konusunda verilen abartılı gizem, onlarca teori sonucu annenin hemen hiç bir özelliği olmadığı gibi izleyiciye sevdirilmeye dahi çalışılmaması. anneyi hiç doğru düzgün tanıyamamız ve elbetteki finali ile. "ya aslında çok da şey yapmayın, evlenin bulduğunuzla, sonra bakarsınız" gibisinden bir mesaja döndü. aslında ortada mesaj da yoktu. sadece tuttu diye uzatılan bir dizi ve hayranlar tatmin olsun diye yazılmış zorlama bir final vardı.

    tüm bunlara rağmen, bir dizi olarak yorumlandığında himym, akıcı ve eğlenceli olmanın yanı sıra, orijinalliğe asla yaklaşamamış bir dizi olmakla birlikte, insanların hatıraları ve zihinlerinde eşleştirmelerr sayesinde her zaman gülümseme ile anılacak bir yapım olacaktır.

  • bir şeylerin düzeltebilmesi için önce farkındalık gerekir. izdihamın içinde olanların “ben ne yapıyorum? neden bunu yapmak zorunda kaldım?” demesi gerekir. ama şu an olan; “oh ucuza aldım kar ettim.”
    sorunu kabullenmezsek daha çok izdihamlar görürüz.

  • yüzlerce mühendis yüzlerce teknik personel yüzlerce amirin olduğu bir kurumun karışmış olduğu milyarlarca liralık kaza. yine bir tatil günü yine tcdd kazası. yapmıyorsanız özelleştirin kardeşim. devletin kesesinden ekmek elden su gölden lojmaniniza kadar devletten sömürüyorsunuz ama iki treni idame ettiremiyorsunuz. yazıklar olsun size!

    lan zaten çankırı'ya giden tren sayısı belli. sinyalizasyonu geç lan bari whatsapp grubu kurun birbirinizden haberiniz olsun.
    edit: ayrıca ankara'da tcdd'nin işlettiği başkentray 19:45'de seferleri bitirmeye başladı. ankara'da ego otobüslerinin yetersiz olduğu ve salgın hastalık varken toplu taşımayı rahatlatmak yerine kısmışlardır. ben artık art niyet aramaya başladım. başkentrayın da ellerinden alınması lazım bu tembellerin. ama iş kendilerine gelince eryamanda şeker fabrikasının en merkezi lokasyondaki yeni yaptıkları lojmanları jet hızıyla bitirmişler. önünün yollarını da karayollarına yaptırıyorlar. burası karayollarının görev sahası olmamasına rağmen karayolları müthiş hizmet ediyor kardeşlerine.

  • koalisyon döneminde olduğunu bilmeyen serenay din istismarıyla oy toplamaya çalışıyor yine :) artık işler değişti sero...

  • karayollarına ait olmayan bir aracın, kuralları bilmeden yaptığı hareket sonucu oluşan kaza. gündelik hayatında otomobil veya motosiklet kullanan bir insan bu şekilde kontrolsüzce asla yola çıkmaz. buna benzer potansiyel kaza durumunu defalarca yaşadım ve dikkatli olarak, yol vererek kurtardım. ancak genelde 15-16 yaşındaki bu scooter sürücüleri durumun vahametinin asla farkında değiller.

    scooter kullanımı için de bir tür temel eğitim hatta a sınıflarından bir ehliyet zorunluluğu getirilmeli. böylece en azından temel kuralları öğrenmiş ve bazı refleksleri geliştirmiş olarak sokağa çıkarlar.

  • ingilizcem pek fena değildir. yurtdışında kalmadan getirilebilecek en iyi seviyeye getirdim diyebilirim.

    bir japon firmasıyla yaptığım görüşmede bunu söylemeden direk ingilizce olarak bir iş gününüzü anlatabilir misiniz dedi kadın.

    nedendir bilmem hiç es vermeden,
    i usually get up early dedim. sonra bi gülme geldi bana ki anlatamam. sustum, sıktım kendimi ama dayanamıyorum artık, o gırtlaktan gelen garip sesleri yapmaya başladım sonra da koyverdim kahkayı ama gözümden yaş geliyor artık görmeniz lazım. kadın zaten kleopatra'nın mumyası gibi böyle siyah küt saçlı ve yaşlı öylece bana bakıyor ifadesini bozmadan.

    neyse yatıştım, kusura bakmayın devam edemeyeceğim dedim ve terkettim odayı.

  • edit: sorunuz olursa mesaj atabilirsiniz.

    yeni macbook pro satın aldığım için 3 ay ücretsiz izleme imkanı veren platform.

    türkiye'de hizmet vermedikleri için bilmeyen kişiler için nasıl izlediğimi kısaca anlatmak isterim.

    öncelikle yaklaşık 10 senedir sahip olduğum bir apple usa hesabım var, sizlerin de önce bir apple usa hesabına sahip olmanız gerekiyor. basit bir şey.

    apple usa hesabınıza türkiye kredi kartı kaydedemeyeceğiniz için, apple.com üzerinden türkiye'ye ait kredi kartınızla 10$ değerinde bir apple gift card alın ve onu apple usa hesabınıza tanımlayın ardından apple tv+ ücretsiz deneme sürümünü başlatabilirsiniz.

    türkiye'de apple tv uygulaması yüklenebilen herhangi bir android tv'ye apple usa hesabınız ile giriş yapıp tv'den tüm içerikleri yüksek kalitede izlemeye başlayabilirsiniz, iyi seyirler.

    apple tv+ içeriklerinin hepsinde türkçe altyazı var lakin bildiğiniz gibi apple tv+ ile birlikte hbo, amc gibi yapım şirketlerine de abone olabilirsiniz, bunların da 1 ay ücretsiz deneme süreleri var ancak türkçe altyazı yok bilginiz olsun.