hesabın var mı? giriş yap

  • zahmete girip takımla istanbul'a gelmesine de gerek yokmuş, oklahoma'dan atsa yine sokar pezevenk.

  • daire kelimesi arapça devr "dönmek" kökünden gelir. belli bir işin etrafında dönen, merkezinde o işin olduğu bir iş hakkında konuşurken "o işe dair" kelimesini kullanırız ki bu da “ilgili, ait” anlamında kelimenin bir başka kullanılışına işaret eder ve aynı kökten gelir. "bu işe dair bazı fikirlerim var” dediğimizde bu işle “ilgili”, bu işe ait düşüncelerim var demek isteriz. tıpkı "bu iş çerçevesinde bazı fikirlerim var” cümlesinde olduğu gibi.

    buradan hareketle saraylarda, büyük konaklarda da belirli bir işe ait, o işle ilgili o işe ayrılmış bölümlere de daire denmesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. örneğin selamlık dairesi (selamlığa dair, ilişkin bölüm) ve haremlik dairesi (haremliğe ilişkin bölüm), mukaddes emanetler dairesi (emanetlere ilişkin bölüm).

    aynı şekilde büyük evlerin ve konakların belli bir işle “ilgili” bölümlerine de daire adı verilir. kalorifer dairesi, kazan dairesi gibi. bunun gibi devlet işlerinin belli bir işle ilgili, o işe ayrılmış yerlerine de bu kapsamda “daire” denilmiş. gümrük dairesi, vergi dairesi gibi. dolayısıyla bu şekilde kullanımlarından daire kelimesinin zamanla anlam açısından “bölüm” kelimesine evrildiğini düşünüyorum. “dağılmak” kelimesinin “etrafa dağıldık” cümlesinde olduğu gibi yayılmak anlamında kullanılması buna örnek olarak verilebilir.

    buradan yola çıkarak bölüm haline evrilmiş olan “daire” kelimesinin bir apartmanın “bölümleri” şeklinde kullanılmaya başlandığı kanaatine ulaştım.

  • nedenini anlamak çok da zor değildir.

    araştırma görevlisi demek, eli henüz para görmüş yeni mezun demektir. para da öyle çok matah bir para değildir ama "almışken" felsefesini kısmen uygulamanıza izin verir. kışlık bot alsanız, yazın sıkıntı çekersiniz. yazlık ayakkabı alsanız kışın sıkıntı çekersiniz. abiye ayakkabı alsanız, bir anda gardırobunuzu değiştirmek zorunda kalacağınız için pahalıya patlar. hem spor ayakkabı olacak hem her mevsim olacak hem spor giyinmenize uygun olacak hem de trekking vs hafta sonu kaçışlarına uygun olacak. eh, işte 10 fonksiyonu yerine getirdiği için elde de para var, artık öğrencilikteki gibi değilsiniz, bastırıp parayı alıyorsunuz en iyisinden bir dağcı ayakkabısı.

    işe git, uyumlu. oradan çıkınca bara git cool. oradan çıkınca eve git, çıkarmadan yat, terletmez. hafta sonu atla trekking'e git, şukela.

    ben dağcılık ayakkabısı giymeyen araştırma görevlisine iyi gözle bakmam.

  • şurada son bölümdeki savaş sahnesinin kamera arkası görüntüleri var. videoda ejderhalı kızın bindiği, diziyi izlerken sanki ejderhaya biniyormuş gibi göstermek için hazırlanan hareketli bir makine var. eminim sadece bu makinenin bütçesi bile türkiye'deki dizilerin tek bir bölümünün bütçesinden, hatta pek çok filmin bütçesinden bile daha fazladır. adamlar işte böyle dizi yapıyor.

  • kaşesinin yüklü olduğu bir etkinlikte tanışmıştım kendisiyle.
    ios tabletini projektöre bağlama konusunda teknik sıkıntıları vardı, beni de etkinliği düzenleyenler bu sorunu çözebilir misin diye etkinliğin olduğu salona çağırdılar.
    toplantı salonuna gittiğimde kendisine selam verdim fakat sağolsun kendisi ne dönüp kafasını kaldırdı ne de yanıt verdi; olabilir tabii, 15dk sonra başrolde olduğu bir etkinlik var ve teknik aksaklık nedeniyle gerilmiştir dedim.
    otelin müdürü, teknik ekip, etkinliği düzenleyenler kendisine ne gerektiğini sorup, antalya'dan aldıralım ya da hemen uygulayalım demelerine karşın, her yardım teklifine karşı çıkıp etkinliği düzenleyenlere düzenli laf sokmakla meşguldü.
    etkinliği düzenleyenler halbuki otele geldiği akşam kendisine teknik prova isteyip istemediğini sormuşlar kendisi bütün bunları asık bir suratla reddetmiş, önce odasına, sonrasında da otelin oturma alanlarının bulunduğu bahçeyi gören balkonuna çekilip kulağında kulaklığı purosunu yakmayı tercih etmişti.
    yol yorgunluğu, her hafta gidilen başka bir şehir, başka etkinlik, başka yüzler, insanın bu koşuşturmada bulduğu her fırsatta yalnız kalmayı istemesi oldukça doğaldı, bana neyse.
    elektronik cihazları adaptörlerle bir şeylere bağlamak, daha önce 1000 kere aynı ekipmanları kullansanız da bazı zamanlarda sıkıntılı olabilir, eşyanın/elektroniğin tabiatı. ekipmanlar özellikle adaptör ve kablolar bozulabilirler, o yüzden yedek bulundurmak bir b planına sahip olmak gerekir.
    salonda teknik elemana şunu yaptınız mı, bunu uyguladınız mı diye her soru sorduğumda, serdar bey yüksek tondan 'olmuyor, olmuyor!' nidasını suratını göremediğim, sırtını izlediğim bir noktadan nasıl oluyorduysa suratıma patlatıyordu.
    sunumunu başka bir ios tablete ya da mac bilgisayara aktarma tekliflerimizi red etti.
    günün sonunda projektörün bağlı olduğu hdmi dağıtıcıyı pas geçip, kısa bir hdmi kabloyla adaptöre ve tablete direkt eriştik, görüntüyü aktarabilmiştik.
    bunun üzerine teknik elemana bunu daha önce denediniz mi diye sorduğumda evet demiştiniz ama olabiliyormuş dediğimde, serdar bey niyeyse üfleyip püfleyip 'bunu denememiştik' diye çıkıştılar yine.
    ben teşekkür ederim diyerek salondan ayrıldım.
    ilk gazetecilik yıllarından bu yana yazılı ve çevrimiçi her mecradan takip ettiğim bir insanla ilk kez karşılaştığımda içine düştüğüm bu durum sanırım benim hatamdı.
    sen kim köpek yüksek egoya sahip bir insana hiç bir beklenti içinde olmadan yardım etmeye çalışıyorsun ki.