hesabın var mı? giriş yap

  • ileri demokrasi: iki ineğiniz varsa birini sözlüğe salın kemalizm hakkında atıp tutsun, diğerine kefen giydirip karşılamaya gönderin.

  • evlenmeden önce;

    - poffffff!!! yeminle bıktım ya bıktım, gidiyorum ben necati!
    - tamam özür dilerim aşkım tamam...

    evlendikten sonra:

    - pofffff!!! yeminle bıktım ya bıktım, gidiyorum ben necati!
    - tamam. gelirken de mutfaktan su getir.

    budur!

  • karşısına geçip "kahrolsun pilates, yaşasın pilav-patates" demek istediğim eski model hanım.

  • diğer bazı ülkelerde olduğu gibi, fransa'nın da orijinal bayrağı bir azize aitti. fransa'nın ilk bayrağı st. denis (bkz: saint denis) bayrağıdır ve bu bayrağın da özel bir adı vardır; oriflamme. latincede altın ateş anlamına gelen aurea flammadan türemiştir. (bkz: oriflamme/#60169524) bu bayrak şu anki fransa bayrağı gibi dikdörtgen değil, ucunda 3 ile 5 arasında değişen sivri uçlar vardır. yani aslında bayraktan ziyade, bizim şu an flama dediğimiz şeye daha çok benzeyen bir şey. tamamen kırmızı ipekten yapılmış, üzerinde hiçbir dekor olmayan, bir köşesinde 3 - 5 sivri uç bulunan düz bir flama. daha sonra bu düz, kırmızı flama, üzerine sarı bir güneş ve sarı güneş ışınları ile süslendi. arkadaki kırmızı fon, kafası kesilen st. denis'in kanını sembolize ediyor. frenk imparatoru charlemagne'in bu bayrağı kutsal topraklara taşıdığı ve onu kendi kişisel bayrağı yaptığı rivayet edilir. ama bayrağın kraliyet ailesinin bayrağı olarak ilk defa kullanılması 1124 civarlarında 6. luis zamanındadır.

    ilk fransa bayrağı

    1328 zamanı, 4. philip'in üç erkek çocuğunun ölmesi ve geride sadece kadın varislerin kalması sebebiyle capetian hanedanı soyu tükendi ve valois hanedanı tahtı devraldı. valois hanedanının arması mavi bir arkaplanda 3 zambaktan oluşuyordu. bu arma yeni fransa bayrağının esin kaynağı oldu. bourbon hanedanı tahtı devraldığında ise, arka planı, hanedanı onurlandırmak için beyaz olarak belirleyip zambakları olduğu gibi bıraktılar.

    1365 - 1792 arası kullanılan fransa bayrağı

    günümüzde kullanılan fransa bayrağında kullanılan renklerin pozisyonu ve sembolizm ile ilgili birkaç teori var. renklerin, ihtilal zamanı ortaya çıkan bir rozetten etkilendiğine inanılıyor. kırmızı ve mavi paris'in renkleriydi ve paris'in armasında da kullanılıyordu; mavi st. martin ile, kırmızı saint denis ile ilişkilendiriliyordu. beyaz ise kraliyeti simgeliyordu. beyazın ortada olması ise halkın monarşi ile kontrol edilmesini simgeliyor. diğer teori, amerika devrimcilerinden ilham aldıklarını iddia ediyor. başka bir teori ise, üç renkli dizaynın hollanda bayrağı dizaynından etkilendiğini iddia ediyor.

    üç renkli dizayn ilk defa 1790'da fransız donanmasında kanton olarak kullanıldı. kanton, bir bayrağın sol üstteki dörtte birlik kesimine verilen isimdir. abd bayrağındaki yıldızlı bölüm, kanton'dur mesela. birleşik krallığın bayrağı da birleşik krallığa bağlı ülkelerde halen kullanılmakta; avustralya, yeni zelanda. bu ülkelere ait donanma gemilerinde kullanılan kanton ingiltere bayrağıdır o yüzden.

    daha sonra french national convention olarak bilinen meclis, 1794'te bu bayrağı fransa'nın ulusal bayrağı ilan etti. ama o zaman bu yasaya onay verilmedi. en başta fransız donanması monarşinin beyaz arka planlı bayrağı kullanmak istiyordu. ihtilal sırasında bayrak nadiren kullanıldı. günümüzde kullanılan fransa bayrağı, donanmada 1812'ye kadar kullanılmadı.

    yalnız bu kullanım da pek uzun sürmedi. 1815'te napolyon tahtan indirildi ve bourbon hanedanı tahtı geri aldı. arka planı beyaz olan bayrak geri geldi. bundan 15 yıl sonra 1830'da temmuz devrimi gerçekleşti. vatandaş kral olarak tabir edilen louis philippe tahta oturdu. louis philippe, bourbon kralının uzaktan kuzeniydi. üç renkli fransız bayrağını geri getirdi. ve bayrak o günden beri kullanılmakta.

    bugün o renklerin, birçok fransız vatandaşın kalbinde hala yankılanan devrimle ilişkili idealler olan "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" anlamına geldiği söyleniyor. başka bir teori ise, bayrak renklerden mavi, tarihleri; beyaz, umutlarını; kırmızı ise, atalarının kanlarını sembolize ediyor.

    kaynakça:
    1) fransa bayrağı - wikipedia
    2) fransa bayrağı - britannica
    3) oriflamme
    4) fransa bayrağının tarihi
    5) fransa bayrağı - sea & do france

  • acilen kedilerime onlar tarafından ödüllendirilmek istemediğimi, mamaları karşılıksız verdiğimi anlatmam gerekiyor sayın kediciler. ben kediden anlamam, köpekten anlarım. köpeğe hayır derim mesela, ödüllendirmez. ancak kedi konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. hatta ödüllendirildiğimi anlamam bile aylar sürdü bak, o kadar yabancıyım kedi milletine. beynim bir türlü basmıyor.

    şincik, benim 5-6 tane kedim vardı. bu sayı çok diye başta bayağı söylendim. ben bakmam, istemem, vermiyorum mama cart curt diye. sonra bir baktım meğerse 14-15 kedim varmış! aynı renkte olanları ayırt edemeyişimi fırsat bilen üçkağıtçılar sırayla ortaya çıkmak sureti ile beni kandırdılar. zaten hiç doymuyor oluşlarından şüphelenmem lazımdı. yav diyorum kuş kadar mideleri var, 15 kg mamayı anında bitiriyorlar. yine de kötü düşünmedim, yakıyorlardır, koşuyor garibanlar dedim. duygularımla oynadılar. ta ki mama vermeyi unuttuğum güne kadar. ertesi gün mamayı bir döktüm, her yerden kedi yağdı. sağa bakıyorum benim şişko sarı, sola bakıyorum benim şişko sarı. zaten o sarının huyunun hep değişiyor olmasından da şüphelenmeliydim ama işte hep iyi niyetimden hep :( neyse sonuçta sürüsüne bereket kedim var.

    bir gün mutfak penceresinin önünde, bahçede, ölmüş bir fare gördüm. aha dedim, kedilerim eve girmeye çalışan bir fareyi yakalamış. fareye üzüldüm çünkü ben üzülmek için yaratılmıştım ama yine de kedilerin evi koruması hoşuma gitti. ödül olarak verdiğim mama miktarını artırdım. çalışın aslanlarım dedim. sonra yine mutfak penceresinin önüne bir koyun bacağı geldi:( gittikçe bir korku filminin içinde yaşamaya başlar oldum. evi koyun bacaklarından korudukları için de teşekkür edebilirdim ama biraz saçma geldi ne bileyim. zavallı koyun bacağı bana ne yapabilirdi ki? heveslerini kırmamak için bunu yüzlerine vurmadım. olur öyle dedim.

    bu arada kedilerimin mamasını mutfak penceresinden veriyordum. sonra kapının oradan vermeye başladım çünkü mamalar girişte duruyordu ve böylesi daha kolaydı. ayrıca uzun uğraşlar sonucu o ölmüş fare ve koyun bacağını da atmıştım, ardından da ptsd tedavisine başladım, sizlere acıdığım için onları atarken hissettiklerimi yazmıyorum. his derken neyle tutarsan tut bedenleri böyle, tamam anlatmıyorum.

    neyse, sonra kapının oraya başka bir ölmüş fare geldi. bu kez fare kendi geldi ölük ölük. ve tombişti, diğer ölük fare değildi. ertesi gün de aynı kapının önüne tombiş koyun bacağı geldi:( bilmiyorum kayaları birleştirebildiniz mi ama farelerin ve bacakların her seferinde benim mama verdiğim yerden eve girmeye çalışmaları çok mümkün değil gibiydi. kedilerim beni ödüllendiriyordu:( nolur beni kurtarın, sözün özü bu. bahçede çok sevdiğim ve köpeklerimi delirten kirpim var, ödül olarak onu getirirlerse ya? kirpime savunma sanatlarını öğretmek istiyorum çünkü dikenleri sivri ve sert değil. geçen gün büyük köpeğim onu ağzına almış gezdiriyordu kirpime hiçbir şey olmadı. köpeğime de. tabii ki köpeğin kirpiyi aldığını fark etmedik yoksam izin verir miyiz ya neyse işte. eve gitmiycem ben karar aldım şu an. kesin kapının önünde ölük bir şey olacak:(

    ben geldim: kedilerimi göstereceğim. burada soldaki şişko sarı kedim, sağdaki ise şişko sarı kedim. tabii iki gün önce bu kediler böyle değildi. soldaki şişko sarı resmen gitmiş yüzünü gözünü patilerini beyaza boyamış ama neyse, bir şey demiyorum. böyle boyanmış halini dedem de ayırt eder. nasıl boyamış ya, hayret bir vaka. bu da diğer sarı kedim, boyanmamış olan. sabahın köründe çektim fotoları ve otur dedim bekle dedim hiç dinlemediler. insan güceniyor. sonra şu fotoyu gördüm. sağdaki ne:( önce ayakkabım sandım ama öyle tüylü ve yumuşak ayakkabım yok. kedi mi bu, kediyse benim öyle kedim yok:( kirpim desek hiç değil çünkü kirpim toparlak ve tek renk, gri. tilki de olamaz, tilki olsa kedilerimi yerdi. kesin karıncayiyen bu çünkü karıncayiyen hiç görmedim, demek ki gözüm algılamadı sabah sabah. aa karıncayiyenim oldu bahçede, yaşasın be, ismi guido olsun. guido salvadora.

  • o kalabalığın içinde ben de olduğum için izlerken içim cız eden video.
    o zamanlar odtü koleji’nde lise öğrencisiydim. bütün türkiye’yi odtü gibi sanıyorduk, sosyal medya falan olmayınca ülkedeki cahil çoğunluğun da farkında değildik. güzel bir yanılgıda yaşıyormuşuz.

  • chp'li arkadaşımı kızdırmışlar;
    chp'nin iktidar sorunu var diyorsunuz, en yaşlı üye deniz baykal'ın kasedi var !

  • meselenin sadece süpürge olduğunu zannedenlerce yerden yere vurulmuş müzisyen/şarkıcı.
    özet geçiyorum: türk aile yapısında çocuk ebeveynin uzantısı olarak görülür. kişisel alanına saygı gösterilmez, ders çalışmasına izin verilmediği halde okulu dereceyle bitirmesi beklenir, parayı bile kendin için kazanamazsın.
    bunun nedeni de hayatın her alanına sızan muhafazakar toplum yapısıdır.
    bunda anlayamacak, meseleyi oda toplamaya indirgeyecek, ergen diyecek ne var? kadına ergen diyorsunuz da daha soyut düşünme yetiniz bile yok.
    ayrı eve çıkamadıysan bir yolunu bul be denizim.