hesabın var mı? giriş yap

  • 1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.

    edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.

  • organizmanin davranslarinin istenen kisimlarina pekistirec verilmesidir. kazandirilmak istenen davranis surecinde yapilan davranislar gormezden gelinip dogru davranislar pekistirilir. ornegin, matematik problemini cozerken dogru gidis yolu kullanan ama islem hatasi yapan ogrencinin dogru gidis yolunun odullendirilmesi gibi.

  • sahibi, istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu'na hırsız demiş bir kimsedir. kaynak

    ayrıca trt world çalışanıdır. kaynak

    bunun yanında rakip restoranların menüsünde domuz etli yemekler sunduğuna dair kara propaganda yapmaktadır.kaynak

    tipik bir islamcı yani. ama çok ilginçtir ki küfrettiği modern, seküler ve demokrat kesime bir şeyler satmaya çalışmaktadır. bu kafayla yallah bağcılar’a...

  • - olm senin ismini bira markası yapmışlar geçen gördüm.
    - muhittin diye bira markası mı olur lan!
    - olmaz dimi. çok içiyorum bu aralar. akşam takılalım.

  • kahveyi bilmem de, bu "her sabah duş alıyorum" olayına kıl olan, amerikanvari bulan, entel kuntel işler olarak değerlendiren ampuller daha birkaç ay önce "metrobüste herkes ter kokuyor" diye şikayet edenler değil mi? her sabah duş alan adam amerikanvari, ter kokan adam pis türk. allahtan belanızı mı istiyorsunuz anlamadım ki

  • hikayesi a$agidaki gibi dillendirilen ta$tir:

    gunlerden birinde, bir olumlu dionysos ile dalga gecince buna cok sinirlenen tanri, tapinaginin onunden gececek ilk olumluden intikamini almayi kafasina koyar - ilk gecen olumluyu parcalamalari icin kaplanlar cagirir. bu sirada, genc ve gunahsiz amethyst tanrica artemis'e $ukranlarini sunmaktan evine donerken dionysos'un tapinaginin onunden gecmek zorunda kalir. kaplanlarin saldirdigini goren artemis, genc kizi korumak icin onu kaplanlarin pencelerinin cizemeyecegi kadar sert bir kristale donusturur.

    ofkesinin genc ve masum bir olumluye getirdigi zarari goren dionysus, genc kiz icin $araptan gozya$larini akitir ve kristal tanrinin $arap rengi gozya$larinin rengini alir.

    ara sira abuk subuk $eyleri hatirliyor insan...

  • buna kişisel olmayan bir örnek de verebileceğimi fark ettim:

    bizim bi arkadaş, böyle internetten tanıştığı bir kızla konuşurken kız buna: 'ya evin boyanması lazım' diye atmış oltayı. bu da zokaaaa diye giymiş metin özülkü işçi tulumunu, atlamış gitmiş kızın evine. bütün gece mala vurmuş, ama bildiğiniz mala. duvarlara vurmuş, fayanslara vurmş. pasta cila, slikon, kaloriferin havasının alımı derken evin her işini buna yaptırmışlar. gerçek hikaye bu.

    bunun dışında kadınlar da angarya'dan muaf değil. en bilinen örneği de, benim de sıklıkla başvurduğum,

    ''ya çok acıktım, bu saatte açık yer nerede bulacam, biri olsa da yemek yapsa'' çirkinliğidir.

    hamarat olduğunu ispat etmeye çalışan kadının börek yapıp gelmesi ile nihayetlenen bu aktiviteler ise ancak duruma göre angaryaya girer. çünkü erkek tarafı karşılığını vermeye çalışır. elinden geleni yapar. tabakta bırakmaz. öyle yetiştirilmişiz, ne yapalım. bunu da bulamayan varlar ile, arkandan ağlarlar ile.