hesabın var mı? giriş yap

  • azerbaycan tv de pokemon izledim, ash pikaçuya, "seni seçtim aybalam ceryan şoku atasan" dedi, hayattan soğudum.

  • olay ne kadar gerçektir bilemesem de takıldığım bir nokta var. 1-2 istihbaratçı yakalansa hadi neyse de arkadaş 49 tane istihbaratçı nasıl yakalanır? pilav gecesi falan mı düzenlemiştiniz nedir?

  • yahu hala gül gibi teoriyi geçmişsiniz, "maymunla mı akrabayız?" diye üzülüyorsunuz. lan ben amcamla dayımla akrabayım onu napıcam?

  • ingilizceyi 10. sınıfta eşekler gibi kendim çalışıp öğrenip 12. sınıfta toefl'dan 106 aldım, o yüzden bu konuda açıklayıcı bir yorum yapabileceğimi düşünüyorum.

    8. sınıfa kadar devlet okulunda okudum. bir tane ingilizce öğretmenim vardı 4. ve 5. sınıfta, dünya tatlısıydı. ama en fazla öğretebildiği şey çatlak patlak bir present tense'ti. dersi çok seviyordum, tahtaya bakıp "bunun sayesinde bir gün yabancılarla konuşabilirim" diye hayal kuruyordum. ama gelin görün ki sınıfım 40 kişiydi. bir derste defterime yazdığım en kompleks bilgi "does mary have a bicycle?" "yes, mary has a bicycle. / no, mary does not have a bicycle." idi.

    sonra bu tatlı kadın gitti, yerine kolejli bir ingilizce öğretmeni geldi. telaffuzu süper, bilgisi süper ama bir egosu var ki anlatamam. sınıfım gecekonduda yaşayan, babası kapıcı olan, hatta çocuk esirgemeden gelen çocuklarla doluyken bu kadın bize haftada iki gün kolejindeki öğrencilerin nasıl iyi öğrendiğini, bizim iki kelimeyi bir araya getirip cümle bile kuramadığımızı anlatırdı. kitap özetleri hazırlatırdı, beğenmezdi. sınıfta bir keresinde özeti anlattırmak için beni tahtaya kaldırdı, "ingilizce anlat bakalım hikayede ne oluyor" dedi. boğazım nasıl kurudu, dizlerim nasıl titriyor. ki ben normalde derslerde en öne oturup her soruya el kaldıran bir öğrenciydim (hala öyleyim) ama o gün konuşamadım. sonra bir de telaffuzum kötü diye azar yedim. bizim yaşımızdaki kolej öğrencileri şu an roman okuyormuş, bizden bir şey olmazmış. hala unutamuyorum.

    8. sınıfta gittiğim özel okulda ingilizce dersleri iptal oldu, test çözdük. lisem özeldi, haftada 10 saat derslerde tamamen ingilizce konuşmaya başladık ilk kez. sınıf arkadaşlarımın hepsi şakır şakır, ben kekeliyorum, ellerim terliyor. çünkü pratiğim yok arkadaşım, pratik yapacak kaynağım, kaynak bulacak bilgim bile yok. öğrenmek istiyorum ama ileriye gidemiyorum.

    sonra bir gün, birinin ingilizcemle alay etmesi üzerine "yeter lan öyle bir ingilizce öğrenecem ki hepsinden iyi konuşacam" diye hırs yaptım. o sene de harry potter ve ölüm yadigarları çıkmıştı. onun ingilizcesini dünya para verip aldım, anlamadığım bütün kelimeleri tek tek yazıp öğrenmeye çalıştım. günde 3 sayfa okuyabildim. ama içimde artık o kadar birikmiş ki sürekli elimde olmayan bir durumdan dolayı aşağılanmak, bu çileye 1 sene boyunca devam ettim. şu an ise yeni tanıştığım insanların "ingilizcen çok iyi, kaç senedir amerika'da yaşıyorsun?" diye sorduğu bir seviyedeyim.

    ama ben bu noktaya, hırslı olduğum için gelebildim. o kolejli ingilizceci bizi derste her fırsatt aşağılarken "bir gün göreceksin" diye düşündüğüm için geldim. benim yaşadıklarımı yaşayan diğer çocukları, cesaretleri kırıldığı ve bir daha ingilizce öğrenmek istemedikleri, yabancı dili bıraktıkları için hiç suçlayamam.

    evet, sorun müfredatta. ama aynı zamanda da öğretmenlerde. bölümünü bitiren herkes öğretmen olabiliyor ama devlet okullarında doğru düzgün eğitimci yok. öğrenciye şefkat, anlayış, iyi niyet diye bir şey yok. mutsuz hayatlarının, doğru düzgün maaş ödemeyen işlerinin acısını 30-40 tane gariban çocuktan çıkaran memurlar var sadece sınıfta. materyal müfredat imkanlar artsa bile bunları tutkuyla, ilgiyle aktaracak öğretmen bulamazsanız hiçbir eğitim reformu bir boka yaramaz.

  • zamanın ötesine gidecek biliyorum lakin, hayatı boyunca 3500 lira maaş göremeyecekler tarafından kıskanılmış mühendistir. vizyonsuz adamlar gelmiş burda başkasının alacağı maaşı konuşuyorlar. bir de 10 senedir piyasadayım öyle maaş yok diyen var. kusura bakma da piyasanın dibindesin arkadaşım sen.

    2008 senesinde mezun oldum; çevremde en 20 az kişinin işe giriş maaşlarını biliyorum 2500-3000 net aralığında hepimizinki. 5 sene öncenin maaşları bunlar. enflasyon oranında zam yap buna sonra kendin hesapla yeni mezun 3500 alır mı almaz mı. evet her mühendis almaz bu parayı ama, ütopya bir rakam da değil kesinlikle

    thy hostesleri 4000 haketmiyor 1500 liralık iş yapıyor diyen vizyonsuzla aynı vizyonsuzluktasın kardeşim. nasıl bir psikolojiyle yazıyorsunuz bunları anlamıyorum ki. şurda yazdıklarınızla tek yaptığınız patronların ekmeğine yağ sürmek.

    ayrıca sözlük kızlarına falan da selam etmiyorum dağılın ve seri eksileyin

  • işte fenerbahçe'nin formasını giymesi gereken adam bu, volkan değil.
    takımı deplasmanda 5 gol atmış; mert günok, "ülkemizde kadın cinayetleri bu kadar yüksekken sevinemiyoruz" diyor.

  • olduğu gibi çevirmek yerine kendinden birşeyler katmış ve çok doğru bir çeviriye imza atmıştır. kar beyaz diye çevirse daha mı iyiydi.

    prince charming'i de beyaz atlı prens olarak çeviren aynı kişiyse double gold'u hak etmiştir.

    edit: apollo69 uyardı. güzel çeviriler ile dilimize yapılan katkılar tartışılırken "double gold" yazmak pek hoş olmadı gerçekten. çift altın madalya olarak değiştiriyorum...