ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
demokrasi apartmanı
-
ilginç
20 yıldır türkiyede değişen bir bok yok. pardon benzin 50 kuruştan 5 tlye çıktı. bir de baya bi fakirleştik.
o değil de asıl ilginç olan eskiden politikacıları rahatça eleştirilebiliyordu lan. tansu çiller başbakanken falan hayatının dalgası geçilirdi. mesut yılmazla da öyle.
şimdiler de kuzey koreye döndü iş ortalık iyice. seveceksin. mecbursun. sevmezsen hapis.
şu skeç bugün starda yayınlansa tarihin en büyük medya operasyonu yapılırdı herhalde. 5000 kişi tutuklanırdı.
lagari hasan çelebi
-
evliya çelebi şu şekilde anlatmıştır malum olayı:
"lagari hasan çelebi, murad han'ın kaya sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. lagari hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. sarayburnu'nda hünkar huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. lagari, "padişahım seni hüda'ya ısmarladım" diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi...
denize indi...
yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp sinanpaşa kasrı önünde deryaya indi. oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. zemini bus ederek selam verdi. bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. sonra kırım'da selamet giray han'a gidüp orada merhum oldu. rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi. "
araba kullanmaya yeni başlayanlara tavsiyeler
-
babanız yanınızdayken araba kullanmayın hatta ön koltuğa bile oturmayın hatta ve hatta yürüyerek gidin.
sarımsaklı plajı
-
burada yaşayan biri olarak her 2-3 günde bir en az 1.5-2 saat boyunca mola vermeden yüzüyorum. tek başıma yüzdüğüm için haliyle çok eğlenceli geçtiği söylenemez.
ancak uzun zamandır önceki entryde de olduğu gibi denizden çöp topluyorum. evde, açıkta dalarken topladığım elden büyük kabukları kavanoza koyuyorum süs olsun diye.
çöp olarak çıkan şeyler gerçekten garip. tuborg gold, yenmiş mısır, namet dilimlenmiş salam paketi, çeşitli plastik parçaları, saç tokaları, maske, sigara paketi, soda şişeleri, gözlük, şarap şişesi, anahtarlık, telefon kabı gibi şeyler çıkardım bugüne kadar. petleri ve envai çeşit kutuları saymıyorum.
elbette gelen insanlar denizin altını görmüyor bi gözlük falan yoksa ama bu kutu kolalardan biri gözlük olmasına rağmen son gidişimde sol ayak parmaklarımdan birini fena çizdi. bunu çocuklar dahil herkes yaşayabilir. suyun içinde bildiğiniz vücudu çizecek maddeler var. o taşlık alanı geçmeyenler fark etmiyor pek ama tehlikeli olabilir herhangi biri. kırık cam şişe sadece bir tane gördüm ama suyun altında gerçekten ayağınızı keser, tatiliniz zehir olur.
eğer varsa benim gibi kişiler böyle, buluşup deniz içinden çöp toplayabiliriz. yeşilimi yakmanız yeterli. bende bir ekipman olmadığı için sadece gözlükle elime ne kadar çöp alabilirsem plaja git gel yapıyorum. palet de getirebilirim isteyene.
buralar bizim denizimiz yani bu kadar pisletmenin kimseye faydası yok.
rumeysa kadak'ın aşırı yorucu kişisel dump'ı
iphone'un en büyük sorunu
-
yazilmiş ama hakikatten iphone'daki en büyük sorun makineye artik tapma noktasina gelmiş kullanıcılardır. aynı sorun android telefon kullanicalarinda da görülmektedir. ne mutlu kullanıp da bokunu cikarmayanlara.
sitede yaşamak
-
20 yıl kadar önceydi. internet falan yok, bizim dünyadan haberimiz yok. amerika'da iyi koşullarda yaşayan işi nedeni ile dünya'yı gezen bir arkadaşımız vardı. bir gün bir sohbette türkiye'de sitelerin olmamasının çok güzel bir şey olduğundan falan bahsetti. anlamadık biz ne demek istediğini.
şöyle açıkladı, toplumda fakirlik arttıkça site yaşamı çoğalıyor. sen insanlar seni görmesin, görüp de kıskanmasın, kıskanıp da sana zarar vermesin diye yüksek duvarların arkasına saklanmak kendini diğerlerinden soyutlamak zorunda kalıyorsun. o parayı son derece legal ya da illegal bir şekilde kazanmış olabilirsin. bu önemli değil önemli olan birileri açlık sınırındayken senin yaşamının onlara batma ihtimali. hindistan, güney afrika gibi örnekler verdi yanlış hatırlamıyorsam. sonra gelişmiş ülkelerden örnekler verdi. ne kadar az site olduğunu insanların cadde binalarında yaşadığını anlattı. bu yüzden de türkiye'nin gelişmiş ülkelere benzediğini bunun da daha kaliteli bir yaşam olduğunu anlattı.
biz tabi o zaman henüz burnumuzun ucunu görmemiştik. geldiğimiz noktada dedikleri çok daha anlamlı geliyor. her gün yükselen siteler ülkedeki gelirler arasındaki uçurumun göstergelerinden biri aslında. sen ekmeğini hakkınla da kazansan, yoksulluğun artması onlarla arana duvar örmek zorunda bırakıyor.
ne kadar yoksulluk o kadar duvar.
aylık 10 bin tl için bir erkeğin altına yatan kız
-
(bkz: nereye yatıyoruz)
edit: başıma kalmış bir başlık idi bu. 2022'deki 10k, 2013'e kıyasla pek bir şey ifade etmiyor. artık bir değer belirteci olarak kalsın burada.
emine hanım'ın çakma çanta kullanıyor olması
-
tek bir sorum var.
eşinin dostunun yüzüne nasıl bakıyorsun hande fırat?
21. yüzyıl hayratı olarak ücretsiz wi-fi
-
nasıl ki eski zamanlarda zengin insanlar hayır olsun diye köy arası yollara, belirli noktalara hayrat yaptırdıysa. yani çeşme yaptırıp o insanların susuzluğunun giderilmesine, serinlemelerine çare olup sevap kazandırdıysa, aynı olayın 21. yüzyıla uyarlaması.
belirli noktalara bir wifi router, modem konulup, üzerine artık aynı çeşmelerdeki gibi bir mermer ile, taş ile mehmet efendi hayratı gibi yazılar yazılsa, ruhuna el fatiha dense filan. ismi de mehmet efendi hayratı olsa wifi'ın ve mesela şifresiz olsa filan. bu gibi hayrına işler yapılabilir belirli noktalarda ve sahipleri de sevap kazanır, öldüyse arkalarından yaptırıldıysa filan da kabir azapları azalır, dua alırlar. degerlendirilmesi gereken bir fikir.
aihm'in zorunlu askerlik hakkındaki kararı
-
belki askerlik yerine sosyal hizmet seçeneğini getirebilecek karardır. tabi insanların sosyal hizmetten ne anladığı da önemli, çünkü "askerlik yapmayan şerefsizler iki katı süreyle lağım kazsınlar da görelim" mantığı ülkemize hiç birşey getirmeyecektir.
şu soruyu sormak lazım:
"bir doktorun, avukatın, mühendisin, sanatçının mesleğini yapması millete hizmet değildir de, ordu evinde subaylara garsonluk yapması mı millete hizmettir?"
siyah elf mi olur diyenlere verilen ibretlik cevap
-
nelson mandela'yı da benedict cumberbatch oynasın o zaman amk. beyazlara ırkçılık yapılıyor yazıklar olsun.
orijinalliği bozulduğu an her şey bombok olur.
yusuf yerkel'in oğlunun yoğun bakımda olması
-
allah kimseyi cocuguyla sinamasin dedirten olay. bu cok serefli adami bile.
rte'nin siyaset sonrası yazacağı kitap
-
"münakaşam" olabilir mi diye tahminde bulunmak istediğim kitap ismi.