ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
alman polisinin türk aileyi sınır dışı etmesi
-
cennet vatana hoş geldiniz aslanlar. hayat 2.0 yükleniyor, bu versiyonda başarılı olabilecek misiniz bakalım
matematiğe veda edilen an
-
bence herkesin matematiğe veda ettiği bir an var. kimi ilk x’i, y’i gördüğünde, kimi ilk türevleri gördüğünde çekip gidiyo. benim matematiği anlamadığımı iliklerime kadar anladığım an ilkokul 1.sınıfta 7'şerli çarpım tablosuna geldiğimiz andı hala antipatiğimdir bu dangalak 7'li tabloya. 8x7 bilirdim, söyledim ama 7x8 de ne oluysa kitlenir mala bağlardım
çay
-
hayatımın ilk yirmi yılı içemedim. içmeyi denediğimde midem bulanıyor, fenalaşıyordum. istanbul'a taşındığımda çalıştığım firmada sabahladığımız zamanlar elemanlarla gittiğimiz bir pastane vardı. sahibi dükkanı açar açmaz fırından yeni çıkmış zeytinli açma yiyip yanında çay içiyorduk. o ikili aşırı güzel geliyordu. çaya orada alıştım ve sonra aşırı sevdim. birkaç ay sonra zeytinli açmadan soğudum ama o başka bir hikayenin konusu. artık sudan daha çok çay içtiğim günler oluyor.
çay'ın türkiye'de yüksek hacimde üretim tarihi alt tarafı 70 yıllık ama dünyada kişi başına en çok çay tüketen ülkeyiz. açık ara, öyle böyle değil.
bu vaziyet bana garip gelmiştir. ne çabuk bokunu çıkarmışız? bildiğim türkiye'de eskiden çay içilmediği, osmanlı döneminde paso kahve içildiği, çayın da türkiye'de üretimle kültüre girdiği idi. niye böyle oldu?
halbuki çay çin'den batıya ilk olarak 5.yy'da türk tüccarlar tarafından taşınmış. o dönemler tedavi için ilaç niyetine içilen bir şeymiş. keyif içeceği olarak kullanıma başlaması ise 6.yy'ın sonunu bulmuş. batıda ilk çayı ise ruslar batum'da yetiştirmiş.
osmanlı 19.yy'da çayı ülke topraklarında yetiştirmek istemiş fakat bunu bursa'da deneyince iklim uyumsuzluğundan başarısız olmuş. proje rafa kaldırılmış. sonra türkiye cumhuriyeti dönemi tekrar canlandırılıp doğu karadeniz'de denemeler yapılmış. 1930'larda başlayan üretim süreci kârlı bir rekolteye ancak 1940'ların sonlarına doğru ulaşabilmiş.
yüksek hacimli üretimin o sırada başarılması ülkeyi rahata sokmuş zira ikinci dünya savaşı sebebiyle çay ithalatı sıkıntıya girmiş. bu da henüz üretmediğimiz halde ülkede kayda değer çay tüketimi olduğunu gösteriyor.
tahminim çayın yurtiçinde üretilminin yol açtığı ucuzluk, kahveden daha çok popülerleşmesine yol açmış. 1960'larda çay tarlaları o kadar artmış ki hükümet kanunen izinsiz çay üretimini yasaklamak zorunda kalmış ve çaykuru kurup üretimi devlet kontrolü altına almış.
1984'te bu yasaklar kaldırılmış. günümüzde çay üretiminin %35'ini özel sektör yapıyormuş ve kalite standartları da kanunla denetime tabiymiş.
tutması 10 yıl süren ilk yetiştirme denemelerinde iklim o kadar çok sorun çıkartmış ki üretim hedefi sadece ülke içi düşünülmüş. oysa türkiye günümüz itibariyle dünyanın en büyük 5. çay üreticisi.
konuyu okurken çay üretmek için gösterdiğimiz sebata hayran kaldım. fikrin raftan indirilmesiyle kârlı rekolte seviyelerine ulaşmamız arasında neredeyse 20 yıl var. hani osmanlı'nın ilk yaptığı gibi biraz uğraşıp "ya bu olmayacak galiba, öff sıkıldım!" deyip bıraksan çay diye bir şey bilmeyecektik. onuncu yılda "bundan kar edemeyiz" deyip projeyi iptal etsen çay kalmamıştı. oysa bugün karadeniz bölgesinin en ciddi gelir kalemlerinden olmuşsun, dünyanın beşinci büyük üreticisisin. o yıllarda "bunu biz yaparız" diye hayal eden bir insan varmış, "yapmadan bırakmak yok" diye inat ve sebat edenler, sonunda da başaran birileri olmuş. cumhuriyetin ilk yılları, öyle deli zengin koşullar da değil.
geçen sene "türkiye emoji alfabesine tek sembol katma imkanına sahip olsa bu ince belli çay bardağı olmalı" diye bir twit atmıştım. onu da kültürümüze en yerleşik ve en büyük ortak paydamız olduğundan. şimdi çay gözüme daha kıymetli geldi. hem tarihi kıymetinden hem de başlı başına gurur duyulacak bir azim ve başarı hikayesi olmasından.
bugün hiç alakamız olmayan, ülke koşullarında hayatta olmayacak, kime sorsanız "olmaz o iş" diyeceği bir şey hayal edin. 30-40 yılda dünyada o konuda ilk 10'a girebileceğinizi söylesem?
*hüüp*
(not: alt tarafi "çay bizde 70 yıllık" twiti yazacaktım konuyu araştırmaya başlayınca sayfalarca entry'ye döndü)
acı bal komasına giren ayı
-
dayının ayıya ''az yiyedin leen balıı'' sitemi çok güldürdü.
işi gücü olmasa evden çıkmayacak olanlar kulübü
-
uye olmak icin umarim evden cikilmasi gerekmeyen kuluptur.
chatgpt
-
birkaç hafta önce, kızım için masal/hikaye yazdırmak için kullanmaya başladım.
yazıyı chatgpt ile yazdırdıktan sonra listnr adlı araç ile türkçe seslendirdim.
böylece kendisinin başrolde olduğu değişik maceralar içeren seslendirilmiş masallarımız oldu. kızımın çok beğendiğini görünce bunu herkese açmak istedim ve yapay zekadan masallar adlı bir podcast oluşturdum.
podcast sayfasının üstünde yer alan formu dolduranlar için masallarını otomatik olarak hazırlayıp kendilerine masalın ses dosyasını ve metnini yaklaşık 5 dakika içinde email olarak gönderecek şekilde bir otomasyon yaptım.
ve bunu tamamen ücretsiz yaptım. :)
şu ana kadar 15 bölüm yayınlandı, siz de bir denemek isterseniz formu yeşillendirin.
edit: şimdiye kadar 224 tane masal isteği geldi, bu isteklerin çoğuna email olarak metin ve ses dosyalarını paylaştım. henüz podcast ve websitede yayınlayamadım ama, orada hala biraz manuel yapmam gereken şeyler var.*
edit2: podcast ve websitede yayınlamayı da otomatize ettim. form doldurulduktan sonra yaklaşık 1 saat içinde yayına giriyor.
edit3: bu proje sayesinde, benzer projelerle ilgilenen biriyle tanıştım ve şimdi ingilizce uyku öncesi hikayeler oluşturan talebot adında bir ürün çıkardık :)
ayhan akman'a yapılan efsane faul
-
pozisyonun efsane oluşunun sebebi hareketin sertliğinden değil, kaleye 3-5 metre mesafeden tam şut çekecek iken arkadan gelen karatecinin yaptığı hareketin hakem tarafından oyun kuralları içerisinde kabul edilmesindendir.
tüm zamanların en karizmatik cümlesi
-
gentlemen, welcome to fight club !