hesabın var mı? giriş yap

  • muhafazakar kini ve nefretinin odağı olmuş ilçedir. öyleki %60 fark yemiş olmanın acısını tepesinden helikopter, sokağından polis eksik etmeyerek çıkartıyor.

    (bkz: beşiktaş)

  • işi evren yaratmak olan adam... bk tanrılarından biri. kitaplarında çok fazla irdelediği gerçeklik kavramını "gerçeklik ona inancınızı yitirdiğinizde yok olmayandır." şeklinde tanımlar.. sanırım onu ve kurgularını taklit etmek imkansız. çünkü öyle yazabilmek için onun gibi yaşamış olmak lazım.

  • cehaleti övmek için fırsat kollanan başlık.
    aşıyı vurulanlar olarak "öldük" diyelim de çiftetellisini oynayıp rahatlasın soytarılar. yoksa bitmez bu geyik.

  • ne güzel danışıklı dövüş lan.

    onlar orta açıyor, a haber yayınlıyor. dünya 5 dakikalığına iğrençleşiyor. akp’nin 7 haziran’da iktidarı kaybettiği ilk seçim sonrası doğuyu kana bulayıp, halkı tekrar akp etrafında konsolide eden de bunlar değil miydi?
    hani hep büyük resim diye kafa s*ken, yatay çizgili krem rengi tişört giyen dayılar varya, keşke biraz iq’ları yetse de kendileri görse büyük resmi. aslında kim kimin müttefikiymiş.

    bakın beyler-hanımlar, ataşehir'de şimdiki ismiyle mustafa kemal, eski adıyla 1 mayıs mahallesi vardır.
    mahalle 70'lerden beri fanatiklik derecesinde sol bir mahalleydi. zamanında elin arjantilisi gelip belgesel çekti o mahalleyle ilgili.
    mustafa kemal ne kadar asi bir mahalle olsa da, bireysel suç oranı yok denecek kadar azdı. taa ki o bölgeye 2010'lardan sonra pkk girene kadar.
    mahallede artık uyuşturucu işi gırla. bunların girdiği bir yerde uyuşturucu olmaması imkansız.
    birinci ağızdan anlatayım; bu zevatlar polisle çatışıyordu, sonra koşarak gidip cemevi bahçesinden içeri atlıyordu. mahallenin alevi dedesi artık bunlara yalvardı ''bizi rahat bırakın, olay çıkarıp-çıkarıp bu kutsal mekana kaçmayın'' diye. amaç ne? polis biber gazıyla cemevine girsin, provakasyon olsun.
    bu örgütün tıynetini anlatmak için yeterli bir örnektir sanıyorum.

    bunu niye anlattım? pkk her zaman en büyük zararı sol fraksiyonlara vermiştir. bu haberdeki gezi örneğine de şaşırmadım. onu da karalamak istiyorlar. bir olayın kime fayda sağladığını düşünerek, gerçek müttefikleri tespit etmeye biz devam edeceğiz..

  • tarihte ilk kol saatini yapan marka olan (bkz: patek philippe)

    kısa bilgi;

    dünyada ilk kol saatini 1868 yılında bir polonya'lı göçmen olan antoin norbert de patek tasarlıyor. patek, ilk başlarda gene kendisi gibi göçmen bir usta olan çek franciszek czapek ile yola çıkıyor. ne var ki beş yıl sonra ayrılıyorlar ve kahramanımız bu kez o zamana kadar ayrı bir anahtar sokularak kurulan saatlerin, kasaya eklenen bir kurma koluyla kolayca kurulmasını sağlayan düzeneğin mucidi fransız jean adrien philippe'le işbirliği yapmaya başlıyor. 1851 yılındaysa bu işbirliği resmen ortaklığa dönüşüp patek philippe & cie. kuruluyor.

    saatlerde kullandıkları feminen motifler sayesinde çok sayıda kadın müşterileri oluyor. müşterileri arasında danimarka ve ispanya kraliçeleri gibi birçok saygın müşterileri oluyor. o zamanlar kadınlar ya kolye ucuna ya da bellerinden sarkan zarif bir zincirin ucunda taşıyor saatlerini. yıl 1868 olunca kola takılan ilk kadın saatini üretiyor firma. ilk müşterisi de macar bir soylu olan kontes koscowitz oluyor ve saate o zamanlar servet sayılabilecek bir rakam olan 1.200 frank ödüyor.

    ne hikmetse patek ve philippe erkekler için saat üretmeyi akıl etmiyor ve bu şeref uçuş meraklısı arkadaşının talebi üzerine cartier tarafınan gerçekleştirilen santos modeline nasip oluyor. özellikle 1. dünya savaşından sonra askerlere kol saati dağıtılmasından sonra cep saatleri neredeyse piyasadan siliniyor.

    kaynak: vedat ozan kokular kitabi 2

  • bana mı böyle geliyor? koca medyaya bir ramazan dayağı yansıdı onda da oruç tutmayan tutanı dövdü*

    dindar-muhafazakar sayılabilecek bir semtteyim ve etraf sigara içenden, yemek yiyenden, su içenden vs. geçilmiyor. 19 yıldır bu semtteyim ve hiç böyle bir oruçsuzluğa rastlamadım.

    gelecek yıl da 2022'deki oruçsuzluk rekorunun kırılacağını düşünüyorum.

  • o kadar çok karşılaştım ki bunlarla. artık görünce ben sinir krizi geçirmek üzere duruma geliyordum.

    klasik olay şu şekilde olur. gece 12-1 arasıdır aşağı yukarı. o saate kadar 200-300 arası hasta bakmissindir. içeri 112 ekibi sedye üzerinde genç bir kızla girer. yanında çok telaşlı olmayan 1-2 tiki arkadaşı da eksik olmaz.

    yaklaşırsin sedyeye doğru. bir yandan ekipler acil servisin yatağına alırken 'hastayi' bir yandan durumu sorarsın getiren ekibe. hocam konversif sanırım cümlesi o saatte en son duymak istediğiniz cümleler arasındadır ama nafile.

    yinede muayeneyi yapar gelen yakınlarından ne olduğuna dair bilgi alırsınız. olayın gereksizce 112 acili meşgul etmek olduğu anlaşılınca o sedyede 'ölü' gibi yatan genç kızımızın yanına yaklaşılır. büyükçe bir pamuğa alkol boca edilir ve ağız burun bununla kapatılır. derin derin nefes alması istenir hastanın.

    pa pam! bir mucize olur ve az önce 'ölü' gibi yatan hiçbir şeye cevap vermeyen hastamız dirilir adeta! kendine gelir. olanları anlatır.

    bizde müşahedeye alırız hanım kızımızı sakince iyice açılsın diye. yarım saat sonra tıpış tıpış gelir yanimiza ambulansla gelen gençler. noldu? deriz. biz iyiyiz gidebilir miyiz? derler. bakarsın duruma tamam dersin. çıkabilirsiniz.

    ve o an gelir. ama bizim yurt buraya geldigimize dair bir kağıt istiyor verebilir misiniz? derler.

    hay hay ne demek.(iç ses: şimdi laciverde boyadım sizi)

    muayene fişi bastırılır. üzerine büyük büyük tam acilden taburcu oldukları saati yazıp ciddi bir sorunun olmadığı not edilir. kaşe-paraf yapılır. gençlerin yüzü düşer. somurtur küfreder gibi çıkarlar acilden.

    peki niye? çünkü saat 1de taburcu olan bu gençlerin asıl amacı gece 3-4e kadar sokakta gezip tozmak. sonra yurda dönüp yeni taburcu olmuş gibi davranmaktır.

    canlarım benim memlekette bı akıllı siz misiniz?

    bunlar daha benim acilde gördüklerim. daha acil servise getirilmeden ambulansta 'tedavisi' yapılanları ambulans ekiplerimiz görüyor. allah sabır versin.

  • damla sigara iciyorsa yunus reisin neler yaptigini gosterseler de nesemizi bulsak dedirten goruntulerdir.

  • başlık : başbakan millilere 28 milyon verene kadar

    entry : milli olmayanlara adam başı 30 lira vereydi karaköy ekonomisine de hareketlilik gelir, millet de milli olurdu. türkiye kazanırdı.

    güldükçe düşündüm, düşündükçe yarıldım lan. adam haklı ve özet geçerek güldürmüş amk.

  • böyle bir duruma düşerseniz sırt üstü yatın, yatmazsanız da öleceksiniz, yatsanız da ölebilirsiniz. ama yatıp kurtulursanız, o zaman herkese "düşen asansörden sağ çıktım ben yeaaa" diye hava atabilirsiniz. *

    her ne kadar asansörün hangi yükseklikten düştüğü ile alakalı olsa da şunları aklınızdan çıkarmayın:

    asansör yere çarptığında sizin de asansörle aynı hızda yere çarpacağınızı unutmayın. bunun adı eylemsizliktir.

    bu durumda asansöre ne olursa aynısı da size olur, asansör parçalanır, siz de yere çok güçlü çarparsanız kemikleriniz kırılır, omurlarınız iç organlarınıza batar. yani siz de parçalanırsınız.

    yere sırt üstü yatmak da aynı bence. çünkü asansör zaten çok hızlı düşüyor, insan vücudunun kaldırmayacağı bir kuvvet zaten size etki edecek. yüzey alanını değiştirmenin etkisi olmaz bence.

    ha sırt üstü yatmanın tabii ki de etkisi olabilir, etki alanı artacağı için kuvvet azalabilir ama ne yaparsanız yapın sağ çıkma ihtimaliniz zaten çok düşük.

    bu arada, bir asansörün düşmesinin ihtimali %0.00000015'miş.

    şu videoda diyor ki, ayağınızın altına mümkün olduğu kadar eşya koyup üstüne çıkın, bunun sebebi de o eşyaların enerjiyi absorbe edeceğidir.

    eşyanız yoksa, asansörün tutacaklarından kendinizi yukarı itmeye çalışın, çok etkisi olmaz ama en azından darbe daha hafif şekilde olur. (bunun sebebi de asansörün aşağı doğru bir kuvvet uygulaması, sizin de yukarı doğru uygulamanız. kuvvetler farkı net kuvveti verecektir (yani size aslında etki eden kuvvet)

    şu videoda ise görülebileceği gibi, olması çok düşük bir ihtimaldir zaten.

    şu ana kadar asansör düşmesinden kaynaklı bir tane vaka olmuş ve kurtulan şahsın kurtulma sebebi, asansörü tutan kablonun yerde birikip, asansör üstüne düştüğünde bir nevi yatak görevi görmesinden ötürüymüş. bu arada, asansörden ötürü kaynaklanan ölümlerin yarısı asansör görevlileri ve teknisyenlerin başına geliyor. ve bunların çoğu da asansörün ipinin kopmasıyla alakalı değil.

    edit: bir bilgi yanlışını kaldırdım.

    edit 2: entry'im ekşi şeyler'de kullanılmış, ne güzel :)