hesabın var mı? giriş yap

  • hickirdigi zaman agzindan cizgifilmlerdeki gibi baloncuk çıkıyor mu merak ettim. hayır oluyorsa ben de içicem lan, hep özenirdim küçükken.

  • başıma birşey gelmeyecekse önceleri beğendiğim bir maç spikeriydi. maç anlatırken saçma ve bazen anlamsız tabirleri olsa da, bu durum maçı ondan dinleyenleri güldürür, bu dinamik anlatımıyla maçın da ekran başındakiler için canlı geçmesine katkıda bulunurdu bana göre. özellikle barcelona-arsenal finalindeki anlatımından çok keyif almıştım. hatta bir dönem melih gümüşbıçak yerine süper lig maçlarını anlatmasını dilediğimi bile hatırlıyorum.

    sonra ne olduysa bu adam başka bir tarafa evrildi, artık sunduğu maçlarla değil beyaz futbol gibi bir ucube programla anılmaya başlandı ve kendisine karşı sempatimi yitirmeye başladım. şimdi de büyük resim görmeye başlayınca ve edepten yoksun twitler atmaya başlayınca, hepten kendini kaybettiğini kanıtlamış oldu.

    kısacası; maç spikerliği dünyasının gelecek vaad edip fos çıkan genç yetenekleri arasında yerini alan isim olmuştur kendisi. haa köşeyi dönmüştür orasını bilemem, ama kariyerini mahvettiği kesindir.

  • ruhunun güzelliği yüzüne yansımış.

    çadırım var. 3 gündür geceli gündüzlü gezi parkı'ndayım.
    minimum 30-40 medyatik insan gördüm.
    yarısından fazlası aynı; gezi parkının sokaklarında sürekli dolaşan, "bakın genşler ben buradayım" mesajı veren, her mikrofona konuşan, göstermelik fotoğraflar çektiren. (haaa hiç gelmeyenlere göre yine saygım var elbette, fakat sevmiyorum yapmacıklığı)

    ama bu kadın bambaşka be abi. 5-10 çadır ilerisinde kalıyorum. o da burada yatıyor. burada kalkıyor. buradan yiyor, buradan içiyor. gezi parkı çocuk atölyesi sayesinde çocuklarla vakit geçiriyor. bu işleri gönülden yaptığı o kadar belli ki. mutlu oluyor. mutlu ediyor.

    hatta bugün surp agop hastanesinin oradan 2 kamyon pet şişe su taşınması gerekiyordu. saat sabah 10-11 suları.. birlik olduk, imece usulü elden ele taşıyoruz. sağımdakinden alıyorum solumdakine veriyorum.
    sağdaki arkadaştan aldım bir koli suyu, sola döndüm. bir baktım suları verdiğim kişi demet evgar. yine bizimleydi.
    fotoğrafını çekmek isteyen kişilere "çekin ama bu şekilde olmaz, lütfen sonra" dedi. kameralar geldiğinde ise uzaklaştı.

    zaten aşıktım. artık tapıyorum.

  • haberin girişine bak :

    "trabzon'un çaykara ilçesinden 51 yıl önce heyelan nedeniyle van'ın özalp ilçesindeki iki köye göçen karadenizliler, yöre halkıyla yıllardır huzur içerisinde yaşıyor."

    sanki çeçenistan'a göçmüşler adamlar. göçtükleri yer yine bizim toprak. anadolu ajansı nereye varmaya çalışıyorsun?

  • 20 li yaşlarda çok daha sık görüyorduk bunu. sonradan azaldı ama yılda 1 görürüm gene.

    eksik kalan dersleri tamamlamak için mecbur dönülür. türkiyenin bir çok yerinde bi çok farklı insanın aynı rüyayı görmesi basit bi tesadüf değil.

    eğitim sistemimiz bilinç altımızda benzer bi tahribat yapıyor. gerçekten türk eğitim sistemi 5-6 yaşındaki akıllı çocukları alıp 22 yaşında çeşitli ruhsal sorunları ve tahribatları olan ve maalesef bomboş bi birey olarak topluma kazandırmak üstüne kurulu.

    bu arada buna çok benzer bi fenomen de askerin ilk haftası 3-5 gün sıçamamaktır. bunu da çok fazla insan yaşıyor duyduğum kadarıyla. insan bedeni olaylar karşısında benzer reaksiyonlar veriyor cunku hepsi bilimsel.

  • sayın simon bey ve ekibinin "iz bırakmamak için" saftirik averaj nordik kadınların kredi kartını kullanmak üzerine kurduğu dolandırıcılık hikayesini anlatan netflix yapımı.

    hikayedeki kritik detay özel jetler. özel jetler genellikle özel havacılık limanlarına inerler, güvenlik koridoru 2 metre falandır, valizler fazla didiklenmez, pasaport polisi pasaportunuz sahte mi diye evirip çevirip bakmaz, soru sormaz. hatta bazen, bazı ülkelerde vize bile sormaz, soruyormuş gibi yapar. bu avrupa da bile hemen hemen böyledir. sık özel jet kullanan biriyseniz xray'e bile girmezsiniz. ve en önemlisi özel jet pahalıdır. ciddi anlamda pahalıdır. bir hafta 8 kişilik bir özel jet kiralamanın 150.000 usd seviyesinde maliyeti vardır. maliyetine sizi uçurabilecek jeti olan birini bulmak da zordur..

    herifler 7/24 özel jetle avrupada fink atıyorlar, kaldıkları yerler, gittikleri mekanlarda harcadıklarıyla birlikte aylık minimum 750.000 usd masrafları var. bu para öyle 3-5 hatta 10 saftirik hatundan sömürülebilecek bir tutar değil.

    bence bu dolandırıcılığı sadece gezip tozmak daldan dala atlamak için yaptıklarını düşünmek çok naif. muhtemelen bir takım meta'ları taşıyorlar gittikleri yerlere. sürekli bir sevkiyat var. mykonos'a ne taşıdıklarını tahmin etmek zor değil mesela..

    peki neden cash harcamıyorlar da başkasının kredi kartını kullanıyorlar? çünkü adamların playground'u avrupa. türkiye'ye gelse cebinden bi tomar euro çıkarır istediği mekanda istediği parayı pataküte harcar. kimse de noluyo lan demez. ama avrupada bu işler biraz farklı, bazı ülkelerde, restoranlar 500euro banknotu nakit versen kabul etmiyor, hatta yavaş yavaş nakitten çıkmaya çalışan ülkeler var (bkz isveç). kısaca herifleri çok muhtemel interpol sürekli izlediği için iz bırakmamanın eğlenceli yolunu bulmuşlar. zira simon bey şu an özgür ve hiç de fakir bir hayat yaşamıyor, hatunlardan kazandığı serveti yiyor diye düşünmüyorsunuz herhalde..

    çoğunlukla nordik seçiyor çünkü kuzey avrupa ülkelerinde kredi geçmişi temiz göçmen olmayan vatandaş için bankadan ihtiyaç kredisi almak, kredi kartı limiti arttırmak diğer avrupa ülkelerine göre daha kolay. refah seviyesi de yüksek olduğu için en dipteki bile fazla zorlamadan, legal yollardan bir kaç ayda 250.000 euro limit açabilir. türkiye'de hatun ayıklasa max 10-15bin euro limit açar üstüne 1 milyonluk trip yer.

  • (bkz: bireysel silahlanmanin onemi)

    asagiya inip, bir tanesinin dizine iki el ates ettikten sonra tum kopekler dagilir arkadaslar. ya sonra ne olacak diye dusunmenize gerek yok, cunku elinizde silah yoksa zaten oleceksiniz, katilleriniz de ertesi yil cikacak erdogan affi ile.

    arabalarin ev fiyatini gectigi ulkede gidin kendinize en kotu turk mali ruhsatli bir silah alin, gozbebeginiz gibi bakin. birisi sizi "asagiya cagiriyorsa" bos gitmeyin, devir cakal devri.