hesabın var mı? giriş yap

  • birazdan şu pastane bu dondurmacı diyenler doluşur. he kardeş istanbul dan maraş a gideriz dondurma yemeye.

  • bihter: behlül
    behlül: bither
    adnan: bither
    bihter: adnan !?
    behlül: amca
    nihal: behlül <3
    beşir: nihal :,)
    cemile: beşir :'(
    firdevs: sen bihter ziyagil'sin 0/
    bihter: ölüyooooğm anlasana :'''''(
    beşir: nihal'i harcayacaklar matmazel !!¡
    matmazel: :•(
    bihter: beni beni bihterini :, )
    adnan: sen benim oğlumdun
    silah: djdjfidosjdifotkdjs!!!!!
    nihal: aahhaaaaaaaa :,,,,,(
    beşir: ben öldüm :(
    behlül ve sakalları: behlül kaçar.

    ------------------s-o-n-----------------

  • @pagunak mesaj attı, bu barbie filminin hype'ının nedeni nedir diye. açıkçası ben de bilmediğimi söyledim, sadece bir önceki girimde gördüğüm bir haberi paylaşmıştım sadece. fakat bu soru gelince merak ettim, kısa bir araştırma yaptım. elimden geldiğince bunun nedenini anlatmaya çalışacağım, kaynaklarıyla birlikte.

    şimdi barbie markası, yaklaşık 65 yıl önce ortaya çıkıyor. abd'li iş kadını ruth handler, kızının ve arkadaşının o zamanın karton bebekleriyle oynarken yetişkin karton bebeklerle oynamaktan daha çok zevk aldığını fark ediyor. ve zamanın abd'sinde bu tür oyuncaklar daha üretilmemiş. üretilen çoğu oyuncak yetişkin değil. şunu da belirtmek gerek, kocası eliot handler, mattel oyuncak şirketinin kurucularından biri. ona bu durumu söylese de kocası ve diğer yönetim kurulu üyeleri bu fikre çok sıcak bakmıyorlar.

    almanya'da ailesiyle gezerken, ruth handler, bild lilli adında yetişkin oyuncak bebeğe denk geliyor. hemen bundan üç farklı çeşit alıyor, abd'ye döndüğünde şirketin modacısıyla yeni kıyafet dikiyorlar ve 9 mart 1959'da amerikan enternasyonel oyuncak fuarı'nda barbieyi ilk kez tanıtıyorlar. bu arada bu tarih barbie'nin doğum günü oluyor ve aynı zamanda ismi de ruth'un kızı barbara'dan geliyor.

    şimdi olayları biraz ileriye saralım, yaklaşık 60 senelik bölümü anlatmaya zaman yetmez. isim hakları alımları, vücut ölçülerinin değişimleri, farklı karakterler, kilo durumları derken yaklaşık bu 65 senelik dönemde dünyanın belki de en fazla satan oyuncağı haline geliyor barbie. hatta bir yerden sonra koleksiyon ürünü haline dönüşüyor.

    peki barbie neden bu kadar ünlü oldu? bunun cevabı çoğunlukla cinsiyetinde ve farklılıklarında saklı. bir kadın olarak hemen hemen her mesleği yapabilen bir oyuncak olması, çocuklar arasında büyük bir etkiye sebebiyet veriyor. bu sayede her çocuk bu oyuncaktan ilham alıp büyüdüğünde kendisinin de o mesleği yapabileceğine inanıyor. tabi bunun dışında market araştırmaları, reklamların etkisi, şirketin harcadığı bütçenin boyutu da madalyonun diğer yüzü.

    bu filmin etkisi neden bu kadar büyük? incelediğim kaynaklardan anladığım kadarıyla bu film ilk olarak 2009 yılında konuşulmaya başlanmış. uzun süre oyuncular, senarist ve yönetmen belirlenememiş. daha sonra isim hakları değişmiş ( sony'den warner bros'a geçmiş), oyunculara anca karar verilmiş, araya pandemi girmiş derken bu zamana kadar uzamış. ve yanlış anlamadıysam 2000 yılından beri toplamda 43 farklı barbie filmi olmasına rağmen bu film markanın ilk live action filmi. bu zamana kadar birçok animasyon, reklam, film, dizi, oyun yapılmış oyuncakla ilgili. ama bu filmin bütçesi 100 milyon dolar ve hollywood'un ünlü isimlerini bünyesinde barındırıyor.

    filmi ilgi çekici kılan bir diğer etken ise yönetmen ve senarist olmuş. yönetmen greta gerwig ve senarist noah baumbach bu filme olan ilgiyi daha da yükseltmiş. peki kimdir bu iki isim? 2011'den beri birlikte olan bu ikili, son zamanlarda birçok oscar adaylığı almış filmlere imza atmışlar ( lady bird, little women). aynı zamanda wes anderson ile de birlikte çalışmışlar. greta aynı zamanda time dergisi tarafından 2018 yılında en fazla etki eden 100 insandan biri olarak gösterilmiş.

    son olarak olayların oppenheimer ile alakası nedir diye soracak olursanız, bu durum da tamamen aynı zamanlarda vizyona girmelerinden kaynaklı. bir tarafta tarihin yönünü değiştiren bir bombanın hikayesi var, bir tarafta da açıkçası bana göre tarihinin yönünü değiştiren bir oyuncağın hikayesi olacak. çünkü oyuncular da senaryoyla ilgili bu zamana kadar okuduğum en iyi senaryo tepkileri vermişler. tabi hollywood etkisi de var bunun içinde, mükemmelmiş gibi pompalamak zorundalar olan biteni. fakat çocuğundan yaşlısına kadınlar üzerinde bu kadar uzun süreli ve bu kadar büyük bir etkisi olan bir markanın çok konuşulması da garip değil açıkçası.

    bu yazı bütün içerikleri içermemekte, olaylara biraz da subjektif yaklaşmaktadır. daha ayrıntılı bilgi için araştırmanız daha iyi olur.

    kaynaklar: https://www.streetdirectory.com/…ie_so_popular.html
    https://wearencs.com/…good-role-model-young-people#
    https://www.history.com/…ory/barbie-makes-her-debut
    https://www.quora.com/…y-are-barbie-dolls-so-famous
    https://www.indiependent.co.uk/…e-is-still-popular/
    https://filmthreat.com/…ut-seeing-the-barbie-movie/
    https://www.reddit.com/…deal_with_the_barbie_movie/
    https://www.forbes.com/…ming-movie/?sh=16f59ee81f7d
    https://medium.com/…e-surrounding-them-2226bcbff01b
    https://featuredanimation.com/barbie-movies/
    https://en.wikipedia.org/wiki/barbie_(film)
    https://en.wikipedia.org/wiki/greta_gerwig
    https://en.wikipedia.org/wiki/noah_baumbach
    https://en.wikipedia.org/wiki/barbie

  • belli ki bipolar bozukluğu olan bir garibin günlük olarak kullandığı web sitesi.
    ben açıkçası site içerisinde gülünecek bir şey göremedim, aksine gözlerim doldu. mental disorder yaşayan bir kafanın içerisine girmek çok hüzünlü bir şeymiş. eşyalara, yerlere ve olaylara bakışı öylesine farklı ki. kafaya takılan değişik ayrıntılar ve paranoya içinde boğuluyor sanki.
    insanın zihinsel engellerinin, fiziksel engellerinden hiçbir farkı yok, dolayısıyla, "lan deliye bak" tavrı ile, "lan bak adamın bacağı yok" tavrı arasında bir fark göremiyorum.
    allah kendisine ve çevresindekilere sabır versin.

  • ibb'nin yerebatan sarnıcı giriş ücretlerinde yabancılara %73 zam yapması olayıdır.

    güncel fiyatlar ise:

    öğrenci - öğretmen: 20 tl
    yerli ziyaretçi: 50 tl
    yabancı ziyaretçi: 300 tl

    https://twitter.com/…ort/status/1617496123392004096

    edit: sevindirmiştir.
    edit2: arkadaslar bu mekanda ve diger mekanlarda uzun yillardir benzer uygulamalar oldugunu ben de biliyor. bu uygulamanin farki, zammi herkese yapmak yerine sadece yabancilara yansitmalari. be kafa utulediniz mk.

  • tüm görüşmelerinde "nereyi imzalıyoruz" diye sormaktan başka birşey yapmadığı için olabilir. adam "anayasaya aykırı ama ben imzalayayım siz bilahare düzeltirsiniz" dedi ya la geçen gün. bunun neyini dinleyeceksin? konuyu anlamıyor ki yorum yapsın.

  • liseyi beraber okuduğum bir arkadaşım vardı, büyük hedefleri olan çalışkan bir arkadaşım. mühendis olmayı liseye başlar başlamaz aklına koymuştu, sıraya da mühendis olacağını, istediği üniversiteyi yazdı, teknik üniversitesi inşaat mühendisliği.

    garip bir çocuktu. sessiz, sakin, hayatında kavga bile etmemişti. derin bir havası vardı, altını kazdıkça daha derine indiğini görüyordum. rahatsız oluyordu sorularımdan, üstüne gitmiyordum. lisede aynı ranzada altlı üstlü yattık. önceleri üstte yatıyordu, geceleri haykırarak uyanıyordu, uyuyamıyordu çoğu zaman, üzülüyordum, anlat derdini diyordum, susuyordu. yer değiştik, ben üst ranzaya geçtim. daha rahat uyumaya başladı. sebebini sorduğumda daha az sallanıyor, ben rahatsız olmuyorum ama istersen değişelim tekrar dedi. yok dedim. konuyu da daha fazla irdelemedim. telefonla konuştuğunu neredeyse hiç görmedim, bazen telefonla uzun süre konuşup döndükten sonra yatağına geçip ağlıyordu. okulun kütüphanesine ve bilgisayar laboratuvarına sık sık giderdi. geçmişi de hep silerdi. ne baktığını ne araştırdığını bir türlü anlayamadık. zamanla hocalarında dikkatini çekti, psikolojik destek aldı. okul müdürü çocuğun geçmişini biliyordu ama bize söylemiyordu.

    ikimizde üniversiteyi aynı şehirlerde okuyacaktık. heyecanıyla bir şeyler yapma peşindeydik, ben gezmeye çok meraklıydım, o kitap okumaya. daha büyümüştük, zaten olgun olan arkadaşım daha olgundu. artık yüzündeki hüzünün yerini hırs almıştı. daha çok çalışıyordu eskisinden. başarılı oldu, büyük şirketlerde staj yapma imkanı buldu. bir gün bir kafede otururken tuvalete gitmişti, telefonu da masada. tanıştığımızdan beri telefonuna şifre koymazdı. açtım hemen, safariye girdim. yer imlerine baktım, kandilli rasathanesi, en sık tıklanan sayfaydı. önceleri bir şey demedim. evine gittiğimde bilgisayarına baktım, yine aynı şekilde. evde 1999 senesine ait gazeteler, kitaplar. kandilli rasathanesi yine yer imlerinde. sürekli son depremlere bakıyor.

    soramadım yine kendine. lisedeki müdürü aradım, tam bir hafta sonra ulaştım. sordum arkadaşımı, önce hatırlayamadı, sonra hatırlayınca okula davet etti. tüm hikayesini dinledim arkadaşımın. 99 depreminde ailesinin hepsini kaybetmiş, amcası büyütmüş hep, yatılı okumuş hayatı boyunca. inşaat mühendisliğini neden seçtiğini, telefonuna neden şifre koymadığını, geceleri neden haykırarak uyandığını, neden üst ranzada yatamadığını o an anladım. her şey bir anda gözümün önünden geçerek anlam kazanmıştı.

    bunları kendine anlatamadım, eğer bilseydim daha çok yanında olurdum. keşke daha çok yanında olabilseydim.